24 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

24 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— SEYAHAT İNTİBALARI HÜ Güreş memleketi : Finlândiya Orada dünya şampiyonlarının bütün zevkleri bildiklerini gençlere öğretmektir On beş sene bir nefer gibi güreşe ça lıştığım halde dünya güteşinde niçin air derece alamadığıma üzülüyordum. «Herhalde modern güreşi çok ilerilet- miş milletlerin çalışmalarile bizim ça» ışma tarzımız arasında bir fark var- dır» diye kendi kendimi avutuyor. dum. Bunun için, dünya; güreş kurd- larının bulunduğu İsveç ve Finlândi- yayı görmek ve onların edkik etmek en büyük arzumdu. He- le benim gibi bugün öğrendiğini ya- sın öğreten bir güreşçi için böyle bir seyahat mühim bir vazife idi, Nihayet şimal turnesi tahakkuk et- ti ve senelerden beri beslediğim arzu yerine geldi Bu turnede Finlândiya Finlandiyada spor Finlândiyaya sırasile üç spor hâ- kimdir: 1. Atletizm; 2- Güreş; 3- Ka- yak. Diğer sporlar ikinci plânda kal- lara deym edilmektedir. Güreşe gelin- ce, bu, kapalı salon sporu olduğu için, yaz ve kış faaliyettedir. Şu halde Fin- lândiya. sporcuları bütün sene hare kettedirler, Güreş teşkilâtı Finlândiyada güreş federasyonlar rı yalnız idare ve teknik direktif işle rila meşgul olmaktadırlar. Güreşçile- ri yetiştirmek, çalıştırmak sırf klüp. lerin ve mıntakaların vazifesidir. MU- Ni takımı hazırlamak di antrenöre te- rettüp etmektedir. Yukarıda güreş federasyonları dö dim. Çünkü Pinlândiyada her &por kolunda olduğu gibi güreşin de iki federasyonu var. Bunlardan birincisi- ne istisnasız herkes dahil olabilmek- tedir. Öteki federasyona gelince buna yüzde yetmiş amele ve işçi, yüzde otuz da diğer sınıf halk girebilmektedir, yılmış olduğunu göstermek için bu gün yirmi yedi bin güreşçi bulundu- gunu söylemek kâfidir. Orada güreş Klübü bulunmıyan vilâyet, kaza, na- hiye yoktur. Bu klüb güreşçileri ara» larında bir düzüye maçlar yapmaktar Finlândiyadaki güreş klüpleri bizim Müplere benzemiyorlar, Bir güreş klü- bünün alt katında muhakkak müzikli bir yer bulunmaktadır. Klübün üst katı #imnastik salonudur. Bir hayli geniş olan bu jimnastik salonlarında bir deği, mutlaka iki veya üç minder vardır; Yaz kış sıcak duşu ve Pin banyosu tulunmyan güreş klübü klüp değik Cir, Biz banyolardan daha fazla, ki- Jodan düşmek için istifade ederiz. Hal- buki orada güreşçiler ve hattâ bütün sporcular idmandan sonra bu Banyo- ya girip beş on dakika kalmaktadır. Jar. Güreşçiler -kiloları İster fazla, iş ter eksik olsun. maçlardan evvel de muhakkak bu banyodan hstifada gi: Fin elimi Yalnız şunu Kaydedeyim ki, Fin banyoları bildiğmiz banyolar değildir. Mümkün olduğu kadar tari? edeyim: Bir oda. Odanın ortasında veya kena- rında bir ocak. Ocağın üstünde tuğ- ladan örülmüş veye saçtan yapılmış bir kısım. Etrafta sıralar, Sporcüler bu sıralara oturuyorlar. Ocağın üstün- deki kısım, alttan gelen hararetle iyi- ce kızınca bu kısma su çarpıyorlar. Kızgın tuğla veya saça çarpılan su he- men buhar oluyor. Odayı dolduran bu buhar içinde adaleler yamuşuyor. Güreş şehri Vüpuri Dünyaya Firiman gibi meşhur gü- kalâde bir klüp bulunmaktadır. Klüb iki katlı muazzam bir binadır. Alt ka- tı. gazino, üst katı boydan boya güreş salonudur. Gazinoda icabında, hası- latı tamamen klübe aid olmak üzere güreş maçları yapılmaktadır. Duvarları dünyanın tanınmış gü- reşçilerinin resimlerile süslenmiş olan jimnastik salonunda dört güreş min- deri vardır. Bu klipte de mükemmel bir Fin banyosu mevcuttur. Bugün bu şehirde alti dane dünya öğretmektir. Bu şartlar altında iyi ve bol güreş- çi yetişememesine imkân yoktur. Biz | Gençlerbirliği şüphe yok ki, bizde bugün dünya şam piyonu idik. Mükâfatlarda hususiyet güreşçi bir ihtardan sonra ikincisinde kısa bir zman içinde seri ve gergin rini anlatacağım. Ankara Gücünü nasıl yendi ? biraz da beklenilmez bir netice İle, Gençlerbirliğinin Ankaragücünü 4-2 yenmesi ile bitti, Oyundan evvel yapılan tahmin ler, daha ziyade bu iddialı maçın be- si neye hameldilebilir? Güçlüler bu- nun bir şanssızlıktan İleri geldiğini Idâlada müttefiktirler, Bitaraf seyirci- ler ise dünkü insicamsız ve çekingen oyunları ile Güçlülerin bu netice yi kendiliklerinden ihzar ettiklerine kanlâirler, Muhakkak olan bir şey varsa O da Ankara şampiyonunun çok fena bir oyun oynadığıdır, Gollerden biri- sini kendi kendilerine atscek ka- İki taraf sahaya şöyle birer takım ile çıkmışlardı. Ankaragücü: Osman - Ali Riza, Enver - Abdül, Semih, Musa - Abdi, Şükrü, BİLAL, Mu- hiddin, Hamdi. Gençlerbirliği: Rahim » İhsan, Halid - Kadri, Ha» san, Keşti - Selim, Salâhaddin, Ra- sim, Niyazi, İhsan. Maçın ilk on dakikası müsavi akın- larla geçti. Yirminci dakikada Seli min bir akımını Enver Kornerle ke sebildi. Oyunda Gençlerin bârle hü kimiyeti göze çarpıyor. Bünunla be- raber çok güzel bir kaç firsati ke garı, Birinci haftayimin bilmesine yedi sekiz dakika kala Salâhaddin plâse bir şütle Gençlerbirliğine birinei go li kazandırdı. Birine haftayim bu suretle - 0 Gençlerin lehine bitti, Tüler aralarında bir türü kömbine- zon yapamıyorlar, Yedinet dakikada Gönçlerbirliği- nin ortadan yaptığı bir akında Ra simden pas alan Sellim ilerlerken AH Rıza kendisine çarptı. Hakem bu hs- reketi penaltı ile cezalandırdı. Ha anaın çektiği güzel bir şütle Genç- ler ikinci golü kazandılar. Top ortaya geldikten biraz sonra sahanın gol sadaları ile yeniden çın- ladığı görüldü. Gençlerbirliği sağ açığı Selim taüsalt bir vaziyette ya kaladığı topu önüne geçenleri birer birer geçmek suretile ve kaleciyi de atlatarak takımına üçüncü golü ka- zandırdi, Bu gölden sonra Ankaragüçlülerin kuvvei maneviyeleri hayli sarsıldı. Gençlerden Rasim bir kaç dakika sonra dördüncü golü de atınca Güç- lüler âdeta paniğe uğramış bir vazi- yete düştüler. Maamafih bu hal çok devam etmedi. Pek az sonra Güçlü- ler kendilerini topliyarak hücuma geçtiler. Ve ilk golü attılar. Bu golü bir çok akınlar takip etti. Bütün ça- lışmalarına rağmen Güçlüler yalnız bir gol daha yapabildiler ve oyun 4-2 Gençlerin galebesile bitti. Bu oyunda Güçitilerin mağlübiye- tine kalecileri Osmanın kendisinden beklenilmiyecek bir çekilde çok fena oynaması da Amil olmuştur, © HEKİM ÖĞÜTLERİ 24 Mart 1937 Yataklarını ıslatanlar Bir doktor için, geceleri yatağını 1s- | latan bir çocuğun tedsvisine çağrıl- mak kader aldatıcı ve hekimi müşkil vaziyette bırakan hiç bir hastalık yok» tur diyebilirim, Hele çocuk mektebe başlamak yaşına geldiği zaman, eğer dahx iyi olmamış ise, hiç bir mekteb onu leyli olarak kabul etmek istemez. Daha sonra askerlik hizmeti... Uumu- mi harb esnasında kırk yaşına kadar yatağını ıslatmış bir köylü hastam var- dı ki mütemadiyen, tabiri marufile senei âtiyeye terkedilmişti. Bütün bir ömür içinde, çocukluk, delikanlılık, erkeklik zamanlarında böyle hakika- ten iğrenç, kötü bir sakatlığa giriftar olmak, bir seyahate, bir misafirliğe gidememek, bir otele (inememek; ne berbad, ne utandıncı bir şeydir, tasavvur ediniz, Bu kölüşeyin tedavisi, uzun za- manlar, işin aslı bilinemediği için, ge- lişi güzel ve esassız kaldı. Hele eskiden çocuğu şiddetle korkutmak, dövmek, Kıvılcımlı süpürge ile yakmak, gecele- Tİ saat başına abdeste kaldırmak, her- kesin önünde paylamak, hocalara okutınak, tesbihten geçirmek en ziya- de sağlık verilen tedbirlerdi. Küçücük hastalarımızı böyle en ağır işkenceler- a arkadaşların- dan, kardeşlerinden geri olduklarma ihandıran bir terbiye vermek ne feci bir şeydir. hatsızlık hissidir. Temiz kalmak arzu- su çocukta rahatsızlık hissinden son- ra başlar, Ancak ondan sonra arzusu- nu ihsas etmeğe çalışır. Bazı çocuklar- da ise bu ilk iki yaş hali 4 - 5 yaşına, hattâ daha büyük yaşlara oluzuna kırkına kadar sürer, Bazen de küçükken temiz olan, da- ha büyük yaşlarda, âdeta yeniden kü- çülür, yeniden işemeğe başlar. Hattâ bütün bütün temiz olan çocuk şiddetli bir heyecandan, zamansız bir korku- dan, bir imtihandan, bir vücud yor. gunluğundan sonra birdenbire yata gım ıslatmıya başlar. Ve bü hal bir de- fa da yerleştikten sonra devam eder gider. Bakarsınız, bluğ esmasmda da birdenbire iyi olur. Zayıf bünyeli, siniri insanlar var. dir ki yalmız bir heyecandan sonra, bir korku eshasında işemeği itiyad etmiş- lerdir. Hele kadınlarda mesanenin 20p- tedebilme kudreti az olduğu için, şöyle makaralı bir kahkaha bir mikdar id- rarın kaçmasına sebeb olur. Fransız ! miyizi komedilerinde bu zaafa dair ne kina- yeler vardır! Gece işemelerinin esbabı arasında tenasül, âletlerinin kusurlu olmaları, İstimma, bağırsak kurtları büyük rol oynar. Guddei varakiye, karaciğer has- talıkları, mesane iltihapları, böbrek arızaları aranacak şeydir, En sonrada sara... Nöbeti uyku esnasında baş gös- teren saralılar yatağını ıslatırlar. Gö- rüyorsunuz, bu rahatsızlığı öyle ehem- miyetsiz görrhiyelim. öö. Yeni fen bu hastalığı nasıl tedavi ediyor? Eğer varsa el ile istimnanın önünü almak, âleti tenasül kusurların dü- zeltmek, bağırsak kurtlarını düşürmek birdenbire hastalığın geçivermesini temin eder. Bazan burundaki dejenas- yonların tedavisi bile bunu geçirmeğe kâfi gelir. Tedavi tedbirleri şöyledir: Evvelâ: Hıfzı sıhhat, sonra ilâç. Açık havada yaşamak, çocuğa müm- kün olduğu Kadar kapalı oda ha- yatından çıkarmak, iyi ve-sulu, hazmı kuvvetli yiyecek, sade bunları yapmak bile iyileşmeği temin eder. Yatak oda- sında pencere açık olacak. Gayet ılık banyoları israrla tavsiye ederim. 36 - 37 derecelik banyolar... Rüyasız bir uyku, uykuların en iyisi dırmağa çalışmak, korkutmak, ürküt- mek, dayak dâima fena neticeler verir. Bir büyük hekim, çocuğu yatırırken idrar deliğinin ağzını (CollodionJ de- nilen erimiş mum gibi bir madde ile kupalmayı tavsiye ediyor. Sürmesi kolaydır, gece çocuk idrara kalkmazsa sabahleyin bu kolodyonu biraz geri miş ve sulanmış bir halde buluruz. İlâçla tedaviye gelince: Böyle çocuk» ların idrarını bir defa mutlaka tahlil ettirmek elzemdir, Eğer idrar çok ekşi ise işemenin asıl sebebi bu demektir, o halde hemen bu ekşiliğin önünü alı- rız. Karbonatlar, maden suları, ona göre gıda ile, yok idrar, tahlilde bilâkis fazla kalevi ise fosforlu şeyler yediri- riz. Balık, beyin, asidli ilâçlar veririz. Kitab sahibi bazı doktorlar da Bel- lâdoni, Atropin gibi ilâçları methedi- yorlar. Her halde tekrar ederim ki çocuk- larınızı bu yüzden ne korkutunuz, ne dövünüz, ne de utandırıp ayıplayınız. Düşünmeliyiz ki onlar bizlerin mah» sulü, bizim kabahatlerimizin mahkü- mu ve biz de babalarımızın mahkü- Dr. Fahri Celâl Adapazarı itfaiyesi tekemmül etti Adapazarı (Akşam) — Adapazarı itifaiyesi sor zamanlarda en tehlike li yangınları karşılıyacak bir hale gel- miştir. Bundan beş sene evvel iki yük kamyonu, bir et kamyonu, ayrıca ki motörlü arozöz Ile işe başlıyan itfaiye» miz son iki sens zarfında alinan bir motopomp ile de ihtiyaçlarını tamam- lamıştır. Üç ay evvel münakasa sure- tile en son sistem bir arozöz mübayaa edilmiştir. Pek yakında gelecektir. Bu suretle teşkilât aşağı yukarı eksiksiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: