27 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

27 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 27 'Teşrinievvel 1938 ——— HAFTANIN VAKALARI Avrupaya hareket eden filim yıldın Miriam Hopkins Çek müzakereleri yapılan bina Komarom'da içinde Macar - Sshife 8 Perşembe müsahabeleri | Gençlerle başbaşa Ne ekerseniz onu biçersiniz ! Yazan: Ne garibâir, tablatin kanunlarının “değişmediğini hepimiz biliriz. Mese- lâ arpa ekersek darı çıkamaz, ka- vun çekirdeğinden karpuz çıkamaz. Elma ağacı şeftali veremez. Evet bunun böyle olduğunu bilmiyen yok- tur. Fakat fikir, ruh ve beden saha- larına yapılan zeriayata gelince bu kanundan tamamile gafil oluruz. Düşünelim biraz. Dimağ, ruh ve beden sahasına senelerce mütemadi- yen elem verici, kahredici, hasta edici tohumlar saçtığımız hâlde nâ- sl olur da neşe, sazdet ve sağlık ve- rici mahsul toplamak ümidine dü- şeriz? : Tarlasına deve dikeni tohumu eke- rek buğday çıkmasına intizar eden bir çifçiye deli! deriz. Sanki biz on- dan farklı bir şey mi yapıyoruz? Vücüd tarlamıza durmamasıya ku- rTuntu, vesvese, üzüntü, 'şüphe, te- reddüd, korku, hastalık tohumları ekip duruyoruz. Sonra da bunlar kök salıp filizlendiği vakit beğenmi- yor, kırıyor, kahroluyor, üzülüyoruz! Vücud zeriyatımız tamamile tar- la zeriyatının kanunlarına tabidir. Arpa eken arpa, şalgam eken şal- gam, buğday eken buğday toplar, In- san ancak ektiğini biçer. Büyük, küçük, kadın, erkek, fakir, zengin herkesin kendine göre bir vücud tarlası vardır. Oraya ne ekerseniz onun mahsulünü devşirebilirsiniz 'Tarlamza muhabbet, sevgi, ahenk, doğruluk, ilimad, nikbinlik ve sağ- lık tohumları ektinizse alacağınız mahsul bunlardan başka bir şey ol- madığına kani olabilirsiniz. Bunun aksine olarak geçimsizlik, çekeme- mezlik, fitnelik, bozgunculuk, hasta- lık tohumları ektinizse ancak ekti- ginizi biçebilirsiniz. Önce ektikleri- niz güller, karanfiller, menekşeler, sümbüller, sonrakiler ise ısırganlar, deve dikenleri, böğürtlenler ve ya- bani otlara benzer Ki zeriyatı boğar ve onların iyi mahsul vermesine mâ» ni olur. Bazı çatık, asık, mariz çehreler vardır. 'Terb bakışları İnsana azab verir. Bunlar fikir tarlalirına bed- binlik tohumları ekmişlerdir. Onla- rn yanında sevimli, güler yüzlü, tatlı bakışlı, canlı olanlar da vardır ki onlari konuşunca insanın İçi açılır. Bunların da iyilik güzellik ve doğruluk, sağlık tohumları ekmiş olduklarını derhal anlarsınız. Hayat daimi bir alışveriştir. Ta- biat fevkalâde muktesiddir. Bedava hiç bir şey vermez. Ne verirseniz onun mukabilini alırsımz. Almak is- tediğimiz şeyin mukangen bir fiati vardır. Onu < verip alırsınız. Onun için derler ki insanlar sıhhatini sa- tın abrlar. Saadet gibi sıhhat te emek sarfederek elde edilir, Şurası muhakkaktır ki kendi tar- lasını ihmal edenler başkalarınınkine katiyen iyi bakmazlar. Ziya paşanın $u beyti ne güzeldir: Onlar ki verir lâf ile dünyaya nismat Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde Kendi evinin hesabını bilmiyen, ailesini idareden âcız olanların mem- leket işlerinde de ayni acizleri der- hal görülür. Doğru, vazifeşinas, İş- güzâr olmıyan bir adam bu vasıfla- rı başkasında arayabilir mi? Doğru- luk tavsiye eden bir kimse kendi bizzat yalanci olursa vücudüne bak diyen bir adam kendisi mariz olur- sa veya çalma diyen bir adâm kendi hırsızlık ederse onun telkinleri kuru bir tafrafuruşluk sayılmaz mı? Derler ki: «Çuyaldızı başkasına sokmadan , iğneyi kendine sok'» ne doğru değil mi? İğnenin nasıl can yaktığını insan kendinde tecrübe ederse, çuvaldızı başkasına Obatırır- ken düşünür. Çocuk nar gibi ateşe veya kıpkır. mızı bir demire elini dokundurunca yanar Ve bu tecrübe ona yarık acısı- nın ne olduğunu öğretir. Ondan sonra bir daha böyle bir tedbirsiz- dikte bulunmaz. Selim Surı Tarcan Hayat tecrübesirde bir çok müna- sebetsiz hareketlerimizin, ihmalleri- mizin bazan bilmiyerek, bazan bile- rek. ektiğimiz zararlı tohumların bi- ze pahalıya mal olduğunu görünce sızlanırız, şikâyet ed Halbuki © bizim batamızın cezası olduğunu ve tabiatin hiç bir kaba affetme- diğini ve yarın iyi mahsul almak için bugün târlamı tohumlar ek- mek-mecburiyetinde olduğumuzu bil memiz lâzımd Halinden metanun olmıyanlar, va- ziyetten mütemi en şikâyet eden- ler evlâdır. tenkid eden babalari benzerler. O sizin ektiğiniz tohum- dur. Isırgan tohumu ektiğiniz hal- de neden lâle çıkmadı di Gönül isterdi ki her ferd kendi fikir, ruh ve beden tarlasına dalma iyilik, doğruluk,.güzellik, . sağlamlık, çalışkanlık, beceriklilik, cömerdilik, civanmerdiik tohumları eksin ine gönül “ister ki herkes ruh tarlasına musallat olan çekememez- lk, fitnelik, gaddarlık, yalancılık, hilekârlık, zebunkeşlik, bozgunculuk gibi zehirli otları söküp atsın. Herkesin #lkir sahası itina ile ba- kılmış bir parkın çiçek tarlası gibi güller, sümbüller, kâramfiller, kat- merli şebboylar, lâlelerle süslensin. O zaman bu güzel kokulu çiçekler arasında bir ahenk husule gelir. Te- sadüfen tabiat bu muntazam bah- çelerde kendiliğinden bir yabani otun bitmesine müsaade etse, onu dira- yetli bir bahçıvanın eli derhal söküp atabilir, Bir bahçeye ne kadar itinalı bak lrsa bakılsın orada gene bazan bir ısırgan, bazan da kendiliğinden bir tufeyli nebat türeyebilir. Güzel ve İtinalı yetişmiş çiçekler arasında onun kök salıp dallanıp budaklan- masının zarif, renkli; kokulu gönül açıcı çiçekleri boğup öldürmesinin imkânı yoktur. O daha filiz sürms- den söküp atılır. Bır de bunun aksini düşünelim, bakımsız bir tarlayı gözönüne geti- relim. Orada biten yabani otlar, ısır- ganlar, deve dikenleri arasında kı- lan çiçeklerin soysuzlaşacağı veya kuruyacağı tabii değil midir? Türk. genci! “Fikir, ruh ve bedn tarlana itinalı bak' Oraya doğruluk, iyilik, güzellik tohumları ek! ufak bir zararlı otun büyüm kük salmasına fırsat verme! Bil ki her genç fikir, ruh ve be- den sahasinı. güzel çiçeklerle süsler. se vatan bir gülistan olur. Unutın. ki memlekete bakarsan bağ, bae maz$san dağ olur. Selim Sırn Tarcan ©, Bu akşamı Nöbetçi eczaneler Hi: Kurluluş caddesinde Necdet Ekrem, Takiğm: Nizâmeddin, Beyoğ- Ju: Kansük, Yenişehirde Baronak- , Bostanbaşında İtimad, Galata: Hasköy: Sadık Akduman, Eminönü; Hüsnü Onar, Fatih? Saraçhanede İbrahim Halil, Karagümrük: Mehmed Fuad Bakırköy: İstanbul, Sarıyer: Nuri, Aksaray: oYenikapıda Sarım, Beşik- taş: Süleyman Receb, Fener: Emilya- di, Kumkapı: Cemil Küçükpazar: Bensason, Samatya: Yediknlede Teo- filos,. Alemdar: Ci oğlunda Abdül- küdir, Şehremimi- meâ Harıği, Kadıköy: Sadik, Yeldeğirmeninde Üç İet,” Üsküdar: > Msihad, Heybeliada: Tomas, Büyükada: Halk. Her gece zçık eczaneler: Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarı, Or- |) © taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhisarındak! ee ganeler her gece açıktır. ———> KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasında EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ vasıtadır. Alım satım, kira işlerin- de iş ve işçi bulmak için istifade ediniz! *

Bu sayıdan diğer sayfalar: