12 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T çok talihsiz Talihsiz ila, TEMA Karl Paraları verdiler: Günde » Para birik- durdular. Tam iki se Ve bu zaman içinde de Du Avustralyanın ğ M aza ediyordu. Son ; Pkk e MKAdA bir kanatlı bö Ni Avi ru kırmıştır. pi ie böcek santte 90 ki. ika pp e Uçtuğu halde, Mek si a saate 100 kilometre ER Kana, , bit edilmiştir. çi eee gaz böcekler umumiyet iti- ii İle 28 ile 3 kilometre ara- ER loy, ÖrAlle uçarlar. İİ ayy te Süratle uçan bir bö- | Körülmemişti, çi taze Üzüm ancak ey- * Bir üzi, Şok hastalıklara dr büyük ihtiyaç bariş evvel küniyetii ©n İlhale mecbur kak i kambiyo müşkü- istenildiği celbedemiyor. Bi üzere cam Üşün,* taze Üzüm yetişti- ya ami Bu maksad- 'ude getirilmiştir. defa 700 kantar tur- alınmıştır. Bu sens Bir 4 ii a Süney Balina v Mara Kant klarında İngi- Ge Deçirgi, ket vapuru garip bir İ heye, Fildetii pip, Ka, tey, Plan diğ by gs, haritaların gös. Sandı... Pakat saplan- Vapur yoluna ds- İ Bir katil suçl sadme, mürelteba- p ykudan uyandardı. e v pw j G © oma Karley Cuma günü Toma Kar Karley ile Lin Paj bankaya gittiler, aldıkları döşemelerin parasını vermek için pa- Otobüste, bir yankesici 'Tomanın | cebinden paraları çaldı. ; Aileleri ve dostları, gencin haline çok acıdılar, aralarında 500 lira top- layıp Tomaya verdiler, Toma bu pi ra ile aldığı eşyaların ancak yan tutarmı ödeyebilecekti. Fakat siz talihsizliğe bakınız, yan- kesiciler Tomanın cebinden bu pa- rayı da aşırdılar, Eş dost yeniden iane açtı, yeniden 400 lira topladılar, 'Toma ile Liliye verdiler, Nikâhları kıyıldı, Fakat balayı gez- mesine çıkamıyacaklar. Bulgaristanda tiyatro Sofyada çıkan yarı resmi «Dnes gazetesinin yazdığına göre, Bulgar Nazırlar heyeti, son toplantılarından birinde, Bulgaristanda tiyatronun inkişafı için şehir tiyatrolarına yeni- den parnca yardımlarda bulunulma» sını karar altına almıştır. Burgaz Belediye tiyatrosuna 50,000 leva; Rusçuk Belediye Liyatrosuna 80,000 leva; Pilevne Şehir tiyatrosu- na 50,000 Jeva; Sofya tiyatrosuna 40,000 leva; Filibe tiyatrosuna 40,000 leva; Şumnu tiyatrosuna 30.000 Je- va; Sofya Pupulâr tiyatrosuna 20,000 leva; Lom Wyatrosuna 20,000 leva; Eski Zağra Operası için de 10,000 le- va tahsis edilmiştir. İmanyada turfanda üzüm daha ziyade alınacaktır. Çünkü cam örtülü sahaya 700 metre murabbaı ilâve edilmiştir. Cam altında yetiştirilen üzümler sofraya mahsus beyaz ve siyah üzüm- lerdir. Cam altındaki asma çubuk- ları nisanın ortalarında çiçek, dokuz, on hafta sonra mahsul vermekiedir. Gelecek sene cam tesisatı, civar- daki Ahr vadisinin sağ yamaçlarına kadar tevsi edilecek ve turfanda üzüm yetiştirmek Almanyanın >i- rai istihsalâtında mühim bir yer tut- mağa başlıyacaktır. ... apura çarptı! vam ediyordu, ancak bir yana balmıştı. Derhal projektörler yakıldı, araştır. ma yapıldı ve mesele anlaşıldı. Büyük bir balina balığı bütün hızile giden va- pura bütün hızile çarpmıştı. Balina balığı sadme sonu öldü, va- pur da muvazenesini hayli güçlükle temin edebildi. usu yakalandı. ZN * ey a kalıyan komiser muavini B. Muam- mer Uğursal, 2 emniyet âmirliği baş komiseri Rıza Özsoy, 3 sivil taharri memuru Haşim Soysal, 4 Katil suç Jusu Osmandır. Kadıköyünde yeni bir çöp iskelesi yapılıyor Kadıköy çöplerinin de denize dö- külmesine karar verildiğinden Ka- dıköyünde betondan yeni bir çöp is kelesinin inşasına karar verilmiştir. -İ Ekser annelerle babalar çocuklarının hakiki istidad. larını farkedemezler Bir aile reisi için en müşkül şey ye tişmekle olan ço- cuğuna bir mes- lek seçmektir. Bu mesleğin de çocu- ğun istidadı ile mütenasip olması icap eder. Fakat daha küçük yüş- larda iken Çocu- ğun merak ve kabi- liyetinin en müsaid surette inkişaf edeceği bir mesleğe ha- zırlıyan, teşvik eden babalara Dadi- ren tesadüf edilir, Çünkü-anne ve ba- | balar hemen ekseriya çocuklarını ken- di istedikleri gibi yetiştirmeğe çalışır- lar, onun arzu ve İstidadlarını kati- yen nazari itibare almazlar. Çocuklarına bir meslek seçmek me- selesi etrafında düşünmeğe başlıyan | aile reisleri evlâdlarma karşı duyduk- Jarı büyük şefkat ve muhabbetin tesi- rile onları bütün hayatlarınca zahmet çekmeden sağlam para getirebilecek bir mesleğe hazırlamak isterler; baba- nın mesleği aileyi refah içinde yaşa- tabiliyorsa ona devam etmesin! arzu ederler, Çocuklarının otemayüllerini düşünmezler, Hele çocukta güzel sa- natlere karşı bir heves olduğunu 8020- cek olurlarsa bu hevesi körletmek, baltalamak için ellerinden geleni ya- parlar, mücadele açarlar ve ekseriya bu kabiliyeti farketmezler. Musikişi- nas olmak istiyen bir çocuğu ille mü- hendis yapmağa, edebiyat istidadı taşı. yan bir delikanlıyı muhakkak doktor yetiştirmeğe, he isini ne olur- sa olsun avukat çıkarmağ babalar ax değildir. Halbuki insan ancak kendi arzu ve istidadı sahasında kolaylıkla inkişaf eder. Bunun haricindeki işleri ya be- ceremez, yahud da o sahada ikinci si nıf bir adam, sönük bir şahsiyet ola- rak kalmıya mahkümdur. Dünyaya gelmiş büyük sanatkâr- ların, dâhilerin hemen hepsi daha kü- çük yaşta babalarının mümanaatile karşılaşmışlardır. Eğer bugün bütün dünyanın tanıdığı bu büyük sanatkâr- lar babalarile açtıklâri mücadelede mağlüp olarak onların İstedikleri mes- İeklere girselerdi yaşayıp öldükleri bi- linmiyen alelâde bir insandan başka birşey olmıyacaklardı. Meselâ büyük İngiliz muharriri Rud- yard Kiplingi ele alalım. Ailesinin kendisini sokmak istediği yola girsey- di ya bir istasyon şefi, yahud da bir bahçıvan olacaktı. Çünkü annesi oğ- Tunun şirmendiferci, babası da bahçı- vân olmasını istiyordu. Fakat genç Kipling içinden kendisini zorlyan yaz- mak arzusunu yenemiyerek evinden kaçtı, Bir gazeteye girdi. Ufak tefek haberler yazmağa başladı. Meçhul bir istasyon şefi yerine meşhur bir Kip- | ing oldu. İngiliz milletinin medarı | | : İ 1 azmeden iftiharıdır. Zamanının en büyük pi- yanisti Paderewski'nin babası Polon. | yalı bir çifçi idi. Musikiden katiyyen anlamaz, hattâ hiç haz etmez bir adamdı. Bunun için oğlunun dehasını sezemedi, Onu iyi bir çifçi olarak ye- tiştirmek istiyordu. Bunun için yanı" na aldı. Fakat hassas ve muhteris Dir kadın olan annesi topruk işlerinden dönen oğluna akşamları piyano öğre- tiyordu, Sonra kocasının bütün mü- managtına rağmen kendi parasile pi» yano muallimleri tuttu, İlk zamanlarda Paderewski'nin ho- çaları da onun dehasını anlıyamadı- lar, Hattâ bunlardan biri genç çifçiye hiç bir zaman iyi bir piyanist olamıya- cağımı, eğer müsikişinas olmakta inad ediyorsa flüt yahud trombon çalmâ- sını tavsiye etli. Çünkü Paderewski'nin elleri çok küçüktü. Maamafih o bu tavsiyelere aldırma» dı. Piyanoya devam etti. 'Tarlaların meçhul çifçisi musiki âleminin en par Jak yıldızlarından biridir, İngilizlerin en büyük şairlerinden biri olan John Keats eğer vasilerinin i çalınıp yırtıldığı sırada çantasında bu- Büyük sanatkârların hemen hepsi babaları tara- fından başka mesleklere sokulmak istenmiştir. Rudyard Kipling eğer babasının sözünü dinleseydi bir istasyon şefi olacaktı. Büyük musikişinas Pade- rewski'yi babası muhakkak bir çifçi yapmak isti- yordu. Sinema artistlerinden Charles Laughton amiral, Robert Taylor akıl hastalıkları mütehassısı olabilir mi idi ? tavsiyelerini tutsaydı bir operatör ola- caktı, Fakat zorla sokulduğu operatör | Ççıraklığını katiyyen - beceremedi. O etinde biçaklarla ameliyat masası ba- İ şinda dururken sonsuz tabiati düşü- nür, denizlerin maviliği içinde sallar kurardı. Aklı başka şeylerde idi. Bu İş- ten güçbelâ kurtuldu Bazi ailelerde evlâdlarınm parlak | mesleklere girmelerini, hükmetmele- | rini isterler. Meselâ İngiliz babriyesi bugün meşhur bir sinema artisti olan | Charles Lâughton'un şahsiyetinde bel- | Kİ bir amiral - kendi ifadesine göre sö- nük bir amiral - kaybetmiştir; fakat buna mukabil sinema parlak bir yıl | dız kazandı, Laughton ailesinin bütün israrla- rına rağmen bahriye mektebine gir- medi. Bunun üzerine babası bü inat- | çı evlâdı kendi otelinde çalıştırmıya | başladı. Hiç olmazsa bu mesleği öğre- | nip babasının yerine geçmesini isti- yordu, Laughton buna razı oldu. Fa- | kat gözü sahnede idi, aktör olmıya ka» rar vermişti. İlk first babasının 0- ak Londranın en büyük inden. birine vezned: olarak | girdi. Niyeti bu bü. yük otelde birçok meşhur şahsiyet- leri tanımak, on- ların tavır ve he- reketlerini tedkik etmek, bu suretle İleride (o çıkacağı sahne için kendi- ni hazırlamaktı, Bundan bir müddet sonra harp patladı. Asker oldu. Geri döndüğü zaman Londra dramatik sanat akademisins girdi. Bu esitada babası yanından kar çan oğluna mütemadiyen mektuplar yazarak lânet okuyor, onu maskâra- lıktan vaz geçip adam olmıya davet ediyordu. Laughton bugün en tanın- mış ve en çok para kazanan artistler- den biridir. Babasının otelinde kalsay- dı mubakkak bu işi devam ettiremi- yecek, belki de sefil olacaktı, Meşhur sinema arlistlerinin çoğu böyledir. Ailelerinin sokmak istedikle- ri mesleklere girmemişler, onlardan habersizce kaçmışlardır. Robert Tay- lor'un babası dokter olduğu için oğ- lunu da ayni mesleğe sokmak, bilhas- Sa akıl hastalıkları sahasında yetiştir. mek isterdi. Halbuki bügün kadınları kolaylıkla deli eden bu yakışıklı deli- kanlı acaba delileri ayni meharetle iyi edebilecek mi idi? Fakat ne olursa olsun, şu muhak- kaktır ki, annelerle babalar çocukla- rının İstidadlarını, bilhassa sanata karşı olan kabilyietlerini keşfetmekte hiç bir zaman isabet gösteremiyorlar. Ş.H.R. Garip bir dava Hem senedi, hem 7500 iirayı Dün asliye üçüncü ceza mahkeme- sinde garip bir davaya bakılmıştır. İd- diaya nazaran; Çorluda Nuran adın- da biri bir evi İle bankada bulunan 2200 lirasını ve bazı mücevherleri Selma adında diğer bir bayana bağı lamış, fakat buna mukabil eşya ve pa- ralarını istediği zaman kendisine fade edeceğine dair bayan Selmadan bir se- ned almıştır. Aradan bir müddet geç- dikten sonra Nurunla Selmanın ara- ları açılmış, Nuran bağışladığı para- Jarile evini ve eşyasını geriye atmak is-| temiş, fakat Selma bir fırsat bularak bayan Nuranın çantasından senedi alıp yırtmıştır. Bunun Üzerine iş mah- kemeye intikal etmiştir. Şimdi Nuran, Selma târafından çantasındaki sened lunan 1500 lirasının da çalındığını id- dia etmektedir, Selma ise bunları tâ- mamile inkâr ediyor. Dün mahkemede dinlenen Abdi adındaki şahid şunları söylemiştir: — Bayan Selma ile bayan Nuran arasında ihtilâf çıkmıştı. Bu işi hallet- mek üzere bir gün oğlum da beraber olduğu halde tatlıcı dükkânına gittik. Orada bayan Nuranla bayan Selma konuştular. Bizde aralarını bulup kendilerini uyuşturmak üzere lavas- sut ettik. Orada bayan Selma hiddet- Jenerek: «Mallarını dü evini de vere yim de kurtulayım; dedi, fakat gene uyuşamadılar. Oradan kalkıp oğlu- mun evine gittik. Evde bayan Nuran elindeki çantasını gelinim Medihaya vermiş, Mediha da yatakların arasına saklamış, Biz hep beraber üst kattaki odaya çıkıp gene bu işi konuştuk, Bir aralık bayan Selma aşağıya inip yâr takların arasını karışlırarak bayan Nuranın çantasını bulmuş ve içinden senedi alıp abdesthaneye girmiş. Geli- nim Mediha bunun farkına varınca derhal bayan Nurana haber verdi, İki- sl birden koştular. Fakat abdeshane- nin kapısı içeriden kilidli olduğu için girememişler, İçeride bayan Solmanın içantadan gizlice aldığı iddia ediliyor senedi yırttığını kâğıd seslerinden an- lamışlar. Sonra bayan Selma evden çi- kip gitti, Aradan bir müddet geçtikten sonra bayan Nuran çantasını açıp baktığı Zaman içindeki 1500 lirasının da çâ- lınmış olduğunu söyledi, Yırtılan s0- nedi tatlıcı dükkânmda okudular anıma ben içinde neler yazılı olduğu- nu unuttum. B. Abdinin gelini bayan Mediha da hâdiseyi bu şekilde anlattı ve: — Yırtılan senedi daha evvel müna» kaşa esnasında bizim yanımızda oku- muşlardı. Altında bayan Selmânın ime zası bulunan bu sönedde: «2200 lira kıymetir.deki ev İle bankadaki iki bin lira ve sâire her no kadar bana ferağ edilmişse de bunlar aslen bayan Nur» na aittir. İstediği zaman para ve eş- yasını inde edeceğim.» diye yazılı idi. Dedi Bunun üzerine mahkeme reisi, bu eşya ve paralarını bayan Selmaya ni- çin bağışladığını sordu, bayan ON ran: — Kardeşlerimin bunları elimden almalarından korktuğum için böyle yaptım. Cevabını verdi, Diğer şahidlerin cele bi için muhakeme başka güne birakıl- dı, İlk tedrisat müfettişleri mıntakalara ayrıldılar 938 bütçesile ilk tedrisat müfettiş. lerinin maaşları muvazenel umumi- yeye alınmıştı, Bunun üzerine Maa rif Vekâleti, ilk tedrisat müfettişleri- ni muhtelif mıntakalara ayırmıştır. İstanbul vilâyeti de 24 teftiş mınta- kasına ayrılmıştır. İstanbulda 24 mü- fettiş, fazla olarak bir de stajiyet müfettiş bulunacaktır. Her müfetti- şin hangi mıntakada çalışacağı Maa rif Vekâleti tarafından tayin edile cektir, Maarif müdürlüğü, İstanbul teftiş mımtakalarının hududlarını Vekâlete bildirmiştir. “MERA Şa

Bu sayıdan diğer sayfalar: