26 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

26 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife Eski zamarımıza müteallik kıssalar Fransa cumhur reisi Lubenin taarruza uğrayışı Geçen asrın son senelerinde Fransa- da erkânmharbiye oyüzbaşılarından (Dreyfüs) pek çoğu papaz mekteple- rinde papaz terbiyesi görmüş ve papaz zihniyetine ve katoliklik taassubuna kapılmış olan arkadaşları kendilerine minnet etmeyip vekarını muhafaza İle soğuk davranmasından ve mezhe- binin Yahudi olmasından dolayı çe- kemiyerek bir ecnebi devlete (Alman- yaya) askeri esrarı havi evrakı ve ve- sikaları gizlice vermekle itham etmiş- ler ve divanıharbe sevkettirip müs- temlikâtta vahim havalı küçük bir &dada küreğe koydurulmuşlardı. Şu kâ- dar ki müddealarını ispat için göster- dikleri evrakı gene kendilerinden mi- ralay Hanri, Dreyfüsün yazısını ga- yet ustaca taklid ederek kaymakam Esterhazi ile beraber tanzim eylemiş- ti. Divanıharbı teşkil eden zabitler de ayni zihniyette ve rivayet edildiğine göre müteassıp katoliklerden olduk- , Jarından gösterilen vesikaları adilâne tedkik etmiyerek ihticaca salih addet- mişlerdi. Bu davaya mütedil cumhu- Triyet fırkası mevkli iktidarda İken di- vamıharbda sathi surette bakılmış ve yalancı şahidler dinlenmiş ve vükelâ katolikliği ve bu meseleyi icad eden zabitler ile onlara taraftar olanları sa- habet eden muhafazakâr zümresinin kendi fırkalarının muhalifi olan radi- kül fırkasına temayülüne sebebiyet vermemek için göz yumup divanıharb kararını boş görmüşlerdi. Fakat ra- dikaller hak ve hakikat namına gaze- telerile ve mitinglerde propagandalar yaparak Dreyfüşü arkadaşlarının ve onlara taraftar olanların garezkârlık İle iftira ederek haksız yere mahküm ettiklerini İJân ve bu hususta herkese kânaat verecek deliller irad ederek bir çok kimseleri davalarma teşrik eyle- wişlerdi. Şu kadar ki muhafazakârlar ye mutedil cumhuriyet taraftarları da divanıharb kararının haklı olduğunu iddia ve propaganda ile safsatalı delil- Ter arzile halkın bir kısmını kendileri- ne uydurmuşlardı. Ama radikaller mutedil cumhuriyet taraftarlarına meclisi mebusanda galebe edip hükü- meti ve idareyi ele geçirmeğe muvaf. fak olduklarından nüfuzları ve dava- larının revacı arttı. Halkın yarısı <Dreyfüs suçsuzdur> diyerek diğer ya- rsi «Dreyfüs suçludur» diyerek biri- birlerile uğraşır oldu. Aralarındaki ihtilâf dal budak saldı. Herkes biribi- rinin hasmı canı kesildi, Gece gündüz her tarafta, gazetelerde, evlerde, gazi- nolarda, klüblerde bu dava sürüp duruyordu. Dreyfüsçüler divanıharb kararının divanı temyize verilip nak- zedilmesini ve davanın bitaraf ve ga- rezsiz hâkimler marifetile yeniden rüyet edilmesini istiyorlardı. Muhalif- leri ise divanıharbden verilen herhan- £i bir kararın nakzedilmesi ordunun Yazan: Perihan Ömer — Lâkin bu, daima kâfi gelmez. — O zaman düşünürüm. — Fakat bunu düşünecek zaman uzak değildir. Şimdi değilse bile biraz- dan karnın acıkacak, koşarken üşü- miyen vücüdün bir taşın üstünde bü- zülünce titremeğe başlıyacak. Petron, genç kadına içinde canlan. mağa başlıyan bir ümidle baktı. Bu, koyu renk kumaşlara sarılan yabanet kadın ne güzel ve ne esrarlı idi. Ya- vaşça ilâve etti: — Haydi, güzel kadın benimle gel. — Seninle mi geleyim, nereye? — Sarayıma. — Sarayına, gene“esir olmak, on- dan sonrada başka bir memlekete kaçmağa uğraşmak için mi geleceğim? Hayır. Haydi, yol ver de geçeyim. — Yok. Bilâkis, biraz daha yaklaş ta gözlerine bakayım, Mehtabın ay- dımlığında güzlerin ne siyah görünü- yor. — Güneşin altında da, pek değiş. mezler. — Bu Kadar güzel göz hiç görme- miştim. , 7 Hakikaten, Romalılar, gece iyi Bir gecenin romanı haysiyetine ve şanına halel verir; ve- rilen karar yanlış bile olsa ordunun hamusunu muhafaza etmek için boz- mamalıdır. diyorlardı. Bu münakaşalar ve mübehaseler ve münazaalar hâd bir safhada sürüp dururken cumhuriyet riyasetine (Fe- liks For) un vefatı üzerine âyan reisi (Lube) intihab olunmuştu. Kendisi ehliyetli ve Jiyakatli ve fet ve İsti- kametile tanınmış güzide bir zat oldu- ğu halde radikallerin manzuru ve namzedi olması ve muhaliflerin iste- dikleri gibi divanıharb kararına İlişil- memesini istiyenler lehinde nüfuz is- timal etmemesi dolayıslle türlü küs- tahane nümayişlere ve gazetelerde ve mitinglerde türlü türlü dedikodulara hedef oluyordu, İşte bu sıralarda Lu- benin «at yarışları cemiyetinin» her sene mutad üzere tertib eylediği bü- yük yarışlarda ve tevzii mükâfat res- minde hazir bulunmak üzere gönderi- len resmi davete İcabetle (Otöy) deki yarış köşküne gelmesi takarriir etmiş- ti. Ben de refiklerim olan büyük elçi- ler gibi bu merasime davet edilmiş- tim. Âdet üzere reisicumhurun geli- şinden evvel yarış yerindeki merasim köşkünde toplandık. Lâkin önümüz- deki yarış sahasının yollarını elleri kalın bastohlu bir çok kimselerin iş- gal etmekte olduklarını görüyorduk. Reisicumhur gelir gelmez bir kıyamet- tir koptu. Gördüğümüz adamlar hem yarışların başlamasına mâni oluyor- tardı. Hem de Mösyö Lube tahkir yolunda nâralar atıyorlardı. Kendile- rini susturup dağıtmak üzere gelen polis efradına hücum ederek ve boğu- şarak bir çoğunu yere seriyorlardı. Bu arbede bir saate yakın devam etti. Nis hayet polislere imdad geldi. Nümayiş- çiler arka tarafa sürüldü. Önümüz açıldığından sağımızda kopan gürül. tüyü uzaktan anlamak arzusile köş- kün önüne inmiştim, Bakıp dururken üstüme doğru siyahlı heykel gibi bir şey yüklendi. Beni kolları arasına sı- kıştırıp sürüklemeğe başlayınca sev- kitabii ile ve bir elimle gırtlağına bir elimle de kollarının birine saldırmı- Şım. Bu hareketlerime rağmen kuca- gından kurtulamıyordum. Fakat onun da ileri hareketi ağırlaştı. Bir âralık arkama gelen tarafta bastonla bir ye- re vurmakta olduğunu, işittiğim gü- rültüden ve köşkteki kadınların fer- yadından, anladım. Her ne ise geriden polisler yetişip bu adamı tepelemeğe başlamışlar. Ben de bu sayede kurtul- dum. Sonradan söylediklerine göre bu hücumu yapan krallık taraftarların- dan ve muhafazakâr fırkasından (Ba- ron Kristian) imiş. Benim boğazına sarılışım ve bir elinin serbestçe hare- ketine mâni oluşum dolayısile Mösyö Lubenin başına İstediği gibi hızlı ve şiddetli vuramayıp bastonun ucu ile Tefrika No. 21 | görüyorlar. Çünkü, gözlerime aydın- | lıkta bakanlar da, senden az beğen- mezler. — Peki, bu gözlere sarayımda baka- Kuyacak mıyım? — Hayır. — Neden inad ediyorsun. Gel, esir olmıyacaksin, sana Dai ederim. — Ya,ne — Sade beğenilen iü kadın. Eğer yanımda kalmaktan hoşlanmazsan istediğin yere gidebilirsin. Fakat seni memnun edeceğime eminim. Bu sefer: kadın Petrona dikkatle bakmağa başladı. Bir kaç saniye sessizlik içinde geç- ti, nihayet kadının tatlı sesi yavaş ya- Yaş yilkseldi: — Sesin ahenkli, boyun heykellerin- kine benziyor, gülerken dişlerin parlı- yor, efendim olmağa kalkmazsan, sen- den hoşlanırım. — Demek geliyorsun? — Evet, sade istediğim zaman dö- | nebilmek şartile, — Yeminimi tekrarlıyorum, istedi- ğin zaman dönebilirsin. Gel, Petron kolunu uzattı, birden taşan ya AKŞAM İHavacılık h haftası Hava kurumu şubeleri tara- fından tertip edilen müsamereler 30 ağustostan 5 eylüle kadar devam eden havacılık haftasında Hava kuru- mu şubeleri tarafından tertip edilen müsamerelerin cedvelidir: Bakırköy şubesinde: 3/0/938 cumartesi günü gecesi saat 215 dan sabaha kadar Yeşilköy Parti binasında balo. Beşiktaş şubesinde: 3/9/9538 cumartesi günü ve gecesi Beşiktaş Alle bahçesinde Sünnet düğünü, Arnavutköyde: 31/8/938 çarşamba ge- Cesi Çamlı bahçede sinema, 1/9/938 per- gembe gecesi Çamlı bühçede tiyatro, 2/0/688 cuma gecesi Bebek bahçesinde tiyatro, 3/9/9358 cumartesi günü (Ve gecesi o Akıntıburnu Todori gazinesunda incesaz, 4/9/9838 pazar günü Boğaiçi lisesi alanında maç, 4/9/938 pazar günü Akıntı- burnu Marko gazlnosunda İncesaz, 540/938 gecesi Bebek karakolu karşısn- da İbrahim reis kahvesinde sinema Galata şubesinde: 3/9/4338 cumârtesi ge- ce sast 21 den sabaha kadar Cihangir Ege bahçesinde balo. Taksim şubesinde: 11/9/5978 pazar ge- cesi Taksim bahçesi alafranga kısmında müsamere, Kartal şubesinde: akşamı Kartalda eğlence, 31/8/938 çar- şamba günü Kartalda deniz eğlenceleri, 1/2/9385 perşembe günü Kartalda atletizm müsabakaları, 2/9/468 ctima günü Pendik- te eğlence, 3/9/9383 cumartesi günü Malte- pede eğlenes, 4/9/9398 pazar günü Kartal- Gn maç, 5/9/93B pazartesi günü Kartalda müsamere, Üsküdar şubesinde: 30/8/438 salı günü akşamı ve gecesi sabaha kadar Kızkulesi parkında müsamere, Beylerbeyi şubesinde: 45/998 cumartesi Beylerbeyi İskele tiyatrosunda müsamere, Kadıköy şubesinde: 11/9/938 pazar günü ve gecesi Fenerbahçe Belvü gazinosunda balo. Erenköy şubesinde günü ve gecesi Bosi zinoda sünnet düğünü. Eyüp şubesinde: 30/8/998 salı günü ak- gamı . Eyüp ortaokul bahçesinde $saz ve temsil, 3/9/938 cumartesi akşamı Eyüp ortaokul bahçesinde sünnet düğünü. Rami şubesinde: 30/8/938 salı akşamı ilkokul bahçesinde saz ve temsil, Kemerburgaz şubesinde: 30/8/$38 &alı günü akşamı Kemerburgazda saz ve niey- dan düğünü. mann ssaa san yalnız şapkasını ezmiş. Garibi budur ki görenler benim bu fiili müdahale. min kasdi olup tesadüfi olmadığına hükmettiler. Şecaatim eseri olduğuna zahib oldular. Gazeteler ezxcümle Fig ro gazetesinde ertesi günü o mealde yazılar vardı, Bir çok.kimseler de beni tebrik ettiler. Nezaketen tekzib edemi- yordum fakat mahcub oluyordum. Dreyfüsün akıbetine gelince hükü- met efkârı umumiyenin arzusuna tebaiyet ederek divanıharb ilâmını di- vanı temyize nakzettirdi. Bitaraf ve bigarez hâkimler dava evrakını ted- kik ettiler. Bu vesikaların sahtelikleri mahkemede sabit olduğundan Drey- füs itlâk olundu ve rütbesi terfi edi- lerek tekrar orduya mal edildi. Sahte- kârlığı meydana çıkan miralay Hanri ise rından yaşamak İstemiyerek ken- dini öldürdü. Kaymakam Esterhazi de cezaya çarpıldı. Yazan: Mütekâid büytük elçi Salih Münir Çorlu bir ümid ve coşan bir arzu ile, kadının İnce beline doladı. Kadın, karanlıkta mânasını kaybe. den bir tebessümle, adama baktı. İki “güzel vücud; biribirine yaklaşarak #leriemeğe başladılar, 30/8/938 . salı günü PEPPER PRE ERRPRLİRDİ Güneşin kuvvetini kaybetmesine İ rağmen daha akşam hâkim ol mamişlı, Bu geniş ve nihayef- siz gibi görünen bahçe, eşsiz bir zevkle süslenmişti. Uzaktan, sema- ya doğru, biribirine kavuşmak ister gibi yaklaşarak yükselen, yeşil ağaç- Jar görünüyor, güzel kadın dudakları kadar kırmızı güllerin bayıltıcı nefes- leri etrafa yayılıyor, ilk sevgisini ya» şıyan genç kızlar kadar beyaz kamel- yalar çıplaklıklarını yapraklar ara- sında saklamağa uğraşıyorlar, zam- baklar, ince uzun boylarının üstünde lekesiz başlarını mahçup bir eda ile bükerken çıldırtıcı kokular neşreğdi- yorlardı. Petron, onları çok sever ve dajma gülerek: — Ahi derdi. İşte bunlar, çiçeklerin en kadını. Hallerine bakın ne masum ve ne temiz bir duruşları var. İnsan yanaşmağa kiyamıyor. Halbuki daha uzaktan, pürüzsüz cildlerinden çıkan kokuyu duyarken insanın beyni uyu- şuyor, bütün damarlarını bir alev s- rıyor. , We ihtimal böyle “düşündüğü için, Preveze zaferinin dö üzüncü yıldönümü O gün karada ve denizde yapılacak merasim için program hazırlanıyor Programı hazırlıyacak komisyon toplantı halinde Büyük deniz kahramanı Barbaros Hayreddin paşanın Preveze muzaffe- riyetinin 400 yicü yil dönümü 28 ey- Tül 938 çarşamba gününe tesadüf edi- yor. Bu münasebetle büyük bir me- rasim yapılması Başvekil B. Celâl Bayar tarafından emir ve arzu edii- miş ve bu maksadla dün sabalı bele. diyede vali ve belediye reisi B. Mu- hiddin Üstündağnı — reisliği altıda bir toplantı yapılmışlır. İçtiman be- lediye reis muavini B. Ekrem Seven- can, kolordu ve deniz kumandanlığı mümessilleri, parti erkânı, deniz ti- caret müdürü, Beyoğlu ve Beşiklaş kaymakamları ve muharrir B. Abi- din Daver iştirâk etmişlerdir. Dünkü toplantıda bu büyük gü- nün tesidi için donanmanın da işik TrTâkile karada ve denizde merasim yö pılması ve karadaki merâsimin mer- humun Beşiktaştaki türbesi önünde yapılması muvafık görülmüştür. Bu itibarla milli bayram günlerin de olduğu gibi o gün her taraf bay* | râklarla süslenecek, deniz mekteblerİş müesseseleri, diğer mektebler ve te- şekküller merasime iştirâk edecekler dir, Merasim programının krokisi B. Abidin Daver tarafından hazırlana” cak ve belediye reis muavini B, EK- remin reisliği alında bir komite ya rın sabah deniz ticaret müdürlüğün de toplanarak programı hazırlıyas caktır. Niğde civarındaki seylâp tafsilâtı (Baş tarafı 1 inci sahifede) ra uğramıştır. Halkın yiyeceği, ev eş- yası su altında kalmıştır. Diğet taraftan Niğdeye 7 kilometre olan ve İleri bir elma mıntakasi olan Eskigümüş köyü de Tumlu yaylasın- dan gelen sel yüzünden mühim hasa- rata uğramışlır. Bu köyde Elma âğaç- Jarı, patates ve diğer sebze tarlası Üze- rinde odukça basar vardır. Niğdenin şimalinde ve Eskigümüşle Yeşilburç, Güllüce derelerinden gelen sellerin birleştiği nokta üzerinde bu- lunan harman çayırındaki harman. lar, savrulmuş buğday yığınları, sü- rülmemiş ekinler ve bu civardaki pa- tates, kıska, kavun, karpuz mahsulü mahvolmuştur. Seylâba sahne olan Hüyük istasyo- | nu ile Niğde arasındaki demiryolun- da yer, yer bazı yıkıntılar olmuşsa da hepsi ancak 300 metre uzunluğunu geçmenziştir. Hattın bozulması yüzün- den günlük posta katarları iki gün iş- Yiyememiştir. « geniş mermer havuzun trafını bütün, zambaklarla süslemişti. Bu küçük pe- rilerin, karşılannda yüzünü kâpıyan çıplak kadina çektikleri oklardan ber- rak sular fışkıtan Kavuz, içinde bir kaç kişinin yüzebileceği kadar büyük- tü: Petronun en çok sevdiği eğlence- lerden biri, esirelerini bu havuzun et- rafmda toplamaktı. İçlerinde, kur- vetli musikişinaslar, çok güzel sesliler vardı. Akşamları toplanırlar, kimi çal- gı çalıp şarkı söyler, en kıvrak vücud- lüleri mermerin üzerinde, suda kırık | inhinalarla uzayan akisler yaratarak dans ederlerdi. Ve nihayet havuza atı- lırlar, şen kahkahalarla yüzerlerdi. Fakat, bütün bu neşe ve güzelliklerin arasında sıkılmağa başlıyan Petronun zevkleri, bir hoktaya bağlanmıştı: Mehtaplı bir gecede talihin önüne at. tığı, siyah gözlü yabancı kadın. Artık geniş havuzda yalnız o yüzü. yor; sade onun kahkahaları zambak kokularına karışarak kaybolüyordu. Yalnız esireler değil, mermer köşeler- den birinde hep ayni vaziyette yüzü- nü kapıyan güzellik ilâhesi bile, Pet- yonun içini sıkmağa başlamışlı. Bir gün sevgilisine itiraf etti: — Biliyor musun dedi: Ben biraz da, bu heykele âşıklım. Bütün yaşı- yanlardan daha güzel ve İrileşmesi imkânsız olduğu için... Halbuki sen onu soldurdun, . Artık onun yüzünü Şehirde hasar yoktur. Yalnız, istass yon civarında bulunan elektrik santıâ Mn 30 santim irtifamda su basmış, iki gündenberi şehir cereyanı kesilmiştir. Gene bu civarda «Hasanağa köprüsü adile anılan üç gözlü ve taş yapı köp- rü yıkılmıştır. Diğer yerlerde tahribat varsa da ehemmiyetsizdir. Vilâyet, belediye, diğer teşekküller seylâpzedelere yiyecek temin etmişler ye halkın ıztırabile yakından alâkadar olmuşlardır, Niğdeden akan sular Bor kazasına yakın bir yerde birleşerek toplu bir vaziyette Bordan geçtiği için bu seli Bora da çok zarar iras ettiği muhak- kaktır, Öğrendiğime göre, Borun da bakhane ve dere üzerindeki üzüm bağ- Jarında mühimcee hasar vuku bulmuş” tur. Şimdiye kadar tesbit edilen zaraf 50,000 lirayı geçmektedir. .Bu sey“ Jâpta üç kadın iki çocuk ölmüştür. Seylâpzede çifçilere ve bağcılara yar- dım için teşebbüsatta bulunulmuştur. kapayışındaki mütemadi sadi, içini sıkmağa başladı. vr Z Ve bir akşam yalvarmiştı; — Ne olur, o köşede sen dür? Kadın, sevgilisinin istediğini yapare | i ken, perilerin çıplak vücudüne attık» ları sulardan ürpermemek, gülmemek için dişlerini sıkmış, gözlerini yur” muştu. Birden, ayaklarına cak BİT şeyin temasile titredi. Gözlerini açti” İ ğı zaman, Petronu ayaklarını öperkün | gördü. Adam, büyük bir zevkle sarsılarak* — Ondan daha güzelsin, daha gü” zelsin! diyordu. ? Kadın, kalbinde coşkun bir guru” bununla beraber derin bir sızı duydu» Bu adamın bütün aşkı gergin cildine takıldı. Lâkin, birden bir Romalı havuza atılırken, şen bir gülüşle b&” ğirdı: j — Zevk içinde yüzüyörum, Petrol Bu zevk, isterse büyük bir acı ile mi yetlensin, mesudum! Hakikaten, yabancı kadın, hayatı” da hiç tanımadığı bir saâdet içindeğ” di. Fakat, bu saadetin birden gez $i onu biraz ürkülmüştü. Zamanlar# kırbâclânan küçük”esire, bütün R©” mayı kıskandıran adamın hâkimi ok muştu. Fakat birden göz kamaştır&” rak parlıyan alevler sönünce yerine £* len karanlık kimbilir ne korkunç o” dul Karkası yar).

Bu sayıdan diğer sayfalar: