18 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

18 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 teşrinisnni 1938 SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Teirika Mehmet Ali paşanın mali müşaviri olan Boğos Ef. ölümden nasıl kurtuldu? — Bütün reâya ve tebenmın asayiş ve refahımı istihsal etmek en başlı düşüncemdir. Bazı yerlerde aralık, aralık şikâyet edilen ahval görülmek- tedir. Bunlar benim emir ve rizama | mugayir olarak memurların fena ha- İ reketlerinden neşet ediyor. Ben de ha- İ ber alır almaz gazaba geliyorum; o gi- bileri hemen kahr ve tedip ediyorum. | Memleket vâsi, nizam muhal olarak baş gösteren bazı uygunsuz hareket- ler Sırp memleketinin civar ve etrafın. da da vuku bulmuş ise bunlarında tedricen hüsnü nizama ithal olun- makta bulunduğu aşikârdır. (1) O gün Miloş beye mücevher kopça- lı, yakası sırmalı bir hurvani giydirildi. Pırlanta ile müzeyyen bir tasviri hü- mayun, ağır kiymetli bir kılıç, donan- miş bir at ihsan edildi. Bu iltifatların ve bi elerin kendisi ve hanedanile beraber bütün Sırp milletine raci ol- duğu da anlatılmakta kusur edilmedi. Istanbulda seyir ve temaşaya lâyık yerlerin kendisine gösterilmesine ira- de sadır oldu. Miloş otahdisi nimet» makamında dua etti; yer öperek hu- zurdan çıktı, Teşekkür için ertesi g tekrar mabeyini e geldi, Misafir bey her tarafta ri ayet ve hür. | 'metlere nail oldu. Babiâliden verilen emir üzerine Mi. loşun Vidinden Varnaya kadar geli. şinde mutfak takımı, aşçılarile bütün masarifi Vidin muhafızı Ağa Hüse- yin paşa tarafından tesviye edilmişti. Miloş beyin İstanbulda yalısında kaklığı iki bucuk ay içinde sarfedilen iki yüz otuz üç bin sekiz yüz kuruşun yüz bini de gene Ağa Hüseyin paşaya yükletildi. Mütebaki yüz küsür bin kuruşun hazinece Hüseyin paşanın sarrafına verilmesi irade edildi. Fakat Hüseyin paşa paranın hepsini kendi | hesabıma geçirtti! İ Miloş İstanbuldan avdet edeceği si. | rada Edirne yolile döneceğini relsül- küttap efendiye söylerken araba lâkır- dısı da etmişti. Bu söz feis efendinin arabasını ima addedildi. Fakat araba. nın hayvanları yola dayanacak gibi değillerdi. Postaneden dört hayvan alınması hususu padişahtan İstizan edildi. Mfioşu memnun etmek için hiç birşey esirgenmiyordu. Reis efendinin arabasile dört atın verilmesine de ire- | de çıktı. Hattâ kendisine iki uçarha | topu» ile iki de «kopuz topu» verildi. Avdetinde gene Kâmil bey mihman- dar oldu; Vidin muhafızı Ağa Hüse. | yin paşr gene maliyetinden birçok müs-| teild memurları ve hademeyi ona ter. fik etti, Vidine kadar masarifi de ke- sesinden ödedi! İşe yarasın, yaramasın bu dört to- pun hediye edilmesi Miloş bey hak- kında padişah tarafından beslenilen bir emniyet nişanesi görünüyordu. Zahiri olduğuna hükmetmek yan- uş sayılamıyacak olan bu bir tarafa bırakalım. Bu hünkâr misafiri hakkında ihti- yar olunan masarifin bir valiye tah- mil edilmesi acaba ne fikre mebni idi? Ağa Hüseyin paşa eyaletinde mü- kemmel bir ticaret dolabı kurmuştu; hele zahire ihracını inhisar altına al mıştı. Acaba paşanın bu dolaptan temin ettiği büyük kirlardan hazine hesa- bına bu suretle bir vergi alınmak m istenilmişti? Maksad bu İdise şüphe yok ki bu vergi Ağa Hüseyin paşa mü- Gesesesi için âmiyane bir tabir ile ancak! «Devede kulak» kabilinden birşey oi- muştu! İyilik et, denize at. | 1768 de İzmirde doğinuş olan Boğos Yusufyanı babası iyi bir tacir olarak yetiştirmişti. Ermeniceden maada türkçeyi, rumcayı, italyancayı, hele fransızcayı pek iyi yazan Boğos efen- di tercüman sıfatile İzmir İngiliz kon- Soloshanesine girmişti, 1790 da işlerinin tesviyesi için Mı- sırda (Reşide) giden Boğos efendi Re. şid gümrük mülteziminin (2) yanınâ , sonra bu mültezim tarafından enderiyeye memür edilmişti. 1810 da Boğos efendi İskenderiye gümrüğünü kendi hesabına iltizama almıştı. Mahmudiye kanalım açmağı, İsken- | hapsetti. No. 239 deriye ticaretine büyük bir inkişaf vermeği düşünen Mebmed Ali paşa !l- tizam müddetinin hitamında bu güm. rük varidatını 500 keseye çıkarmak istedi ve bu bedelle beş sene için kabul etmesi hususunda Boğos efendiyi zor- ladı. (* “öos korktu. | Mehir Ali paşa İskenderiye güm- | rüğünün idatı beş yüz keseden ek- sik tutarsa zararı ödemeği, fazla tu- tarsa bunu müsavaten taksim etme- ği teklif etti. Boğos bu iştiraki istemi- yerek, fakat zararı görerek kabul et- ti. Bu suretle Boğos efendi arada Meh- med Ali paşaya maliye ivlerinde müşa- viri.. etmeğe başladı. 1813 de Mehmed Ali paşanın terfik ettiği muhasip, Boğos efendiyi Mısır hazinesine âid emvalden sirkatle it ham etti, Mehmei Ali paşa o günlerde Dim- yatta bulunuyordu. Boğosu yanına çağırdı. Tahkikat ihbar ve ilhamın sıhhatini gösterdi. Mehmed Ali Boğos efendinin boynu vurulmasını emret- ti. Mücrim muhafızlar kumandanı ko- vuş ağasına teslim edildi. Kovuşağası ertesi günü İdam etmek üzere Boğosu | Bu koruşağası Boğos efendinin ni- | metini görmüş biriydi. Boğos efendi bu adamı ölümden kurtarmış, maişe- | tini temin ile Mehmed Ali paşa hizme-| tinde bu mevkii tutmasına yardım elmişti. Koruşağası minnettar: bulun- duğu Eojus efendiyi geceleyin kendi | meskr » götürerek karısının muba- faza a tevdi etti. | Ertesi sabah mülüki olduğu Meh- med Ali paşa Boğosu ne yaplığını s0 Tunca kovuşağası: | — Allah ömrü devletinizi müzdad buyursun! Cevabını verdi. Mehmed Ali bu söz- lerden emrinin Infaz edilmiş olduğu- na zahip oldu. Bir daha Boğosun bah. 8i geçmedi. Mehmed AM paşa Kahirede kâhya- sından, nahiyelerde kâşiflerden kar- ma karışık lar alıyor, bunların içinden çıkamıyordu; can sikıntesile | bir defa kovuşağası yanında: — Ah, neden Boğosu öldürttüm! di- ye bağırdı. Bu sözünden kovuşağasının rengi | değiştiğini, şaşırdığını gördü. Ağa ne söyliyeceğini bilemiyordu. o Mehmed Ali paşa sorup Boğosun idam edil. — Git, getir onu! Diye emretti. Ağa paşanın ayakları-| na kapandı. Mehmed Ali ayağile ite- | rek dehşetli bir tavır ile: — Git, getir onu! Diye tekrar etti. Boğos titreye, tit- reye getirildi. O gelinceye kadar paşa» | nın soğukkanlılığı avdet etmişti, Meh- med Ali geçmişe hiç bir tmade bulun- | madı. Boğos efendiye hesap evrakını tedkik etmesini emretti, Heyecanı ve korkusu geçip biraz | kendini bulunca Boğos efendi lüzim | gelen tedkikatı ifa etti. Verdiği izahat- tan memnun kaları Mehmed Ali paşa idam mabkümunu yemeğe alıkoydu. | Sonra: — Birlikte yediğimiz şu tuz, ekmek hakkı için geçmişten herşeyi unuttum. | Müsterih olarak İskenderiyeye dör | Dedi. Boğos efendinin istirhamlarile | kovuşağasını da: - Bir daha yüzünü görmemek şar» tile » affetti. Boğos efendi ağayı yanına aldı ve uzun müddet görüp gözetti; memle- | ketine gitmek isteyince Bilesile refah | içinde yaşıyabilmesine medar olacak levazımını temin etti. o (Arkası var) Düzeltme : 234 numarah o tefrikanın birinci sütununda aşağılara doğru bir kaç cümle tertibte karışmıştır. Doğrusu şöy- | ledir: (Prens Nikola Esterhazinin Mürig Hilfteki sarayını 25000 flerine kiraladı. Sultan Mahmudun Mavroyeni beyin rübekâr yehieriiğine tevdi eylediği). tece i Vakayi H. 12 sadeleştiritmiştir. pek çok seneler İeşld ve İskenderiye güm- rüklerinin mültezimi idi. Boğüs, Haci Oş- man ağanın yanında mı çalıştı? Burasını bilemiyorum. (3) Mahmudiye kanalı mühendisi Coste marifetile 1819 da ikmal edilmiştir. Mütercim — aranıyor Almancadan Türkçeye ve Türk- çeden Almancaya (tercümeye muktedir ve aynı zamanda dak- tilo vazifesini görür bir Bayan Gİ veya Baya ihtiyaç vardır. Talip- lerin Galatada Osmanlı bankası karşısında Çınar Handa Ali Nuri ve Şeriki firmasma şahsen mü- racaatları, Mevlüdu şerif Geçenlerde vefat eden sabık Sam- | sun belediye reisi ve emekli yüzbaşı merhum Hüsnü Yeğenin ruhuna 20/11/938 pazar günü Beşiktaş Sinan paşa camiinde öğle namazından Sson- ra saat 2 de mevlüdü şerif okutturu- Jacağından merhumu seven akraba ve arkadaşlarının ve arzu edenlerin muhterem huzurlarile ve bu ilânın davetiye makamına kabulünü rica ederim. Validesi Bakiye Yeğen Türk Okutma Kurumundan Yarım asırdan fazla bir za- mandanberi (o Darüşşafakanın irlan ve idare işlerle uğraş mağı esaslı vazifeleri meyanın- da bulunduran ve bu müesse- seye unudulmaz hizmetleri do- kunan İstanbul mebusu ve Türk Okutma Kurumu reis ve- kili çok muhterem Halil Edhem irtihal etmiştir. Cenazesi bu- gün sâat 11 de Şişlide Osman- beyde Matbaacı Osmun soka- ğındaki 44 numaralı evinden kaldırılarak namazı öğle vaktı Beyazıt camiinde kılındıktan sonra Edirnekapıda aile me- zarlığına defnedilecektir. Da- rüşşafakanın daima minnetini taşıdığı ve taşıyacağı bu zata krşı son vazifeli hürmeti İfa edecek olan Kurum azası İle Darüşşafaka ailesine keyfiyeti bildirir ve taziyetlerimizi arze- Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 3000, altı aylığı 1900, üç aylığı 1090 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul |! göndermek lâzımdır. Ramazan 25 — Kasım li 5. Imsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı B. 1218 189 7189 94 iz 155 Va. 508 649 1159 1433 1643 1824 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokak No, 13 En sağlam En Ucuz Hesap defterlerini AKŞAM matbaasında bulacaksınız. * Yevmiye defterleri Kasa defterleri Defteri kebirler Muavin defterler * En iyi cins kâmda basılmış ve İngiliz prese kartonu ile eililen- miştir, Fiyetler 200 sahifeli 140 - 160 kuruş m0 > i-M0 > w >» 8-75 » Akşum matbaası Telefon: 20681 .. z “ ded “ “ p İ lumu - güezi Tarihi - 7 v DIŞI IZORSARN | Deniz Romanı | Yazan; İskender F. Sertel ,........ Tefrika No. 178 —1 İmparator, cephede ölen zabitin karısına göz mü koymuştu? Bizanslılar: İmparatorun başını istiyorlardı | — Ne yapabilirdim. Benden nef- ret ediyor ve rüyada gördüğü erkeği arıyor — Çıldırmış dedim ya. Onu evden dışarı bırakmıyacaktın! Sibirbazla- ra gösterip büyüsünü bozduracaktın! — Bunları ben de düşündüm, Fa- | Kat, yapmak fırsatını bulamadım. — İkiniz de talihsizmişsiniz! Sonra ne oldu? — Bilmiyorum... Bir sabah çoban- Yardan biri dağda bir kadın cesedine yaslamış. Atırın üstüne atarak şehre İndirmiş. Bunu duyunca şüphelen- dim koştum. Şüphem boşa çıkmadı.. İ karım ölmüştü. Nasir; — Zavallı talihsizler... Diye söylenerek şarap destisine sa- rıldı. Korsanın o dakikada düşündü. ğü birşey vardı: Ertesi sabah, ağlıyan kadına koşup, çocuğunun hayatta olduğunu müjdelemek. Bu suretle kadından istifade etmeyi de aklımdan geçiriyordu. Meyhanenin bir köşesinde sızın- caya kadar içti ve o gece, herkesin beklediği Aryüs meyhaneye gelme- mişti, Bizans sokaklarında kargaşalıklar.. Melik bin Nasir ertesi sabah göz- İ lerini açar açmez sokağa fırladı. İlk işi, gece verdiği kararı tatbik etmekti. | İ de bu vesile ile tahtından indirecek- Yola düzüldü. giğyiordu. Cibaliden ayrılınca, yolları doldu- ran müthiş bir kalabalıkla karşılaştı. Bağrışmalar, yumruk sıkmalar, (Ağlıyan kadın) a | kültürler... Ve heyecanla ilerliyen bir kafilenin başımda dağınık saçlarla gözleri yi- vinden fırlamış bir delikanlının: — İntikam alacağız... Benimle ge- lir misiniz? Feryadına, halkın: Hazırız, geliyoruz.. Cevabı, bir gırtlaktan çıkan boğuk bir inilti halinde yükseliyordu. Nasir bunu görünce şaşırdı. Kalabalığın içine karıştı. Yarındaki çocuğa sordu: — Kimden intikam alacaksınız? — İmparatordan ... Bir tek kelime ile cevab veren bu küçük çocuk da ihtilâleılar arasında bağınıyordu. Nasire şiddetle baktı: — Sen syakta mı uyuyorsun be adam? Zavallı Tomikisin imparator tarafmdan öldürüldüğünü duymadın mı? Nasir: — Bastaydım, dedi, gürültüyü du- yunca sokağa fırladım. Bireşyeden haberim yok yavrum. Demek kahra- man Tornikisi imparator öldürtmüş, öyle mi? — Evet. Onu öldüren cellâdın ağ- zından duyduk, bunu. Surlarda gö- renler de var. Artık bu cinayete ta- hammül edemeyiz. Kafilenin önünde giden ve yollar- daki bütün yerlileri başma toplıyan delikanlı, boş kafalı bir adam değil di. Okumuştu ve meşhur hatipler gi- bi güzel söz söylüyordu. — Düşman kapımızda dururken, imparator, karısına göz koyduğu Tormnikisi öldürtüyor. Dün onun ce- nazesinde bulunan ve tabutunu göz yaşlarile ıslatan Bizanslılar, eğer vicdanlarında ufak bir ürperme düy- dularsa, benim peşimden gelsinler. Sekizinci Mihaile hesab sormağa gi- diyorum... Diye haykırıyordu. Kafile biraz sonra büyük bir mey- dana gelmişti. Burada da uzun beyaz sakallı bir | ihtiyar, yüksek taşın üzerine çıkarak bağırmağa başlı — İmparatorun yaptığı bayağiliği gördünüz mü, arkadaşlar! Vatanı uğrunda can vermek için, aylardan- beri surlarda düşmanla çarpışan oğ- karısını elinden al. mak için - öldürten imparsoir Mihailden intikam almak hakkımız değii midir? Vatanımızın büyük bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğu unutarak, kahraman bir zabitin mâ sum karısına güz diken bir hüküm- dardan bu millete hayır gelir mi? Meydanda toplanan helk, hep bir ağızdan cevab veriyordu! — Demek ki, dün cenaze alayında duyduklarımız. doğru imiş. Zavallı peder... Sen meyus olma! Biz de 8€ ninle beraberiz. Hain imparatardan öç almak için, haydı yürüyünüz, sa- raya koşalım. Halkın gösterdiği taşkınlığı hiç kimse durduramıyordu. Saraya men- sup memurlardan biri, bir aralık yüksek bir yere çıkarak: - Bütün bunlar yalan Diri Ki torun arasım açmak istiyen bir takımı fesadcılara âlet oluyorsunuz! Diye bağırdıysa da, imparatordan ve uydur. kın heyecanını teskin etmek kabil olmuyordu. Saray memurunu sopa- larla döv yere indirmişlerdi. Melik bin.Nasir bu kargaşalıklan istifade ederek, yanındakilere: Hakkınız var, intikam almas Siniz! - diyor ve fırsat buldukça ©t- rafındakileri imparator aleyhine Kış- kırtmaktan geri durmuyordu. İhtilâl büyümüştü. Nasir, bu ihti | Jâlin neler doğuracağını tahmin ede- memekle beraber, ihtilâlin büyüme. sinden memnundu, İmparatoru belki er ve Bizans kapılarında aylardan- en Araplarla anlaşmağa mecbur olâcaklardı. Kalabalık arasında; — Araplarla uyuşalım, kapları açalım... Muhasaraya nihayet vere- m Yollarımız açılsın. Dışarda kalan çoluk çoğumuza kavuşahm Diyenler de yok değildi ihtilâl bütün Bizans sokaklarını sarıyor ve artık her kafadan bir ses çıkıyrodu. Törn intikamı al caktı. Fakat, bu intikam USU, Bizanslıların aylardanberi kabarıp taşan bir iğbırarından başka birşey değildi Yerliler, bu duygularını izhar ede- bilmek fırsatını bulmuşlardı. Müthiş bir istibdad çenberi içinde yaşayan halk gitikçe coşuyor ve bu sonsuz coşkunlukları genç bir hütiple, Tor- nikisin ihtiyar babası körüklüyordu. İmparatorun başını istiyoruz! Nasir, kalabalığın arasından bir kenara çekilebilmek için haylı sıkın- tı çekmişti. Meydanda ezilenler, da- yak yiyenler, ağlayıp bayılanlar da vardı. Surlarda aylandanberi, düşamanla çarpışıp ölen ve yaralananların âi- İeleri de, imparatordan intikam âl- mak hissile ihtilâlcılar arasına karı- şıyorlardı. : Zaten Sefaletten muztarip oaln fakirler, her türlü fedakârlıktan ka- çımmadıkları halde, sarayı saran asilzadelerden mütemadiyen zulum ve işkence görmeklen usanmışlardı. Bilhassa hassa alayının ikide birde halk üzerine yürüyerek, atlarım - Kas dın, çocuk ayırd etmeden - üzerine sürmelerinden de bezmişlerd. Bu yüzden, vatanı müdafaa duyguları birdenbire zayıflamış ve düşmanla - me behasına olursa olsun - anlaş- ma temayülleri başgöstermişti. Sarayın önüne kadar aynı heyecan ve coşkunlukla ilerliyen halk, saray önündeki meydanda birbirini çiğner. cesine bağırmağa başlamıştı: « — Kahraman Tornikisin ve cep- helerde boş yere öldürülen evlâdları- mızın intikamını almağa geldik. İmparatorun başını İstiyoruz? Sekizinci Mihallin, kahraman Tor- a göz koyması belki memleketin büyük ya. ü- kis. gibi bir kahramanı cephede di eeiiğdiyle boğazlaltacak kadar haris ve düşüncesiz bir adam miydi? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: