22 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

22 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

onda | E BEY gili sa” zet $ 22 Kânumusani 1937 AKŞAM Profesörlerle başbaşa .. | Bir gün ölüme çare bul- mak kabil olacak mıdır? Bazı insanlar neden enerji sahibi, bazıları da neden tembel oluyorlar? Bir gün gelip ruh denilen şeyin ne olduğu anlaşılacak mı?.. Son zaman- Yarda bizde ik defa profesör Nurettin münşinin ortaya attığı bu bahis aldı Yurudu. Şimdi bir çok ilim adamları- mızın, doktorların bu bahis etrafında konuştuklarını görüyorum. Gülhane fizik tedavisi profesörü doktor Nüzhet Şakire sordum: — 'Telepatiye inanıyor musunuz? Ruh denilen şeyin ne olduğu bir gün anlaşılacak mı?. ai Nüzhet Şakir anlatmağa baş- — İnsan vücudu bir takım atom- Yardan teşekkül etmiştir. Bu atomla- Yın hiç birinde muvazene yoktur. Atom- Tar kendilerine bir muvazene yapmak İçin aralarında birleşmeğe, birbirlerin- den uzaklaşmağa çalışıyorlar. İşte on- Yarım bu birleşmeleri, uzaklaşmaları Yücutta bir hareket doğurur. Hayat denilen şey de bu hareketin ta kendi- #idir. Yani biz vücudumuzdaki atom- larm muvazenesizliği yüzünden ya #yoruz. Bu muvazenesizlik bizi yaşa- yor. Hayat denilen namütenahi bir Muvazenesizliktir. Bir gün bu atomlar muvazenelerini bulunca artık yapacakları iş kalmaz, hayat biter, ölürüz. Bunun için vücu- dumuzdaki atomların muvazenesizli- | Ğinin uzayıp gitmesini temenni et- | meliyiz. | İşte atomların muvazenelerini bul | mak için yaptıkları bu hareketler vü- | Sudumuzda bir elektrik cereyanı ya» | Talır. Uzviyette muhakkak ki elektrik Gereyanı meycuttur ve bu son zaman- larda gayet âşikâr olarak isbat edil- Riiştir, Kalb işlediği zaman mühim bir | elektrik cereyan: verir. Meselâ biz bu- Bün kalbin vazifesini hakkile yapıp Yapmadığını anlamak için elektrokar- disgram denilen bir âlet kullanırız Bu âletle ka işlerken nasıl elektrik Gereyanı vücuda getirdiğini görmek | Pekâlâ mümkündür. vücudundaki her uzuv ayrı Ayrı İşlerken elektrik cereyanı yap- maktadır. Bugün yalnız kalbin husu- | le getirdiği elektrik cereyanını ölçe- Karaciğerin, böbreğin ve diğer uzuvların cereyanlarını ölçemi- Yoruz. Bu belki onlarda daha az elek- ,irik cereyanı oluşundadır. İki sene evvel dimağ işlerken husu- | Me getirdiği elektrik cereyanından is | ederek bazı dimağ hastalıkları- Min teşhisine başlanmıştır. RUH MESELESİ Tuz ki insan vücudu birçok enerjiler, “ekirik ceroyanları tevlit eden bir varlıktır, Fakat bu enerjilerin bu elektrik ce- Teyanının husule gelmesi için insan Şunu ilâve edeyim ki insan vücu- teşkil eden atomların mu- | dundaki bu daimi muvazenesizlik ne bozulması şarttır. Buda | kadar çok olursa insan o derece ener- *kendi kendine olmaz. Bu atomların müvazenesini böyle | olursa hareket te o kadar fazla olur. Gayet büyük bir intizamıla bozan kim-| Enerji de o nisbet çoğalır.. Bu gibi in- rm um arın rm İzmir (Akşamy — İzmir atlı spor klübü, parti spor koluna bağlanmıştır. #onra yalnız klüp üyeleri değil, gençlerden isteyenler, klübün manej Yerinde hazır bulundurulan atlardan istifadeye başlamışlardır. Atlı spor klü- manejinde atla spor yapan ve mütehassısların önünde binicilik öğre- nen gençlerimiz çoğalmıştır. Resmimiz maneje çıkan dört gencimizi gösteriyor. Fizik tedavisi profesörü Dr. Nüzhet Şakir dır? Buna sebeb nedir? Atomların âra- sındaki muvazeneyi bozan büyük bir kuvvet her halde mevcuttur. Âlimler geceli gündüzlü bu kuvveti aramaktadırlar. Şimdiki halde güneş | ziyası, röntgen ziyası. kozmik şualar, | radyo aktivite şuaları bu işleri gö- | rebilecek kabiliyettedir. | Fakat insam teşkil eden atomları | ilk defa muvazenesizliğe sevkederek | hayatı uyandıran daha kuvvetli, da- İ haenerjik veğsizim tanımadığımız bir şey var mıdır? Günün birinde acaba bunu da bulabilecek miyiz?... Çünkü bilhassa insan bizce en meçhulolar | bir mevzudur. : Bunlar şimdi hemen herkesi meşgul | eden şeylerdir. «Ruh» dediğimiz şey de | ihtimal böyle bir kuvvet, böyle bir | enerjidir ve bu kuvvet uzviyete tesir | ederek hayat yapıyor. Bir gün uzviyet İ bunun tesirinden kurtulunca atomlar arasındaki muvazene hasıl oluyor, ölüm başlıyor. İnsan ölür, hayatı biter, lâkin ener- ji, yani ruh daima mevcuttur. İhtimal burada hayat sönerken bir vücudu terkeden o enerji başka tarafta diğer bir hayat uyandırabilir, Yeter ki bu enerjinin mevcudiyeti ve bunun çok müessir olduğu kabul edilsin, Günün birinde bu atomlar arasın- daki bu muvazenesizliği yapan büyük kuvvetin mahiyeti anlaşılacak olursa «Hayat tevlit etmek» hâttâ ölüme ça- re bulmak imkânı hasıl olacaktır, ÇALIŞKANLIK TEMBELLİK NEDİR? i jik olur. Çünkü muvazenesizlik çok sanlar çok faal, çök çalışkan olur- lar. İnsan vücudundaki atomların mu- | vazenesizliği az olursa hareket te az | olur. O insan tembelleşir, âtıl olur. Tembellik ötomların diğer insanlara nisbetle muvazenesinden ileri gelir. Bunun için tenbellik yarı ölüm demek- tir. Çünkü artomların tam muvazene- si ölüm demektir. Tembellerin atomla- rının muvazenesizliği de azdır. TELEPATI HADİSESİ — Telepati meselesine ne dersiniz?, — Telepatiye gelince... Mademki | insan vücudunda bir elekirik cereyanı | vardır, O halde elektronların hareke- | tile elektrik dalgalarının husule gel- | mesi de tabildir, İnsanlar elektrik dal- | İnsanın her hangi bir uzvu hareket ettiği zaman neşrettiği elektrik dalga- | ları, her hangi bir yerde intişar eder ve kendisine uygun olan «alıcıs bir ahi- zeye rastgelince onu harekete getirir ve ayni şiddetle onu İşletmeğe başlar. Binaenaleyh benim dimağımın filân | yerindeki höcresi faaliyette iken neş- | rettiği elektrik dalgası çok uzaklarda | bir şahsın dimağındaki ayni höcreyi | sarsabilir ve harekete getirebilir. l İ şahıs ta aynen benim düşündüğümü düşünebilir. İşte telepati de budur. Bugün telepati gayet tabii bir fizik hadisesinden başka birşey değildir. Bunun için telepati var mıdır, yok mu- dur diye münakaşa etmeğe bile değ- mez. Telepatiyi, yani bir fizik hadise- | sini inkâr etmek bizzat fiziğin ta ken- disini inkâr etmek demektir. MANYATİZMA — O halde da ayni | tarzda ilmi bir hudud içinde mülâha- | za edebiliriz? ! — 'Tabit.. Gözler vasttasile karşınız- dakinin dimağına elektrik cereyanı veriyor ve ona emrediyorsunuz. Elek- | trik cereyanınızla manyetizma yep- | manız kabildir. Yeter ki karşınızda vereceğiniz cereyanı alabilecek bir anten bulunsun. — İspirtizme?.. — Bu henüz bana şarlatanlık gibi geliyor. — Bir çok âlimler yer yüzünde artık «hayat teşkkül etmiyor diyorlar, Vaktile yer yüzü tamamile boşken na“ $ıl hayat teşekkül etmiş te şimdi etmi- yor? — Yer yüzünün eski hali, ilk za- manları hayatın teşekkülüne daha çok müsalddi, Lâkin henüz dünya yeniden hayatın teşekkülü için lâzım gelen hararetini daha kaybetmiş değil- dir. Arzın merkezinde henüz haya- tın teşekkülü için müsait bir muhit ruz. Demekki henüzarzda hayat uyandırmak hassası kaybolmuş değil- dir. Kim bilir arzın derinliklerinde bil- meğiğimiz ne hayat sahipleri vardır. Yaş meyva zarile bakılıyor. Portakallara talipler yeniden çoğalmış, bilhassa Almanya alıcıların başına geçmiştir. Bu mem- Jeketten muhtelif firmaların müraca- atı Türkofis tarafından dün ihracatçı- lara bildirilmiştir. Fazla talep karşı- | sın flatler de yükselmektedir. Dörtyol portakallarından başka az ekşi Rize elmaları da Almanyaya ihraç ediliyor. Bir yük arabası bir çocuğa çarptı Ömer adında bir arabacı dün yük | arabasile Vezneciler caddesinden ge- | vE Sahite $ Yazan: Ahmed Refik VENEDİKLİ BAFFA “Safiye Sultan,, Telrika No: 89 Asker ne yapacağını şaşırdı, harıl harıl çukurlar kazıyorlar, kendilerini korumaya çalışıyorlardı İbrahim efendiden sonra, Ekmekçi zade Lala Mehmed paşaya geldi. Ha- nın gittiğini anlattı, Artık handan detini saraya bağlıyan bu adam, Ye- mişçi ile beraber ordunun mağlöbi- yetini hazırladıktan sonra, şimdi gü- ya askeri doyuracak ve zaferi temine çalışacaktı! Tırpan Ali efendi ne eke- cek, ve ne biçecekti? Lala Mehmed paşa bildiğinden şaş- madı, Düşman, elli bin kâfrle Peste altında tabur kurmuştu. Oradâ, Tu- nanım Czepelden ayrılıp Almaşta bir- lesen iki kolu arasında şimalden €e- nuba uzanan bir ada vardı: Czepel İ yahut Raczkeve adası, Düşman bu du. Türklerin, hatlâ top ateşine kar- | şı, toprak siperlerden istifede etmesi, | Pilevnede değil, Buda-Peşte önünde başladı... Düşmana ktışi ne yapmak lâzım | geleceği konuşuldu. Yemişçi, İstan- sat gözlüyorlardı. Haziran. İstanbulun ve boğazın renkler ve güzelliklerle bezendiği bir mevsimdi. Üçüncü Mehmed ölmeme- ğe çalışıyor, Handan sultanın oğlu birinci Ahmed babasinın ölümünü bekliyordu. Baffa biraz ihtiyarlamış- tı, Fakat saltanat zevkine de hâlâ doyamamıştı. Saray, zevki ve eğlencesile meşgul- ken, Lala Mehmed paşa Budini kur- tarmaya çalışıyordu. Şimdi eküffar serdarına, Macar kaptanlarına ve kral karındaşına, bu cümle elli bin küfiree karşı ne yapacaklardı? — Atlumuz akına gönderelim, de- diler, Yeniçerilerden hayır yoktu. Atlı asker de giderse, düşmana kim karşı duracaktı? Düşman, iki saatte köp- rüsünü kurar, üzerlerine hücum eder- di. Bunu münasip görmediler. 'Hep birden oradan çekilmek istedi- ler. Fakat Budin? Oraya herhalde er- zak koymak, ve gemileri boşaltmak lazımdı. Asıl müdafan edilecek ve düşman pençesinden (kurtarılacak yer, Budindi. Budine erzak ve zahire gönderip çekilmek istediler. Fakat, o zaman karşısında iken orası gene küffar eli- ne bırakılmış olacaktı. Nihayet bin türlü tedbir düşündü- ler, En son bunn Karar verdiler: — Biz dahi köprü kuralım. Ve kâ- firin tabyasın üzerine varalım. Alla- hın inayetile fethederiz. Zahire gemi- leri ol mahelle gelür. Kolaylıkla Bu- dine naklolunur. Yahut düşman hücum eder, cenk olunur. Belki Haktaalâ bir fetih takdir eder, dediler, Zaferi takdire bıraktılar. Fakat tedbirde de kusur etmediler, Evvelâ adaya asker geçirmek, tab- çerken Fethi adında 14 yaşında bir ço-| ya yapmak, yani dizme dizmek, etra- cuğa çarparak ağır yaralamıştır, Fe- fına hendek kesmek, ve bu serköprü- ti hastaneye kaldırılmış, arabacı Ömer) nün muhafazası altında köprüyü bi- yakalanarak tahkiksta başlanmıştır, tirerek adaya askeri geçirmek İstedi Halbuki altı askerin geçmesi tahli- keli idi, Düşman hücum edecek olur- beyisi olan Murad pâşanın askerile geçmesini istediler, Nihayet, Bosnadan mazul Derviş Paşanın geçmesine karar verildi. Derviş paşa gayet cesur ve tecrübe görmüş bir vezirdi. Edebiyata da in- tisabı : Müfit olmaz hezar erbabı aklın re'yü tedbiri Köprü yapılacak yere geldi. Atlı askerin geçmesine derhal itiraz etti: — Bu fahiş bir hâtadır, ve tehlike- dir. Yanlıştır, dedi, Daha bir çok sözler söyledi. Sözü- nü dinletemedi. Derviş paşanın bu sözlerini serdar Lala Mehmed paşa da tasdik etti; — Atlu asker göndermek fahiş hâ- ta idüğin bilürüm. Amma mecburum, Siz çünki böyle havfe düşmüşsiz, ve kendünüz bu işi bir şeamet cezmet- mişsiz, gitmen dedi. Lala Mehmed paşa lâtife ediyordu. Derviş paşa bunun farkına varamadı, derhal; — Yok. Vallahi ölmek yanımda bir içim su içmek kadar değildir. Kıyas buyurulmasun ki kendi nefsimi ka- Nihayet dört beş bin atlı ve on bin-” den fazla piyade ile adaya kayıklarla — Biz öte yakada bu kadar cenk ettik, Bir yerde he hendek kazdık, ne dizme dizdik. Şimdi de etmeziz, di- yorlardı. i , |

Bu sayıdan diğer sayfalar: