27 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

27 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KARİ MEKTUPLARI: Boğaziçi niçin sönüyor , Yeniköyde oturan okuyucularımız- dan Ziya Yağmur yazıyor: 18/1/937 tarihli sayınızda- Boğaziçi- ni canlandırmak için Şirketi Hayriye- nin yaptığı fedakârlıklardan bahsedi- yorsunuz. Fakat şirket zannediyor mu ki, Kandillide birkaç ev, bir mektep yap- tırmakla Boğaz canlanır, Boğazda ki- Talık ev mi yok, satılık ev mi yok?. Ben uzun zamandanberi Boğaziçinde Yeni- köyde oturuyorum. Bu da bir mecbu- riyet altında, Tabii ilk fırsatta İstanbu» Ja taşmacağım. Neden? Boğazın birçok kusurları vardır, 1 — İstanbulda çalışıyorsanız gün- de 30-35 kuruş vapur parası hem de pek yavaş giden vapurlarda bir saatlik can sıkıcı yolcüluk, 2 — Pahalılık. Evet Boğaz diğer yer- lere nazaran pahalıdır. Esnaf sürüm- süzlükten ve nakliye ücretinin fazla- luğından bütün mallara bir iki kuruş ilâve etmek mecburiyetindedir. 3 —Eğlenecesizlik. Yazın Boğazın hiç olmazsa tabii güzelliklerinden istifade için kırlara çıkabilirsiniz. Kışın bu da olamaz. Arasıta İstanbula bir sinemaya, tiyat- yöya gidebiliriz... Evet büyük fedakâr- liklar göze almarak... Çünkü en a3 Masfaf bir ailenin sinemaya gitmesi içli 16) Yiradır. İşte listesi; 100 vapur, 50 gidip gel- me tramvay, 250 sinema, 140 otobüs. Çünkü saat 11 den sonra bazı günlerde bir 11,45 postası vardır ki, ona yetiş- mek imkânsızdır. Onun için otobüsle gelmek mecburiyetindeyiz. a Boğazda sinema tiyatro olmadığı gi- bi ekser yerlerinde oturacak bir bahçe bile yoktur, Şimdi bunlara katlanarak Boğazın nesinden istifade ederiz? Ha- yasından mı, denizinden mi? Bunların ikisinede hayır.. çünkü söylediğim gibi oturacak bir yer olmadığı gibi denize girecek bir plâj da yoktur, Bizde ayni İstanbulda oturanlar gibi ayni masrafı yaparak Allınkuma, Suadiyeye veya başka yerlere gitmeğe mecburuz. Şimdi'yazlık gelmediği gibi yerli halk da yavaş yavaş İstanbula taşınmak- tadır. Şirket ev yaptıracağına olmiyan yerlere birer ufak plâj, birer bahçe ya- zın bir seyyar sinema yaptırsa kâr et- mez, Fakat zannetmem ki, ziyan da et- sin, Çünkü şirket yazlık getirmekten zi- yade yerli halkın İstanbula inmesine mâni olmalıdır. İspanyadan alacaklı tacirler İspanyadan alacaklı tacirlere mat- Jüplarının yüzde sekseni avans ola- Tak: verilmişti. İhracatçılar geri ka- Jan yüzde yirmi alacaklarının da Mer- kez bankası tarafından tesviye edil mesini istemektedirler. Bunun için teşebbüsatta bulunmağa karar ver- mişlerdir. 'Teeirlerin aralarından bir heyet seçerek Ankaraya göndermeleri muhtemeldir. Tefrika: No. 5 O sıralarda paşanın çok sevdiği bir arkadaşı genç bir kabzımal varmış. Zühtü ismim ki bu kabzımal köylü- nün varını yoğunu bir çuval tuza mu- Kabil alır ve altından yaptığı kulelerin yıkılmaması için hergün altlarını bes- Jermiş. İşte bu adam da on üç yaşın- daki çocuğun aklına hayran kalmış ve bir gün paşaya: — Şu sizin kahvecinin çocuğu oku- yup okuyup ta şeyhislâm olacak değil ya, artık yetişir, yanıma ver de hem bana yardım eder hem de eli nir par- ça para tutar demiş. Ve çocuk o gün- den sonra Yemişte kâtiplik etmeğe başlamış, Aradan seneler geçn'iş, paşa ölmüş, Konak yavaş yavaş küçülmeğe başla- mış. Evvelâ fazla uşaklar çıkarılmış #onraları ayıklama işi ta ahçıya ka- dar gelmiş. Fakat bu arada kahvecinin oğlunnu da eli epi para tutmuş. Kom- gularından dul bir kadınım kızı İle ev kurmağı düşünmüş ve bir müddet sonra evlenmişler, Oğlunun bir gün gelip te zenginlerin arasına karışaca- ğını kestiren geki kahveci kendisini KIRILAN BEBEKLER İzmirde yeni iskele yapılacak | Elektrikle işliyen vinçler tesis edilecek liman için iki vapur sipariş edildi İzmir (Akşam) « "tiyaç olan yerler- de yeni limanlar o inşası için devlet- &- Ke, yaca göre yeni te- rilmesi için karar- # mektedirler. Güm- rük ambarları da liman işletme mü- dürlüğüne geçtik- ten sonra işe ya- ramıyan ihtiyar bazı hamallar, ge- ne gümrük hamal ları teşkilâtı te rafından © tasfiye edilmiştir. Güm- rük oambarların- da da İyi bir çalış ma tarzı takibine Jar alınmıştır. 3 İhracat - mer- simlerinde İzmi- İzmir limanında Ye fazla vapur gel bazı vapurlara ve diği için vapurla- Karşıyakadan İz- nn hepsi men- maire sebze, meyva, direk içinde de- ve eşya taşımakta mirlemek, ... Yük kullanılan sahipli alıp verme işini (Yanında betonarme İskele yapılacak olan Devlet Demiryolları iskelesi salapuryaların, son mendirek. . içinde kanunla İlmanda- yapmak mümkün olmamaktadır. Li- manım ihtiyacı gözönünde tutularak Alsancakta Devlet demiryollarına ait ahşap iskele yanında bu iskeleye mu- vazi şekilde betonarme bir iskele in- şası muvafık görülmüştür. Betonarme iskelenin inşa edileceği yer sığ olduğu için evvel emirde tarak makinesile o temizlenmesi lâzımdır. Betonarme iskele inşa edildikten son- re. sırf ihracat mahsullerimizi Avrupa limanlarına taşımak için limanımıza uğrıyan vapurlar, bu iskeleye borda- lemak suretile yük ve yolcu alıp ve- receklerdir. O vakit şimdiki mendi- rekte kalacak Türk vapurları da, mendirekte fazlaca boş saha kalacağı için rıhtıma bordalıyarak yolcu ve yük alıp vermeğ;, başlıyacaklardır. Zaten müstakil, büyük İzmir imam da Alsancaktan Bayraklıya kadar olan sahada inşa edileceğinden beton- arme İskelenin inşasile bu mühim iş için bir adım atılmış olacaktır. Yeni betonarme iskeleden başka nhtımda elektrikle işliyen vinçler de tesis edilecektir. Bunların bir kısmı Son zamanda deniz işçilerinin gün- Yük randımanı 50 tondan 120 tona çıkmıştır. Evvelce işçilerin başlarında, bulunup onları idare eden bazı kim- seler vardı, hiç çalışmadıkları halde işçinin kazancından hisse alan bu şa- hıslar, işten uzaklaştırıldığı için şimdi çalışan işçi, sâyinin (karşılığını ta- mamen elde etmektedir. Evvelce baş- kalarına da hisse vermek yüzünden iyi çalışmıyan işçiler, şimdi ton ba- şına olan kazançlarını arttırmak emelile -hummeli bir faaliyet göster- ki faaliyetlerine kat'i surette son ve- rilmesi icap etmektedir. İktisat vekâletinin emrile bu gibi salapuryalar İzmir liman işletme mü- dürlüğü tarafından satın alınmak üzeredir, Bir ehli vukuf, limanda ça- ıştırılan 22 salapuryaya beherine 500 - 750 lira arasında kıymet takdir Karşıyaka halkının istirahatini te- min etmek maksadile İzmir Ilman iş- letme müdürlüğü; İngilterede Sivan Halter gemi inşaat şirketine beşer yüz yolcu alacak büyüklükte ve gayet seri iki yolcu vapuru sipariş etmiştir. Bu vapurlr için 500,000 liralık tah- sisat ayrılmıştır. Vapurlar için veril- mesi lAzımgelen dövizin tediye şekli karerlaştırıldıktan sonra vapürların inşasına başlanacak ve yedi ayda iki vapur da İzmirde teslim edilecektir. Samsunda büyük sürek avları Samsun, (Akşam) — Samsunda sü- Tek aylarına çok ehemmiyet, verilmek- tedir. Geziler kalabalık olmakta ve her pazar yapılmaktadır. Bu avlara vali, vali muavinleri de iştirak etmek- tedirler. Geçen pazar günü yapılan süren avına 150 avcı iştirak etmiş, 50 den fazla domuz ile 2 kurt ve on ka- dar da diğer muzır hayvan öldürül- müştür. Gene ayni hafta içinde terme kaza- amda 131 domuz ve bir kurt vurul- muştur. Nakleden : Zeyneb İdil unutturmak için kahvesini satmış, biriktirdiği, topladığı paralarla esa- senelerdenberi hasretini çektiği Zonguldağa dönmüş, ev yaptırmış, orada yerleşmiş. Kızmıda oranın zenginlerinden birile evlendirmiş. Bu- gün büyük annemle büyük babam artık hayatta olmadıkları halde, ara ra teyzemizi görmeğe gittiğimiz zaman, Karadenizin coşkun sularını kucaklıyan tepecikte bacası hâlâ tü- ten baba ocağını da ziyaret ederiz. Ben iki kardeşimden sonra, baba- mın en saltanatlı zamanında neşe, çi- çekler, güller arasında doğmuşum. Erenköyündeki köşkümüzü elân ha- tırlarım, Kimsenin çocukluğunun bu derece güzel geçtiğini tahmin edemi- yorum. Annem bütün kaprislerimize boyun eğerdi, babam bir çocuk saflı- ğiyle oyunlarımıza karışır, bariton sesiyle saydığı isimlerle hulyalarımı- zı zenginleştirirdi: Akşamları İstan- buldan dönmesini büyük bir sabırsız- lıkla beklerdik. Saat altıda arabanın gürültüsünü işitince kapıya koşuşur, havaya kaldırdığı paketleri güle hay- Bolu - Adapazar yolu Bolu (Akşam) — Bolunun en eski derdi olan Bolu - Adapazarı yoluna sarfedilmek üzere kıymetli Nafıa ve- kilimiz Ali Çetinkaya bu sefer yeniden otuz bin lira ve iki yol silindiri veril- mesine tavassut suretile en müzmin bir hastalığımıza kuvvetli bir ilâç ver- miştir. Vaziyet 'vekâlete e etraflıca izehla bu yardımı hak eden ve yolların yâ- pılmasile yakından alâkadar olan ye- ni valimiz Salim Gündoğanla, parayı, emeği zamanında ve yerinde sarfla — km kapışırdık. Sıcak yaz günlerinde beyaz dallı akasya ağacının altında, fıskıyeden akan suların serinliğiyle yediğimiz öğle yemeklerini hatırlıyorum. Hay- darpaşadan akşam saat sekizde kal kan postanm düdüğünü, evimizi yı- kacakmış gibi tekerleklerinin çıkar- dığı gürültüleri hâlâ işitiyorum. Arı- ların vızıltısiyle bulanan berrak sa- bahları, sessiz sıcak öğleleri hasretle yadediyorum. Küçük hizmetçimiz bi- ze peri masalları anlatır ve: «Ondan sonracıma efendim» diye bugün çir- kin bulduğum fakat o zaman kıymet verdiğim cümlesinin Üstünde uzun uzun dururdu. Hizmetçimin masallarında sevgili- ler büyük bir rol oynarlardı. Kendisi Ge henüz on yedi yaşında olmakla beraber Sevgiyi severdi, Ve zanneder- sem bunun için beni bırakıp gitti. Mesuttum, herkes bize zengin di- yordu. Servetimizin datma çoğaldığı- nı babamın keder bilmiyen gözlerin- den anlar ve: «Bizim için ıztırap, fe- | liket, karanlık günler yok, hep nese, hep sevinç» diye düşünürdüm, Kom- şularımızın gıptasını artıran yepyeni arabamıza dolar Fenerbahçe, Ki dağı, Moda, Çamlıcayı dolaşırdık. Ço- cukluğum ne güzel geçmişti yarabbi! Istıraba, karanlık mücadelelere ait ne varsa bizden uzaktı. Akşamları 0- bundan en çok İstifade edilmesini bi- Ten bir zat olduğu görülüyor. Nitekim şimdiye kadar epeyce yol yapılmış ve bu sene kışın çetin geçmesine rağmen dağ yollarındaki karların kaldırılma- sı hususunda azami gayret sarfedil- miştir, Maamafih çok işlek olduğu için ça- buk bozulan bu yol yakın zamanda demir ağlarla da örülürse iktisadi ha- yatta bir'değişiklik olacağı şüphesiz- dir. Kıymetli vekilimizin sabırsızlıkla beklenen bu hizmeti Bolu ve havalisi- ne büyük bir bayram yaptıracaktır. damdan Adanın pırıl pırıl yanan ışik- larını seyrederdim, onlar da saadeti- mizi kutluyorlar gibi idiler. Bize en yakın evde çok sevdiğim bir . Cemiiler... Cemil de te ticaret yapardı. Ba- bam ondan bahsederken: «Bugün par»! mekla gösterilecek kadar zengin olur- du ama aklı kıtmış ne yapalım?; der- di, Cemil genç yaşta karısını kaybet- miş, iki çocuğile yalnız kalmıştı. Kızı Süheylâdan iki üç yaş kadar büyük- tü. Bize oyunlar öğrelir, derslerimize yardım eder, hulâsa tam bir ablalık ! yapardı. Fazilet fevkalâde piyano ça- | lardı, Bazan asmanın arkasına gizle- nir,onunince parmaklarının tuşlar üzerinde çıkardığı nağmeleri dinler- âlm. Çok defa saklandığımı görür ses- lenir, ben de aramızdaki yıkık duva- ri aşar, ona doğru koşardım. Bizim İ süslü bahçemizden bambaşka olan bu | vahşi bahçeyi ne kadar çok sever- dim. Yolları senelerdenberi kesi ctlar bürümüş, başlarını gi mış kocaman meşe ağacla larını sarmaşıklar 5 birer tepe olmuş, unu ları vahşi gü Bu garip evde risine birakılmıştı, Damın uçan ki- remitleri yerine konmüuyor, yıkılan duvar baştan: yapılmıyordu. İnsanla- rının dal- 27 Kâ sami 1937 Kânunu: KADIN KÖŞESİ Örme elbise ve manto Kahve rengi yünle elde örülmüş elbise üzerine bej rengi yünle elde örülmüş manto. z EEE Çocuğunu denize atan ana e Açtım, çocuğumla beni kimse işe almıyordu, diyor İzmir (Akşam) — Karşıyakada, vör pur iskelesinden hareket eden yoleW vapuundan kucağındaki bir aylık ç0 cuğunu öldürmek kasdile denize atan ve fazla su yutarak müzmin ishalden ölümüne sebebiyet veren Sökeli -Ayş& nin mudakemesine ağır cezada başlan mışlar, Ayşe, Sökede kocası öldükten dört Bene sonra Ali adında bir gençigp-sevi$- tiğini, ondan elde ettiği çocuğunu İzmir belediyesinin yuvasına vermek üzere İzmire geldi“ ğini, fakat çocuğunun müesseseye kar bul edilmediğini, üç gün aç kaldığını, çocuklu olduğu için işe alınmadığını söylemiş ve demiştir ki: «— Bu vaziyet karşısında çocuğumu denize atarak ondan kurtulmak iste- dim, çünkü açtım, hattâ Sökede beni evinde hizmetçi olarak tutan doktor Süreyya bile, çocuk doğduktan sonr& beni evinden çıkardı, Ali ile evlenecek” tim, fakat anası razı olmadı, Şahidler dinlendi, çocuğu denizden nasıl kurtardıklarını ve anasının n: yakalanarak mahkemeye verildiğini anlattılar, Gelmemiş olan bazı şahid lerin celbi için muhakeme başka bir güne bırakıldı, n bile bilinmiyen bir yere doğru alap gidiyorlar gibiydi. Faziletime tapardım, Süzgün fakat vakur, güzel bir yüzü vardı, Meyi göz” leri daima benimkilerin . göremediği, görünmiyen bir diyara bakardı. Beni iki yanaklarımdan öper yanına, topal bir iskemleye oturtarak: — Dinle küçük, derdi. Fazileti Chopin'i çalarken dinler- dim, Bu ağır valsler, esrarengiz etüd- ler, melânkoli dolu gece nağmelerini anlamak için duygularımın ne kadar âciz olduğunu bitmekle beraber onlar” dan garip bir zevk alir, yanaklarım yanarak kendimden geçerdim. Böyle“ ce bir saat, bazan da kahvaltımızı ha- ber veren çıncırığın sesini salkım ağaçlarının arkasından işitinciye kar dar kalırdım. Fazlletin çok sevdiği Necdet, ismin de bir erkek kardeşi vardı. İnsanler- dan kaçan, dalma sessizliği arıyan bü azardı. Ablası gizliden hef yazılanı bana nz manalarını kav« zerinde pan fer- odiden nlatan s babamın ümit ve seretinden uzaklasır, aile“ mi, İstikbalimi unutur, kendimi yal nız Necdete beğendirmeğe çalışırdım. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: