July 7, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

July 7, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 SU MESELESİ Taşdelen suyunu daha ucuz içebileceğiz Boğaın yukarı sahillerinde akıp giden memba sularını da ıslah etmek lâzımdır Taşdelen membanda su doldurulurken Dünkü gazetemizde herkesi mem- nun edecek bir haber vardı: Ankara tirileceğin!, suyun burada küçük şi- gelere doldurularak bu şişelerin Şşe- hirde perakende 100 paraya satıla- cağını bildiriyordu. Taşdelen membaı bir kaç sene ev- veline kadar çök berbat bir halde idi. Burada gelen sucular membadan gaz tenekeleri içine su doldurur, son- ra bu tenekeleri damacanalara bir huni ile boşaltırlardı. İşleri bittiketn gonra huniyi ve tenekeyi yere atıp giderlerdi. Bu yüzden suyun daima bulaşması ihtimali vardı. Çeşmeler- den de su boş yere mütemadiyen akar dururdu. Evkaf idaresi iki sene evvel Taşde- Jen membaını ıslah etti. Burada, su- yun yere akmaması için, Avrupa su membalarında olduğu gibi, tesisat vücüde getirdi. Damacana ve şişele- rin doğrudan doğruya çeşmelerden doldurulmasını temin etti, Fakat bu tesisat kâfi değildi. Doldurma işi el le görülüyordu. Sonra küçük şişelere su, damacanalardan şehirde doldu- rTuluyordu. Bu doldurma esnasında suyun karışması ihtimali vardı. İşte evkaf idaresi bu mahzurları göz önüne alarak yeni tesisata karar vermiştir. Bu tesisat yapıldıktan son- ra Taşdelen suyu otomatik surette ve el değmeden küçük şişelere doldu- rulacak, bu şişeler şehirde 100 para- ya satılacaktır. Evkaf idaresinin suyun daha zi- yade temizliğini temin etmekle bera- ber flati ucuzlatması bilhassa takdi- 16 şayandır. Hakikaten bugün kü- E:-1 Mahmud Karakurd İ raber, 16 on paraya satılırken bir Taşdelen çük şişelerde satılan Taşdelen suyu çok pahalıdır. İçinden bir bardak su çıkan bir küçük şişeye beş kuruş ve- recek pek az kimse vardır. Hele daha üzaklardan gelen Afyonkarahisarı maden suyunun küçük şişesi beş ku- ruşa satılırken şehrin yanıbaşında- ki bir su için ayni parayı istemek çok mantıksızdı, Dün Felek arkadaşımız bu pahalt- lıktan bahsederken pek haklı olarak şu sözleri söylüyordu: «Taşdelen suyunun çeyrek litresi 5 ku- ruştur. Demek litresi 20 kuruşa gelir. Ben- zinin litresi, gümrük ve sair rüsumile be- Bire suyunun 20 kuruşa satılması akıllara hayret verecek bir iktisad mese- lesidir. Evkaf idaresinin bu suyu tüccar gibi para kazanmak için değil, evkaf is- minde mündemiç olan hayrat mânasını göz önünde tutarak çok ucuzlatması ge- rektir.» Evkaf idaresinin bu şikâyetlerin önünü alacak olan kararını biran evvel tatbik etmesini temenni ederiz. Bu münasebetle diğer bir noktayı hatırlatmak isteriz: Boğazın yukarı tarafında bir çok memba suları var- dır. Bir zamanlar bu sular şehirde satılmazdı, bir kaç senedenberi $â- tılmağa başladı. Fakat ateş pahasi- na... Bu sular membalarında boş ye- re akıp dururlar, Bunları ziyan ol- masına meydan vermeden toplamak ve küçük şişelerle şehre sevketmek büyük masrâfa ihtiyaç göstermiyen kolay bir iştir. Sular temiz olarak doldurulur, her tarafa sevkedilir ve bir parça da reklâm yapılırsa pek çok müşteri bulabilir. O zaman İstanbul- de karışık, şüphlel su içmek tehlike- si pek ziyade azalır. Evkaf, Taşdelen suyunun flatlerini ucuzlatırken alâ- kadarların bu noktayı göz önüne al- malarını temenni ederiz, SON GECE!L.. “Tuna, uzakta pimi pırıl yanıyor, Gök- yüzünde tek bir bulut yok... Herkes uykuda... Yalnız gecenin esmer gölge- leri içinde takım takım, bölük bölük Alman askerlerinin muayyen bir isti- kamete doğru ilerilemekte olduklarını Şehir, bir buçuk iki saat'sonra ar- tık tamamile boşaltılmış olacaktır. “ Ayrılış 1. Aynı gecedevam ediyor... tam iki şimdi... Gene Mihaileskola- rın evindeyiz... Maryora, bitkin bir halde divanın üzerine uzanmış yatıyor... Halası baş ucunda... İkisi de tek bir şey konuşmuyorlar... Oda derin bir süküt içindedir.... Pen- cerelerden giren ayın ışığı altında kızın esmer yüzünü görüyoruz... Sİ- "yah, uzun kirpiklerin gölgelediği ye- şil gözleri, pırıl pırıl parlıyor... Üzeri- ne İpek bir ropdöşambr almış!... Bu ipek ropdöşambrin altında, yirmi beş Yaş kadın vücudünün bütün bir şiiri, | Böyle bif Çok dakikalar geçiyör... Tefrika No. 89 insanı saran bir güzellik halinde per- de perde gözlerimizin önünde canlâa- niyor... Duman renkli bir çift ipek çorabın bulutlaştırdığı ince, küçük bacakları, yana doğru bükülüver- miştir... Sağ dizinin kıvrıldığı yerde her nasılsa bacağının küçük bir par- çasi açık kalmış!... Mehtap, çapkın bir erkek gözü gibi, tam gelip bu gü- zel kadın bacağının açık kalan par- | çasını keşfetmiş, orayı aydınlatıyor... Sırtüstü yatmaktadır... Kollarını başının altına almış!... Pencereden giren ışıklar, zaten hafif bulutlu olan bu ince, esmer kolların altını, büsbü- tün siyah gölgelerle dalgalandırarak insanı çileden çkaran bir manzara yapıyor... Her nefes alışta, ipek örtü- sünü yırtmak ister gibi sert ve yu- varlak uçları İle kımıldıyan göğsü, mest edici bir bükülüşle sağa s0- la doğru kayıyor... Gözlerini tavana dikmiş öyle dur- maktadır... Hala da karşısında... Hâ- lâ tek bir kelime konuşmuyorlar!... Atina mektupları Yunan hükümeti Pirenin imarına karar verdi Beş senelik hazırlanarak bir program işe başlandı Atina (Hususi muhabirimizden) — Yunan hükümeti, Pire limanını, yaptığı modern tahmil ve tahliye te- sisatı, siloları, geniş ve modern ân- trepolarile Şarki Akdenizin en bü- yük transit merkezi haline getirdik- ten sonra, şimdi Pire şehrinin imari- na karar vermiş ve bunun için beş senelik bir plân hazırlamıştır. Pirenin imarına. perşembe günü, Başvekil B. Metaksasın huzurunda başlanmış, bu münasebetle nutuklar söylenmiştir. İlk imar tesisatına (40) milyon drahmi harcanacaktır. Ya- pılacak imar işleri şunlardır: 1 - Pire yollarının tamamile asfalte çevrilme- si ve mevcut asfalt yolların tamir ve muhafazası, 2 - Şehrin Çukur mahal- lelerini seilerden koruyacak tesisat, 3 - Elektrik şebekesinin Pirenin en ücra yerlerine kadar uzatılması, 4 - Fakir halk için aptesheneler ve te- davi yerleri... Bu Mk imar işleri I5ay zarfında bitirilecek, ondan Sonra ikinci sene plânınm KARAKIŞ başlanacaktır. Atina garginonunun manevraları Atina garmizonul bu hafta içinde şehir civarında yük manevralar yapmıştır, Bu mancvralara 3 piyade, bir ağır topçu alayı, süvari ve fen kıtaatı, tayyare filoları iştirak etmiş- lerdir. Manevraların son gününde, Yunan Başvekili, erkânı harbiyel umumiye reisi general Papagos, ge- neraller ve sair erkân hâzır bulun-” muşlardır. Manevraların mevzuu, Atinayı bir ihraç hareketine karşı müdafaadan ibarettir, Yunan gazetelerine göre bu ma- nevralar tam muvaffakıyetle netice- lenmiş ve Yunan Başvekili manev- raya iştirâk eden kuvvetler kuman- danlarına memnuniyet ve teşekkü- rünü beyan etmiştir. Yunan - İtalyan eskrim maçi Her sene milli Yunan eskrim takı- mile, İtalyayı temsil eden Bari İtal. yan eskrim takımı arasında milli ma- hiyette maçlar tertip etmek âdettir, Bundan evvelki iki senelik müsaba- kayı İtalyan Bari takımı kazanmıştı, Geçen sene Habeş harbi dolayısile Yunan - İtalyan eskrim müsabakala- ri yapılamamıştı. Geçen hafta buraya gelen İtalyan Bari eskrim takımı, milli Yunan es- krim takımı ile üçüncü karşılaşma- sını yapmıştır. İlk günde 16 müsaba- kâ yapılmış ve bunlarda İtalyanlar 8 galibiyet, 2 beraberlik kazanmışlar Bir an... İnce bir ayak sesi... Der- hal ikisi de kulak veriyor... Bir adam Yavaş yavaş merdivenleri çıkmakta dır... Maryora, heyecanla başını kal- dırıyor... Düz siyah saçları şakakla- rının üzerine dökülmüştür... Dudak- larında ince, titrek bir ses... Yalnız: — Ol... diyebiliyor... Ve sonra başını ağır ağır ihtiyar kadına çeviriyor... Gözlerinde bula- nık, karışık bir bakış var... Heyecân- lanmamak için bütün kuvvetini har- cadığı belli!... — Hala bizi yalnız bırakır mısın biraz?... Son buluşmamızdır but... Belki!.. İhtiyar kadın, kızın devam etmesi. ne meydan vermiyor... Hemen elleri- ni divanın kenarına dayıyarak aya- Za kalkıyor... Soluk dudaklarının ya- vaşça kımıldadığını görüyoruz... Pas- lı bir ses... — Peki!... Ağır adımlarla kapıya doğru yürü- yor... Tam dışarı çıkarken bir an dü- ruyor... Sert bir hareketle başmı çe- viriyor... Dudaklarında inler gibi bir ses ve kirpiklerinde ıslak bir pr- rltar... — Metin olmağa çalış Maryora!... — Merak etme; mukavemet ede İ ceğim halacığım!... Kadın bir gölge gibi yavaşça kapı- min aralığından sıyrilip çıkiyor., © | 6 da mağülbiyete uğramışlardır. İkinci gün de ferdi müsabakalara devam edilmiş ve bunlarda da İtal- yanlar galip gelmişlerdir. Bu sürelle üç sene arka arkaya galip gelen İtal- yan Bari eskrim takımı Maniçini ku- pasını kazanmıştır. Birinci gelen €s- krimcilere muhtelif kupalar veril miştir. Yunan komünist reisleri aranıyor Yunan hükümetinin, tabrikât yaptıklarından dolayı, Akdenizde 1s- sız adacıklara sürgüne gönderdiği komünistlerden izharı nedamet eden- Jeri affederek yurdlarına iadeettik- lerini bildirmiştim. Hükümet, neda- mel eden komünistleri salıverirken, ötede beride saklarimış olan altı Yu- na kömünist resini yakalamak için şiddetle araştırmaktadır. İsimleri gazeteler ile ilân edilen bu altı komünist relsinin saklandıkları yerleri zabıtaya haber verecek olan- lara yetmiş beşer ve ellişer bin drah- mi nakdi mükâfat vermeği taahhüt etmiştir. Hükümet, bu firari altı komünist relsinin dışarıya kaçamadıklarına ve memleket dahilinde saklı bulunduk- larına kanldir. Bu mükâfatı nakdi- ye sayesinde bunların saklandıkla- rı yerleri yakında öğreneceğini ve ya- kalamağa muvaffak olacağını ümit ediyor. Yunan havacılığı menfaatine büyük atletizm şenliği Yunan Tayyare cemiyeti menfaa- tine iane toplanmasına hararetle de- vam edilmektedir. Yunan armatör- leri, ilk muavenet olmak üzere hü- kümete 6 bin sterlin, yani bizim para- mzıla 37,000 lira teberrü etmişlerdir. Bundan başka, 14 temmuzda Yunan , Tayyare cemiyetinin menfaatine Ati- nada büyük bir atletizm şenliğinin tertibine karar vermiştir. Bu şenliklere kadın, erkek 1,600 Yu- nan atleti iştirik edecek, muhtelif atletizm müsabakaları yapılacak, iki aydanberi burada eski dünya serbes güreş şampiyonu Cim Londos ta ge- çen sene İstanbulda Dinarlı Meh- med ve Mülâyim ile gürşemiş olan Maksos ile bir gösteriş müsabakası yapacaktır. "10 - 80 bin kişi istiap edecek Atina stadının o günkü hasılatı, tamami- le Yunan hava kurumu menfaatine terkedilecektir. . Bu-- şenliklerden bir kaç milyon drahmi hasılat elde edi- leceği tahmin ediliyor, kkk Oda, yeniden derin bir sessizlik içi- ne gömülmüştür... Bir dakika... Faruk yavaşça içeri giriyor... Bir adım atıyor, duruyor... Mehtap, şimdi onun da yüzünü ay- dınlatmaktadır. Öyle harab, öyle bit- kin manzarası var ki!,.. Gözlerinin altı simsiyah olmuş!... Saçları peri- şan bir halde bükülerek yüzüne dö- külüyor... Kalın ve kırmızı dudakla- rının titrediğini görüyoruz... Kirpik- lerinin gölgelediği siyah gözlerinde, dumanlı bulanık bir pırıltı yanıyor... Kız, hiç vaziyetini bozmamıştır... Heyecanlı görünmemek için elinden gelen her şeyi yapmağa hazırlandığı beli!... Yalnız ince, hasta bir ses dü- —Gelin Farük bey gelin!... Yanr- ma sokulun biraz!... Faruk yürüyor... Divanın önüne geliyor... Kız hemen elini uzatarak onu bileklerinden tutuyor ve çeki- — Yaklaşın, yaklaşın!... Dahâ yak- Jaşın!... Faruk oturuyor... - — Lâmbayı yakayım mı Mariya?... — Hayır, böyle daha iyi!... Bir dakika susuyorlar... İkisi de heyecanla birbirinin gözlerine bakı- yor... İkisinin de gözleri ıslak ve du- manlı,.. Evvelâ kız söylüyor... * —Bâvullarınızı mu almağa geği” p- KADIN KÖŞESİ Ayakkabı ve çanta Beyaz podösüet ile lâcivert di ayakkabı ile çantası. Islahiyede ümran Kasaba günden güne güzelleşiyor ve imar ediliyor program çizmiştir. Islahiyenin isi sadi bünyesini kemiren kaçakçılı önemli surette savaşılmaktadır. lâyet burada bir fidanlık da tesis miştir. Islahiye dağları mil zeytin ağacile örtülüdür, Fakat bu Jar aşısız oldukları için istifade min edilemiyor. Açılan fidanlık 769 tin cinsinin ıslahı hizmetini de göt€” cektir. Islahiyede inşa olunan binalar” hemen hepsi betonarmedir. Ulaş civarına bol yağmur yağdı Stvas (Akşam) — Bir kaç günde beri Ulaş nahiyesine ve civarına KÖY” lüyü sevindirecek bol ve berel yağmurlar yağmıştır. Üç köylünün cinayeti Diyarıbekir (Akşam) — Lice kas” sina bağlı Dilbi köyünden Aliyi O” man ve Ahmedbir olarak tüfek kurşunlle öldürmüşlerdir. Katile yakalanmışlardır. Cinayetin sebebi belli değildir. Ailemi arıyorum İsmim Kemal, babamınki (İzzet) anneminki (Melek) tir. Refik ismi de benden küçük bir kardeşim ve &8 büyüğü o zamanlar Çengelköy lis sinde olan 3 ağabeyim vardı, AM nem ve küçük kârdeşimle Sultanalr medde İmarethanede oturuyorduk Himayei Etfale verildim, 26/5/341 d Dumlupınar yatı okuluna, orada Hâkimiyeti Milliye yatı okuluna; or dan da Konya lisesine gönderildi! Ailem hakkında bir şey bilenin in saniyet > namına, Konyâ lisesi IV- 2714 Kemale bildirmelerini rica ed& — Niçin konuşmuyorsunuz?... nuşun, konuşun Faruk bey; korkm&” yın!... Bakın görüyorsunuz ya ne k# dar lâkayıd ve soğukkanlı olmağf çalışıyorum... Merak etmeyin; ne bi” dıracağım, ne de ağlıyacağım!... BÜ büyük emrivakie boyun eğmek Kk rTarını verdim!... Başbaşa geçli miz şu beş on dakikayı zehir etm& mek için elimden geleni yapmağa ç#” luşacağım!... Kiz, ağır ağır kölunu kaldırara parmaklarını Faruğun saçları aras” na koyuyor... Sonra, yanan avuçlar” nı onun yanakları üstünde gezdir” — Maziyi; bütün iztırapları, hey& canları ve acıları ilebu dakikağf unutmağa çalışacağız!... Her Şş€" bir anda gözlerimizin önünden sil melidir... Yalnız şimdiyi yaşıyacağıli Ömrümüzün nihayetine kadar pisi sürükliyecek olan bu beş on dakik” dan ibaret şimdiyi, bütün kuvvetiDi”! zi sarfederek en iyi şerait içinde gö çirmeğe gayret etmeliyiz!... A Ayağa kalkıyor... Faruğu bilekli rinden tularak pencerenin önüP doğru sürüklüyor... i

Bu sayıdan diğer sayfalar: