14 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

14 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HM Kânunusani 1937 SİYASİ İCMAL Ispanyaya giden gönüllüler İspanyada general Frankoya çok I Miktarda Alman ve İtalyan gönüllüle“ | Tİ gelmesi üzerine Fransa, bunların ar- | Kasmın biran evvel kesilmesi için İn- | giltereyi de zorlsyarak Almanya, İtal- | #4, Sovyetler ve Portekiz devletleri nez- inde birlikte teşebbüste bulunmuş- | Vardı, Sovyetler birliği hariç olduğu | halde diğer devletler bir mealde cevap vermişler ve İspanyaya aid bitarajlık | “lerine bakmak için altı devletin mü- Messillerinden Londrada bir komisyon teşkil edilmiş bulunduğu halde Fran- sanın ve bahusus İngilterenin bu ko- misyonu bir tarafa bırakıp doğrudan doğrüya diplomasi teşebbüste bulun- Malarnı tenkid etmişlerdi. Maahaza gelen cevaplarda devletler, gönüllü Yönderilmesinin meni çok geç kalmak- la beraber, bunun tatbikine esas itiba- rile taraftar bulunduklarını bildirmiş- lerdi. Fakat İspanyadaki muharip ta- Yaflardan birinin aleyhine ve zararına bir vaziyet hasıl olmaması için umumi ve müessir kontrol vazedilmesini hepsi de şart koşmuşlardı. İngiltere bu cevaplara derhal muka- Delede bulundu. Bu defa Fransayı işe karıştrmadı. İngiltere her şeyden ev- vel bitaraflık işlerinde yegâne salâht- Yel sahibt makamın Londradaki bey- DEMOKRAT KRALLAR Bu asırda krallar bile demokratla- #iyorlar. Biliyormusunuz ki Roman- Ya kralı Karolun Bükreşte bir dük- kârı vardır ve bu dükkânda şarap Sa“ tılır?... Bu büyük bir dükkândır ve Ro- manyada çıkan her cins şarap bu- rada bulunur. Kralın çiflik mahsu- Jâtı da “bu dükkânda satıldığından halk, ucuz bir fiatle kralın sofrasın- da içilen şarapları, yenen yağ, pey- nir ve yemişleri alabiliyorlar. Dükkân sarayın yanındadır. Bil hassa şarapları cok revaçtadır. Kralın | bağları Basarabyadadır. AMERİKALI TALEBELERİN ANDI Her sne yılbaşında, Amerika mek- teplerindeki talebeler şu andı İçer- ler — Bütün sene ağaçları kesip, çi- çekleri herap etmiyeceğime, kuşları korüyacağıma, - başkasının malına hürmet edeceğime, terbiyeli konuşa- | cağıma, tramvaylarda, yollarda tü- kürmiyeceğima, umum” bahçelere ve yollara kâğıt atmıyacağıma ant ede- rim Güzel, güzel amma acaba riayet ediyorlar mı?... Her halde bu yemi- nin bütün değilse bile az çok faydası vardır. Biz de tatbik etsek fena ol- maz NAMUSLU SAHTEKÂR Olur mu ya? diysceksiniz. Olurmuş meğer. Bükreşte Halit Gaffur adında bir adamcağız var. Bu adam işsiz güç- süz takımından; serserinin biri. Gün- lerden bir gün açlık Halidin canına tak diyor ve sahte para imaline baş- lıyor. İlk seferler pek beceremiyor, fakat çalışıyor, çabalıyor ve nihayet asıllarına tamamile uygun parâ ima- line muvaffak oluyor... z — Derken paraları piyasaya sürü- yor! diyeceksiniz. Hayır,. Halit düşünüyor. ve imal ettiği paraları sürmeğe gönlü razı olmuyor. Namus'u.bir adam: Yaptı- ğı sahte paraları bir zarfa koyuyor bir de mektup iliştirip maliye meza- retine gönderiyor. - Mektubunda. di- yor ki: — “Ben açım, karnımı doyurmak Için bu çareye başvurdum, fakat ile- ri gidemedim, binin çareme bakınız! )« Romanyada para sahtekârları pek çoktur. Maliye nezareti zabıta ile el- birliği ediyor ve Halit Gaffuru sah- tekârlamn takibme memur ediyor. İ Halit bu işi mükemmel başarıyor« | sından nelmilel komisyon olduğunu tekid a) Ancak bu komisyonun işlerini tesri ei- mek için komisyonun reisi sfatile son) teşebbüsatta bulunduğunu ileri süre- | rek hareketini mazur gösterdi. İngiltere gönüllülerin gönderilmesi işinin arkası kesilmesi hususunda esas #tibarile biltün devletlerin bir fikre gel- miş bulunmalarından dolayı memnu- niyetini izhar etti. Devletlerin istedik- leri umumi ve müessir kontrola gelin- ce Londradaki komisyonun denizde v8 karada süâh ve mühimmat gibi askeri şahışların ve gönüllülerin de İspanyaya| girmelerini men için bir proje hazırla- dığıns bildirmiştir. İngiltere bu kontro-| Tun vaz ve tatbikinden evvel her devle- tin kendi vasıta ve kanunları ile gönül lülerin gitmeleri şimdiden menedilme- sini tavsiye etmiş ve İngiliz toprakla- rında ecnebi memleketler için gönüllü | yazılmasını meneden eski bir kanunu derhal tatbik mevkiine koyacağını bil- dirmiştir. İngilterenin bütün bu tekliflerini ve hattâ gönüllü memnuiyetine aid bir kânün çıkarmağı Fransa derhal kabul etmiştir. Diğer devletlerin de müscid cevap verecekleri anlaşılıyor. Fakat İs- panyol hükümeti kontrolu kabul etmi» veceğini şimdiden bildirdiğinden yeni zorluklar çıkması ihtimali vardır. BOYU UZANMIŞ Hintli bir polisin elinden bir kaza çıktı, bir kavga sırasında, arkadaş- larından birini öldürdü. Polisi muhakeme ve idama mah- küm ettiler. Mahküm darağacına getirildi, asıl- dı, fakat ipi koptu. | AKŞAM 3000 ton mal vapur bekliyor şiddetleniyor Ticaret azlığı yeni yeni şikâyetlere sebep | oluyor. Alâkadar makamlar kendi- lerine yapılan her müracaatte, ihraç maddelerimizin gönderildikleri yer- lere bzulmadan İf gitmeleri bakımın- dan çok mühim olan bu meseleyi hal- letmekteler ise de bir müddet sonra vapur buhranı yeniden baş göster- mektedir. 'Türkofis, deniz ticaret müdürlü- ğü ve bizzat tacirler bu hususta ted- bir almak için ağrı ayrı meşgul olu- yorlar. İhracat işlerile uğraşan bü- yük müesseselerden bazıları birleşe- rek vapur kiralamak suretile malları beklemeden göndermeğe çalışmışlardı. İhraç mevsiminin hararetlendiği bu aylarda bu tedbirlerin de kâfi gel- mediği görülmektedir. Buhranm yal- nız İstanbula inhisar etmiyerek Ka- radeniz ve İzmirde de baş göster- mesi -meselenin ehemmiyetini arttır- mıştır. İzmirin vapur buhranile meşgul olan deniz ticaret müdürü, İstanbul ve Karadeniz mıntakası için de bir hal şekli bulmağa çalışacaktır. Mar- roara ve Karadeniz sahillerinde tak- riben 3,000 ton kadar malın İskele- lerde vapur beklediği haber alınmıştır. Son günlerde fırtınaların arkası kesilmemesi vapur buhranını biraz daha arttırmıştır. Alâkadar makamların teşebbüsile Karadenize boş vâpurlar gönderilerek malların bir kısmı yükletilmiştir. Ge- ri kalan mallar için de Köstence ve diğer ilmanlardan gelen vapurlarda yer aranacaktır. Lâstik fabrikaları İstihlâk resminden Bu şark kanunudur, ipi kopan | şikâyetler yersiz görülüyor mahkümları tekrar. asmazlar, affe- derler, ! Canını kurtaran polis te hastane- ye yatırıldı, tedavi altına alındı. Fa- kat siz işin tuhsf olan tarafına ba- kınız: . Polisin boyu üç santimetre uzamış! ELEKTRİKLİ ŞATO Amerikalı milyarder Harold Bran- ton uşak ve hizmetçi yüzü görmek- ten hoşlanmıyor. Bu sene elektrikli bir şato yaptırdı. Yalnız sabahları şafakla beraber uşakla hizmetçiler or- talığı silip temiziiyorlar, sonra oda- lerina çekiliy Kapi çalındığı zu'nan Harold oda- ni bir reflektör vasıtasile görüyor, lefonla konuşuyor, isterse | yanına kabul ediyor. | Yazı odasında alıcı ve verici telsiz cihazı var. Kâtibile telsizle konuşu- yor. Yemekleri telsizle ısmarlıyor ve yemeği otomatik kayıcı bir masa ile odasına kadar geliyor. Şatoda bütün kapılar elektrikle, kendiliğinden açılıp kapanıyor, elek- irikler kendiliklerinden yanıp sönü- yorlar. CÜCELER CUMHURİYETİ Cücelerin bir araya . toplanıp bir cumhuriyet kurmak islediklerini yaz- mwışlık. Bu işi Macaristanda yapmak istiyorlar. Bu cereyanın başında M”Cülyüs Goonf var, Bu adam. 60 santimetre boyundadır, Budapeştede büyük bir mağazanın sahibidir. . Bu zat diyor ki: — Cumhuriyetimizde at neslimizi ıslah için İskoçyadan midilliler ge tirtip, bize lâzım olan küçük boylu at nesli yetiştireceğiz. Malüm ya, dünya yaratıldığı zaman atlar tilki kadarmış, İneklerin yerini keçiler tu- tacak ve köpeklerimiz de yalnız fino- lar olacak!.. TELEFON REKORU Geçen hafta Yeni Zelnda ile İngil- tere telsizle konuştu. Bir Yeni Zelndalı kendi santralın. dan 19,45 e İngiltereyi istedi. - Bey- nelmilel santral 3-dakika sonra Lon- drada istenilen numarayı aradı, 19,45 de sekiz bin sekiz yüz kilometre mesafede bulunan iki kişi biribirlerile konuştular. Tâstik fabrikalarının faaliyetlerini durdurma kararları etrafında yapı- lan tedkikat bitmek üzeredir. Alâka- darlar bu meseleye şimdiden halle- dilmiş nazarile bakıyorlar. Verilen malümata göre lâstik fab- rikalarının istihlâk resminden şikâ- yetleri yersiz görülmektedir. © Faaliyetlerini durdurma kararında olan fabrikalar, tahkikat başladık. | tan sonra dörde inhisar etmiştir. Bun | dır? Bunların kanlarının nevileri. ne- lar da büyük müesseselerdir. Diğer küçük beş imalâfhane iki aya kadar yazlık keten ayakkabi imaline baş- lıyacaklarını söylemektedirler Lâstik Kaloşların yapılmasına yazın başlan- maktadır. Fabrikalâr kış ortasına kadar ça- lışmaktadırlar. Yazlık keten lüstik ayakkabıların imaline de bu mevsim- .den iki sy sonra başlanmaktadır. Büyük fabrikalar yazlık keten ayak- kabı yapmamağa karar vermişler. dir. Bu karar hiç te endişe uyandı- racak mahiyette görülmemiştir. Çün- Kü yazlık lâstik ayakkabı yapılma- ması, diğer ayakkabıcıların yaptıkla- rı köseleden, hafif yazlık uyakkabı- ların sürümünü ârtlıracaktır.. Bu münasebetle ilk önce. ayakkabıcılar ârasında başgösteren telâş ta artık Kalmamıştır. Beş küçük imalâtahanenin büyük müesseselerce verilen tatili faaliyet kararına uymamaları açıkta - kâlan amele adedini azaltmıştır. Bundan başka salâhiyettar bir zatın söyledi- ğine göre fabrikalar çok gördükleri istihlâk resmine rağmen fazla kâr te- min etmektedirler. Bu münasebetle bütün fabrikaları temsilen Ankaraya giden büyük bir iâstik fabrikası umumi direktörünün hükümet merkezindeki temasların. ; dan da müsbet bir netics elde edile- cöği zannedilmiyor. Ticaret odası tedkikatını bügün ve yahut yarın bitirecektir. İş büro- sunun da amelenin açıkta kalma- masi bakımından yapmakta * olduğu tedkikat bitmek üzeredir. Hiç kimse. vin işsiz kalmaması temin edilmiş gi- bidir. vananaunan an110000900001sasaanaoAAaaAMANAENR Baylar Teksayi ve Teksayt Eksira sizi har tehlikeden koruyor. 1, 3, 6 ve 12 lik ambalajlarda eczanelerde bulunur, — Profesörlerle başbaşa.. Bizde ameliyat olanlar , seneden seneye artıyor eşyası nakleden vapurların | Bir profesörün hayatı nasıl geçer, Taksimde «Bil, apartımanı... Pro- fesör, operatör Bürhaneddin katı... Bir çok doktorların hocası, meşhur operatörün ilk işi itizar etmek olu- yor: — Aman rica ederim, beni fantezik mülükatlardan affediniz. Vakıa bu ekzantrik, fantezik beyanatlar çok eğlenceli oluyor, tatlı tatlı okunuyor neler okur? Nasıl çalışır — Hay hay.. faydalı şeylerden bah- sedelim, Meselâ bugünlerde sizi mesleğinize ait neler meşgul ediyor Bence İlmin de fantezik bir beyanat kadar merakla dinlenecek ve okuna” |, — Bugünlerde beni mesleğime ait meşgul eden meselelerden biri de şu- dık. Bu hususta pek müşkilât çeki- yoruz. Halbuki Avrupada kan veren in- sanlar organize edilmişlerdir. Bir çok hususlarda ameliyat olacak bir has- taya, ameliyattan evvel veya sonra kan vermek icap eder. Böyle vaziyet- ler karşısında çok sıkıntıya düşüyo- ruz. Halkı ikâz etmeliyiz. Hastaya kan vermek için radyoda, toplantılarda konferanslar vermeli, neşriyat yap- malıyız... Halk kan vermekten çok korkuyor; «Ben kanımı verirsem son- ra kendim ne olurum.; diye korku- Halbukf sıhhatte bir insanın baş- ka bir hastaya kân vermesinde hiç bir tehlike yoktur. Kan vermek sıh- hatte bir adama katiyen bir zarar getirmez. Bilâkis bir çok faydaları vardır, Bilirsiniz ki eskiden bazı has- talıklarda kan alınırdı, Bü boş bir tedavi değildir. Bugün bir çok hasta- lıklar karşısında vücutten kan alıyo- ruz. Sağlam bir adam ne kadar kan verirse versin vücut eski kanını der- hal yerine getirir. hem de taze taze küreyvatı hamra ile. Kan verenleri teşkllâtandırmak lâ- Zımdır,. Meselâ kaç kan verici var- dir?. Bunlar tesbit edilmeli, hasta- helerin duvarlarına asılmalı. Arneli- yatta lüzumu olunca bu listelere bak- malı.. hemen kan vericilerden biri- ni çağırmalı... Sağlam bir adam haftada iki kere kan verebilir. Ve bü kan verme işi «kan vericiz ler için meslek haline gi- rebilir, Her halde böyle bir teşkilâta çok ihtiyacımız vardır. Çünkü bugün fa- raza sizin ameliyatta kana ihtiyacı- nız olur, yarın benim, öteki gün baş- — Halk eskisine nazaran daha mi çok ameliyat oluyor, daha mi az... Yani eskisine nisbeten o ameliyat olanlar çoğaldı mı? Azaldı mı?, — Esi e nazaran bizde ameli- yat olanlar şayanı hayret derecede çoğalmşıtır. Seneden seneye de ame- WHyat olanların adedi pek ziyade art- maktadır. Bunun da sebebi ameliyatın seneden seneye korkulu halini kay- betmesidir. Ameliyatta tehilike gün- den güne azalıyor. Bugün bir çok hastalar. kendilerine daha ameliyat tavsiye edilmeden gelip: İ «Ben ameliyat olacağım.» diyor- lar... — Son seneler “içinde tipta' sope- Tâsyons kısmının -çok ilerlemiş oldü- - Şu söyleniyor, öyle midir? sezin >> Tabbıh Ker sâhası çok ilerlemiş- tir, - Ameliyat kısını göze çarptığı için”) ' fazla ilerlemiş addediliyor. Yoksa doktorluğun her sahasında büyük “terakkiler vardır. ” — Lâkin operasyonda son zaman- larda beyin ameliyatları gibi “büyük hatveler yok mu üstadım? - — Beyin ameliyatları niçin “yeni #ddediliyor anlamıyorum. Daha taş devrindeki insanlar beyin: ameliyatı yapıyorlar, beyin açıyorlardı. - Hattâ Amerikada bulunan kafa taslarında yorlar, yerine lâstik kalb takıyorlar- mış...? — Bunlar senelerdenberi dinlediği- miz fantezilerdir. İlim sahasında na» nazrı dikkati celbetmek, ilimleri ol- madığı halde, sırf farfara İle nazarı dikkati toplamak için çıkarılan ma- sallardan ibarettir. Eğer böyle şeyler olsaydı evvelâ bizim haberimiz ola- caktı, Çünkü biz sahamızdeki ilim aktüalitesini adım adım takip ede- riz, — Ameliyat olurken bir gencin kalbinin ve vücudünde sol tarafta bulunması icap eden bir çok uzuvla- rının sağda olduğu görülmüş. Her- kes buna hayret ediyor, bu o derece ender bir vaka mıdır? — Katiyen.. ender değil, hattâ na- dir değildir. Ameliyat esnasında ben çok defa böyle vakalara rasgeldim. Bazan sağda olması icap eden uzuv- lardan, yahut solda olmasi lâzım ge- len uzuvlardan yalnız biri aksi taraf- ta olur. Bazan tamamile sağdaki ve yahut soldaki uzuvlar aksi tarafta gö- rüldüğü pek çok kere vakidir. Bu şa- sılacak, hayret edilecek bir şey de- ğildir. — Biraz da hayatınızdan bahsede- lim. bakalım bir profesörün hayatı nasıl geçiyor?.. — Ben, doktor olduğum halde iş- Jerimin icabı gayri muntazam, hat- tâ gayri sıhhi yaşamağa mecburum, Sabahleyin saat sekizde hdtanede bulunurum. Sekiz buçuğa kadar'ders- lerim için lâzım gelen hazırlıkları yaptırtırım. Sekiz buçukta ders baş- lar, ameliyatlar vasalre. öğle yeme- ğini üçe doğru gayet geç yerim. amı ea

Bu sayıdan diğer sayfalar: