4 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM 4 Ağustos 1937 Türkiyede 8,816,299 JLiman tedkikleri Malatyanın imarı| SAD Köşesi hektarlık orman var manların miktarını hesab ettirdi Ziraat Vekâleti or yeni baştan Anakra (Akşam) — Ziraat Vekâleti “Türkiyedeki ormanların miktarını yeni baştan hesab ve tesbit etmiştir. Bu hesaba göre memleketimizde Şiş B,357,000 hektar koru, 3,459,299 hek- tar baltalık ki ceman 8,816,299 hektar orman mevcuttur, Bunun 4,300,000 hektarı Marmara Ove Karadeniz, 3,051,000 hektarı Akdeniz, 865,399 hektarı Doğu Anadolu ve 600,000 hek- tarı da Orta Anadoludâdır. Ormanlrımızın hangi vilâyetleri- mizde nekadar olduğu da şu suretle hesab edilmektedir: Antalya dhllin- de 674,000, İçelde 428,000, Balıkesir- de 401,200, Bursada 304,700, Tokatta 461,000, Kastamonu da 352,064, Kırk- Jarelide 344,200, Bolu da 337,139, Kü- tahyada 325,503, Eskişehirde 282,218, Zonguldakta (218,100, - Kocaelide 216,000, Seyhanda 245,677, Denizlide 242,000, Bilecikta 228,000, Cebelibere- kette 217,159, Çankkalede 217,000, Sinopta 208,691, Çankında 208,000, Mersinde 187,038, Konyada 188,100, Aydında 179,771, Ankarada (179,000, Çorumda, 171,000, Muğlada 164,000, Amasyada 152,000, Sıvasta 159,000, Orduda 129,455, Erzurumda 126,950, Giresunda 123,050, Yozgadda 95,000, İspartada 92,300, Samsunda 880,035, , Edirnede 83,243, Karsta 68,000, Kay- seride 67,000, İstanbulda 60,000, Ma- raşta 34,300, Afyonkarahisrda 47,864, 'Tekidağda 43,838, İzmirde 42,000, Ma» nisada 40,000, Erzincanda 30,500, Trabzonda 23,395, Karahisarda 23,500, Bolu ormanlarından bir görünüş Rizede 11,084, Artvinde 9,7194, Gü- | müşhanede 7,809, Niğdede 6,550, Kır- şehirde 2,000 hektar orman vardır. Uçak modelciliği Türk Hiava Kurumu, yurddaşlar ve bilhassa mektep talebesi arasında tay- yareciliğe karşı mevcut slâkayı arttırmak üzere memlekette uçak modelcili- gine büyük mikyasta ehemmiyet veriyor. Bu cümleden olarak, geçende de yazdığımız gibi, Kültür bakanlığı ile mutabık kalarak İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Sivas, Balıkesir, Edirne muallim mekteplerinin elişi öğretmenlerile Manisa, Denizli, Muğla, Çorum, Samsun, Çankırı, İzmit, Bolu, Kırşehir, Amas- ya, Çanakkale gibi vilâyetlerden birer ilk öğretim enspektörü davet etmiştir. Bunlar için Sanayi mektebinde uçak modelciliği kursu açmıştır. Kurs bittik- ten sonra bu gençler mıntakalarına ceklerdir. giderek modelciliğe ehemmiyet vere- Yukarda uçak modelciliği kursunda bulunanlar modelleri uçururlarken görünüyorlar. (AKŞAM) ın ödebi romani Tefrika No. 5 Mehtep arkadaşları İki nişanlı akşamın körfezi serinle- ten loşluğu içinde biribirlerine soku- larak köşke doğru yürüdüler. “ "Tesadüfler bir hafta evvel bir ara- da gülüp eğlenen dört arkadaşın dü- ün şenliklerini bir güne getirmişti. Göztepede Âsudenin düğünü tan- tanalı bir şekilde yapilirken Feriha Esad Bursada Çelik Palasta gelin olü- yor, Leylâ Şakir de nişanlısının yanı- na Nazilliye gidiyordu. Düğünleri ora- da, fabrikada yapılacaktı. Ayni gün tayyare yüzbaşısı Cevadia Cananın düğünleri Seydiköyde hava kahra- manları arasında yapılıyordu. O günkü posta ile İstanbula gide- €ek olan Cevvale en çok sevdiği Âsu- denin bu mesud gününde bulunmak için seyahatini tehir etti. Yüzlerce davetlinin doldurduğu büyük setli bahçe bir eğlence yerine dönmüştü. İki muzika ayrı ayrı yerlerde fasıla Me dans havaları ve klâsik parçalar çalıyor, ediyor, yaşlılar ağaç altlarında müte- mâdiyen dağıtılan dondurmalar, şer- betlerle serinliyorlardı, gençler yüksek tarasta dans | Bürhan Cahid İzmirin bu zengin ve eski ailesi bir tane olan Âsudelerinin bu mesud gü- nü için hiç bir şey esirgememiş görü- nüyorlar, İzmirin bütün meşhur çehreleri bu- gün Göztepenin bu güzel köşkünde toplanmış gibi. Bilhassa ticaret âleminin ileri ge- lenleri burada göze çarpıyorlar. Âsude şık ve güzel. Limon çiçekle- rile süslü başı pek muhteşem. Kalaba- lik-arasında en yakın sevdiklerile bile meşgul olamıyor, Misafirlerin ve dost- ların tebriklerine birer kelime ile c€- vap vermek bile mesele. Cevvale, Nilüfer ev Elvan bir hafta önce beraber yemek yedikleri arka- daşlarının düğününde bulunan en ya- kın dostlar oldukları halde onlarla bile uzun uzadıya konuşmak fırsatını bulamıyor. Arasıra onu yalnız buldukları za- man sokuluyorlar. AÂsude bu mesud gününün neşesine kanamamış gibi yorgun görünüyor. Arkadaşları sokul- dukça onlara derd yanıyor. Cevvalenin iri yeşil gözleri şimşek gibi; İngiliz mühendisler dün akşam İzmirden geldiler Gibs müessesesi sahibi B. Gibsin riyasetinde ve İktisad Vekâleti Deniz ve Hava müsteşarı B. Sadullahın re- fekatinde İzmire giden İngiliz mü- hendisler grupu dün akşam şehrimize dönmüşlerdir. Gibs müessesesi, İzmir lmanmın tesisatlandırma projesini Londrada hazırlıyacak ve Zonguldak limanına aid proje ile birlikte İktisad Vekâle- tine gönderecektir. İstanbul timanının kömür mınta- kasından başka ikinci tesisatlandır- ma plânı için bugünden itibaren )i- man dahilinde tedkiklere başlanacak- tır. Öğleden evvel Liman işletme ida- resinde mühendislerin iştirakile bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda müsteşar B. Sadullah da bulunacak- ar. İstanbul limanındaki tedkikler iki veya üç günde bitirilecektir. B. Gibsin buradan Ankaraya git- mesi ihtimal dahilinde görülüyor. Mühendisler tedkiklerini bitirdikten sonra şehirde gezintiler yaparak gör- meğe değer yerleri dolaşacaklardır. B. Gibs ve arkadaşları önümüzdeki haf- e memleketlerine dönecekler- Bisikletle seyahat gen bir genç Wyss Robert namında İsviçreli bir genç 20 mayıs 1937 tarihinde Freborg- dan hareket ederek İtalya, Yugoslav- ya, Arnavutluğu, Yunanistan ve Bul- gâristanı dolaştıktan sonra Edirne yo- Tu ile İstanbula gelmiştir. 22 yaşında olan Wyss 4500 kilomet- relik bir mesafe katetmiştir. Kendisi mimar mektebinden mezundur. Seya- hate bisikletle çıkmasına sebep, ucuz olması ve geçtiği memleketleri yakın- dan tanımak imkânını bahşetmesidir. 8ol ayağının sakat olmasına rağmen İstanbula kadar bisikletle gelişi doğ- rusu muvaffakıyettir. İstanbulda birkaç gün kaldıktan sonra Anadolu tarikile Suriye ve Ira- ka gidecektir. Dur bakalım küçük hanım, di- yor, evliliğin angariyeleri böyle tatlı tatlı başlar işte! Fakat bu iğnenin Âsudeyi acıtma- dığı belli, Genç kız bu yorgunluğa, bu merasime, teşrifata rağmen halin- den memnun gibi, gülüyor. Cevvale ona erkek esaretinin ne ta- hammül edilmez bir iztırab olduğunu anlatmak için fırsat ararken Elvanla Nilüfer bahçenin kuytu köşelerinde fı- sıldaşıyorlar. Elvanın, kardeşi için Nilüferin fikrini anlamak istediği mu- hakkak. Çünkü Nilüfer daha heye- canlı görünüyor, Geç vakte kadar süren düğün me- resimi belki bir çoklarını memnun et- mişti. Bütün davetliler doya doya ye- mişler, içmişler, güzel bir gün geçir- mişlerdi. Bütün bu şenlikten istedikleri gibi, zevk alamıyan dört kişi vardı. Başta şerefine binden fazla insanın eğlendi- ği gelindi. Bu düğün onun için haki- kat bir yorgunluk olmuştu. Hayatını bağladığı erkek zaten yabancısı değil- di. Küçüktenberi beraber büyümüş- lerdi, Sonra ne zamandır ayni çatı al tında oturuyorlardı. Akşam sabah de- nizde ve koruda beraberdiler. Gecele- ri kolkola mehtabı seyretmek için Po- Ugona kadar gidiyor. Otomobille Bor- novada, Yamanlarda gezintiler yapı- yorlardı. Onun için bu merasim ha- süratle ilerliyor Caddeler ve “ve büyük binalar yapılıyor, vali çok eleizer Malatya (Ak- şam) — İsmet İnönü parkı nın bir kısmın- da çocuk esir. * geme kurumu tarafından yâr Malatya valisi B. dariki için İs- İbrahim Etem tanbula bir memuru mahsus gönde- rilmiştir. Evvelce Ankarada yapılmış olan şehir imar plânmın tatbikine hararetle devam edilmektedir. İstas- yondan şehre kadar dört kilometre uzunluğunda bulunan caddenin par- ke ile döşenmesine başlanmıştır. Hü- kümetin önüne rastlıyan meydan- hkta büyük bir park yapılmasına da karar verilmiştir. Şehirle istasyon arasında yapıla» cak olan ve temeli atılmış bulunan dokuma bez fabrikasının inşaatı, her gün biraz daha ilerlemektedir. İstas- yondan fabrikaya kadar yapılacak olan demiryolunun geçtiği arazi tes- bit edilmiş, istimlâk muamelesine de başlanmıştır. İstasyonun şehre uzak- lığı yüzünden vesalti nakliye bakr mından müşkülâta maruz kalan hak ka sühulet olmak üzere iki otobüs getirilmiş ve işlemeğe başlamıştır. Bu otobüsler evvelce 40 kuruşa yolcu taşırken bu ücret beş kuruşa indiril- miştir. Bütün bu işlerde tam bir gayretle yılmadan ve yorulmadan uğraşan vali B. İbrahim Etemin mesaisi zikre şayandır. Vali, imar işlerile yakından alâkadar olarak her gün bizzat ya- pılan işleri kontrol etmekte ve lâzım gelen direktifleri vermektedir. Malatyanın ihtiyaçları kısmen tat- min edilmiştir. Yalnız bir dileğimiz daha vardır ki o da bugün pek ihti- yaca elverişli bulunmıyan lise bina- mızın dar olmasıdır. Lisede 800 kadar talebe bulunuyor. Ümid ederiz ki Kül- tür Bakanlığı pek yakında Malatya- nın bu dileğine de bir çare bulacaktır. Bağ hastalıklarile mücadele Gaziantep (Akşam) — Ziraat mü- cadele müdürlüğü bağlarımızdaki kül- leme hastalığı mücadelesine devam etmektedir. Üçüncü kükürülemeye başlanmıştır. Mücadeleden iyi netice- ler alınmış ve halk bağ kükürdleme- nin usulünü ve faydalarını yakınen öğ- renmiştir. Önümüzdeki senelerde mücadele müdürlüğünün yaptığı mücadeleyi halkımız kendiliğinden yapacaktır. yatlarında hiç bir değişiklik yapacak değildi. Âsudeden sonra üç arkadaşı geli- yordu. Onlar da bugün bir hafta ev- velki gibi kana kana ve teklifsizce eğ- lenememişlerdi. Yalnız Nilüfer bu- günkü başbaşa konuşmalardan duy- duğu zevkle dudaklarını çiçeklenmiş gibi gülüyordu. Misafirlerin en arka- sında Âsudeyi bir daha tebrik edip öpüşürlerken Elvan bu müjdeyi ilk defa ona verdi: — Nilüferi ağabeyime alıyoruz Âsu- de. Sen de düğünlerine geleceksin de- gil mi? Daha bir kaç gün evvel bu neticeyi nişanlısile konuşan oÂsude sevincin- den genç kıza bir daha sarıldı, öptü: — Tebrik ederim Nilüfer, Şadan bey sana lâyık bir hayat arkadaşıdır. Fa- ruk onu İyi tanıyor. Dur ona ben de müjde vereyim. Ve biraz ileride misafirlerini geçi- ren delikanlıya seslendi: — Faruk, koş. Mühim bir haber var. Siyah elbisesi içinde bugün daha s8- vimli ve zarif görünen genç adam ge- Mir gelmez ona Nilüferi gösterip: — Bak Nergis gözlü Nilüfer de ev- leniyor. Hem kimle biliyor musun? Konuştuğumuz gibi Elvanın ağabey- si Şadan beyle! Faruk hafifçe iğilerek elini genç Beyaz ayakkabı, çanta ve kemer a. Beyaz podösüctten ayakkabı, çan- ta ve kemer, Abdülhamid YETESesİnin bir davası Filistinde iz civarındaki bir çifliği istiyor "Times bildiriyor: Abdülhamidin vâ” rislerini temsil eden Selimin Filistin hükümeti aleyhine açtığı verasel da vası yakında neticelenecektir. Abdül hamidin varisleri Gaza civarında bü” yük bir çifliğin kendilerine aid oldur ğunu iddiz ediyorlardı. Tapu detterin- de bu arazi Abdülhamid namına ka yıdlıdır. Muhakeme bugün karar ve- recekti. Fakat reis Gressal ile âza AZİZ Davudi arasında ihtilâf çıktığından karar tehir edildi, Gressal verese lehi“ ne, Aziz Davudi aleyhine karar ver- miştir. Mahkemenin kararı büyük bir ehem” miyeti haizdir. Çünkü verese lehin- de karar verildiği takdirde bu karar anların Filistinde devlete aid bütün #razinin, Rodosta mühim toprakların ve Musul petrollarının Abdülhamid veresesi tarafından talep edilmesi için emsal teşkil Mleçeliir. Afrin köprü ikmal edildi Gaziantep (Akşam) — Kilis - İsla- hiye yolunda inşasına başlanan Afrin köprüsü tamamlanmıştır. Vilâyetin en büyük köprüsü olan bü köprü be- tanarme ve tek kemerli yapılmış olup uzunluğu 45 metredir, Vergi tahsilâtı Gazianlep (Akşam) — Vilâyetimis Maliyesinde vergi tahsilâtı çok iyi gite mektedir. Kazanç vergisi tahsilâti yüzde 90 ve sayım vergisi tahsilâtı da yüzde yüzdür. Üç kaçakçı yakalandi Diyarbekir (Akşam) — Urfadan te darik ettikleri 40 ceketi satmak için buraya gelen Mehmed, Celâl, Mehmed Ali namında üç kaçakçı yakalanarak adliyeye teslim edilmişlerdir. — Tebrik ederim hanımefendi. Şa“ dan kıymetli bir gençtir. SaadetiniZ gününde bizi unutmazsınız zannede* rim. Nilüfer heyecandan kızarıyor, şaşı” ri Bir adım ileride bütün bu muhave* renin lisanımı anlamıyan ecnebi gibi duran Cevvale elini bir daha Âsudeye uzattı: — Allaha ısmarladık kardeşim. Beni de yarın gidiyorum. Artık mektuplâ konuşuruz. Ben sana muntazaman vaadediyorum. Eğer Fs . rTuk beyefendi müsaade ederlerse sen de beni cevapsiz bırakmazsın deği mi? Faruk hayretle başını çevirdi! — Anlıyamadım Cevvale hanım€ fendi, Âsudenin arkadaşlarile mektup” laşması bir mesele midir? Genç kızın ince kaşları ifade etmek ister gibi hareket ediyor” du. Bir münakaşa başlamak istidaği gösteriyordu. İskarpininin ucu W9 kumları oynatarak dedi ki: — Kimbilir efendim, erkekler kadı hürriyeti için pek hasistirler. Belki arzu etmezsiniz! Faruktan evvel Âsude atıldı; — Hâyır Cevvale, erkekler hakkın da hep fena düşünüyorsun. Emin al ki erkeği zalim yapan da gene kadın” dır, (Arkası var) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: