26 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

26 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Nisan 1937 Nevyorkta genç bir Türk artisti: Bayan Adalet Yazın tatil zamanında Hollivuta giderek ilk filmini çevirecek Nev York Nisan (Hususi muhabiri- mizden) — Bir aydanberi Nev Yorkta bir Türk artisti bulunuyor, Artistin adı bayan Adalettir. Nev Yorkun en kibar revü tiyatrosu olan French Ca- &inoda her akşam mühim bir numa- ra yapmakta ve çok alkış toplamak- tadır, Gazeteler kendisinden takdirle bahsediyorlar. Bayan Adaletin hayatı çok dik- kate şayandır. Kendisi İstanbulda sanat hayatına girmiş ve bir kaç sene Anadoluda şehir şehir gezmiştir, Za- rarsız keman ve vd çalar, sesi de gü- zeldir, Raks etmesini pek iyi bilir. Hele Şarkkâri danslarda pek ustadır. Anadoluda kâh musiki heytlerile, kâh dansöz, bazen de sahne artisti olarak dolaşmıştır. Gezdiği yerlerde çok rağbet görmüştür. Hattâ birkaç sene evvel Maraşta iken bir genç ken- disi için şu parçayı yazmıştır; Kaş kaldırarak, göz süzüşün, bir bakışın var Hüin ne füsunkür, ne güzel yay gekişin var Gerdan kırarak kıvnlarak nazlı sesinle Her şarkıyı bin nuz ederk söyleyişin var Bayan Adalet Anadoluda bir kaç sene gezdikten sonra talihini Avrupa» da denemek üzere iptida Viyanâya, oradan Berline gitmiştir. Viyanada Prater adında birfilim çevirmiştir. Berlinde Skala tiyatrosunda bir nu- mars yapmağa başlamış ve iki sene bu tiyatroda kalmıştır. Oradan iki senelik bir konturatla Nev Yorka gel- miştir. French Casinoda yaptığı numaâra- nın adı «Mihracenin gözdesidir.» Sah- ne evvelâ bir Hind mihracesinin sârâ- yı içinde başlamakta muhtelif tablo- lardan sonra çok güzel bir bahçede bitmektedir. Son kısmında elli kız divan durmakta ve mihracenin göz- desine hizmet etmektedir. Yapılan numarada Şarkkâri bir çok rakslar vardır, Büyan Adaletin tipi ve oyunu bu- rada çok beğenilmiştir. Hattâ artistin namına izafetle Adalet lokantası ve Adalet kokteyli diye bir lokanta, bir de kokteyi çıkarılmıştır. Paramount ve Fox filim şirketleri kendisine filim çevirmek için teklifte bulunmuşlar- dır, Yazın tatil zamanında Hollivuta giderek bir de vol alacaktır. Fi- lim, kuvvetle ümid edildiği “gibi, mu- vaffakiyetli olursa bâyan Adalet bu- radaki konturatı bittikten sonra Hal- livutta yerleşecektir. Bayan Adalet 23 yaşıridadır. Bura- daki artistlere benzemiyen sevimli bir çehresi, muntazam bir vücudu var- dır. Ayni zamanda güzel dans ediyor. Bazı sahne vazileri kendisinin az zâ- wen büyük bir yıldız olacağını söy- Kiepura Londraya gitmiyor Meşhur tenor ve sinema yıldızı Jean Kiepura, geçende bir konferans vermek üzere Brüksele davet edilmiş- ti. Kiepura, konsrine kral da gelirse daveti kabul edeceğini bildirmiştir. Belçika kralı konserde bulunmağı ka- bul ettiğinden Klepura Brüksele git- mişti, Son zamanlarda tenor Londraya davet edilıniştir. Kiepura kral hazır bulunursa konser vereceğini bildir- miştir. Tac giyme merasimi hazırlık- ları ve diğer bazı sebepler dolayısile İngiltere kralı çok meşgul olduğun- dan konserde bulunamıyacağı bil. dilrilmiştir. Bunun üzerine Jean Kie- -pura da Londraya gidemiyeceği ceva» bını vermiştir. Bayan Adalet Clark Gable mahkemede Perestişkârları hatıra almak için elbisesini paramparça ettiler Bundan bir müddet evvel madam Violet Norton isminde bir kadın mah- kemeye müracaat - etmiş ve meşhur sinema yıldızı Clark Gablenin on iki sene evvel İngiltere Frank Bellings namı altında kendisile yaşadığını, bu münasebetten şimdi 11 yaşlarında bu- lunan çocukları olduğunu iddia et- miş, yıldızdan bu çocuğun nafakası- nı istemişti. Kadın çocuğun tama- men artiste benzediğini, bununda sözlerini teyid etmekte olduğunu ile- ri sürmüştü. Clark Gable şimdiye kadar İngilte- reye ayak basmamış olduğunu bu ka- dın tanımadığını , söyliyerek kadın aleyhine iftira davası açmıştı. Bu da- vanın görülmesine geçen hafta baş- lanmıştır. Gable mahkemeye gittiği zaman kendisini görmeye gelen bir kalabalık kadın perestişkârlar kütlesile karşı- Jaşmıştır. Kalabalık o kadar büyüktü ki yıldız zorla bir yol açarak mahke- me salonuna girebilmiştir. Fakat bu arada kadınlar bir hatıra almak arzu» parçalamıştır. Bu kadınların bir çoğu mahkeme salonuna girebilmek için Adliyeye ta şafakla beraber gelmişler ve kâpılar- da beklemeye başlamışlardı. Kâdın kalabalığı o kadar büyüktü ki polis müdahale etmek mecburiyetinde kal- mış ve salon dolduktan sonra güç belâ kapılar kapatılabilmiştir. Adliye dairesi önündeki kadinlar. dan yakayı kurtarmak için polisin yarıdımına müracaat etmiştir. Polis- ler aktörü güç belâ selâmete çıkara- bilmişlerdir. Fakat kendisi mahkeme salonuna girdiği zaman üstü başı param parça idi. Bu halde duruşma- da bulunamıyacağından muhakeme başlamazdan evvel Gablenin hizmet- çisi eve dönerek efendisine mahkeme huzuruna tam kılıkla çıkabilmesi için yeni bir takım elbise getirmeye mecbur olmuştur. İlk celse bazı tahkikat için talik edilmiştir. Fakat artist çıkarken pe- restişkârlarının yeni bir hücümuna uğramış, bu defa da üzerindeki yeni ebise param parça edilmiştir. Artist polislerin yardımile güç hal ile bir otomobile atlıyarak evine mk tir, *4 vi Tefrika No. 80, Said Halim paşa, hayatının tehlikede olduğunu görüyor ve muhafaza edilmesini Talât paşadan istiyordu Gerek Enver paşa İle münasebet ve mücadelelerinde, gerek bütün icraatın- da açıkça davranmağa mecburdu. Fa- kat bunun için yeniden vaziyeti hazır- lamak lâzımdı: Talât paşa,Enver paşa- yı bem gaflete sevketmek, hem de sü- darete geçmesine zemin hazırlamak Üzere Harbiye nazırı lehinde son gün- lerde yaplırdığı propagandalara da nihayet verdirmeği münasip gördü. Artık o günden itibaren Talât paşa” nın etrafında toplananlar ve ondan mülhem olanlar, Enver paşanın le- hinde söz söylemiyorlar, yeni sadra- zamın meziyet ve şahsiyeti etrafında bütün gayret ve faaliyetlerile ağızla- Tmı açmışlar, her zaman, her muhit- te mütemadiyen telkinlerde bulunu- yorlardı. Talât paşa lehindeki bu propagan- da, harbin sonuna kadar devam etti. Bir müddet daha efkârı umumiyeyi hazırlıyacaktı Diğer taraftan Talât paşa sad- razam olduktan sonra - belki de pek garib olacaktır düşüncesile - kendi kabinesinde mevki işgal eden Enver paşa aleyhindeki propaganda- lara bizzet iştirak etmiyor ve bunu » eskisi gibi - teşvik edici gözükmü- yordu. O, yalnız - sırası düşlükçe - pek itimad ettiği en yakin dostları ve arkadaşları önünde Harbiye nazı- rının icraat ve hareketlerini tenkid ediyor, Enver paşaya karşı sâmimi düşüncelerini, hattâ biraz nefretle karışik hislerini anlatıngktan çekin- miyordu. Maamafih Talât paşa, tavır ve hareketini bu suretle değiştirmekle ve kabine riyasetine geçmekle verâ- ber, Enver paşa aleyhinde tatbik et- meğe karar verdiği plânının biran ev- vel tahakkukunu da ihmal'etmiş de- &ildi, O, şimdi daha büyük bir cesa- Tet ve azimle istikbalde kendisine ve hattâ «İttihad ve Terakki; ye büyük bir tehlike teşkil edeceğine kani oldu- ğu Enver paşa meselesini behemehal halletmek azminde idi. Bu fikrini fiili bir safhaya geçirmek için ne müm- künse yapacaktı, Ancak Talât paşa, bir müddet daha (efkârı umunulye)- yi kendi lehine olarak hazırlamağı zaruri görüyordu. O, harbin meydana getirdiği bir çük musibet ve zaruret- leri, ortadan kaldıracak bir tılaamın elinde bulunmadığını biliyordu. Şu halde bol keseden bir çok şeyler vaa- dedip te onu tahakkuk ettirememek halk üzerinde büsbütün menfi tesir- ler yapacaktı, Bu düşünce ile sadra- zam, güzel ve parlak işler görüleceği- ni vadetmekten çekiniyordu. Ancak Talât paşa, pek iyi biliyordu ki halkın hükümet erkânma ve «İtti- had ve Terakki» ye karşı hiddet ve in- fiali, harp hâdiselerinin aldığı şekil- lerden ve tesirlerden ziyade devletin Harbi umumiye iştirakinden ile- ri geliyordu. Harbin ilânı üze rine büyük zaferlere ( erişilece- ği vaadile cephelere gönderilen gençler içinde binlerce şehid verildik- ten sonra vatanın kurtulmadığını ve bilâkis memleketin büyük bir kısmı- nın düşman istilâsı altında bulundu- gunu gören halk, devleti harbe sürük- diyenleri hiç bir suretle affetmek iste- miyordu. Harbe iştirakin mesuliyetini Said Halim paşaya yükletiyordu. Talât paşa, harbe iştirakimizden sonra yapılan bir çok hâtaların, ida- resizliklerin ve bütün milletin üzerine çöken sefalet ve felâketlerin mesuli- yetlerinden kendisini kurtaramıyaca- ğını bilmekle beruber, hiç olmazsa, harbe girişteki hatâ ve mesuliyetin- den kendini kurtarmak ve - bu ba- kımdan - kendi vaziyetini hafifletmek istiyordu. Talât paşa, sadaret maka- mına oturduğu gün, derhal buna bir çare aradı ve o gün, artık kendisi için lüzumlu bir şahsiyet olmaktan çıkan selefleri Said Halim paşanın omüz- larına bu tarihi vebali yüklemeği “İttihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb zasını taşıyân şu mektubu Said Ha lim paşaya gönderdi: «<Esbabı sihhiyeden dolayı mesnedi sadaretten Affımız hkkındaki istirha- mınız teessüfle “kabul ve isaf edildi. Makamı sadarete tayininizdenberi s€- lâmeti mülk ve devlet eimrinde ve ba- husus Edirne meselesile düveli 'mer- keziye ile akdi ittifak hususunda mas- ruf olan mösâiyi reviyetmendâneniz nezdimizde dalma rehini takdir ola cağından hâkkinızdaki teveccüh ve muhabbeti şahanemizi bu vesile ile de teyid eylerim.» Bu mektüp, hiç şüphe yok ki tazi- ri şekline göre ski sadrazamın gön-” lünü almak için yazılmış ve hizmet- leri takdir edilmek suretile prensin" ağzına bir parmak bal çalınmış olü- yordu. Fakât o zamana kadar (efkâ-” rı umumiye) ye Almanlarla yapılan ittifakın münhasıran Said Halim pa çalışanlar biliyorlardı ki bu ittifak, vükelâdan çoğunun haberi olmaks zın, yapılmıştı. Şimdi gazetelerle neş- redilen bu Mektupla Almanların itti- fakı yalmz: Sald Halim paşa nın eseri olduğu resmen bik diriliyordu. Diğer taraftan Ta- lât pasa, bu teşekkür mektubunu göndertmekle sölefine karşı büyük bir nezaket gösterdiğini ispat ediyordu." Avusturya başvekilinin öldürül mesi, prensi ürkütmüştü.. Çünkü o zamana kadar - ne suretle, olursa olsun - mevkiini terkeden bir sadrazama padişah tarafından bu tarzda bir iltifâtta bulunulduğu vaki değildi. Bu itibarla Said Halim paşa- nn müteastil olmıyan böyle bir mek- tup almasile çok memuwun olacağı, fa- kat bu mektubun gazetelerle neşredii. mesindeki maksada prensin nüfuz edemiyeceği muhakkaktı, Bundan başka, Said Halim paşanın sadaretten gekilmeden evvel hayatını" ne kadar tehlikede gördüğünü yaz- mıştım. Eski sadrazamın bu korkusu, yalmz Enver paşadan “gelecek bir darbenin tesirialtında değildi. Pren- sin istifasından üç ay evvel Avustur- ya başvekili Störgun Viyanada bir 10- kantada yemek yerken Alman sosyal , demokrat firkasına mensup Fredrih. Adler isminde bir muharrir tarafın- dan yapılan bir suikaste kurban git- mesi, Osmanlı sadrazamının büsbü- tün asabını bozmuş, Avusturya bükü- meti gibi Osmanlı devletinin de müte- bir fedainin elcağ tahmin etmiş-. ti. Bahusus böyle bir suikaste müessir olacak sebepler ve hâdiseler de pek çoktu. Said Halim paşa sadaretten çe- kildikten sonra da hayatının emniyet altına girmediğini biliyordu, Nitekim istifa edeceği gün, halefine veda eder ken yeni sadrazama bu korkusunu aÇ- mış, Talât paşa da prensin muhafaza- sı için hükümetçe her türlü tedbirle- rin alınacağını vaadetarişti. ( Filhakika prensin ikâmetgâhiı ci-” varında sivil ve resmi biriki polis konmuş ve paşa dışarıya çıkarken bü muhafızları da » güyriresmi olarak - kendisine refakat etmeğe o başlamış- lardı. Halbuki Talât paşanın meselâ * harbe girmek Ttesuliyetini üzerinden atması hususundaki gayretine ve Sa- id Halim paşanın bu kadar çok kör- 'kusuna rağmen, memlekette böyle bir suikast şebekesi faaliyete geçtiği tak- dirde, herhalde bu şebekenin ilk he- defini, Saldı Halim paşa teşkil edecek değildi. Mühaliflerin, (gayri mem- nun) ların bütün Kinleri, intikam his- leri, Talât paşaya, Enver paşaya ve sonra da (Merkezi umumi) âzasına müteveccih bulunuyordu. Said Halim paşanın bâyatı, ancak bu eski arka- daşlarının imhasından sonra tehlike- ye girebilecekti, Bu takdirde onu şim- di muhafaza eden polisin de bir hüke mi örün zig

Bu sayıdan diğer sayfalar: