9 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» Eşine AKŞAM “Istanbulun suları Kırkçeşme suyu İstanbula nasıl geldi, bugünkü vaziyeti nedir ? Mimar Sinan padişaha: “ On bir saatlik mesafeye altun keselerini uc uca dizmeğ gözüne alırsan bu su şehre varır, dedi, padişah bir kese altunu suyun başına koydu... İstanbulun en eski sularından biri Olan Kırkçeşme sularının son aylar. AİR uğradığı feliketi biliyorsunuz. Be- lediye bütün o musluklarını kopardı VE yerine İstanbulun Kakikaten mev- Cüdiyetile öğünebilereği terkos suyu musluklarını tayin etti. Çünkü Kırkçeşme sularının yolları muş olduğu için birçok kirli su- larla karışmakta ve şehir için ciddi bir tehlike. teşkil etmekte idi, Sular şimdi bu suyu ıslah etmeğe ça- | - lah edildikten sonra şehir İçin cidet bir kazanç olacaktır. Bu eski suyun şehre nasıl geldiği Üni meşkur Evliya Çelebi - bi- Yürük Çelebinin ceddi - söyle diyor: Süleyman Hanın İstanbul içindeki ik kayratından biri de Kirkçeş Re kemerleri suyudur. Bir kat keme- Yİ Yanko asrında yapılıp İstanbul İçinde kırk aded çeşme idi. Amma Zamanla baştan başa yrhlıp Süley- Man Han devrinde İstanbul ahalisi bie içim suya muhtaç oldu. Tuzlu Kuzulardak su muş ederek susuzluk larını teskin ederler, bu yiizden çok Sikinte çekerlernriş, Süleyman Han İstanbulun ciyarın- Uzakça bir yerde sular bulup ilmi ie İstanbula göndermek mus İMİ ettikte mimar Sinan: w bu hayratı azime sana Müyesser olur. Ta bu mahalden İs derseniz. Bu hayrat size nasib olur VS İlâ bu hayrnta bir melik kadir de- Öldür, deyince Süleyman Han: *Ey mimar Sinan bu suyu İstan- Pula Dendese üzere götürmek müm- ime Müdür» der, o da «Evet Padişa- e, Mümkündür. Şehiri azim gibi se Yün eder, der. Padişah «Sen ke- yi uenca dizensen bu su İstanbula ir dedik, ben inşallah Keseleri Yanyana iki konak dizeyim der ve he- İREN Bismilli. ile bir ksa altını mez- Belgrad ormanındaki bendlerden biri kür suyun başına koyup işe başlatır. Yedi yılda 3700 kemer inşa olunur ki bazı yerleri eflâke ser çekmiş İkişer, üçer kat kantaraldria © İstanbula gi- rip Afpazam yakınında Yankonun içine dahli olur:> İşte Kırkçeşme böyle yapılmış. Bv- liya Çelebiden de anlaşılıyor ki eski- den kalma bir tesisat varmış. Fakat karab olmuş, işe yaramıyacak bir hr le gelmiş, İstanbul halkı dehşetli bir kolu gibi 180-900 metre mikâplık kat- malar alırlar, endin suları ile bizleşerek Kemer- burgaz civarındaki Kavuk kemerin- den geçerek baş havuza, gelir. Ayvat bendinin suları da bunlara iltihak eder. Bu suretle dört bendin suları bir bek yol içinde İğrikapıya ve bura» su sıkıntısına düşmüş ve Süleymanın işaretile mimar Sinan tarafindan ih- ya edilmiş, O devirde yapılan yollar bugün Kirkçeşme suları adi altında Belgrad ormanlarındaki dört bendim sularını taşımaktadır. Bend suları İstanbuldan yirmi Kilometre uzak- nkta 35 kilometre muhitinde yüksek ve geniş bir yeşillik teşkil eden Bel- grad ormanı içinden şehre su akıtan yedi bend vardir ki bunlardan dördü İstanbul cihetine su verir. Doktor B, Sadi Nazımın yaptığı etüde göre: Topuzlu bendi; 1029 da ikinci Oğ- man tarafindan Topuzlu dere üzerine inşa, ettirilmiştir. Topuzlu veya Ka ranlık bendin suyu Kömürcü dereye akarken birkaç kat alarak büyük bende dökülür. bend: Üçüncü Ahmed za- manımdâ 1117 tarihinde yaptırılmış- * tir. Lâle devrinin padişahı Cebeci köyünde birkaç bend daha yaptır. İ muşsa dn zamanla harab olmuştur. Bu bendin suyu teressübe hizmet edecek iki havuza dökülür . Ayvat bendi; 1179 d& Sultan Mus- tafa, tarafından Kirazlı bendde ikin- ci Mahmud (arafindan inşa etürü. miştir. Kırkçeşme. sularının başlangıcı olan bu dört bend suları İstanbula doğru gelişleri esnasında Paşakemeri, Ala- cahamam, Süleymaniye, Bakraçdere, Cebeciköyü, Sabuncu, Delikli, Valde- 'Topuzludere üzerine yapıln Topuzludere bendi dan da tazyıksız oldukları için şehrin çukur kısımlarına yayılırlar, Binden» #leyh bu suların çeşmelerinin bütün | Haliç boyune# Eyüplen Defterdar, Ayvansaray, Balat, Fener, Cibali, Ye- Miş, Yenicami, Eminönü ve Marmara denizi sahilinee Gülhane parkı, Ahır- kapı, Kumkapı, Darudpaşa ve Lânga taraflarında sıralarıdıkları ve bu semt- lerin çeşme, sebil, cami, şadırvanlar rm mushuklarından aktıklam görü” Müz, Kirkçeşme suyunun katmaları ara- sına dahil olan Keçe suyu bir memba suyu gibi sarf ve istihlâk olunmak- tadır, Sıhhi Noksanlık Halkalı suları için söylediğimiz sıh- hi noksanlık bunlarda daha geniş Suretle görülür, Künk ve kurşun yollarının fazla harab olmasından şehirde binalardan sızan mecraları aldikları gibi şehir haricindeki yol- larda bütün açık suların getirdikleri pislikleri şehre naklederler. Doktor Nazan Kırkçeşme sularının kalitesi hakkında da şunleri söyle. meektedirler; «Bent sularının esasını yağmur Su- ları teşkil edeceğinden kalite itiba- rile tatlı sular arasında olması lâzım gelirse de bendin kurulduğu arazi- ninde jeolojik teşekkülâtının bu hu susta tesiri olabileceğini de işaret et mek icab eder. Suyu temizliyesek te- (Devamı 10 uncu sahifede) Ş H.R. Çallı İbrahim Çallı Yenicamide arzuhalcılık yapıyor - Cinayet mahkemesinde zabıt kâtibi - Çallının 95 altını bir balozda nasıl uçtu?. Türkiyenin en meşhur ressamı olan Çallı İbrahimin Kayatı değme romuan- lara taş çıkartacak derecede meraklı- dır. Çallının hayatına dair dillerde do- laşan belki yüzlerce tuhaf ve eğlence- li hikâyeler, fıkralar vardır. Bunlara âdeta bir «Çallı külliyatı. demek ye- rinde olur, Bugün Güzel sanatlar aka- demisinin en kuvvetli profesörleri ve memleketin en büyük resim sanatkâr- ları arasında ve ilk safta olan Çallı çok küçük yaşta Çal kasabasında ye- tim kalmıştır. Memleketteki tarlasını. evini ve sa- iresini sattıktan sonra eline 95 altın lira geçmiştir. Bunu kemerine doldu- ran Çallı İstanbula gelmiş Cuğaloğ- Yunda bir hanım bir odasını kiralanış- tır. Hanm Kahvecisi İstanbulun bütün eğlence yerlerini karış karış bilmekte- dir. Bir gün bu kahveci Çallıya: — Haydi bu gece seni İstanbulun meşhur balozlarından birine götüre- yim... demiş. Çal bu teklifi memnuniyetle karşi- uyor... Beldeki kemerde doksandan fazla altın, kahveci ile beraber Gala- tadaki baloza gidiyorlar. Yiyorlar, içi- yorlar, eğleniyorlar: Sabahleyin Çallı bir otel odasında gözlerini açıyor... Ne kahveci var, ne de kemerin içindeki 90 dan fazla al- tm... Kahveci Çatlıda 10 para bile bi- Hayatında zerre kadar parayı sev- memiş olan Çallı 90 dar fazla altırının gittiğine yanacağı yerde? — Şimdi ben köprüyü nasıl geçe- ceğim?.. diye düşünmüştür. Çünkü o zamanlar köprü para ile geçiliyor. Bu vaziyet karşısında çallı otelciye adre- sini bırakmış, lâkin köprüden parasız geçmek kabil olamamıştır. Bunun Üzerine Çallı polise müracaat etmiş, polisin tavassutu ile köprüden parasız geçebilmiştir. İstanbulda hiç kimseyi tanıumıyan zavallı Çallı şimdi beş parasız'ne yap- sın?.. Çallı hayatının bu safhasını anlatır- ken: — İşte bu sırslarda rakının bir kaç kere faydasını gördüm. Rakının bana yaptığı hizmeti unutamam... der. Çalli Yenicamide arzuhalcılık ediyor.. İşte bu sıralarda Çallırın karşısına bir tanıdık çıkmıştır: İzmirli bir tüc- car... İzmirli tüccar Çallınm kös kös düşündüğünü görünce: — Haydi, demiştir, Balıkpazarına gidelim... Bir kaç kadeh at da gammı dağıt.. hem de başından geçenleri ba- na anlatırsın, Çallı İzmirli tüccarla Balıkpazarına. gidiyorlar. Rakı sofrusı başında Çallı başına gelenleri anlatıyor. İzmirli tüccar: — Bu böyle olmaz, diyor, sana ben iki metidiye vereyim... Git bir gaz san- dığı, bir hokka, bir Kaç kalem, kâğıt al... Senin yazın güzeldir. Yenicami de arzuhalnkk et. Çallı bu fikri fevkalâde buluyor. Ra- kı sofrası arkadaşı Çallıya iki mecidi- ye ödünç veriyor. Ve Çallı hemen er- tesi günü gaz sandığını, divit ve ka- lemleri satın alıyor, Yenicaminin önü- ne yerleşerek arzuhalcılık etmeğe baş- iyor. Çalk bunu hatırlarken: — İşte rakıdan gördüğüm iyilik... Eğer o rakı masasında bu zatla ah- baplık etmeseydik belki de © parasız günlerde İstanbulda açlıktan ölecek- tim... der, Çallının Yenicamideki arzuhalcili- arzuhaller, ne istidulrr yazmıyor ki... Arzuhalcilikten günde 50 para, 60 pa- ra hattâ yüz para bile kazandığı olu- yor. Akşamları doğru Balıkpazarına gidiyor. İşte bu sırada Çallı hayatın- da rakının İkinci faydasını görüyor. O zamanın adliye erkânından bir zat da son derece akşamcıdır. Çallı Balıkpazarında bu zatla tanışıyor. Ah- bap oluyorlar... Bu adliye memuru bir akşam: — Yahu senin ne güzel yazın var... âlyor. Ve Çallıyı adliyeye cinayet mab- kemesine zabıt kâtibi tayin ettiriyor. Çalli cinayet mahkemesinde zabıt kâtibi Hiç hayatımızda meşhur sanatkâr Çallının Yenicamide arzuhalcilik, ek nayet mahkemesinde kâtiplik ettiği- ni aklımıza getirir miydiniz? Fakat hayat işte bu... Çallı, sanatkâr ve pro- fesör Çallı olmadan evvel hayatın ne garip karidorlarındanı geçmiştir! Çallı eli kuruş aylıkla cinayet mah- kemesinde kâtipliğe başlıyor. İşte bu sıralarda resme heves edi- yor. Bakınız Çalllda bu resim merakı nasıl başlamıştır. Cami içinde bir İngiliz ressam Çalı yanan adliye binasma gidip gelirken bir gün Ayasofya camisi için- de garib bir adam görüyor, oturmuş Ayasofya camisinin resmini yapıyor. Çallı bunun yanına yaklaşıyor, İngi- izin yaptığı resme hayran oluyor ve mutlaka resim yapmağa kurar veri» yor. Çallı bu esnada Cağaloğlundaki han- dan çıkmıştır. Aylığı 15 kuruşa olmak üzere Beyazıdda Sarnıçlı handa bir oda tutmuştur. Bu odaların birinde de şair Halil Nihad oturmaktadır. Onun- la da ahbap olmuştur. Gene ayni kat- ta Rusyalı Mahmud bey adında bir adam vardır. Bu zat gençlere resim dersi vermektedir. Çallı hemen bu Malimud beye koşuyor: Aman, diyor, bana resim öğreti- . Mahmud bey; Öyle ise hemen Beyazıddun bir kartpostal 41. bunu kopye et. Cevabını veriyor. Çallı Beyazıda Ko- şuyor. Güzel bir kadın resmi satın alı- yor, © gece sabaha kadar bunu kopye ediyor. İşte Çalı İbrahimin hayatta ilk yaptığı resim, Beyazıdda aylığı 15 kuruşa olan bir han odasında kopye ettiği bu kara gözlü, kara kaşlı kadın resmidir. Ve bu resim şişesi kırık bir petrol lâmbasının karşısında yapıl- mıştır. Ertesi gün hocası Çallının res» mini fevkalâde beğenmiştir. Sonra Çallı çayı içinde Rupen Se- rüpyan adında bir Ermeni ressama çırak olmuştur: Bundan sonra Çalı 31 sene evvel gayet acaip bir halde olan sanayii nefise mektebine girmiş, oradan da Parise gitmiştir. İlk çıplak kadın medeli ' Çallı ilk çıplak kadın modelini Pa» riste görmüştür. Gayet kapalı bir mu- hitten gelen Çallı çırılçıplak bir kadın modelin karşısına İlk çıktığını görün- ce tiril tiril litremiştir. Nasil tltreme- sin ki İstanbulda bir kere bluzlu bir Kıristiyan kadını görünce genç Çallı; — Aman Yarabbi. kadınların şu haline bakınız. diye şaşırmıştır. İşte bu Çallı ilk defa çıplak ve güzel bir vücudün karşısındadır ve o zaman çıplak bir model karşısında henüz sanatkâr Jâkaydisini elde etmiş değil dir, i Bir şarap resmine bir şişe şarap Pariste Çalh için son derece müşkül parasız günler başlamıştır. İstanbul. dan para 3 - 4 ayda bir gelmektedir. Çali parasızlığın güzel bir çaresini bulmuştur. Ter şeyi resimle ödemek» tedir. Meselâ oturduğu otelin kiresi- nın yerine ber ay bir tablo veriyor. Portreci (Devamı 10 uncu sahifede) ni i

Bu sayıdan diğer sayfalar: