12 Temmuz 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

12 Temmuz 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şark misakının imzası münasebetile Sahile 10 AKŞAM 12 Temmuz 1937 (Baş tarafı 1 inci sahifede) için çok hayırlı bir eser telâkki eder, hepimize müteyemmen olmasını di- lerim, Bu mesud vesile ile zatı mülükâne- lerinin şahsi saadetleri ve kardeş Ira- kın refah ve ikbali için en samimi te- menniyatımı izhar etmekle bahti rim. K. ATATÜRK İmza merasimi nasıl oldu? Tahran 11 (A.A) — Pars ajansı iidiriyor: Şark paktının Sandabad sarayında imzasını müteakib, Türkiye hariciye vekili doktor Aras bu pâklın impara- torluk sarayında imzasına muvafakat ettiğinden dolayı majeste Şehinşaha heyetin tazimat ve şükranlarını ar- zetmiştir. İran hariciye veziri Samyi, delege- lerden her birine muahedeyi imza et- tikleri kalemleri bir hatıra olarak he- diye vermiştir, iciye bakanı bu merasimi müteakib sarayın korusuna çıkmışlar ve bir müddet sonra oraya majeste Şehinşah da gelmişlerdir. Şehinşah dost memleket mümessillerile uzun bir hasbihalde bulunmuştur. Şehinşahın azimetinden sonra ha- riciye veziri majestenin emirlerile dört devletin mümessillerine hümayun ni- Şanının birinci rütbesini ve Tahran- daki Türkiye ve Irak elğiletine de bu nişanın birer madalyasını tevdi et- miştir. İran basvekilinin nutku Tahran 11 (A.A.) — Pars bildiri- yor: İran Başvekili Mahmud Cem, üç Hariciye bakanı şerefine verdiği zi- yafette aşağıdaki nutku söylemiştir: Bay bakanlar, Tahranda büyük hadiseler olmuş- tur. Bizler bu hadiselerin yapıcısı ol- mamuız itibarile eherimiyetini kayde hiç de lüzum görmüyorum. İran ile Irak arasındaki ihtilâfın halli, dok- tor Arasın Bağdad ve Tahranı ziyateti, Naciülasillin İran hükümet merkezine gelişi, iki memleket arasındaki ihti- lâfa kati bir nihayet veren muahede- nin imzası, Feyiz Mohammedin gelişi, bütün bunlar memleketlerimiz tari- hinde emsali olmıyan hadiselerdir. Memleketlerimizi birleştiren bağla- rın sıkılaştırılmasına hadim olacak bu derece mesud hadiselerin taaku- bü karşısında duyduğum sevinci iz- har için lâyikile kelime bulamiyo- rum. Samyi ile imzaladığınız ve «Saadabad pakti» adını verdiğiniz pakt, yüksek ehemmiyeti olan bir si- yasi vesikadır. Hiç bir kimseye karşı müteveccih olmıyan bu pakt Şarkta Ssulhun en iyi zaminidir ve.majeste Şah İle sizleri hükümdarımın nezdine murahhas olarak . gönderen devlet reislerinin arzusuna sadıkane makes olmaktadır, Hariciye vekilimiz hakkında cemilekâr sözler B. Rüştü Arasın pek yakında azi- metinde dolayı çok mahzun bulun- duğumuzu söylemekle hepinize terce- man olduğumu zannediyorum. Bunun- la beraber, yapacağımız daha az mü- him olmiyan başka vazifeleri de bu lunduğunu bildiğimden ve İrandan giderken İran milletini Türk milleti. ne bağlıyan dostluğun kiymetli bir bürhanını da beraber götüreceğine kani bulunduğumdan bü müfareka- tana gönlüm ister istemez katlanıyor. Kendisine iyi seyahatler temenni ede- rim. Diğer müfarekatlar da onu ta- kib edecektir, Ve onların gayesi dost mililetlere aynı dostluğun, ve samimi ve kalbi teşriki mesainin bürhanları- ni götürmek olacaklır. - Ekselânslar, kadehimi Afganistan kralı Şah Zahirin, Trak kralı majeste Gaziyülevvelin, Türkiye Reisicumhu- ru Kemal Atatürkün şeref ve saadet- lerine ve dost milletlerin itilâ ve re- fahlarına kaldırıyorum » Afganistan hariciye vezirinin : nutku Afganistan hariciye veziri ayağa kalkarak uzun bir nutuk hazırlıyama- dığından dolayı itizar ettikten sonra demiştir ki; «Bâşvekilin nulkuna ilk önce ce- bahtiyarım ve esasen bunun içindir ki İranlı arkadaşımın davetini kabul etmiştim. Büyük teşriki mesai proje- sinin tahakkuku için bizi burada top- lamış olan majeste Şehinşah bize unu- tulmuş olan bir dersi hatırlatmıştır. Garbi Asya milletleri mütesaniddir. Kralımın eririle Tahran seyahati- ni yapmış olmakla behtiyarım.> Irak hariciye nazırının nutku Irak Hariciye nazırı Naciyülasil söz alarak İran Başvekiline teşekkür etmiş ve demiştir ki: <Müşshidi olduğunuz ve bizim de işlirakile şeref bulduğumuz tarihi hadiseler ve keza yapılan fevkalâde parlak hüsnükabul bizim için derin ve unutulmaz bir hatıra olacaktır. Saadabadda yapılan muazzam eseri | derin bir heyecanla selâmlarım. Bu- | rada, dört asil kardeş milleti temsil eden dört Hariciye nazırı iyi geçinme ve itimad eserini imzalamışlar ve sulh ve kardeşlik azimlerini resmen beyan eylemişlerdir. Tahran, Ankara, Kâbil ve Bağdad en eski medeni milletlerin bu dört merkezi elele tutuşmuşlar ve musli- hane tesanüdün terakki ve refahta en esaslı bir zaruret olduğunu tama- mile müdrik bulunduklarım göster- mişlerdir. En namlı medeniyetlerin merkezi olan ve dehaları ile emsalsiz fikir ve sanat hazineleri bırakmış olan bu milletler mükemmel bir ha- reketle yeni bir terakki eseri daha göstermişlerdir. OAtaletten uynanan Şark, hayatiyetini bir kere daha is- bat etmiştir. Saadabad paklile açılan yeni dev- rin büyüklüğü, kardeşçe itilâf, de- vamlı dostluk ve karşılıklı anlayış sa- yesinde, istikbalde çok parlak netice- ler verecektir, Milletlerimiz, enerjile- rini muslihane mesaide birleştirerek, medeni milletler arasında imtiyazlı bir mevki elde etmek ve umumi sul- ha hizmet etmekte olan temennileri- nin tahakkukuna doğru daha büyük bir emniyetle yürüyeceklerdir. Nutkumu bitirmeden evvel, mesai- mizin muvaffakiyete irişmesinde en kıymetli âmillerden olan başvekile ve mümtaz dostum ve arkadaşım Sam- yiye ve keza, Şark milletleri tesanüdü ve sulhunu en hararetli taraftarları olan ve gâyretleri kutladığımız hâdi- seye müncer olan arkadaşlarım Aras ve Falz'e derin şükranlarımı arzet- mek isterim. Kadehimi majeste Şah, ma'este kral zahir ve reisicumhur Atatürkün şerefine ve saadetine, ve kardeş mil- letlerin itilâ ve refahlarına kaldırıyo- rum. B. Tevfik Rüştü Arasın nutku Tahran 11 (A.A) — Pars ajansı bildiriyor: Türkiye hariciye . vekili doktor Rüştü Aras aşağıdaki nutku söylemiştir: Baylar, Saadabad sarayında cereyan eden ve şark için yeni bir devrin başlangı- cını teşkil eyliyen mesud hadise hak- kında mülevaziane birkaç söz söyliye- ceğim, Muhterem dost ve arkadaşla- rım bu hadisenin şark milletleri ta- rihinde teşkil ettiği emsalsiz ve şeref- li sahifeyi açıkça ve belâgatla #eba” rüz ettirdiler. İmza ettiğimiz pakt, ayni mahi- yetis diğer taahhütlere inzimam eden ve sulh davasına müessir bir yardım teşkil eden basit mıntakavi bir anlaş- ma mıdır? Buna sadece evet cevabı verilemez, Vakıa paktın metni, buna iştirak edenlere kendilerini alâkadar eden meseleler karşısındaki hattı ha- reketlerini tanzim için ancak bir is- tişare taahhüdünü tazammun eyle- mektedir. Paktiş ne karşılıklı yardım, ne de askeri bir taahhüd zikredil- miş değildir, Hâttâ şunu diyebilirim ki, muhteviyatı itibarile bu pakt Mil- Jetler cemiyeti paktının derpiş ettiği muntakavi paktların en basitidir. Eğer tahlilimizi burada kesecek olur- sak sulh davasının ancak naçiz bir yardımcısı olduğunu ve daha çok mühimlerine bir lâhika teşkil eyle diğini müşahade ederiz. Bu pakt Türkiyeye yeni ne gibi bir şey getirmiştir? İstanbulun emniyeti için Şahın lütufkâr beyanatı Anado- lunun dağlarında ve bütün Türkle. rin kalbinde hâlâ çınlarken, mümtaz Irak devlet adamlarının bağlılık te- ken, ve Afgan 2imamdarları da mem- leketim hakkında bir çok vesilelerle samimi ve vefakâr dostluk hislerini izhar etmiş iken bu pakt teahhüt iti- barile mevcuda daha fazla ne ilâve edebilir ki... Karşılıklı muhabbet B. Tevfik Rüştü Aras paktın pisko- | lojik bakımdan ehemmiyetini teba- rüz ettirdikten sonra de ir ki: Cihanın bu kısmında biz kardeşli- ndık. Şimdi biz asırlarca süren geçimsi i ve bu mıntakaları o ka- dar uzun zamandanberi harab eden ve kökleşmiş addedilebilecek olan kin- lerin yerine karşılıklı muhabbet his- lerini ikame ediyoruz. Kollarımız, bütün dostluğumuzla bütün milletle- re açıyoruz. Bunü yalnız onlarla mes- ud bir şekilde mevcud iyi münasebet- leri idame için değil fakat aynı za- manda her milletin nefine olarak mezkür münasebatı daha ziyade in- kişaf ettirmek için yapıyoruz. Biz öyle milletlere mensubuz ki, tarihleri en şanlı zaferlerle dolu ol- duğu kadar en bedbaht mağlübiyet- lerle de doludur. Bu hususlarda di- ğer herhangi bir millete gıpta edece- gimiz hiç bir şey yoktur. Bizim mil- letlerimizin asırlarca mahrum kalmış oldukları bir şey varsa o d# en parlak medeniyetlerin beşiği olan bu kıtada sevmek ve sevilmek idi. İstediğimiz siyaset Şunu beyan etmek isterim: Biz cihanşumül, bir muhabbet siyaseti istiyoruz. Öyle bir hararetli muhabbet ki, kürrei arzın hududları içinde de kaimdir. Biz Milletler cemiyeti aza- sından bir bitaraflar grupu teşkil ediyoruz. Bu gurubtan hiçbir mütecaviz en ufak yardım bekliyemez. Bu gurubun yardımı olsa olsa ancak İecavüze uğ- rıyan lehine olarak tecelli edebilir, BİZ müstebit ve sulhcu bir siyaset takib eden milletler gurubuyuz. Sulh ideali- ne samimiyetle bağlıyız. Çocuklarımı- zı sükün içinde yetiştirmek tarlaları» | muzı da emniyet içinde sürmek istiyo- ruz. Bahliyar milletler çerçevesi için- de milletlerimizin refah ve saadetini | temin etmek istiyoruz. Ordularımız Eğer harbten istikrah ediyorsak bu, herhalde ondan korktuğumuzdan de- gil, hiç bir meseleyi hal ve tesviye ede- mediğinden hiçbir tarzıhal getireme- diğindendir, Biz ordularımızı derin muhabbetle severiz, yalnız emniyetimizin en mü- kemmel zâmini “oldukları için değil | fakat disiplin, fedakârlık ve vatan- perverlik nümunesi oldukları içindir. Kuvvetler arasındaki nisbet değişmez olunca, beşeriyet kuvvetlerin tedricen tahdidini kabul edince, traktörlerimi- zi Lop bataryasından sökerek tarla- larımiza iadede ve toplarımızı dâ eri- lerek çok daha faydalı âletler yap- makta ilk biz olacağız, İnönünün sözleri İnöhünün Büyük Millet meclisi önündeki beyanatını hatırlatırım. Herkes sulh davasile meşgul oluyor. Milletlerin ekserisi beynelmilel sulhü sağlam esaslar üzerine oturtmak ted- birlerini arttırıyor. Fakat biz, sulh davasının samimi ve sadık hâdimleri- yiz. Biz beynelmilel sulhü korumak için bizzat kendi vasıtalarımızla alı- Şiyoruz. Biz memleketlerimizin selâ- met ve menfaatini sulhta buluyoruz ve beynelmilel sulhün hattâ hudud- larımızdan çok uzak yerlerde de olsa bozulmasını kendi o menfaatlarımiza, uygun görmüyoruz. Milletler camiası içinde kuvvetli millet olarak yapmakta olduğumuz mesaide siyasetimize hâkim olan mü- talealar ve saikler işte bunlardır. Bay Tevfik Rüştü Aras, devletlerin münasebetlerinde iktisadi bağların ehemmiyetini tebarüz ettirdikten son- Ta demiştir ki: «Bu payıtahtın merkez olduğu me- sud hadiseleri olduğu gibi izah etme- den nutkumu bitiremiyeceğim, Türkiyeden hareket ederken . ye. güne hedefim memleketimin Irak, İran ve seyahatimi bitireceğim. Moskova ile bağlılığının ifadesini ge- tirmek ve'onu teyit etmekti, Bu ge yahatı, İmzasına iştirakle bahtiyar olduğum bü pakın akdi mülâhaza. | Istanbulda susuzluk tehlikesi var mıdır? (Baş tarafı 1 inci sahifede) daha fazla zamanda dolduğundan çeşme başları çok kalabalık oluyur. Yalnız Terkos suyu eskisi gibi bol- Terkos gölünde kâfi miktarda su mevcut olduğundan uzun müddet, yağmur yağmasa bile Terkos Ssuyu- nün azalması ihtimali mevcut değil dir. Bendi: suyun ması yü- zünden Kırkçeşme ıları kesilecek olursa su ihtiy: temin edilecektir, Diinkü sıcak bütün şiddetile Sıcaklar devam ediyor. Dün termemetro 34 dereceye kadar çıkmıştır. Günün pazar olması ve sıcağın şiddeti yüzünden dün İs- tanbul halkının yarısından fazlası plâjlara, Boğazın yukarı taraflarına | gitmişlerdir. Florya plâjı insan al mıyacak halde id. Dün trenler 40 bine yakın yolcu taşımışlardır. Oto- mobille gidenler de bir kaç bini bu- Tuyordu. | Boğazın yukarı sahilleri, bilhassa Büyükdere, Sarıyer, Sular dün çok ka- İ labalıktı. Vapurlar, otobüsler müte- İ madiyen insan taşıyorlardı. Adalara, Kadıköy, Çamlıca, Suadiye tarafları- na gidenler de çoktu Sıcaktan iki kisi öldü, bir kisi bayıldı Üsküdarda ot: 50 yaşlarında Tevfik, evvelki gün dükkânında otu- rurken birdenbire üstüne fenalık gel- miş ve düşüp ölmüştür. Tevfiğin kalb durmasından öldüğü anlaşılmıştır. Gene Kasımpaşada oturan Mah- mud adında bir bekârın dün akşama kâdar evinden çıkmadığı görülmüş ve evine girildiği zaman kendisinin öldüğü görülmüştür. Mahmud kalb | sektesinden ölmüştür. Alman tabaasından bir tüccar Eminönündeki yazıhanesinde oturur- ken sıcaktan birdenbire"üstüne fena- * lık gelmiş ve düşüp bayılmıştır. Fenerbahçe milli küme şampiyonu oldu (Baş tarafı sekizinci sahifede) Bir aralık Güneş sağ muavini Da- nişin Fikret tarafından yapılan sert bir şarjla bir müddet için oyundan çıkması Fenerin hâkimiyetini kolay- laşlırdı. Fakat Güneş müdafaasının, bilhassa kaleci Cihadın enerjik ve gü- zel oyunları Fenerin sayı yapabilme- sine imkân bırakmıyordu. Fenerbahçelilerin daha devamlı tazyiklerine rağmen Güneşin daha az olmakla beraber her akını Fenerba- çe için tehlikeli oluyordu. Bununla beraber devre Güneş lehine 140 lık netice değişmeden bitti, İkinci devreye geçmeden evvel şunu söyliyelim ki bu maçın ilk devresi gibi oyunları sahalarımızda her zaman görebilmeği can ve gönülden dileriz. İkinci devre Güneşin seri bir hücu- mu ile başladı ve eşapelik bir pası alarak kaleci ile karşı karşıya kalan Rasihin sıkı bir şütünü Hüsam tuttu. Bundan sonra gene Fenerbahçenin hücumları başladı. Fenerbahçelilerde gol çıkarama- maktan mütevellit bir asabiyet sezili- yordu. Güneş müdafaasının, hele Cİ- hadın mükemmel kurtarışları Güne- şin galibiyet vaziyetini devam ettiri- yordu. Bu sırada Güneş kalesi önün- den topu hücum hattına geçirmek İs- teyen Selahaddine Esad üstüste ve kısa kısa tekmeler vurdu. Bundan si- nirlenen Selâhaddin fena bir hareket olarak Esadın yüzüne vurdu. Hakem Selâhaddini oyundan çıkardı. Bu dakikadan itibaren on kişi ka- lan Güenşin oyunu bozuldu. Esadı çıkarmayıp yalnız Selahaddini saha- dan çıkaran ve şüpheli bir vaziyette Güneş aleyhine bir penaltı veren Gü- neşli hakemin, ondan sonraki karar- larile de Fnerbahçeyi tuttuğu hissi uyandı. Bu hissin belirmesi, sporu, asil bir sından tamamile âri olarak yaptım. Ancak Bağdadda beni bekliyen bu güzel sürprize muttali oldum. Bilmem, akdile Avrupa hududlarını siyaseten ve iktisaden Himalaya kıyılarına ka- dar tevsi ettiğimizi zanneylediğimiz bu patın şumul ve muhteviyatından iki büyük komşumuzun haberdar e- dilmiş olduğunu söylemeğe lüzum var mı? Dostum ve arkadaşım Sanıyiye na- zikâne misafirperverliğinden — dolayı teşekkür eder ve kadehini majeste Şah hazretlerinin, altes Velihatın ve imprator hanedanının sıhhat ve saa- detlerine kaldırır ve İranın refah ve itilâsına içerim. Nesredilen resmi tebliğ Tahran il (A.A.) — Pars ajansın- dan: Şark paktının imzasından sonra neş- rolunan resmi tebliğin metni şudur: İran imparatorluğu, Irak ve Afgan krallıkları ve-Türkiye - cumhuriyeti hariciye bakanları arasında müzake- re edilip Cenevrede İran, Irak ve Tür- KA is Sah adim? niz br ğiriyne liken» Sn öp MAİ ii dm ii ği terbiye hareketi olmaktan ziyade bir dedikodu ve siyaset haline getirmiş bâzı kimselerin Güneşin Fenerbahçeyi şampiyon çıkarmak için yenileceğini işaa etmiş olmalarından ileri geliyordu. Haibuki en dürüst hakemlerimizden olarak tanıdığımız Şazi Tezcanın dünkü maçı idare şeklini, mensub ol- duğu Güneş klübü lehine hareket et- miş olmak korkusu içinde yapmış ol- masına hâmlediyoruz ve bunada eminiz. Aksini biran İçin düşünmek imkâ- nı olsa, Şazinin Güneş aleyhine ikin- ci penaltıyı vermemesi, verdiği Lak- dirde Yaşarın bir akında Rasihi elile tutmak suretile yaptığı favülden Fe- nerbahçe aleyi olan bariz ponal- tıyı da vererek 1 beraberlikle bi- tirmesi ve bu suretle Fenerbahçenin şampiyonluğunu temin ettiklen baş- ka Güneşi de dördüncülüğe düşür- mek değil, üçüncülüğe çıkarması lâ- zımdı, Spor dedikoducularına ve siyasile- rine hitab ediyoruz: Bu gibi yersiz ve manasız dedikodular ayıptır ve sporun asaletini kaybetmesinden baş- ka bir şeye yaramıyor. Neyse gelelim maçın devamma: Fenerbahçe Faruğun topu el ile tut- masile penaltıdan yaptığı ikinci gol- le galib vaziyete gelince tazyikini art- tırdı ve Niyazinin bir galile de netice- yi 3-1 e çıkardı. Dün Güneşin ilk devredeki çok gü- zel oyununa mukabil Fenerbahçe de umumiyetle hâkim oynadı. Eğer ha- kem, yukarıda söylediğimiz gibi, ken- di klübünü tutmuş olmak zehabını uyandırmaktan korkarak büsbütün başka bir zannın uyanmasına vesile vermemiş olsaydı hiç şüphesiz ki bu maç bu seneki milli küme maçlarının en güzeli, en temizi, en zevk vereni olurdu! Sadun Galip m kiye arasında 2 teşrinlevvel 1937 de parafe edilen ve sonradan Afganis- tan tarafından da tamamile kabul ve tasvip olunan paktı bugün, 8 tem- muz 1937 tarihinde Tahran Şemiran- da Sandabad sarayında lamışlardır. Bu paktı, imzalıyan dört memleket arasında mevcud samimi ve kalbi mü- nasebattan olduğu kadar onlara reh- berlik eden ve gerek omöhfaat iş tiraklerini ve gerek sulha ha dim kılmıya azmetmiş bulundukları- nı kardeşçe tesanüdü teyid eyliyen dostluk zihniyetinden mülhem ol maktadır. Afganistan, Irak ve Türkiye hariciye bakanları Tahrandaki ikametle- | ri esnasında başvekil Mahmud Cam ve hariciye bakanı Samyi ile mütead- did mülâkatlarda bulunmuşlardır. Bu dörtler mülâkatları tam görüş birli- ginin müşahedesine imkân vermiştir. Bu tebliğ, Afganistan, İrân ve Tür. kiye hariciye bakanları tarafından imzalanmıştır, imza- “> Gi dll ii sb deği

Bu sayıdan diğer sayfalar: