7 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

7 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bugün Fenerbahçe ile Galatasaray | Güneşle - Beşikt ! Dünkü B takımları maçlarında Fenerbahçe Ga- | aş karşılaşıyorlar latasarayı 2-0, Güneş de Beşiktaşı 3-1 yendiler Dün Taksim stadnda B takım maçlarının en mühimlerinden olup muhtelif sebepler yüzünden geriye kal- mış olan Galatasaray - Fener, Be- şiktaş - Güneş karşılaşmaları yar paldı. İlk müsabaka Güneş ve Beşiktaş. ta- kumları arasında cereyan etti. Bu ma- rile başladı. İlk dakikalarda büyük bir gayret gösteren siyah beyazhlar topu derhal hesım nısıf sahasına in- tikal etlirerek kısa paslarla Güneş kalesini korkulu vaziyetlere sokmağa başladılar. On beşinci dakikaya kadar devam eden Beşiktaş tazyiki nihayet ifk se- meresini Cahidin şahsi bir gayretle yaptığı golle verdi. Fakat bu gol her nedense siyah beyazlıları lüzumsuz bir Yikaydiye sevk etli, Ve buna mu- kabil mağlüp vaziyete düşen Güneşli- ler de büyük bir gayretle vaziyeti kur- tarmağa koyuldular. Oynun şekli ça- bucak müsavi bir vaziyet aldı. Ve çok geçmeden Necdet Güneşin hesabına çok nefis bir göl yaparak beraberliği tesis etti. Vaziyet 1 - 1 olunen Beşiktaşlıların tekrar açılacakları zannediliyordu. Fakat bu hiç te böyle olmadı. Gittikçe düsgün oynamağa başlıyan Güneşli- ler, Lülfininderin bir pasını kapan Kemal vasıtasile ikinci gollerini de güzel bir şekilde kaydettiler. Ve haf- tayim 2 - 1 nihayet buldu. İkinci devrede de güzel oynamakta devam eden Güneş takımı büsbütün hâkim bir vaziyete geçti, Üstüste mü- teaddit firsatlar kaçıran sarı kırmı- slilar nihayet gene Kemal vasıtasi- le üçüncü gollerini de kazandılar ve maç ta böylece 3 - 1 Güneşin galbe- sile nihayetlenmiş oldu. Hakem B. Feridun Kılıç oyunu gü- zel idare etti, Güneşliler umumiyet- le galibiyeti hak eder bir oyum oyna- dilar, GALATASARAY - FENERBAHÇE Sıra son müsabakaya gelmişti. Sa haya evvelâ Fenerbahçe B takımı çık- ti. Sarı lâcivertiller şu tertipte idi. ler: Necdet - Orhan, Lebip - Necdet, Bülent, Sedat - Orhan, Şeref, Muzaf- fer, Namuk, Fikret. Buna mukabil Galatasaray da: Hızır - Osman, Suphi - Ekrem, Hay- rullah, Hicri - Yusuf, Şevket, Salâ- haddin, Bekir, Kemal Hakem B. Samim Talu, Oyuna rüzgür arkaya alan Gala- tasaray takımının hücumile başlandı. Sarılâcivert müdafaasının kolayca kes tiği topu Muzaffer derin hir vuruşla sola nakletti ve ilk Fener hücumu Galatasaray kalesine kadar uzandık- tan sonra Hızırın müdahalesile meti- cesiz kadı. Kale atışı yapan Galata saraylar canlı hamlelerle hâkim bir vaziyet. aldılar. Topun gidişine daha ziyade onlar istikamet veriyorlar. Dört dakika kadar devam eden Galatasa- rayın bu üstün vaziyeti nihayet Mu- zalferin müdahalesile bozuldu. Orta- dan sola uzanan top sağa geçti ve Galatasaray kalesine kadar indi. Ka- lenin dibinde sol içe gelen topu Şeref çok sıkı bir şütle ağlara takarak gü nün birinci sayısını kaydetti. Fenerbahçe böylece galip vaziyete geçtikten sonra kendini gene topar- liyamadı. Enerjik oynıyan Galatasa- raylılar rüzgârın da yardımile müte- madiyen Fener kalesine hücum etti- ler. Fakat Lebip, Orhan ve Bülen- din yüksek oyunları sarı kırnızılhlars. bir türlü gol fırsatı bırakmadı. İlk dev- re nihayet bulduğu zaman Fenerbah- çe sahadan galip ayrıldı. İkinci devre: Rüzgârı arkasına alan Fenerbahçe daha ilk dakikalardan itibaren şiddetli hamlelerle hemen hüki- miyeti ele aldı ve oyunu Galatasaray nısıf sahasına nakletti, Sedat ve Bü- lendin derin vuruşlarile Galatasaray kalesi önüne düşen topları eski bey- nelmilel Muzaffer gayet güzel bir şekilde arkadaşlarına tevzi ediyor. Pa- kat iki insaydin sönük oyunu yüzün- k den sayı adedini arttırmak müm- kün olmuyor... Muzaffer uzaktan şahsi bir hü- cumda bulundu. Ve çektiği çok şiddetli şütü kaleci Hizır güçlükle savuştura- bildi. Fenerbahçelilerin hâkim oyunu ni- hayet sağ açık Fikretin yaptığı ikin- ci gelle büsbütün tebarüz etti. Ve Gar latasaray müdafaası müşkil vaziyet lere girdi. Sol açık Orhanın bir şan- delini elle tutan Galatasaray müda- filerine hakem penaltı cezası verdise de Fenerliler bundan istifade edsme- diler. Devrenin sonuna kadar büyük bir heyecan içinde devam eden oyun bu netice değişmeden nihayet buldu. Ve Fenerbahçe kuvvetli hasmını da bu suretle 0 - 2 mağlüp etmiş oldu. Fe- ner takımında Başta Bülent ve Lebip olmak üzere Orhan, Sedet çok güzel oynadılar, Diğerleri de vazifelerini ba- şardılar, Galatasarayda ise: Başta Hızır ol- mak üzere, Şevket, Osman, Bekir çok çalıştılar, Uşakta sporcular gecesi kutlandı Halkevi spor komitesinin tertip ettiği (Atatürk) büstü futbol turnu- vasının altı hafta devam eden karşı- laşmalarından sonra İ inci takımlar arasında Gençler Birliği, TI nci ta- Kımlar arasında Türan İdman Yurdu de Halkevi başkanı Yusuf Aysel ta- rafından klüp kaptanlarına verildi. Bu çok kutlu günü Uşak &porcula- rının ber sens kutlaması kabul edildi. Halkevinin AR şubesi bu toplantının doğurduğu sıcak neşeyi ulusal hava- Yarşılaştıkları rakiplerini yenerek | Jar çalarak arttırdı. Eğlence geç Löyük Önderimizin büstlerine hak ka- | vakte kadar devam ederek herkes sa- sonmuşlardır, mimt duygularla ayrıldı. Resmimizde Bu büstler Halkevi salonunda yüz- 1c-ce sporcu ve Sporu sevenler önün- Nerelere gidebilirsiniz? Bugün yapılacak futbol Süleymaniye - Eyüp Topkapı - Anadolu Taksim stadında; Fenerbahçe - Galatasaray Beşiktaş - Güneş Tekirdağlı Hüseyin meydan okuyor Dinarlı Mehmedi güreşmeğe davet ediyor Tekirdağlı Hüseyin İzmir (Akşam) — 'Türkiye ser- bes ve yağlı güreş şampiyonu Tekir. dağlı Hüseyin pehlivan, kendisine İs- tanbulda meydan okuyan ve tam gü- reş günü tesbit edileceği sırada bıra” kıp giden Dinarlı Mehmedle Kızılay kurumu menfaatine güreşmek Üzere İzmire gelmiştir. Maruf Pransız güreşçilerinden Deg- Jan ile bir maç yapmak üzere muha- dere halinde bulunan başpehlivan Hüseyin, bayramdan sonraya kadar İz- mirde kalacak ve Dinarlı Mehmed pehlivanı bekliyecektir. Kendisile gö- | rüştüm. “Temiz ruhlu ve çok kuvvetli bir genç olan Hüseyin pehlivan, Di- narh Mehmedle yapmak istediği gü- Teş hakkında bana şu sözleri söyledi: — Dinarlı Mehmed, bu defa da be- nimle güreşmez ve kaçarsa korkuyor demektir. Dinarlı, İstanbulda beni güreşe davet etli, palavra çıktı. Gerçi profesyonellikte böyle palavra sıkıl- ması her zaman görülen şeylerdir. Fakat kendini bilen bir güreşçi, mey- dan okuduğu bir güreşçinin karşısı- na çıkmağa hazır olduğunu görünce bırakıp kaçmaz. İstanbulda bana meydan okuyan Di- narlıya, güreşmeğe hazır olduğumu bildirdim. Güreş günü tesbit edilir- ken kaçtı ve karşılaşmayı geri bırak- tırdı. Şimdi ben İzmire, onun yakı- nina geldim. Bu defa ne cevap ve recek bakalım. Bütün Türkiye huzu- runda kendisine meydan okuyorum, bunu bilmelidir. Eğerbudefadagü- reşmekten çekinirse korktuğuna hük- medeceğim. Binaenaleyh benimle gü- reşmek ve bana meydan okumak hak- kını da kaybedecektir. Gazetelerde meydan okumakla güreş meydanında çarpışmak ayrı ayrı şeylerdir. Bayra» ma kadar Dinarlıyı bekliyeceğim, gel- mezse benim gözümde artık bir Dİ- narlı mezvuu bahsolamaz. Buyursun er meydanma! Ingiliz kralının halası Londra 6 (A.A) — Kralın balası SARAY ve BABLÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — "Tercüme iktibas hakkımahfuzdar. Tefrika No, 82 Aradan iki gün geçtiği halda mühim biriz ve emare bile bulunamaması Abdülhamidin pek canını sıkmıştı Hâdise yerindeki çukur ve içinde bu lunan ankaz Tophnne fen heyeti reisi Hurşid paşa, talim gemisi süvarisi mi- ralay Mehmed, Tophane baruthanesi memurlarından miralay Abdullah 'Vahyi, kaymakam İbrahim Etem, ba- ruthane fen memurlarından kayma- kam Mehmed Sabri, Tophane kimya- geri kaymakam İbrahim Hakkı, Mesu- diye talim muavini binbaşı İbrahim Etem, talim gemisinden binbaşı Münir, torpidocu yüzbaşı Yusuf Agâh beyler- den mürekkep bir fen heyetine mu- ayene ettirildi. safhalarında kâh münferiden, kâh bir kaçı beraber olarak, kâh umumu müştereken raporlar tanzim ettiler. Heyetin İlk raporu çukur ile içinde bulunan araba ve de- mir parçalarına ait oldu. Bu parçala- rm nevinden ve vaziyetinden infilâ- kın toprak Kazılmak ve bir buçuk metre uzunlukta, bir metre genişlik- te, yetmiş beş santimetre derinlikte olan çukura bomba yerleştirilmek su- retile değil, toprak üstünde, küçük, tulâni ve mustatil bir sandık şeklin- | de madeni bir zarf içinde ve bir ara- bada vaki olduğuna, istenildiği va- kit ateş verilebilecek surette tahrib tertibatı alındığına bükmedilmişti. | Çukur satıhlarmın mali olmayıp İ amude karib olması da tertibatın top- | rağın altında değil, üstünde yapılmış | olduğuna delil tutulmuştu. Hâdisenin müthiş bir «aleti nariye- nin: patlamasından husule geldiği | Canl veya caniler tarafindan Ia- midiye camii tarafi görülmek üzere tertibat alınmış, araba camlin sokak tarafındaki camekânma doğru tevcih edilmiş, hünkârn #vdeti evvelden tahmin ve hasab olunmuş ve 30 - 40 saniyelik bir zamanda patlamak üze- re "makinenin tapesi tanzim kılın- maştı. İntilâk hâdisesi hakkında serasker- likçe de tahkikat icra ediliyordu. Padişaha takdim olunan bir rapor- da cinayet selimlik resminin en kü- çük teferruatına bile vâkıf olması lâ- zımgelen birisi tarafından yapılmış olacağı gösteriliyordu. Bu rapora, göre cani maktuller arar sında bulunan ve Fehim paşa takımı- na mensup olsn bir hafiye idi. Bu ha- fiyenin üstünde istanbulinile cesedi tam bombanın. açlığı çukur yakinin- de bulunmuştu, Elleri, bacakları, vü- cudünün aşağı Kısmı parçalanmıştı. Ancak başı parçalanmamış olduğu içim çehresinden tanılabiliyordu. Ceplerinde selâmlıktan sonra hün- kâra takdim edilmek üzere iki arsu- hal bulunmuştu. Yapılan tahkikat üzerine bu adamın İkmi Kerim oldu- Hu, Heybelladada bahriye mektebin- den çıkarak hafiyeliğe intisab eyledi. ği anlaşılmıştı; evinde elde edilen mektuplarda imza. yerinde numaralar görülmüştü; düzgün ifadeli olan bu mektupların metinlerinde hünkâr ile müşavirlerinin icraatından tazallim- ler ediliyordu; başta Adil ve hürriyet- perver bir padişah bulunsa devletin kurtulabileceği yolunda sözler de var- dı. Elektrik ve balestik işlerine vukufu bulunan bu Kerim efendi tersaneden aşırdığı maddelerle bombayı irmsl ey- Jemiş olacaktı. (1) Bu rapor ancsk hayallere vücud veriyordu! Çünkü tahkikat komisyo- nunun fezlekesinde ölenler arasında Kerim isminde hiç Kimse görülmüyor. Komisyon ölenlerden yalnız üstünde eski pantalonundan başka bir şey kalk uyan bir, başı olmıyan arabacı kıya» fetli diğer bir, vücudü hurdehaş ol muş bir ki üç islâmın büviyetlerini tesbit edememişti. Anlaşılıyor ki ser- askerlik dairesince tahkikata memur olanlar bu raporlarile bomba işlerin- de ötedenberi ilgisi malüm bulunan Fehim paşa hakkında padişahın zih- ninde vesvese uyandırmak istemişler. di! Bunun için de hüviyeti meçhul Kalmış bu ölülerden birisi hakkında # bu masah uydurmuşlardı! Kerim efendinin evinde bulunduğu söylenilen mektuplar emsali çok ol duğu üzere Fehim paşaya muhalif bir partiye mensup bir hafiye tarafın” dan işgüzarlık oyalında cuydurma? evraktan başka şeyler “olamazdı! Herhalde komisyon bu Kerim efendi meselesile uğraşmağa lüzum görme- miştir. Komisyon ciddi bir ipucu ele geçir- mişti Lâstikli arabaya sit tekerlek tasm- da görülen markanın Viyanada N& seldorfer araba inşaa rikasına ait olduğu okunmuştu; üstünde 11123 numarası vardı. Buradan işe girişile- bilirdi. Bu marka ve numaralı bir arab& nın kimin namına gönderildiği ve gümrükten çıkarıldığı Viyana Osman» 4 sefaretile rüsumat emanelinden anlaşılabilecekti. Aradan iki gün geç tiği halde mütecasirlerden kimsenin yakalanmamış olması, hatta mühim bir iz ve emare bile bulunmaması Ab- dülhamidin pek conmı sıkmıştı O koca bir hafiye ordusu besliyordu. Fa- kat işte her gün yalancı suikast ha- İ berlerile kendisin! işzal ve tahvif eden bu «sadık bendegân> tam «nefsi nefi- sİ hümayunu» #leyhinde bakiki ve £Mİ bir suikast tertib edilince bunu vaktinde öğrenmekten âciz kaldıkla- ri yetmiyormuş gibi şimdi de bir i$ göremiyorlardı. Fakat kabahat biraz da kendisinde idi. 1895, 1896 Ermeni vakalarında ve bunlardan sonra takib ettiği siyaset- te kendisini muvaffak olmuş addedi- yordu. Rusya, hududunde bir Erme- yistan teşekkülünü arzu etmiyordu. Fransada hariciye bakanlığında bu- lunmuş Hanoto gibi bir zat hünkâr aleyhindeki Avrupa siyasetinde - bazı Fransız matbuatınca kendisine Ha- noto paşa dedirtecek derecede - itidal tavsiyelerinde bulunuyordu. İngiltere homukdanmakta devam etmekle beraber yalnız başına bir işe girişmek istemiyordu. İttifakı müselles devletleri aldıkları siparişler, imtiyazlar ile seslerini yük- seltmeğe vakit ve imkân bulamıyor- lardıl Ermeni vakaları esnasında tebaa sından bazılarının uğradıklarını iddia ettikleri zarar ve ziyan taleblerine kar- şı Amerikaya da gemiler sipariş edil- mişti. (2) O siyasetin böyle menfi usullerini, ağız kapatmak, göz boyamak yolları- nı pek iyi bilirdi. Ermeni komitecilerin bu kadar fe- Mâket ve hezimete uğradıktan, kendi- si siyasetinde bu derece muvaffak ol- duktan sonra gene bir kımıldanma hareketinde bulunacaklarına, hele kendi şahsına karşı bu kadar cüret- kârane tertiplere kalkışacaklarına ih- timal verememişti. Hutta Ermeni ko- mitelerinin kendisine suikastde bu- Tunacakları yoluzıda bazı ihbarlar va- ki olmuş olduğu halde de o bunlara - bildirilen tertiplerde sarrhat bulun- madığı ve verilen haberler umum! şe- kilde oldukları için - lüzumu kadar ehemmiyet vermemişti. İşle bunda hâta ettiğini şimdi takdir ediyordu. Polis umumi müfettişi Fransız Kont Lefulon paşa vakadan az evvel bu yolda suikastler ve taarruzlar tertib olunabileceğini gösteren müvazzah bir rapor takdim eylemişti. (3) Ancak bu yoldaki ihbarların en bü- yük dikkat ve ehemmiyet atfedilmek lâzımgelen Ermeni komitelerinin fikir. lerine tercümen olarak Avrupada neş- redilen Pro Armenla gazetesi baş muharriri Pierre Çulllardın 15 şubat ve | mart 1904 tarihlerinde yazdığı makalelerde verdiği malâmat idi. (Arkası var) (4) Paul Fesch: Constantinople aux derniees Joura d' Abdulhamid. (2) Moravvita: Las Finances de İn Tural (3) Paul Fesch: Constantinople anx derniers Jours d' Abdulhamid.

Bu sayıdan diğer sayfalar: