27 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

27 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20,77 Nisan 1837 m — —— AKŞAM Yeni yapılan gemiler niçin mazotla hareket ediyorlar ? Mazotun kömüre nazaran faydaları ve gemi inşaatında yaptığı inkılâb Son zumunlarda yapılan bütün ge milerde kömür yerine mazot kullanı- yor. Hattâ kömürle hareket eden vapurların makinelerinde, mazot kul- lanabilecek şekilde değişiklik yapıl- yor. Bu neden ileri geliyor?. Harp ve ticaret gemilerinde mazot kullanılmasının birçok sebepleri var- dır. Fakat başlıca sebep mazotun kö- müre nisbetle pek az yer işgal etmesi ve temizliğidir Büyük sefere çıkan ve maden kö- mürile hareket eder purlar ambar- larının büyük bir kısmını kömürle doldurmak mecburiyetindedirler. Hal- buki ayni vapur mazotla hareket edi- yorsa ambarlarının küçük bir kısmı- ns mazot doldurur, boş kalan yere y& eşya yükler, yahud, harp gemisi oldu- ğuna güre, top ve saire konur. Gemilerde kömür yerine mazot kul lanılmağa başlanmasının ne kadar bü- İngilterenin Kuin Elizabet aarhlısı bir zamanlar kömür yakarken bu suretle duman neşrederdi yük tesir yaptığını bir misalle anlata- hım: Bir zamanlar dünyanın en bü- yük ve en yollu vapuru olan Maure- tania kömürle hareket ederdi. Maki- neleri 70 bin beygir kuvvetinde idi. O zamanlar bundan kuvvetli makine- ye malik bir gemi inşası imkânsız gö- Tünüyordu. Çünkü geminin her tara- İni yakacak kömür deposu haline koymak izım gelecekti. 1921 de Maurelanla 'nın makinele- rinde mazot yakacak surette değişik- lik yapıldı. Bunun üzerine vapurun evvelki seferlerinde aldığı maden kö- müründen 7000 ton daha az mahru- kat ile yola çıkabileceği anlaşıldı. Bu müşahede herkesin gözünü açtı ve ye- ni vapurlar mazotis işliyecek şekilde yapılmağa başlandı. Bunun neticesi olarak bugün 200 bin beygir kuvve- tindeki makinelerile büyük Guen Ma- Ti vapuru inşa edildi. Mazotun kömüre faikiyeti yalnız az yer işgal etmesi itibarile değildir. Da- ha birçok noktalardan mazot kömü. rün fevkindeğdir. Kömür yakan gemi yapılmıyor Büyük Britanya vâsi miktarda bi- rinci nevi kömür madenine malik ye- gâne ülkedir. Esasen İngilterenin 81- nai sahada emsalsiz bir zirveye yük- selmesi hep bu kömür madenleri sar yesindedir. Buna rağmen son on Se nedir Britanya donanması için kö mür yakan tek bir gemi bile inşa edil- memiştir. İngilterenin, iktisadi kudretinin t6- mel taşı olan kömürü bir tarafa bıra- karak kendinin malik olmadığı mazo- tu yakan gemiler inşası bir delilik gi- bi görülür. Fakat mesele incelenince İngiliz amirallığının ne kadar haklı olduğu meydan& çıkar. Bugün İngi- | liz harp filosunda kömür yakan mü- İ bim tek gemi yoktur. Ticaret filosu- nun ise büyük bir kısmı petrol yakar. Evvelâ (Oharp filosunu mazaıa alalım. Stratijik bakımdan İngiliz fi- Josunun kömür yakanası şayanı ter- cih görülebilir, Çünkü yukarda da işa. ret etmiş olduğumuz veçhile büyük Britanya adalarında kömür pek bol- İ dur. Fakat İngiltere donanması yer- yüzünün her küşesinde dolaşmağa mecburdur. Bir kere İngiltereden baş- ka hiç bir yerde birinci nevi kömür Manisa çabuk imar ediliyor dolunun incisidir. Türkiyenin en zengin ve en münbit ovaları bura- larda bulunur. (Gediz» nehri Ma- nisâaya can veren bir damar me- sabesindedir. Oranın bir kısmı (Sipil) dağının eteklerine çıkar, (Sipli) dağı- nın her bir kayasının altında bir gü- zellik gizlenir ve bu mevsimlerde bü- tün Manisa halkına, tatlı, sulu ve gü- zel havalı mesire yerlerine akın eder, Yazın kızgın güneşin sıcakları her tarafı istilâ ettiği zaman halk hava almak için Sultan yaylâsına ve bağ- lara çıkar. İşte bu zamanlarda Mani- sa tenha bir şehir manzarası arzeder. Gedizin iki yanında Salihli, Kasa. ba, Alaşehir ve Manisanın verimli 0- Yaları uzanır toprakları yumuşak ol- duğundan kolay işlenir. (Gediz) vadisi Türkiyenin en zen- rağbet görüyor. Üzümden başka tü- tün, zeytin, pamuk, kavun, karpuz ve sebze de yetişir. Bağ, bahçe ve bos- tanları insana neşe ve hayat verir, Vel- hasıl dağlarının bağ ve ovalarından | bal akar. | — Kış've sonbaharda yağmur ziyade yağar kışın kar ancak yükseklere dü- şer. Fırtına en ziyade sonbahar, ilk- bahar aylarında olur, Rüzgür şark, şi- malişarki ve cenubişarki istikametin- den eser, Alaşehir ve Turgutlu mera- larında»pek çok hayvanat beslenir kı- şın civar vilâyetlerden gelen birçok koyun sürüleri bu zengin ovalarda ge- çinir.İstiklâl harbinde işgale uğrıyan ve yangın yüzünden harap olan bu şirin | ve tarihi şehir, şimdi seri adımlarla İ günden gühe güzelleşmekte ve imar edilmektedir, yoktur. Bunun için donanmanın kul- lanacağı kömürü üslere İngiltereden ihraç ve depo etmek lâzımdır. Kömür durdukça kıymetinden kaybeder. Hal- buki mazot ne kadar uzun müddet de- po edilirse o kadar daha iyileşir. Çün- kü tedricen muhtevi bulunduğu ve | zararlı olan suyu kaybeder. Saniyen mazotun kalori kıymeli da- ha yüksektir. Buna taşıma hususun- daki kolaylık ilâve edilirse bahri kul- Isnışa ne kadar elverişli olduğu daha açık tebarüz eder. Modern gemiler- de kömür yakarak bunları petrol ya- kan gemilerle karşılaştırmak koşu oto- mobili ile yarışa kalkan bir piyade va- ziyetine düşmek demektir. Diğer faydalar Donanmada gemiler ayrı sürat Üüze- rinden pek ender seyahat ederler. Bil- hassa harpte her dakika azami süra- te geçmeye ümade bulunmalıdırlar, İşte mazot makineleri bunu gsyet ko. laylıkla temin ederler, Sonra duman meselesi vardır. Teknik tekâmül kö- mürün dumansız yakılmasını müm- kün kılmışsa da bu bir şarta bağlıdır: Gemi süratinin daima ayni olması na, Fakat donanmada bilhassa harp esnasında süratin çabuk değişmesi lâ- zamgelir. Halbuki mazot kayıtsız, şart- sız dumansız yaküsbilir, Ayni zaman- da mazota anında kalın bir du- man tabakası koyvertilebilir ki, bu- nun stratejik kıymeti büyüktür. En büyük fayda Fakat mazotun gemicilikte kömüre en büyük faikiyeti yandıktan sonra kül bırakmamasıdır. Kömür yakan bir gemide ocaklar daima temizlenmeli- dir. Tatbikatla bunun mânası şudur: Bir harp gemisi birkaç saat gittikten sonra azami sürat yapamaz. Bu büyük ve mühim bir mânidir. Bu yüzden bundan yirmi beş sene evvelki gemi- lerde bugünkü mazot yakan gemiler- den çok fazla ocak adedi vardı. Çüm- kü mazot kül bırakmadığı için birini temizlerken diğerini yakabilmek için ihtiyat ocak ve kazan inşasına lüzum yoktur. Tabiatile kâzan ve ocak ade- dinin azalmasile kazanılan yerler si- lâh ve cephane için kullanılabilmek- tedir. Petrol yakan gemi ayni tonaj- da kömür yakan gemiye bu suretle faik olmaktadır. Kömür taraftarı olanlar kömür is- tihlâkinin harp gemilerinde tehlikeyi azalttığını ve kalın zırh kullanmak ih. tiyacını bertaraf ettiğini iddia eder- ler, Fukat gemi mühendisleri bu idgi- ayı kabul etmiyorlar. Çünkü mazot bi- ribirinden müstakil depolarda muha- faza edilebilir, halbuki kömür için vâ- si ambarlar inşası elzemdir, İşte bu sebeplerden dolayı modem gemi inşaatında daima petrol yakan gemiler gerek harp gemilerinde, ge- rekse ticaret, gemilerinde tevcih edil- mektedir, Tefrika No, 81, “İttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Talât paşanın sülh teşebbüslerine Enver paşa muhalefet mi ediyor? Enver paşa ümidini neye bağlamıştı? İşte Talât puşa, selefini bu gibi ted- birlerie atlattıktan ve bu kabil hisler- ren Almanya, düşmanın yalnız harp gemilerini değil, asker, mühimmat ve yolcu nakleden vapurlarını da torpil- diyerek itilâf devletlerinin deniz mu- Harp cephelerinde ümid ettiği ka- dar çabuk bir muvaffakıyet elde ede- miyen ve bilâkis vaziyetin fena gilme- sinden müteessir olan Enver 'paşa, şimdi bütün ümidini Almanların bu tahtelbahir harbine bağlamıştı. Baş- kumandan vekili, harbin yeni ve şid- detli bir safhaya gireceği şu sırada, artık bütün dikkatini harp vekayiine çevirmiş bulunuyor, Talât paşanın da kendisine karşı eski kin ve husumeti idame ettirecek bir harekette bulun- madığını, hususile sadarete geçmekle emellerine kavuştuğundan artık ken. disile uğraşmıyacağını sanıyordu. En- ver paşa, bu bakımdan şimdi hayat ve mevkiini daha emin görüyordu. Tahtelbahir harbine neden lüzum ? Rusyada çarlığın sukutu ve (Kerens- ki)nin riyasetinde teşekkül eden ye- ni Rus cümhuriyetinin harbe devam etmek istemesine rağmen ergeç sul- he yanaşacak olan Rusyanın müstak- bel politikası karşısında bir Rus tehli- kesinin ortadan kalkacağı muhakkak görülüyordu. Alman diplomasisi, Rus köylü ve askerlerinin iştirak ve mü- zaharetile Rusyada büyük bir ihtilğ- lin hazırlandığını ve (Sovyet) namı altında teşekkül eden partinin yeni Rus cümhuriyetini devirerek Alman- ya ve müttefiklerile sulhe behemehal yanaşacağmı muhakkak görüyordu. Binaenaleyh, pek yakın zamanda | Rusya, harp sahnesinden büsbütün uzaklaşacak demekti. İşte Almanyanın, vaziyeti bu kadar müsaid gördükten sonra zafere biran evvel erişmek ve İngilizlerle Fransız- ları behemehal sulhe icbar etmek ü. zere 1916 senesinin başından sonuna kadar yapılan tahtelbahir hücumları» nâ yeniden başlamağa karar vermesi bu sebepten ileri geliyordu. Ancak Al. manlar, 1916 senesinde düşmanları- nin birçok gemilerini batırdıkları hal- de o tarihe kadar bitaraf devletlere aid hiç bir gemiye taarruz etmemiş- lerdi. Fakat bitaral gemilerin itilâf dev- letlerine erzak, mühimmat ve saire nununsanisinde İle Fransa- Rusyanın harbetmek kabiliyetini kay- betmesi, diğer taraftan o günlerde AŞ ar Kü m A Fransızların Şampanya (cephesinde yaptıkları taarruzun büyük zaylatle akim kalması üzerine tahtelbahirle- rin, kati neticeyi elde edecek, en iyi bir silâh olduğuna kanaat getirmişti. Almanları ümide ve nikbinliğe sevke- “den bu kanaate (Alman karargâh 'umumisi) nden ilham alan Enver pa- şa da iştirak ediyordu. Osmanlı ordula- rı başkumandan vekili zaferin nihayet bir iki ay içinde tahakkuk edeceğine inanıyordu. Binaenaleyh Amerikanın harbe iştiraki büyük bir ehemmiyetle karşılanacak derecede telâkki edilmi- yordu. Yeni bir propaganda: Enver paşa sulhe yanaşmıyor Almanya ile müttefiklerinin harbe biran evvel nihayet vermek ve bü su- retle itilâf devletlerine son ve kati dar- beyi indirmek üzere faaliyetlerini art- tırmaları, Türkiyede bazı rivayetle rin, daha doğrusu yeni bir propagan- danın başlamasına sebep oldu: Son günlerde İstanbulda «İttihad ve Te- rTakkisye mensup bazı kimselerin ağ- zında dolaşan sözlere göre Amerika- nın harbe iştirakinden evvel sadra. zam Talât paşanın sulh için bir çare aramağa karar vermesine rağmen (Al- man karargâhı umumisi)nin tesirin- den kurtulamıyan Enver paşanın bu fikre yanaşmadığı ileri sürülüyordu. Bu propaganda ile Enver paşa sulh düşmanlığile itham ediliyor ve Talât paşa da memleketi biran evvel sulhe kavuşturmak istediği halde Harbiye bi düşünerek (zaferi nihal)nin tahtel- bahir hücumlarının neticesile gelece- ğine ve bu aralık bir sulh teklifi ya- pılmasına taraftar olmadığı muhak- kaktı, Fakat Talât paşanın başka bir düşünce ile hareket ederek müttefik- lerden ayrı bir sulhe teşebbüs ettiği tamamile asılsızdı. Talât paşanın sadrazam olduktan sonra halk nazarında mevkiini tab- kim etmek ve Enver paşa aleyhtarlı- ğım yeniden arttırmak için yapılan bu propaganda bir müddet bu suretle devam ettikten sonra Amerikanın har- be iştirakinden sonra biraz daha şü- mullü bir şekle girdi: Çok gizli ve alt- tan alta yapılan bu propagandaya gö. re Talât paşanın sulhperverliği, bil hassa Amerikanın harbe iştiraki Üze- rine bir kat daha artmış, fakat (Al man karargâhı umumisi) Türkiye sadrazamının sulh lehindeki bu te- mayülüne şiddetle muhalif olduğun- dan Enver paşa, Talât paşanın sulh lehinde bir teşebbüsüne mâni olmak Üzere şu günlerde bir hükümet darbe- 8i hazırlamakla meşgulmuş. Enver paşanın kulağına gitmiye- cek derecede dikkatle ve Talât paşaya mensup gayet mahdud muhitlerde söylenen bu sözler maksadsız değildi: 'Enver paşayı mevkiinden büsbütün uzaklaştırmak için Talât paşanın u- zun zamandan beri tatbikine çalıştığı plünu gizlemek ve bu suretle Harbiye ... Başkumandan vekili ve Harbiye nazırı Enver paşa, gece yarısı Berlin» den aldığı şifreli bir telgrafla garp cephesinde harbin Almanlara müsaid bir şekilde devam ettiğini ve Amerika- nın askeri hazırlıklarını ikmal edip de cephelere asker sevketmeden evvel iti- lâf devletlerine kati bir darbe indirii- mek üzere yeni tedbirler alındığını öğrenmiş ve çok rahat, müsterih bir gece geçirmişti. (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: