7 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

7 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aşk mektupları, izdivaç mukaveleleri, eski muahedeler Fransızhariciye nezaretinin gizli evrak hazinesinde neler var ? Fransa hariciye nezareti bütün dünyada Orsay rihfi- mı mânasını ifade eden Guoi d'Orsay diye tamlır. Çün- kü nezaret bu rıhtım üzerindeki bir binadadır, Binanın ehemmiyeti dünyanın en büyük devletlerin- den birinin çok mahirane olan dış politikasının idare merkezi olmasından İbaret değildir. En büyük ehemmi- yeti bu binanın ayrı bir köşesini işgal eden gizli siyasi evrak hazinesidir. Dünyanın en kıymeitar tarih menbalarından biri de bu hazinci evraktır. Fransa devletinin 600 senelik siyasi evrak ve vesaiki burada saklıdır. Asırlardanberi Fransa- nın muhtelif devletlerle aktettiği resmi ve gizli bütün muashedelerin asılları burada muhafaza ediliyor. Bu muahedelere bakarak Fransanm harici politikasının ulti asırdanberi takib eylediği seyrini doğru bir surttte izah etmek Kabildir. DUNYA TARİHİ: Fransa hariciye nezareti evrak hazinesindeki vesaike bakarak yalnız Fransanın değil ayni zamanda bütün dünyanın tarihini okumak kabildir. Çünkü Fran sarun iştirak ettiği ve etmediği bütün siyasi muahedele- rin asıllarının bu evrak hazinesinde muhafaza edilmesi cihan devletleri arasında bir teamül hükmüne geçmiştir. Fransa hariciye nezareti gizli evrak hazinesini ziya- ret etmek çok zordur. Pek çok merasim ve takayyüdata tâbidir. Son zamanlarda zairlere karşı takayyüdat bir kat daha arttırılmıştır. Çünkü Umumi harbin en mü- him vesikası bulunan Almanyanın Fransaya karşı ilânı barbini bildiren vesika son zamanlarda esrarengiz bir surette hazinel evraktan kaybolmuştur. ÇELİK KAPILAR ARKASINDA: Betonarme bina içinde gömülmüş olan bu hazinel evraktan Umumi harbin mesuliyetini ispat edecek en mühim bir vesikanın kaybolması Fransa hükümeti er- kânını son derecede sinirlendirmiştir. Hazinenin çalik kapısı gayet karışık bir makine ile hareket eder, Bu kapının mekanizmasını yalnız hazinel evrak müdürü bilir, Binanın duvarlarının içi Fransız milletinin serveti altınların muhafaza edildiği Fransa bankasının yeraltındaki omahzenlerinde olduğu gibi çelik levhalarla kaplıdır. Fransız milleti Fransa bankasında kâğıt parasının karşılığı altınlara ne kadar kıymet veriyor İse evrak hazinesindeki vesaike dahi o kadar ehemmiyet vermek- tedir. Hariciye nezareti evrak hazinesine makineli çelik kapı vazedilmesi Louvre müzesinden Monta Lisa tablo- #unun çalınmasından sonra lüzum görülmüştür. 95,000 CİLD: ——— — Fransa harleiye nezareti gizli evrak hazinesi Fransa devletinin harici politikasının en mukaddes yeridir. Her Fransız milliyetperveri buna karşı yüreğinde derin hür“ mel besler. Bu evrak hazinesi küçük bir daire değil, koca bir âlerndir. İçinde muhtelif koridorlar vardır. Bu KIRILAN BEBEKLER Nakleden : Zeyneb İdil Tefrika: No. 41 koridorların uzunluğu yedi kilometre tutmaktadır. Bina bir kaç katlıdır. Altı asır zarfından toplanan kıymettar taribi evrak 95,000 ellâ içinde tasnif edilmiştir. Bu evrak alfabe sırasile muhtelif memleketlere aidi- yeti itibarile sıralanmıştır. Meselâ ilk cildin muhtevi bulunduğu evrak Afganistana aittir. Son cildler Yugos- lavyaya ait bulunmaktadır EN ESKİ VESİKA: —————— Fransa hariciye nezareti hazinesindeki evrakın en eskisinin tarihi 1404 senesidir, Bu vesika şimdi İspanya ile Fransa arasında bulunan Andorra cumhuriyetinin hududlarına ait olup Majorkâ kralı Yakob ile Fransız kuvvetlerinden Kont de Folx arasında imzalanmıştır. En eski vesaik arasında Fransız milleti için her 78- man hicabla hatırlanan vakâlara dair olanlar da var- dır, Bunlardan biri 1420 senesinde aktolunan Troyes muahedesidir. Bu muahede İle Fransa kralı altıncı Şari İngiltere kralını kendisinin halef ve varisi olduğunu kabul etmiştir. TARIHİ SULH MUAHEDELERİ: ——————— Fransa hariciye nezareti evrak hazinesinde bir çok tarihi sulh muahedeleri vardır. Bunlardan biri otuz se- ne harbine nihayet veren Vestfalia muahedesinin asi nüshasıdır. Bu vesika koca hazinei evrakın tarih nokta- sından en kıymettarıdır. Çünkü diğer evrakın hiç biri bu vesikadaki kadar çok mührü ve armayı muhtevi de- Eildir. Ancak son Verssy muahedesi Velstfalla muzhe- desinin metni zamanın en maruf hattatları tarafından her harfi tek olarak büyük bir itina ile yazılmıştır. Garibdir ki bu temaüle tebaiyet ile Versay muahedesinin melni de güya zamanımızda tabı ve yazı makinesi yok- muş gibi gene e) İle yazılmıştır. Versay muahedesinin asıl nüshası da Fransa harlci- ye nezareti evrak hazinesinde mahfuz bulunuyor, FRANSIZ KRALLARININ EVRAKI: Fransa hariciye nezareti evrak hazinesinin ayrı bir şubesinde umum Fransa krallarının hususi evrakı dahi muhafaza edilmektedir. Bunların arasında Fransız wellahdinin Morie Antoinette ile izdivaç mukavelesi, dördüncü hanrinin Katerina de Mediciye OYyazdığı aşk “mektubu vardır. Büyük Napoleon tarafından (imzalan- mış bir çok vesaik de mevcuttur. Lâkin bu imzalar za- man sırasile değişmiştir. Birinci Kosul iken Bonaparle diye imza edilmiştir. İmparator olduktan sonra Napoleon diye imza atmıştır. Sonraları imzasını kısaltarak evvelâ Nap ve en sonra N. yapmıştır. Evrak hazinesinin hususi bir dairesi Fransa toprak- larının hududlarına aittir. Bu vesaik içinde Fransanın bütün toprakları metre metre tesbit edilmiştir. Fransa, müstemleke imparatorluğunu tesis ettikten sonra bu dairenin muhteviyatı fevkalâde çoğalmıştır. lattım. İki kardeği ne derece sevdiği. | mi, ahlâklarını, serbest ruhlarını ne derece takdir ettiğimi söyledim. Emel İ ölkkatli dikkatli dinliyordu. Koltuk. | larımı kabartan bu ahbaplık hikâye- | İ si onun da başinı döndürmüştü. Nec- delten bahsetmek, onun yanında ol: | Bu gece Emelden gözlerini bir tür- “Yü ayıramıyan genç tüccarlarımızdan bay Sacidi nihayet elimle tehdit et- #im, hemen kalkıp yanıma geldi ve: — Süzi beni onunla tanışlırırsan #ana güzel bir bilezik alırım, dedi. Üzerime yükletilen bu yeni vazife birdenbire kanımı başıma Siçrattı, Sa- citle kavgaya başladık. Emelin an- nesi hayretle dudaklarını ısırarak | beni süzüyordu. Edepsizliğimi kim bi- Mir içinden nasıl ayıplar?... Asâbiyetimin arasında az kaldı ve- inimetimiz. bay Nacinin oğlu Nedime ikram etmeği unutacaktım, Bay Nedim az konuşup çok iş gö- genlerden galiba? Hemen yanına gidip: — Ne içmek İstersiniz? diye sordum, Yine yanakları kızardı ve önüne ba- karak: — Siz ne ikram ederseniz, dedi — Bir kadeh «Moit Chandon» ver- sem... olmaz olmaz, sert gelir de şam- | panya verdim diye sonra anneniz ba- | na kızar. Bay Nedim 535 çıkarmadan boynu- “mu büktü. Hemen, meli ; çağıran! genç tüccara bir kadeh vermut ver- | mesini söyledim, İşimiz bittikten sonra Emelle fumu- arın bir köşesinde duran yeşil sedire kurulduk. Elimi masaya uzatıp bir sigara aldım. — İçer misin Emel? Evvelâ hayretle «ah!» dedikten son- ra çekinerek sigarayı aldı. Şimdi ke- yifli keyifli dumanlarını yüzüme, saç- Iarıma savuruyordu. — Sigara bir çok şeyler hatırlatıyor değil mi? Emel başıyla tasdik ettikten sonra: — «Şen adas yı okudunuz mu? Çok güzelmiş, dedi, — Enfes, — İşittiğim dedikodulara bakılırsa muharriri kaba bir köylü imiş. Gülmeğe başladım: — Size kim bu yalanı uydurdu? de- | dim. Onun babası da bizimkiler gibi idi, Arkadaşlığımızın başlangıcı, Eren- Köydeki evi, Mecidiyeköyünü, Zongul- | dağı, ablası tarafından teşvik edilen DARA 2 Sep ini an- eğini, hepsin Si mak, kazanılan veva kaybedilen ebe- di, ezeli para hikâyelerini, borsa, tica- | ret kelimelerini unutmak demek. Enel! dalgın dalgın beni dinliyordu. l Annesinin kalın sesi onü yanımdan | ayırdı. Ben de biraz nefes almak için | lmonluğg doğru giderken Koridorda bay Nedimle: karşılaştım, duvara da- yanmiş bir şeyler düşünüyordu. -— Burada mısınz? Ben de sizi içer- deki münakaşalara iştirak ediyorsu- nuz zannetmiştim. Yavaşça gülümsedi ve: — Münakaşadan hoşlanmam, dedi, — Öyle !se benimle birlikte llmon- luğa geliniz, hem hava alır, hem de i biraz ahbaplık ederiz. Fakat evvelâ bir sigara veriniz. Sigara- isteyişime biraz şaşaladı, | | hattâ kızdı bile. Bütün nezaketine rağ- | men hissiyatını gözlerinden okudum. | Piyasının bütün dalaverelerini kav- rıyan bu zeki tüccar benim yetişme | sistemime bir türlü akil erdiremiyor. Limonluktaki iskemlelerden birine oturduk. İkimiz de lâkırdıya nasi ve » düşünüyor. Teşkilâtı esasiye | kanununun bazı mad- delerindekideğişiklik | Büyük Millet Meclisindeki müzakerenin A zabıtlarını aynen neşrediyoruz (Dünkü nüshadan mabaad) Belki bugünün zaruretleri de- vam etmiyecek, belki yarın değişecek- ir. Mesele yalnız ekonomik bekım- dan mütalân edilseydi ben burada fırkanın bu umdeyi devlet umdesi arasına sokmamasını teklif edecektim. Fakat mesele yalnız bundan ibaret de- ğildir, Bizi devletçilik yolunu ara mağa sevk eden şey, velev mahzurlu olsun, şimdiye kadar tuttuğumuz yol- da bizi bu yolu muhakkak aramağa | sevk edecek şeyin burada kemali ce- saretle ve şevkle reyimizi kullanmağa sevk edecek kadar müsbet olduğuna kani değilim. Hepimiz biliyoruz ki daha şeker meselesini halledemedik. Bugün - bir sınıf mücadelesi karşı- sındayız. Milletimiz sınıfsız bir mil Jettir. Fakat bunu demek kâfi değik dir. Bugün sınıfsız, yarın sınıflı ola- biliriz. Bunun önüne evvelden geç- mek lâzım gelir. Bu noklai nazar dan pek vazıh prensip olmak üzere, Cenabı hak bu memlekete gösterme- sin, yarın bu memleket zengininin elindeki tekmil servetinin elinden gi- derek karının aç kalmaması için bugün fakirin zaruretini defetmek lâ- zınıdır. Onun için ben reyimi, eko- nomik noktai nazardan değil, doğ- ruğan doğruya politik, siyasi noktai hazardan, memleketimin Atisini düş rek, burada kati bir kanaatle, vic- dan istirahati İle, muvafık olarak kul- Janacağım. Buna ilâve edecek yalnız bir sözü- müz vardır: Menteşe arkadaşımın bah- E toprak meselesi bence de çok mühimdir, Bir defa her şeyden evvel insanlık noktai nazarından mühimdir, Bir ta- Tâfte sürülmiyen yığın yığın topraklar varken, bir tarafta da toprağı olmadı- fı için aç kalan insanlar - bunlar ne kadardırlar, bilmem - var... Birçok köylüler gördüm ki, kendilerinin top- Tağı olmadığı için - dikkat buyurun « toprak amelesi olmadıkları halde, ev bark sahibi bulundukları halde, civar köylere gidip amelelik ediyorlar? Han- gi memleketteyiz? Nüfusu toprağına nazaran az olan bu memlekette bir taraftan boş topraklar dururken, diğer taraftan topraksızlık yüzünden âç kalan insanlar bulunsun. Bu, si- yasi noktai nazardan bir mütalea de- ğildir. Agrer mesele birçok yerlerde insanlık noktal nazarından değil, bel- ki siyasi noktal nazardan görülmüş, belki merhamet meselesi, atiyi görme Meselesi telâkki edilmiştir. Bu sebeple duk. Ben aklıma gelen ilk cümleyi ge- Jişi güzel söyledim: — İstanbul hoşumuza gidiyor mu? — Istanbulu seviyorum, bende bu- Tada mesut olacağım kanaati var. — Olacaksınız. — Emin değilim. Açık renk gözlerini güzlerime dikti. Bu bakışın mânası nedir acaba? Bay Nacinin oğlu Nedim mahcup benim de lakılgan olduğum muhakkak, fa- Kat bu saniyede sebebini bilmemekle beraber ben ondan ziyade çekingenim. İ O anda kapı hizla arkasına kadar açıldı, küçük kardeşim Jülide bizi gö- rTünce bir parmağını ağzına götüre- Yek: — Affedersiniz, dedikten sonra sıç- rıya siçriya geldiği gibi gitti. Ğ Nedim kıpkırmızı olmuştu, ikimiz de ayağa kalktık, henüz yaktığım si- garayı mendilimin içinde söndürerek, salona doğru yürümeğe başladım. 22 — Necdeti gördüm. Hava oldukça s0- guktu, sabahdanberi kâh duran kâh yağan yağmur cesaretimi, ümidimi kırmıştı. Gülhane parkına girinceye | kadar içimden: — Keşke kapalı bir yerde randevu | bas İl verseydim, ya şimdi gelmezse? diyor, | beş aşağı beş yukarı dolaşmağı ğl üzüntümden eldivenlerimi koparıyor- dum. “Parkta bir hayli yürüdükten sonra Şuşut ik bir | vinçle bir. meselesi olması şarttır. e Kanununda yapi” i umumiyesine Teşkilâtı Esasiy lacak tadilâtın h İd toprak meselesinin de bir atiyi görm“ j i dair söyliyeceklerim bundan ibarettir. DAHİLİYE VEKİLİ ŞÜKRÜ KAYA | (Muğla) — Sayın arkadaşlar, Teşkilât Esasiye Kanununda yapılacak üzerinde sayın arkadaşlarımın kymet Ji fikir ve mütalealarını çok büyük bir dikkatle dinledim.Çok teşekküre şeyi” dır ki Partimiz umumi bir idealin ia” desini buraya getirmiş o Gördüğüm manzara budur, Gerek müstakil, gerek Partiye me” sup arkadaşlarımız bu işin tam olarâ$ ve tam zamanında getirildiği kanas” tadili tinde bulundular ve Büyük Meglis pu” © | zurunda bunu teyid ettiler. Ve mall” w te bunu Söylediler. Bundan dolayı P3f“ © timizin lüzumlu ve iyi bir işle hamürö” nuza çıktığına müftehir olalım, e . Arkadaşlar, Türk Cumhuriyetinin — koyduğu rejimin esası ve pı evvelce arzettiğim gibi, geçmiş si vi manlarda filozofların, ülemanım kem di hücrelerinde hassas vicdan ve di- mağlarında hazırladıkları mefhumlara uydurmak için yapılma” mıştır. Tarihin yeni şartlarından VW slıraplarından ve zaruri icrantından Pi alınmış esaslardır. Realiteye ş tinesİbir yürüyüşün bir tatbikidir Tabi koma” ken fikilerden yüksek nazariyelef mütalea edilmiş diğer memleketlerd? Ni geçen hadiseler ve görülen tecrübeler | de nazarı itibara alınmıştır. Zaten eldf edilen neticedeki isabet te bunu gös” termektedir. Bizim Cumhuriyetimizin esaslı perensip ve vasıfları harp mey“ danlarında, meydan muharebelerinde düşünülmüş ve tatbik edilmiştir. 7" fer âmili ve zafer eseridir. Kuvveti d€ bundadır Bunun ilk esası İnönaerindö, Sakaryalarda, Dumlupınarlarda tesbit edilmiştir. Onun için reeldir ve onul için dinamiktir. Devletçilik vasfı d8 oradan alınmıştır. Her devletin bir 78“ man tatbik edeceği yegâne yol bu 08” caktır. Zaten devletlerin gidişi buğur- Kehaneti sevmediğimiz ve kendi peer” #iplerimizi başkasına telkin etmiyecek kadar kendi işlerimizle uğraşmağı ter“ cih ettiğimiz için kendimizi bunun ba” riçte telkinile mükellef addetmiyoruz- Bir devletin yapacağı en müşkül İş, en çök tekniğe mütevakkıf iş, ordü kurmak işidir. Devletin eline ordu V€ hükümet veriyoruz da ordu binde biri kadar da haizi ehemmiyet olmıyan işleri devlet yapamaz diyoruz (Devama var) >. denbire durdu. — İşte! diyerek eliyle işaret etöğl tarafa ben de gözlerimi çevirdim, Net“ det ileride küçük küçük ndımlari$ dolaşıyordu. Bizi görür görmez koşa” rak yanımıza geldi; — Nihayet sizi tebrik edebileceği dedim, Her zamanki mütevazi gülümsen”” si ile gülerek: — Ama bu eski bir hikâye, dedi. Böyle söylemesine rağmen *bu eski hikâyeye çok © vexdiği en küçük bir hareketimlen. Ağzından dökülen her kelimeden 89” Jaşılıyordu. Necdet bugün İst en şık gençleri ayarında 5 üşümemek için elângie trengkoö” nun yakasını kaldırmıştı. Betim de rüzgârdan korunmak için bir ağı gövdesine siper aldığımı görüneet — Süzi, hava bugün tahmininde? daha soğuk daha rutubetli çıktı, terseniz hemen kapalı bir yere ” lim? diye teklif etti, Şiddetin itiraz ettim. Fsason soğUĞU hissetmiyecek kadar vücudüm yan” yordu. İlerideki sıralardan oturduk. Şuşut hem üşümemek Da de bizi yalniz bırakmak Yadı, Necdet: İ N Mei çe ğe zle

Bu sayıdan diğer sayfalar: