22 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

22 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tos kılır, erine Bun elde İ si 199 dağı Ka sübe unlar öğr, arak, sanız yuz. 5-6 siler keza yapın dilir, lalın a gis ütün ı da ame" diği- prak fesi carşi yar dafi ay“ ek« kas 22 Mayıs 1937. —— e a — “MAARİF VEKALETİ TERZİLİK MEKTEBİ. Dikiş makineleri mütemadiyen işliyor, AKŞAM iğneler kalın kumaşlara batıp çıkıyor.. Bir müşteri nasıl memnun edilir ? Elbise diktirecek bir adamın arzuları nedir ? Maarif vekâleti terzilik mektebinde bir kaç atölyede faaliyet. Bütün atelyeler genç kızlar ve Ve genç erkeklerle dolu... Kimi bir ceket dikmekle, kimi bir yaka ile, kimi bir pantalonla, kimi bir kolla meşgul Makineler işliyor, iğneler kalın kumaşlara batıp çkıyor. Kültür bakanlığı terg mektebin- deyiz... Telâş içinde dolaşan bir talebe $0- Tuyor: — Jondra modelleri orada mı?.. Yanımdaki rehberim: — Talebe bütün moda hareketle- rini takip eder.. diyor. Bir atelyeye giriyoruz. Londrada terzilik tahsil etmiş bir muallim ders veriyor. Bu gayet dikkate değer bir ders... Talebenin zevkini inceltmek Aklıma Maarif vekâleti, Akşam Kız Sanatlar mektebinde bulunduğum bir ders geldi. Orada da böyle talebe- nin zevkinin yükselmesi için çalışı- lıyordu. Bir talebenin elinde fevkalâde gü- 261 dikilmiş bir ceket gördüm. 30 - 35 lira dikiş parası vererek değme meş- hür terziye ısmarladığınız ceket te ancak bu kadar dikilebilirdi. Yanına yaklaştım, sordum: — Bu mesleği seçmenizin sebebi medir?... — Mektebi bitirdikten sonra düşün- düm. Kendime bir serbes meslek seç- Mek istiyordum. Etrafıma baktım. Buhrana, her şeye rağmen biz gün- den güne üstümüze başımıza ehem- miyet veren, iyi giyinen insanlar oluyoruz. Aklıma bu meslek geldi. Alaylı terzi olmak istemiyordum. Mektep, dersi gördükten sonra, mek: teb mezunu bir terzi olmağı! karar Verdim. Bugün artık dünyada aşağı | İ lisanlle, hesabile ve bütün tahsili ile Yukarı her meslek mektepleşiyor. Het meslek için tahsil lâzım, — Mektebi bitirir bitirmez ne ya- Pacaksınız?, — Bütün emelim Ankarada kü- Sük, fakat son derece iyi dikiş çıka- Yan, ucuzcu bir terzihahe açmak» bi. Bir terzinin bütün gayesi para maktan ibaret olmamalıdır, Terzi bir artisttir. Ve yaptığı iş gü- | zel sanatlar arasındaldır. Hocaları- | mız bize şunu telkin ediyorlar, Bir eibiseyi dikerken maksadınız ve dü- şünceniz sadece bu elbisenin parası- ni almak olmamalıdır. Elbise sizin sanat eserinizdir. Onu en güzel şekilde görmek sizin için en büyük zevktir. Tasavvur ediniz bir kere yaptığı nız elbise bitmiş, omuzlar, bel, yaka, göğüsler tıpatıp müşterinizin üstü- ne uymuş. bu sizin için ne büyük bir zevktir, Bir genç kıza yaklaştım: — Siz bu mesleği nasıl seçliniz? diye sordum. Gülümsedi: — Benim babam terzi. amma ta- bil mektep mezunu değil... Ben İs- teseydim onun yanında erkek diki- | şini pek âlâ öğrenebilirdim. Fakat | babam: «Sen benim gibi alaylı ter- zi olma.. git bu mesleği oku... Ben okumadığımın cezasını çekiyorum..» dedi. Ben de okuyorum. Şimdi be- nim mektepte okuduklarımdan ba- | bam da istifade ediyor. Ben öğren- | diklerimi on öğretiyorum. O de ba- na uzun seneler öğrendiği dikiş nü- munelerini gösteriyor. İkimiz de bir- birimizden İstifade ediyoruz. ... Nazari derslerden birindeyiz... Biz terzi deyip geçeriz değil mi? Fakat bir terziye, terzi mektebinde hesap- tan tutun da aşağı yukarı bir çok lise dersleri. hepsi de terzilikle alâ- “Sonra lisan edrsleri gayet mükem- mel... Bu mektepten mezun bir ter- zi kendisine lâzım olan her şeyle, çıkıyor. Mektebin ameli dersleri kadar nazari dersleri de kuvvetli... Önümüzde bir kapı açtılar. Bura” sı mektebin kütüphanesi, teneffüs zamanında talebe terziliğe alt kitab- lar okuyor... Duvarlarda terziliğe ait harikulâde dikkate çaya resimler var, İ lere müşteriye nasıl muamele edi- İ kü terzilik yalnız dikiş dikmekten 'Meselâ ilk insanlar arasında di- kiş nasıl başlamış. İlk terzi, lk ma- kas.. ilk ölçü almak usulleri... ... Maarif vekâleti Terzilik mektebi eyni zamanda dışarıdan da sipariş kabul ediyor. Bir provada hazır bu- lundum, Ve mektepteki ticari zihni: yete hayran oldum. Mektebin direktörü tahsili yük- sek, fasil bir genç: Bay Bürhaneddin... Direktör her provayı bizzat yapıyor. «ben bura da direktörüm, memurum; ve saire yok. önüne önlüğünü takıyor. İğne kutusu yanında, metresi boynuna asılı... O esnada direktör, memur, müdür ve saire değildir. Tam: bir terzidir. Müşterisini memnun etmek için her şeyi yapmaktadır. Müşteri. nin bütün arzularını dinlemektedir. Bay Bürhaneddin yetiştirdiği genç- lir, müşteri nasil memnun edilir, müşterinin arzuları nasıl yerine ge- tirilir, bütün bunlar öğretiliyor, Çün- ibaret değildir. İnsanların bir çok arzuları vardır, Elbisesini yaptırırken istediği şey- lerin yerine gelmesini arzu eder. Maarif vekâletinin Terzi mekte- binden çıkarken düşünüyorum. Bu- | rası bütün sanat mekleplerine, mes- | lek mekteplerine nümüne olmalıdır. Akşam Kız Sanat mektepleri nasıl memleketin büyük bir ihtiyacına ce- vap veriyorsa, Marif vekâleti Terzi- lik mektebi de mühim bir ihtiyacı karşılıyor.. — Hikmet Feridun Es Selâmi İzzet TİYATRO KONUŞMALARI Her kitapçıda bulunur. Fiat: 50 kuruştur. Tetrika No, 102, Enver paşa, B. Muradın “Ittihad ve Terakki ,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Bahife Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı İstanbula gelmesini Talât paşanın gizli faaliyetile alâkadar gördü. Talât paşa, zahiren padişahın arzusunu yerine getirmekle beraber, kabinesine kendisine taraftar ve En ver paşanın bütün hareket ve icraalı- na muarız Olan arkadaşlarını nazır lıklara geçirdi. Bunlar, Canbulât, Ka” ra Kemal, Doktor Nâzım beylerdi, Maamafih Talât paşa, Canbulâti kabineye alırken bir hayli müşkülâta uğramıştı. Bu müşkülât, ne padişah- tan, ne Enver paşadan gelmiş değil- di: Bizzat Canbulât, o tarihe kadar Ta- lât paşanın idare ettiği Dahiliye na- zırlığını kabul etmek için bazı esaslı ve ağır şartlar teklif etmişti. Maama- fih Taüt paşa gene maksadına mu- vbaffak olmuş, Canbulâtı, ileri sürdüğü bu şartların ileride tatbik edilece- ği vaadile, kandırabilmişti. Bu va- ziyet neticesinde de padişah um- duğunu bulamamış, Enver paşada Oo zamana kadar yalnız Talât paşa ile mücadele ederken, şimdi kabine- de kendisinin hareket ve icraatına muarız vaziyete geçen üç yeni şah- siyetle, hususile Canbulat gibi şid- detli ve mücadeleci bir muarızla daha karşılanmış, terazide Talât paşa ve taraftarlarının kefesi ağır basmıştı. Talât paşa, yeni nazırlar için (Merkezi umumi) den karar mı almıştı? Talât paşa, padişahın teklifile kar- şılaşır karşılaşmaz, hiç bir itirazda bulunmadı ve padişahın arzusunu yerine getirmeğe hazırmış gibi bir tavır-takınarak hemen bu üç arka- daşını intihab etti, Doktor Nâzım ve Kâra Kemal, kabineye girmek için hiç bir şart ileri sürmediler, fakat sıra Canbulata gelince mesele de- gişti. Bu, Talât ve Enver paşalar arasındaki gizli geçimsizliklerin iç yür zünü gösteren dikkate değer mü- him bir hadisedir, Bu ihtilâf, padk şahla hükümet arasındaki husumet ve nefrtlerden bir bakıma daha şid- detli geçiyordu. Çünkü Vahided- dinle hükümet, şimdilik, birbiririle geçinmeğe * karar verdikleri halde, hükümet başında bulunan İttihad- çılar - yeni bir tehlike teşkil eden yeni padişahın kendi haklarındaki husumetine rağmen - kendi araların- da cenkleşmekten çekinmiyorlardı. Talât paşsş; kabinesine almağa karar verdiği yeni Üç nazır namze- dini sırf (Merkezi umum) de cere- yan etmiş bir müzakerenin neticesi olarak göstermek istedi. Talât pa- şa, bütün siyasi hayatında yaptı- ğı büyük işlerde (Merkezi umumi)- yi dalma siper yapmağı âdet edin- mişti. Onun ileri sürdüğü bir fikri (Merkezi umumi) ye kabul ettirme- diği vaki değildi. Binaenaleyh bu sefer de bu kararından (Merkezi umumi) yi sadece haberdar etmişti. Esasen (Merkezi umumi) kendi için- den sadık ve ileri gelen bu arka- daşlarının kabineye girmelerine ses çıkaramazdı, onlarca bunlardan da- ha muvafık namzed olamazdı. Sadrıizam, kendisini (Merkezi umumi) nin bir (icra vasıtası) ola- rak tanıttığından kabinenin bu Su- rTetle takviye edilmesinin padişahtan aldığı teklifin ve (Merkezi umu- mi) nin verdiği kararın neticesi ol- duğunu Enver ve Cemal paşalara izah etti, Enver paşa, yeni intihabı tarzını hiç kene Enver paşa, Talât paşanın ka- bineye sokmağa karar verdiği bu ye- ni nazırların intihap tarzlarını hiç beğenmemiş, bunu çök mânalı buk muştu. Harbiye nazırı, Sadrizamın her vesileden istifade ederek mak» sadını kabul ettirmek için nasıl( em- ri vaki) ler ihdas ettiğini bir çok defa tecrübe etmişti, Şimdi padişa- ha ve (Merkezi umumi) ye izafe edilen bu kararla Talât paşanın hâ- lâ elaltından kendi aleyhinde ha- rekete devam ettiğini düşündü. Enver paşa daha pek yeni bazı ha» disölerle Talât paşanın en yakın ar kadaşlarını teşkil eden bu yeni na» Yay Si ÜZEN ei wd Arkadaşı Yakub Cemille (taklibi hü kümet) teşebbüsüne İştirik ettikten sonra tekrar İstanbula gelmesi telâş uyandıran sabik divanı harp yaveri B. Murağ «Teşkilâtı mahsusadaki kıyafetilep zırların hükümete iştirâkleri arak sında münasebet buluyor, Sultan Re- şadın ölümünden evvel Sadrâzamın kendisine karşı gösterdiği samimi- yeti ve Cemal paşanın aleyhinde söy- lediği sözleri şimdi daha mânalı bu- luyordu. Enver paşa, bilhassa eski divan harp yaveri B. Muradın (şim- di mütekaid yüzbaşı) İstanubla gel- mesi ve buradaki faaliyetini de Ta- lât paşanın hâlâ gizli maksatlar ta kip etmesile alâkadar görüyor, B. Muradı İstanbuldan uzaklaştırmak- la ne kader isabetli hareket ettiğini şimdi kuvvetle tahmin ediyordu, Yakub Cemilin eski ârkadaşı B. Murad İstanbula gelmiş ve... B. Murad, harbin bidayetinde Ya- kub Cemilin idare ve kuman- dasına verilen o( Teşkilâtı omah- Susa) ya dahil olmuş, onun maiye- tinde olarak Kafkas cephesinden Bağdada kadar Yakub Cemilin bü- tün harekâtına iştirâk etmişti. Bil. hassa bomba atmakta mehareti ile tanman ve ordu girmeden evvel düşman erazisi içine dalarak fer- kalâde cesaret ve yararlığı görülen eski divanı harp yaveri, Yakub Ce- mille beraber Bağdaddan İstanula gelmiş bir müddet sonra da (Yakub Cemil vakası) na iştirâk etmişti. oteli içtimaımda bulunduğundan o zaman tevkif edilmiş ve divanı harp huzuruna çıkarılmıştı. Divanı harp tahkik heyeti, B. Muradın kürek cezasını istilzam ettiren bir cürüm- rildiğinden kolardunun depo alayı zabitleri de İstanbulda nezaret mü- hafız taburuna ve İtfaiye alayına taksim edildiler, Bunlar arasında bü- Yunan B. Murat da itfalyeye tayin edilmişti. İtfaiye alay kumandanı kayma. kam B. İhsan (şimdi müteknid) B. Murad gibi orduda pişmiş çevik bir zabitin kendi emri altına verildiğini öründe: — Size iyi bir vazife vermek isti. yorum, bir kaç gün tstirahat ediniz, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: