20 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

20 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AEŞAM İzmir Fuarı bugün saat 18 de büyük merasimle açılıyor Fuara rağbet ve Fuarı gezenlerin mikdarı her sene a Fuardan iki görünüş İzmir 20 (Akşam) — İzmir enter- nasyonal fuarı bugün büyük merasim- yaretçi çekecek mükemmeliyettedir. Bu seneki fuarda teşhir işine geniş le açılıyor. İzmir, büyük şenlik gün- | bir yer ayrılmıştır. Muhtelif sanayi lerinden birini daha yaşıyor. Şehir, bu iktisadi büyük hâdise münasebetle donanmıştır. Halk, neşe içindedir, Şe- hirde görülmemiş bir kalabalık var. Bütün ticarethaneler ve dükkânlar, durmadan işliyor. İzmir fuarının, Türkiye ve Ege iktisadiyatımdaki To- lü çok büyüktür. Bilhassa İzmir şeh- ri, fuardan azami istifadeyi temin ediyor. Bu seneki fuar, geçen yıllara naza“ ran daha mütekâmildir. Yeni ve bü- yük birçok paviyonlar inşa edilmiş, yollar beton yapılmış, civardaki bü- tün yollar parke döşenmiştir. Teşcir faaliyetine ehemmiyet verilmis, para- şüt kulesi ve sağlık müzesinin inşaatı bitmiştir. Fuar esnasında paraşütle atlama sporları, İzmir sporuna bir yenilik ve fuar için bir alâka temin edecektir. Sağlık müzesi de ayrıca zi- (AKŞAM) ın edebi romani Mehtep arkadaşları Böyle bir vaziyete düşeceğini, Âsu- deyi böyle göreceğini hiç ümid etme- mişti. O meslek hayatının ilk muvaf- fakıyetlerini anlatmadan bir çok tak- dirler, tebriklerle karşılanacağını zan- nediyor ve bu ilim, fen hayatına ait bin bir sualle karşılanacağını bekli- yordu. Bu bir iki saatlik dostluk sahnesi anlatmıştı ki senelerin biribirine per- ginlediği mektep arkadaşlığından son- Ta girdikleri yeni âlem, yeni hayat onları mesafelerle biribirlerinden uzak- laştırmıştı. Daha bir iki saat evvel ilk sarılıştıkları zaman vücutlerinin ha- raretini paylaşacak kadar samimi, biribirinin yakını gibi göründükleri halde aradan geçen dakikalar müte- madiyen onları biribirinden ayırmıştı. Cevvale arkadaşını dinledikçe ona | “serbest, değişik, daima hareketli bir hayat verebilecek olan ailesinin zen- ginliğine rağmen daha on sekiz yaşın- da anne oluşundaki samimi heyecana Şaşıyor. Dikkatle, ibretle onu . dinli- yordu. Zavallı Âsude taze gül gibi parlak renginin solduğunu, göz bebeklerinde- müesseselerimiz, mamulâtını ayrı ây- rı paviyonlarda çok zengin bir şekilde teşhir etmektedir. Vilâyetler, İzmir Ti- caret odası, İzmir vilâyet paviyonlari- le Manisa vilâyeti ve Türkiye Ticaret odaları paviyonları zengin ve kıymetli mahsullerimizin geniş mikyasta teş- hirini temin ediyorlar. İş bankası, Sü- mer bank ve İnhisarlar paviyonları çok güzeldir. Mehmd Ruşen, Şark sana- yi ve Turan fabrikaları müşterek bir paviyon inşa ettirmişlerdir. Vakıflar paviyonu, vakıf eserlerini zengin bir şekilde göstermektedir. Fuarın arka tarafında mimar Necmeddin Emre tarafından inşa edilen hâyvanatı vah- şiye paviyonu, fuar ziyaretçilerinin ehemmiyetle alâkasını çekecektir. Fu- | ar gazinosu, tadilâtla genişletilmiş ve | geçen seneye nazaran daha mükem- mel bir hale getirilmiştir. Tefrika No. 21 Ber Ge ki O genç kızlık alevinin söndüğünü nasıl olup ta farketmiyordu. Nihayet salondan çıkarılan Şık bir araba içinde dadı Oyayı getirdi. Âsude ellerini çırptı: — Küçük hanım geliyor. Bak Cev- vale, güzel değil mi? Dadının çektiği ince tülün altından güzellik ve çirkinlik hesabına hiç bir şey ifade etmiyen pembe, çiy bir et parçası görünüyordu. Cevvale iğildi: — Çok güzel! dedi, Baksana yüzü- nün hatları hep sana benziyor. Ve bunu söylerken arkadaşını mem- nun etmek gibi garib bir mecburiyet- le hareket ettiğine inandı. Muhakkak ki artık olduğu gibi gö- rTünmek, düşündüğünü söylemek ve hissetliği gibi gülüp ağlamak gibi duygu ve insiyaklarını kaybediyordu. Hayat yavaş yavaş onları başka bir cephe, başka bir çerçeveden görünme- ğe mecbur ediyordu. Mektep arkadaşile ayrıldıkları yol rtmaktadır o kadar birihirinin aksi idi ki bu vak- tinden evvel ana olan, yarın öbür gün belki de bu bebekleri sıraya dizerek Fuar sahasındaki paraşüt kulesi Bu sene fuar inşaatında hep genç ve muktedir mimarlarımız ve bu me- yanda belediye fen hyeti çalışmıştır. Dekorasyon işine de ayrı bir ehem- miyet verilmektedir. Bu seneki fuara İngiltere, Sovyet Rusya, Yugoslavya, Yunanistan, İtal- yan ve Suriye hükümetleri resmen İş- tirak etmektedirler. Fuar esnasında İzmirde mühim spor temasları yapı- lacaktır. Temsili mahiyetteki bu te- maslar da İzmire fazla miktarda spor hevskârı topliyacaktıre. Muhtlif yıllarda İzmir fuarma işti- rak eden müesseselerle ziyaretçilerin miktarı şudur: Yerli Kenebi Ticaret Fuarı firmalar firmalar Odaları gezenler Mı 1993 9 3 240,000 155 194 “ 30 288,500 191 1435 rn 33 411009 248 1938 7 Li 361527 Bu sene fuara iştirak eden müesse- selerin ve fuar ziyaretçilerinin geçen yulardan çok olacağı anlaşılmaktadır. dallânıp budaklanmış bir ağaç gi kartlaşacak genç kadına kendi hu- dudları, düşünce zaviyeleri haricinde- ki hayattan bahsetmek bile mânasız olacaktı. Şimdi bebeğini kucağına alarak | kuş diline benzer bir garib lisanla ko- | nuşmağa çalışan bu genç anne hattâ | misatirini bile unutmuş gibi çocuğun çamaşırı, sütü, örtüsü hakkında hiz- metçilere, dadıya emirler veriyor, yavruyu kucağında hoplatıp oynata- Tak eğleniyordu. N Anlaşılıyordu ki genç kadın için ar- tık hayatta zevk, eğlence ve neşe Sa- dece bu olmuştu. Cevvale iğreti tebessümlerle arka- daşının bu hareketlerini takib etti, Fakat artık, bebek uyandığı için ora- daki vücüdünün Tüzumsuz kaldığını hissetmiş gibi ayağa kalktı: — Bana artık izin ver Âsude, geç kalmıyayım. Genç kadın telâşsız, heyecansız: — Gidiyor musun? dedi. Konuşa- madık canım. Ve bebeği tekrar arabasına bıraka- rak: — İzmirde kalacaksın daha değil mi? dedi, — Belki on beş gün! — Görüşelim olmaz mı Cevvale? — Tabii değil mi yal ri “Ve rahatsız olduğu için onu ancak 20 Ağustos 1937 Hacı Ibrahim Binnâzı niçin öldürmüş ? Kendisine söz veren kadının başkasile beraber yaşamasına kızmış Bundan on gün kadar evvel; Fatih- te Haydar semtinde Kadıçeşmesinde bir cinayet olduğunu, İbrahim ismin- de birinin Binnaz isminde bir kadmı boğazını parçalamak ve başkaca sekiz yerinden yaralamak suretile öldürdü- günü, iki gün sonra da zabıtaca yaka» Iahdığını yazmıştık. İbrahimin, zabıta tarafından yaka- Janmasını müteakip yekdiğerine uy- mıyan ifadeler vermesi tahkikatın de- rinleştirilmesini icap ettirmiş ve tan- zim edilen tahkikat evrakı adliyeye in- tikal etmiştir. Polisin yaptığı son tah- kikata nazaran, bu kanlı facianın iç yüzü şöyledir: Katil İbrahim Haci lâkabile anıl maktadır. Öldürdüğü Binnaza gelin- ce, bu kadının kocası bir müddet ev- vel ölmüş, bunu müteâkip kendisi İbrahimle tanışmış ve ona evlenme Yadinde bulunmuştur. İbrahim bu valdi aldıktan sonra, bazı hazırlıklarda bulunmak - üzere Adapazarına gitmiştir. İbrahim, Ada- pazarında işlerini yoluna koymağa uğraştığı bir sırada, Binnazın, İsten- bulda manav Mustafa namında biri- le metres hayatı yaşamağa başladığı- nı haber almış ve bu haber üzerine İs- tanbula gelmiştir. İbrahim, İstanbula gelirgelmez, doğru Binnazın oturdu- ğu ev önünde onun çıkmasını bekle miş ve çıkar çıkmaz da, büyük bir sak dırms. ile kanlar içinde Binnazı yere sermiş ve derhal oradan savuşmuştur. İstanbulda yapıları sıkı takibat ve araştırma İle İbrahim bulunamayın- ca, tekrar Adapazarına kaçmış olma- sı ihtimali varid görülmüş ve Adapa- zar zabıtasına yıldırım telgrafile mü- Tacaat edilmiştir. Bu telglafı alan Adapazar Emniyet memurluğu, hemen sivil memurlarını harekete geçirmiş ve İstanbuldan el- lerini kollarımı sallıya salıya gelen katil, orada bileklerini kelepçeye tes- im etmek mecburiyetinde kalmıştır. 'Kalil, evvelâ herşeyi inkâr etmek is- temiş, fakat delâli karşısında bütün olanları itiraf etmiştir. Soyulmıyan yemişler açıkta satılmıyacak Soyulmadan yenen yemişlerin ve | diğer yiyeceklerin dükkânlarda be | hemehal camekânlar içinde teşhir edilmesi kararlaştırılmış ve bu karar | alâkadarlara (bildirilmiştir. Açıkta | teşhir edilen bu Kabil yiyecekler der- hal müsadere edilerek imha edile cektir, Adalar, Bakırköy, Sarıyerde de sırt hamallığı kalktı Bugünkü cuma gününden itibaren | Adalar, Bakırköy ve Sarıyer Belediye | hududları içinde de st hamallığı kaldırılacaktır. Bu kazalarda icab eden tedbirler alınmış ve &lâkadarlara teb- ligat yapılmıştır. Bu üç kazada da sırt hamallığının lâğvi ile bütün İstanbul şehir hududu içinde eski tarzda ha- mallık tamamile kalkmış ölüyor. İzmirliler, ziyaretçileri ağırlamak için hazırlanmışlardır. Bütün esnaf ve ti- carethaneler, bilhassa gıda maddele- ri satılan yerler, belediyece sıkı bir Kontrol altına alınmıştır. İhtikâra te- şebbüs edecekler, ağır cezalara çarplı- rlacaklardır. Fuar sahasındaki elektrik tesisatı, yer altından yapıldığı için bu sene fu- arda daha fazla tenvirat temin edil miştir. Fuarın Lozan kapısından ga- zinoya kadar olan sahası, gayet zarif ve fiskiye şeklinde tenvirat sütunlari- le süslenmiştir. Bu seneki fuarda eğ- lence kısmı da çok zengindir. Fuar sast on sekizde fuarın fahri tarasın merdivenlerine kadar geçirir ken ilâve etti: — Nilüferi gördün mü? Onun da bir oğlu olmuş. — Bilmem, Nilüferin evlendiğinden de haberim yok. — Elyanın ağabeysi, Şadanla ev- lenmişti. Cevvale gözlerini yere indirerek mı- rıldandı: — Vallahi hiç birinden haberim yok. Haydi hoşça kal Âsudel Elyanın kardeşinin geçen sene ken- disile evlenmek istediğini hatırlıyan Cevvale biran içinde garib bir heye- can geçirdi. Kalbi burkulur gibi oldu. Evet Elvan ağabeysile onu evlendir- mek için ne kadar çalışmıştı, Fakat genç kızın geçirdiği buhran çok sürmedi. Artık okunmanın, ilmin zevkini tat- miş bir insan için hayattaki böyle ta- bii hareketlerin ne kıymeti olabilirdi, Arkadaşlarının girdikleri bü evlilik Aleminin dışında ne azametli bir dün- ya vardı. O artık bu dünyanın insanı olarak yetişiyordu. Setli bahçenin koyu yeşil gölgeli yollarından rıhtıma inerken hep bun» ları düşünüyordu. Âsude ile ilk karşılaştıkları anın heyecanı ile ayrıldıkları dakikanın İfadesizliği arasındaki farka hayret etmişti. Mektepte iken en mahrem dü- göncelerini ve hislerini paylaşan ar- Yangın başlangıcı Göztepede Havuzbaşında mütekald general İshaka şid köşkün balkonun- da ateş yakıldığı sırada sıçrayan kı- vılcımlarla, kaplamalar tutuşmuş bir kısım tahtalar yandıktan sonra sön- dürülmüştür. Hırsız zannile adamakıllı dövmüş! Aksarayda oturan 18 yaşlarında kar yıkçı Hüseyin; dün, Yenikapıda Yalı mahallesinde bir duvar üzerine çıka- rak su dökmekte iken duvarın altında bulunan bahçeye düşmüştür. Bahçenin salibi Yani, Büseyini gös” rTürgörmez hırsız Zannederek yakalar mış, sopa ile adam akıllı döğmüş ve yaralamıştır. — Zabıta, işin esasını tahkik etmek- tedir, bâşkanı Başbakan İsmet İnönü adr na İktisad Vekili B. Celâl! Bayar tara» fından açılacaktır. İktisad Vekili, sant on sekize yakın İzmir Palastan harketle fuara gele- cek ve evvelâ belediye relsi bir nutuk irad ederek fuarın nasıl başladığını ve nasıl tekâmül etmekte olduğunu, hazırlıkların nasıl yapıldığını anlata- cak, sonra İktisad Vekilimiz mühim ve değerli bir nutuk irad eyliyecektir. Nutuktan sonra fuar kapısındaki kure delâyı kesecek, içeri girilecektir. Ak- şam, fuar gazinosunda İktisad Vekili şerefine (300) kişilik bir ziyafet veri- lecektir. kadaşlar hayata karışınca daha bir yıl geçmeden biribirlerine ne kadar yabancı oluyorlardı. Bu erkekler ara“ sında belki bu kadar değildi. Fakat bir fil hortumu gibi genç kızları çekip sömüren hayatın kalıpları kadınlar için o kadar muayyen, o kadar klişe- leşmişti ki bu çerçeveye girdikten son- Ta artık onun dışında kaları âlemden bir şey istemek ve beklemek gülünç oluyordu.. Bugün Âsudeye dikkat et- mişti, Hayatını istediği gibi kurabilecek vaziyette olduğu halde hiç düşünme- den kendini de mukadder çerçeveye bırakivermişti. Halbuki bu zengin kız her istediği- ni yapabilirdi. Hayatı, dünyayı tani» mak için uzun seyahatlere çıkabilişs di. Bir kaç lisan öğrenebilirdi. Bugün dünya kadınları arasında pek ileri giden sporlarla meşgul olabilirdi. Fakat o bunları hatırından bile ge- çirmemişti. Ve artık o biribirini takib edeceği anlaşılan bebeklerin arasında nefsini şefkat müesseselerine vakfetmiş bir rahibe gibi yaşamağa mahkümdu. Âsudeyi bu halde bulduktan sonra öteki arkadaşlarını görmek ihtiyacini hissetmedi. Çünkü onlar da evlenmiş» lerdi. Muhakkak kimi emzik vermek, kimi burnuna dayanan karnı ile se“ dirlerde yuvarlanmakla vaktini öldü- rüyordu. (Arkası var), -—

Bu sayıdan diğer sayfalar: