11 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

11 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j j wi Ankaragücü, , Güneşi 2-1 21 -1 mağlüb etti Ikinci devrede baştan nihayete kadar hâkim oynıyan Güneşliler gol çıkaramadılar, yedikleri bir golle mağlüp vaziyete düştüler . Ankaragücü kalecisi Güneş muhacimlerinin ayağından topu alırken Mili küme maçlarının dördüncü haftası dün Taksim stadında Anka- ragücü Güneş karşılaşmasile başla- dı. Sahada üç dört bine yakın bir s0 yirci kütlesi vardı. Ankaralıların bu son senelerde yük- selme devresine girmiş olduğunu ve aldıkları neticelerle İstanbul futbo- lüne rakib bir vaziyete girdiklerini bundan evvelki yazılarımızda kayd / ile ufak bir ihmalin İstanbul takım- ları için mağlübiyetle neticelenmesi ihtimelinden bahsetmiştik. Nilekim Ankaralılar dün İstanbulun başta giden takımlarından Güneşi yenerek ne dereceye kadar yükselmiş olduk- larını gösterdiler, Ankarelilar İzmir galebelerinden sonra İstanbulda çok bekleniyorlardı. Dünkü maçta Anka- ragücünü futbolü anlamış ve çlışlarıl- mış bir takım olarak gördük. Artık Ankara futbolü ihmel edilmez bir kuvvet olmuştur. Maamafih Güneşli- ler dün sahadan mağlüb çıktılarsa da bu reağlübiyete hücum hatlarının be- ceriksizliği başlıca &mil oldu. Şimdi maçın tarzı coreyanma ge- çelim. Saat tam dörtte Sarılâciverd formalarile alkışlar arasında Ankara- hlar sahaya çıktılar. Beş dakikalık bir teshhürden sonra Güneşliler çık- tı ve aynı alkışı topladılar. Hakem Snid Selâhaddin idi. Rüzgüri arkası- na alan Güneşliler derhal Güç nısıf sahasına indiler, Fakat bu hücum Güç müdafassında kolaylıkla kırıldı. İlk beş dakika her iki tarafın yekdi- gerini denemesile geçti. Bundan son- sa muntazam paslarla Güneş nısıf sa- hasına giren Güçlüler Güneşlilere ol- dukça tehlikeli dakikalar geçirttiler, Oyunda bugüne kadar pek az gördü- üz sağlı sollu şütler seyretmeğe başladık, Hücumler karşılıklı oluyor- du. Oyunun onyedinci dakikasında sağdan inkişaf eden bir Güç hücu- mrundan topu sağaçık sağiçe geçirdi. Sağiçde bir kişiyi “atlattıktan sonra çok güzel bir sağ sütle yirmi metre den topu Güneş ağlarına taktı, Bek- lenmiyen bu gol Güneşlileri şaşırttı. Fakat bu pek uzun sürmedi. Canli bir oyun oynamağa başladılar ve oyun- da mahsus bir hâkimiyet tesisine mü- vaflak oldular. Hücumlar birbirini takib ediyordu. Fakat bazı pek fazla çahm merakı Güç müdafaasının bil- hassa AH Rreanm çok canlı oyunu gol kaydına mani oluyordu. Otu?beşinci dakikada sağdan bir Güneş hücumu ve Selâhaddinin ne- fis bir şütü beraberliği temin etti. Bu gölden sonra Güneşliler birçok gollük yaziyetlere girdiler, Fakat netice de- gismeden devre beraberlikle bitti, Bu devrenin beraberlikle bitmesi ve sert esen rüzgürın Ankaralılar 1e- a amala pa müş. kilât çekeceğini Güneşliler çok canlı başladıkları ve derhal hâkimiyeti tesis ederek Ankara nısıf sahasına yerleştiler. Birbirini ta kib eden hücumlar er geç netice ve- recek hattâ veriyordu. Ve büyük bir farkla Ankaralıların mağlüp olaca- ğını tahmin edenler de oldu. Bir par- ça da Güneşliler şanssızlıkla mücade- le ettiler. Yorgun bir hale düşen An- kara muavin hattı e lerini durduramıyordu Artık oyun tamamla Güş kalesi önünde oynanıyordu. Birkaç hücum şanssızlık yüzünden golle neticelene- medi. Fakat burada Güç kalesinin fe- dakâr oyunundan bahsetmek isteriz, Fedakâr atılışlarla muhakkak de- nebilecek birkaç gol kurtardı. Güç müdafaası da çok güzl bir oyun çıkarıyordu. Her dakika Gü- neşliler lehine göl beklenirken bir türlü beraberlik bozulamıyordu. Bir- birini takip edip kaçan fırsatlardan sonra otuz üçüncü dakikada soldan rinde beceriksizlikler onları sahadan bir hücum yapıldı. Ortaya gelip tek- rar açığa geçen topu sol açık Hamdi ikinci defa Güneş ağlarma taktı. Otuz beş dakikalık bir hâkimiyet ve birbirini takip eden gol fırsatların- dan istifade edemiyerek bir türlü göl kaydine muvaffak olamıyan Gü- neşliler bu golle mağlüp vaziyete düş- miişlerdi. Son on dakikada mağlübi- yeten kurtulmak için çok uğraştı- ar. Fakat bir türlü neticeyi değişti- remedler, Güneş dün yenildi, fakat bu ma çi kazanabilirdi de, yukarıda da de- diğimz gibi şanssızlık ve kale önle- mağlüb çıkardı. Güneş hücum hattında Salâhad- dinden maada hepsi fena oynadı. Mu- avin hattı iyi değildi, müdafaada Ankaralılara (gelince, hattı birinci devrede hepsi Iyi oyna- dı. Muavin hattı fena değildi. Müda- fan iyi, bilhassa Ali Rıza çok güzeldi. Kaleci de çök şanslı idi. İkinci dev- rede muavin hattı bozuldu. Müha- cim hattı da durdu. Müdafaa çok güzel, galibiyette âmil oldu. Kaleci hem iyi hem de çok şanslı bir oyun oynadı. M. Kemâl Izmirdeki maç Doğanspor Ankara Gençlerbirliğini 2-0 yend İzmir 10 (Telefon) — Ankara Gençlerbirliği futbolcüleri ile Do- ğonspor arasında bugün Alsancak sahasında yapılan maç 2 - 0 golle An- kara Gençlerbirliğinin mağlübiyetile neticelenmiştir. Müsabaka hakem Şazinin idare- sinde idi, Birinci devrede iki taraf ta tehlikeli akınlar yaptılar ve bu'arada birçok gol fırsatları kaçırıldı Dev- renin bitmesine iki dakika kala Do- Cinayetin Rıdvan paşaya karşı bes- lediği «müstemir adavet İlcasile Abdürrozzak beyin «teşvik ve iğrasile» yapıldığı anlaşılarak (oAbdürrezzak beyle Ali Şamil paşa ve iki kardeşle- ri de mahkümiyete uğramışlardı. Vükelâ meclisi bu vakadan sonra Bedirhanflerin payitahtta oturmala» rını caiz göremedi. Bedirhan beyin bütün evlâdı, ah- fadı, damatları omemuriyetlerinden çıkarıldı; altı yaşına kadar çocukları bile mekteplerden alındı. 107 kişiye mattan Leon bey, dostu liva Hasan Fu- ad paşa ile bu aileye irtibatı bulunan esnaftan bazıları da sürüldüler. Bedirhanilerin ikbal ve nüfuzundan çekinen büyük rical arasında (Ridvan paşanın ölüsü İstanbulu bu aileden kurtardı) diye sevinenler oldu! (Bütün Bedirhaniler meşrutiyetin ikinci ilânında çıkan umumi af üze rine menfalarından avdet eylemişler- dir.) Ridvan paşanın yerine ikinci kâtib ve karin Arap İzzet paşanın tensihi üzerine Bursa valisi Reşid Mümtaz pa- şa getirildi. Abdülhamid zamanının meşhur ricalinden Mümtaz efendinin oğlu olan Reşid paşa dahiliye nezareti müsteşarlığından (Takvimi Vakayi) meselesinde infisalinden sonra hayli zaman açıkta bırakılmış, bu sırada İz- zet bey ile tanışmış idi; İzzet paşa sa- rayda ikinci kâtib ve karinlikle nü- fuz ve iktidar sahibi olunca Reşid pa- şayı Beyrut valiliğine göndermişti. Beyruttan Bursaya naklolunan Re- şid paşa, Ridvan paşadan inhilâl eden İstanbul Şehremanetine geçtikten son- ra meşrutiyele kadar bu makamda kalmıştır. Bu arada Reşid ve İzzet paşalar aileleri arasında sıhriyet karabeti de hasıl olmuştur. Bunu da jurnal et! “Baray mensublarından F... bey ad- liye nezareli müdürlerinden bir zatı jurnal etmişti. Abdülhamid Şurnalı adliye nazırı Abdürrahman paşaya gösterdi. O da tahkikat yaparak neti- cesini arzeyliyeceğini bildirdi ve tah- kikatı yaptı. Memurun namuslu ve İs- fikamet sahibi bir zaf olduğuna kati bir kanaat hasıl edince jurnalcıyı te- dib ettirmek fikrine düştü. Fakat Jumulın garaz eseri bir ifti- radan ibaret olduğunu arzetse padi- şah tarafından jurnalcıya hiçbir şey yapılmıyacağından emin idi Bunun için başka yoldan gitmek lâzımdı. Jurnalcı bey her gün saraya gitmek Üzere Beşiktaş karakolu önünden ge- çerdi, Abdürrahman paşa meseleyi Be- şiktaş muhafızı Hasan paşaya açmağa karar verdi ve saraya giderken bir gün kahvesini içmek üzere Hasan pa- şaya uğradı. Jurmalcının namuslu bir adamı mahvetmeğe kalkışmak cüre- tinden bahs ile Hasan paşanın gayret ve hamiyet damarlarına dokundu, F... bey karakola davet edildi ve ken- disine Hasan paşanın meşhur (Meh- disi) gösterildi: Yan! mükemmel bir sopa çeklidi, Sonra; — Haydi git! Şimdi bunu da jurnal et 1 Denildi. O çalsın! Bu oynasın! .. paşa, Abdülhamid sarayında bir İncili Çavuş gibi makbul tutulan Lüt- SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tefrika No, 862 Adliye nazırı Abdürrahman paşanın bir jurnalcıya verdiği ders Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Abdürrahman paşa Baban kelb oynatırdı bunca yıllar bulmayıp maymun! Sen ey Çinkâne... Ayda bir ayı beğenmezsin! Suretinde tahrif ile irad eylemiştir. .. paşa buna fena halde tutulmuş ise de ötekine de diş geçiremiyeceğini bildiği için hiddetle odadan çıkıp uzak- laşmaktan başka bir şey yapamamıştı. Hâdise, Abdülhamide ( aksetmiş, manzum sözleri ezberlemek hiç muta- dı değil iken padişsh hoşuna giden bu beyti hafızasına nakşeylemiş idi; ... pa- şayı tezlil etmek istedikçe bu beyti ha- tırlar, tekrar ederdi, Ancak ... paşa böyle zillet ve haka- ret hatıralarını dinliyeceği zevk ve tarap beyitlerile silmek çaresini bul- muştu; 'Halepten meşhur muganniye ve rak- kase Selma binti Esedi validesi ve ta- allükatile birlikte İstanbula getirtmiş, kendilerine büyük bir konak kirala- mış, döşetmiş, hepsi giydirilmiş, ku- şatımış idi. Hele Selmanın gözlere hoş görünmesi için üstüne, başına çok masraf ihtiyar eylemişti. Selma binti Esed rakkaslıkta misli yok, elive kutu- su bir muganniye İdi; ona ne yapılsa değerdil .. paşa haftada, bir yahut iki gece esrara mahrem bir, iki ahbabile Sel- manın konağına gelir, sabaha kadar eğlenirdi. Şampcnya insanı iki kere sarhoş edermiş. Biri içilirken, diğeri bedeli ödenirken... Padişah sarayındaki ziyafetlerde kiler defterinde hariçte bir liraya alı- nan şampanyanın her şişesi altmış, konyağın şişesi de 120 altın frank Üze- rinden hesaba geçtiği söylenir. Sarayda hesaba, kitaba pek bakıl- mazdı. — ... paşa İse öyle hesabsız, kitapsız adam değildi Amma o da (Selma ge cölerinde) hesabı, kitabı şaşırırdı: Sel- masının yanık Arab şarkıları ve kıv- rak rakısları arasında uyanan sermes- tane iştiha ile, aziz canını olmasa bile, oluktan akar gibi gelen kesesini dol- durmakta olan servetinden katralar foda etmemek nasıl kabil olabilirdi? Bundan olmazsa ötekinden çalsın! «. paşa en meşhur mürtekiblerden idi. ..... reisi iken (Çifliklerimden geli- yor!) diye saray ekâbirinin nevadir. den mekülât ile hatırlarını sormakta hiç ihmal göstermezdi. Avrupaya gitmek başkalarına şid- detle yasak iken o çaresini kulur, he- men her sene kaplıcalara gider, ora- larda mevsim sonu satılmak mutad olan nefaisten birçok eşyayı ucuzca slarak İstanbula getirirdi. Bunlardan 'bir kısmı tabi! saraydaki kapılara tak- dim olunurdu. Paşanın Boğuziçinde mükemmel bir yalısı, hususile bu yalıda nefis eşya Me döşenmiş bir salonu ver idi ki; mis- H bulunmazdı. Sadrâzam Ferid paşa ». paşayı (mürtekibdir) diye birkaç Tcfa azlettirmeğe teşebbüsle mabeyine maruzatta bulundu. .... paşanın saray- deki taraftarları her defasında mani oldular, Ferid paşa bir takrib ile ... paşanın salonunun fotogrefisini aldırttı; ma beyine takdim etti. (Sarayı hümayun- ds böyle bir salon var mıdır? Artık ir tikâbı var mı? Yok mu? Bundan an- Taşılsın.) mealinde bir ariza yazdı. Bu- nun üzerine ,... paşa memuriyetinde tutulamadı. ,.. dairesi riyasetine tah» Wi edildi Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: