22 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

22 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE er MEY sm sari ÇE EN 7 ER . Beşiktaş Alsancağı | 5- 0 yendi Oyun sert oldu. Beşiktaşın beş golünden dördünü Şeref yaptı Geçen hafta Gelatasarayı yenen Alsancak takımını dün Beşiktaşın karşısında gördük. (5 - 0) gibi ağır bir farkla mağlüp olan İzmirlilerin yan bir golü saymadığını, Eşrefin de bir penaltıyı atamadığını gös önüne getirecek olursak İzmirlilerin (5 - O) Luk neticeden memnün Olmaları 14“ zımgeldiğini söylemek mecburiyetinm deyiz Alsancak takımını da - bütün hüs- nüniyetimize rağmen - maalesef mel bedemiyeceğiz. İyi bir futbol oyna mak için lâzımgelen top kontrolü, yer tutma, takım oyunu gibi hassa- lardan ziyade Alsancaklıların sert oyuna ehemmiyet verdikleri vebu tarzı meziyet olarak telâkki ettikleri sahodaki vaziyetlerinden bell olu- yordu. İçlerinde yalnız Enver ve bil- hassa Bari bihakkın iyi futbol oynu- yorlardı. Alsancağın bundan evvelki gelişinde güzel oynıyan Saimi bu de- fa çok bozulmuş gördük. Kalecileri Hilmi, beş gol yemesine rağmen fena oynamadı. İki bek, Cemille Al çok seri ve favullü oynadılar. Bilhassa Ce- mil, Hayatinin üzerine bir kaç defa tekme ile çıkış yaptı Ki iyi bir hake- min bu oyuncuyu sahada tutmasına imkân yoktu. Santrför İlyas, daha ilk dakikalarda takımının tarzını göste- ren ilk sert hareketleri yâptı. Taki- mın diğer oyuncuları iyi oynayama- dılar, # Alsancaklıların, kazahmak iddia sından ve bilhassa setlikter ve tek- meden evvel hakiki ve temiz futbol oyununa ehemmiyet vermeleri ve ça hşmaları lâzımdır. Yoksa bu tarzla ve bu oyunla ancak kendi sahaların» da ve hakemlerinin yardımile maş men yerin oynamış olan (Altay) ın oyununu Alsancaklılar bize çok arat- talar. Alsancağın sertliğine, Beşiktaş yu- muşak bir oyunla mukabele etmedi. Bu mevsim en iyi oyununu oynamış olmasına rağmen Hüsnü ve formda olmadığına tekrar işaret edeceğimiz Nuri, topa daima lüzumüundan fazla sert girdiler, Eşrefin ve Fuadın bir İki hareketini istisna edersek Beşik- taş takımında başka sert oynıyan ol-” madı. Fakat bütün takım mücadele- ci ve enerjikti. Kaleci Mehmed Ali iyi ve haltasızdı. Haf hattında Feysl sakin ve güzel, Rifat da oldukça iyi oynadılar. Hü- cum hattında Cemilin sert oyunu karşısında Hayati ve Muzaffer oyni- yamadılar, Hakkı ve Şeref her vazi- yetis Alsancak müdafaasını altüst eden güzel bir maç çıkardılar. Bil hassa Şeref, Hakkının hazırladığı fir. satlardan çok istifade etti, Durgun ve beceriksiz başladığı bir maçı, uzun zamandanberi kendisinde gördüğü. müz faaliyet ve ustalıkla bitirdi ve takımının beş golden dördünü atma» ğu muvaffak oldu. Eşrefi tecrübeli bir kaç hareketine rağmen iyi bulmadık. Hakem Tarık Özerengin maçı pek fona idare etmedi. Yalnız Cemilin devamlı sertliğine mâni olamaması ve Şerefin attığı golü ofsayd sayması hatalı idi. OYUN Beşiktaşın ilk yaptığı akın ikinci dakikada golle neticelendi. Hayatiden ge'en topu Hakkı atacaktı. Fakat Mu- zailer süratle aradan fırladı ve yakın dan sıkı bir şütle topu Alsancağın ağ- önderdi, Bu gol Beşiktaşı bir i gerşetti. İzmirliler hücuma r. Bir âra pasini Salm yakala- dan uzaktan şüt çek- onjonla tuttu, Bun- ğ güzel birkaç ha- reketini gördük. Mehmed Ali sıkı bir şütü dönerek tuttu. Az kalsm gol olu» yordu. Şeref tembel bir oyun oynuyor. Hakkının bütün gayreti boşa gidiyor- du. Bu vaziyet 28 inci dakikaya Kadar devam etti: Havadan, bozuk bir oyun., 28 inci dakikada Hakkının güzel bir pasını, akını çok güzel takib eden Şe- ref yakaladı ve golü attı. Hakem bu hs- tasız golü ofsayd saydı. İki dakika son- Ta açılmağa başlıyan Şerefi arkadan ittiler: Penaltı. Eşrefin plâse fakat ha- fif şütünü Hilmi güzel bir plonjonla tuttu, Penaltı kaçtıktan sonra Alsan- cak kalesinin önünde Beşiktaş forverd- leri müleaddid gol fırsatları kaçırdılar. Otuz yedinci dakikada Hakkı Hşrefe bir ara pası verdi. Eşref sürdü. Orta- ladı. Ali topu kafa ile tekrar Eşrefe verdi, Eşrefin kısa ve gözel bir pasım Şeref durdurmadan yerden bir şütle Alsancak ağlarına gönderdi. © Oyun sertleşmeğe başladı. Şeref mü- kemmel vole bir şüt çekti: Direğin ke- narından avut.. Hakkı Hayatiye derin bir pas verdi. Hilmi Hayatinin ayağı- na yatarak topu körnere gönderdi. İ Serer Hakkıya güzel bir pas verdi. Hakkının şütü direğe çarptı. Muzaffer seri bir akın esnasında olmuş bir gol kaçırdı. Devre Beşiktaşın hâkimiyeti altında ve (2 - 0) Beşiktaş lehine bitti. İkinci devrenin ilk dakikalarında on sekiz pas içinde Şerefi elle tuttu- lar. Hakem çalmadı. İzmirlilerin bir akını esnasında favulü işaret eden yan hakemine Nuri şüt çekti, Hakem bunu görmemezliğe geldi. İzmirliler bir iki güzel akın yaptılar. Basrinin güzel oyunu forverd hattında tek başına kal dığı için semere vermiyor. On üçüncü dakikada Hayatiden gelen bir pası 'Muzaflere ve Şerefe üstüste atılan dört tekmeye rağmen Şeref güzel bir şütle Alsancak kalesine soktu. Üçüncü gol İzmirlileri şaşırttı. On sekizinci da- kikada Şeref, Eşreften güzel bir pas aldı ve topu durdurmadan beki atlat- tı. Mükemmel bir şütle Beşiktaşın dör; düncü golünü yaptı. Hayatinin yürüt tüğü bir akında Muzaffere on sekiz pas üzerinde tekme vurdular, Firikik, Hakkı şüt çekecek yerde topu Şerefin önüne yuvarladı. Falsolu bir şüt Be- şiktaşa beşinci golü kazandırdı. Yirmi beşinci dakikada. Bu golün hemen arkasından aynı şeklide bir firikik da- ha oldu. Hakkının şütünü Hilmi güzel bir atılışla kurtardı. Oyun her daki- ka birazdaha sertleşirken (5-0) Be- şiktaşın galibiyeti ile biti, "Takımlar: Beşiktaş - Mehmed Ali - Hüsnü, Nuri - Rifat, Feyzi, Fuad - Ha- yat, Muzaffer, Hakkı, Şeref, Eşref. "Alsancak; Hümi - Ali, Cemil - Fet- hi, Enver, Necmi - Doğan, Salm, İlyas, Basri, Hakkı, Ulvi Yenal Bugünkü spor hareketleri TAKSİM STADINDA : 1 — Pera - Kurtuluş. Apoye Metini kupası, Sant 9 da. 2 — Arnsivudköy - Galataspor. Apoye oMatini kupası (Saat 10,30 da. 3 — Alsancuk - Galatasaray Ö | enflli küme inaçı, Saat 16,30 da. BEŞİKTAŞ STADINDA ? Profesyonel serbes güreş müs sabakaları. Saat 15 de. Tekirdağ- lı, Kara Ali, Şerman arasında. SÜLEYMANİYE KLÜBÜNDE; Istanbul - Edirne - Istanbul İkincl merhaleyi Kirkor kazandı, Eyüp Yılmaz umum! tasnifte birinci oldu Bisikletçiler mükâfatları İstanbul - Bölme - İstanbul ros hâleli bisiklet yarışının dün yapılan ikinci ve son merhalesinde İstanbul. , SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, ikübas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 141 3 27 Mayıs 1938 Kâmil paşanın iskatı üzerine cemiyetin merkezlerine bir tamimi (Muhterem kardeşlerimiz Kâmil paşanın mazideki —) tine <amak ve kabine buhranlarile devle- ti müşktlâta düçar etmemek mebu- san meclisindeki firkamızın ekseriye- tile kabul ve tasvib edildiğinden bun- dan takriben bir ay evvel kabineye itimad reyi verilmiş ve bu veçhile gayrimütecanis bir kabine ile iktifa kabine karşısında mühtelif entrikala- Ta meydan vermemek için geceli, gün- düzlü gayret sarfettik ve bilhassa ce- miyetimizin en büyük bir hassası olanı itidalden ayrılmadık; meşrutiyete ta- mamen mütabaat böyle vaziyetlerde son derece müşkül ve takatberendaz olmasına rağmen Allaha hamdol- sun haricde fena tesir yapacak mua- melelere hacet kalmadan iyi bir ne- ilceye muvaffakıyetle vusul müyesser olduğundan bügüne kadar geçen ve bilhassa nazarı dikkati calib olan va- kalar hakkında kürdeşlerimize malü- mat ilasını vecibe addeyledik. Ötedenberi (....) ve (.....) memba olan İstanbulda geçen devrin hafiye- lerinden, öteden beriden koyulan me- murlardan, istibdada hafiyelik eder- Yükatı ve iğfal ettikleri cühelâ ve hür- riyetten tensikat ve sair suretle mu- tazarrır olanlar da bunlara dahil olunca meşrutiyetten memnun olmi- yanların adedi epey çoğaldı. İşte Kâ- mil paşa şu üç ay içinde hep bu müf- sidlerden istifadeye koyulmuş ve ka- palı, açık işitilen efsaneler İkdam, 'Yenigazete, Serbesti, Hukuku Umu- miye gazetelerile hep bu müfsidlere telkin edilerek zihinler tehyic edilme- ğe çalışılmıştır. Fakat cemiyet efradı eemiyetimizin maksadındaki kudsiye- te, ilelebed devamınm lüzumuna, umum kardeşlerin samimi niyetle- rine kani olduklarından mefsedet sa- çan bu paçavralar kardeşlerimizin üze- rinde alçaklara karşı olan nefretin tezyidinden başka bir tesir yapama- muşlır. (Burada bir gazete ile Kâmil paşa oğlu Said paşa ve Osmanlı Ban- kası müdürlerinden ... nin münase- betlerine, (...) madenleri işinde bir el- çiye iki milyon frank, bir zata otuz ve —. ye yirmi bin altın temin edileceği- ne, o gazeteye de hisse çıkarılacağına dair bir'kaç cümle vardır.) Bunun için Şürayi Devletten reddo- Iunan (...) madeni evrakı (o sefirin hükümetini darıltmamak için) sada» retten tekrar iade olunuyor. bugün her şeyden ziyade paraya muhias olan zavallı milletin parası bu veçhile gene eski devir gibi müsrif, müfsid el- lere gitmeğe hazırlanıyordu. (Burada bir bankaya dokunacak bir cümle vardır.) , Zaten Kâmil paşanın sadarette bu- Tunması ve oğlu Saldin malüm olan hali bir çok mürteşi ecnebilere tatlı Ü#midler veriyor, Osmanlı ülkesinin gengin madenleri Âdeta hayalen pay- laşılıyordu. (Burada bir gazele ismini zikreden bir cümle tayyedildi). Yeni Gazete sermayesinin ücte iki hissesi Said paşanın - Kâmil paşanın oğlu - eline geçiyor. (Burada bir gazetenin fevkalâde ola- rak verilen paradan başka mahiye alt- mış Lira aldığı, diğer bir gazetenin men- fantten başka şey düşünmediği ve bi- risinin elinde şantaj yaptığı zikrolu- nuyor.) Avrupadan sahte telgraflar uyduruluyor, zavallı millet aldatılı- yordu. Cemiyetimiz bu hilelerin kâffesine vâkıftı. Fakat ispatı, izharı müşkül- dü. Maddi deliller ile kati surette is pat etmeden gazetelerle münakaşa açtırmak tensib edilmiyor, Bulgaris- ten hududumuza asker toplarken İs- tanbulda ufak bir vaka zuhuru vata- nın menafline muvafık görülmüyordu. Bütün bu ahvalin önünü almak için kanun! bir çare vardı: Kâmil paşanin mazisini gösterir delilleri ve maddi ve- #ikaları bulmak. Nihayet mebusan kânı aleyhine tedikikat icrası için vü- kelâ heyeti mazbatalarının tedkikine Hizum gördü. Mezkür komisyondan bir heyet Kâmil paşayı görüp mecli- sin kararımı tebliğ edince Kâmil paşa reddederek reise - meclisi mebusan reisine - cevab vereceğini söyledi. Kâmil paşanın bu veçhile millet meclisinin arzusuna red İle cevab ver- mesi ne için olduğunu izaha hacet yoktur. Şüphesiz ki vaktile şarki Ru- meliyi hiç için veren, istibdad devrin- de müteaddid defalar (yalnız iki de- İadıri) sadaret mmesnedine gelen bu zatın aleyhinde heyeti vükelâ mezba- talarından ithama medar olacak bir çok deliller çıkacak, oda udalara gide- cekti, Meclisi mebusanın zabitlerin taafi- yei rüteb meselesini tacil etmesi de oğlu Said paşanın tardını intaç ede- cekti. İşte bu ahval Kâmii ve Said (Kâmil paşanın oğlu) paşaları büsbütün me- yus etmiş olmalıdır ki son mecnuna- ne tedbirlere teşebbüs ettiler, Vekayi ne suretle icad ve ihtira edildi? (Burada Hukuku Umumiye gazete- Sine fasllük eden bir cümle) işte bu gazete ile bundan bir ay evvel Reşad efendinin evine bir taarruz vukua gel- diğine dair bir yaygara kopayılmış, hemen hükümetçe tahkikata girişil- mişti, Bir, iki gün sonra bir kaç du- varda bazı yaftalar görüldü; bu yaf- talarda bu taarruzun cemiyetimiz ef- radından bazıları tarafından icra olun- duğundan bahsediliyordu. Hükümete ihtar ettik; meseleyi ehemmiyetle ta- kib ettirdik: Neticede Reşad efendinin hanesine taarruz meselesinin uydur- ma olduğu bir çok deliller ile sabit oldu. Fakat her ne suretle olursa ol- sun cemiyetimiz aleyhine yürümek isteyen bu (bir kelime) ler ne hükü- mein tahkikatına inanıyor, ne hitaraf ve cemiyete sid gazetelerin tekzibleri- ne ehemmiyet veriyorlardı, Mütemaâ- diyen söyleniyorlardı Bu yaygaralardan maksad iki idi: Birincisi — Abdülhamidi hal'ede- rek Reşad efendiyi iclâs ve bu sayede kendi menfaatlerini temin eylemek isteyen ve ahrar fırkası namı altında toplanan (üç kelime) Reşad efendiyi cemiyetten tenfir ettirmek istiyordu. İkincisi — Reşad efendi veliahd ol- mak hasebile hepimizin hürmetine mazhar bulunduğundan bu veçhile vaki olacak müfteriyat ile cemiyeti amımenin teveccühünden düşürmekti, Cemiyet memleketin en müthiş za- manlarında, istibdad devrinde bir kaç yüz kişiden mürekkeb olduğu anda bi- le müstebidlerin çıkarmak istediği (tebdili veraset) meselesine mümancat eylemiş ve nizamnamesinde bu mes&- leyi sarahaten zikretmiş iken böyle vatanın asayişini esasından ihlâl ede- cek bir teşebbüse kalkışmıyacağı pek bedihi olduğunu cemiyet efradı ve bitaraf, makul zevat biliyor, fakat bu müfsidler buna rağmen müfsidane neşriyatta devam ediyorlardı, Bunda- ki en son maksadları da nihayet an- laşıldı. Bildiğiniz gibi bir gün harbiye ve bahriye nazırlarının azledilerek yerlerine Nâzım ve Hüsnü paşaların getirildiği görüldü; maarif hezavetine de Ziya paşa tayin olunuyordu. Bu veçhile sebesiz iki nazırın azli nazarı dikkati celbettiği gibi Nâzım paşanın Sabahaddin beyle öledenberi samimi mubaberelerde bulunması, Hüsnü paşanın istibdadda Rıza paşa- nın yerine Tıbbiye mektebi nazırı ol ması, Maarif nazırınin ahırare mensu- biyeti sadrazamın maksadının cemi- yetimize darbe olduğuna delâlet edi- yordu. Bunun üzerine hemen gecele- yin Kâmil paşadan izahat istenildiği gibi nuzzarm ekserisinden de tafsilât aratıldı, Kâmil paşa tebeddülâtın ehemmiyetsiziiğinden bahsediyor, bu iş mühim siyasi meselelerden olsaydı evvelce olan vaadi veçbile siyasi fırka- muzla müzakere edecek İse de mesele- nin müzakereye şayan olmadığını bil diriyor, Hüseyin Hilmi, Ziya, Hasan Fehmi paşalarla Refik bey bir şey bil- miyor, harbiye, bahriye nazırları hay- Tekler içinde bulunuyordu. (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: