26 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

26 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hindli kızlara evlilik hayatına hazırlık için 64 sanat öğretilir Hindistanda kızları evlilik hayatına hazırlamak mühim bir iştir, Kızlar birçok şyler öğrenmek mecburiyetindedirler. Bunların arasında ileride kocaları ve kocasının akrabala- ri ile kavga ederken kullanacakları lisan, kocasını nasıl neşelendirecekleri de vardır. POLİTİKA Paris'te Ingiliz - Fransız konuşması İngiliz Başvekili ile Hariciye nazırı evvelki gün Parisi ziyaret ettiler ve Fransa devlet adamlarile konuştular. Her siyasi mülâkatın sonunda olduğu gibi, bu sefer de alelüsul res- mi bir tebliğ neşredildi. Alelüsul neşredilmesi bir zaruret olan bu tebliğler, her yerde ve her zaman «keçi boynuzu» gibidir. Yani, kendine mahsus tadı, rengi çoktur, ne niyete okursanız © mânayı verirsiniz. Meselâ Berlinde neşredilmiş bir Alman - İtalyan tebliği, pekâlâ Pariste İngiliz - Fransız konferansından sonra neşredilebilir. Yahut, geçen sene Cenevrede yazılmış bir resmi teb- liğ, bu sene Londradaki bir toplantıdan sonra neşredilse kimse farkına varamaz... Bu mukaddimeden maksadımız, Paris konuşmalarından sonra neğ- redilen resmi tehliğdeki «siyasi meselelerde tam”bir fikir mutabakatı İster fakir, ister gengin olsun hiç bir Hindli anne yok. tur ki, kizini evlilik hayatına hazırlar. ken ona ezeldenbe- ri malüm olan 64 kate almak gerek tir. Bir Hindli kadın evinde bir kadın misafir beklediği zâ- man gelecek misa- firlerin hangi renk» formülünün bizim için yeni olmadığını söylemektir. Hakikatte, Paris mülükalı, geç Kalmış, kıymetini kaybetmiş bir hâ. disedir. Bu mülâkata çok evvel karar verilmişti, O zaman Çekoslovakya Münihte parçalanmanıştı, buna nı sulhe yanaşağağı umuluyordu. umumi nuş Halbuki ondan sonra, Hitler ümidlerini suya düşürdü. Çekoslovakyanın İngiliz ve Fransız ricali, aşmada müşterek bir yol tutmak için istediler. Paris aülâkatı bu fikirden doğmuştu. bir iki nutukla bütün kabil Hitlerin Avrupada devamlı bir bu esaslı ve evvelâ aralarında ko- bu anlaşma bedavaya gittiği anlaşıldı. Almanya müstemlekelerini de geri istedi. Almanyada yahudilere karşı yapılan mezalim İng ilterede fena tesirler yaptı, ve Almanya ile İngilte- renin arâsı, eskisinden daha fazla açıldı. Bu suretle Paris muülâkatı, iyi değil, fena bir hava içinde vuku buldu. Dikkat edilirse görülür ki konuşulan meseleler daha ziyade askeri- dir. Orta Avrupada, Almanyaya karşı mühim bir kuvvet olan Çek ordu- ları elinden gilliklen sonra, Almanya ile başbaşa kalan Fransa, şimdi İngilterenin daha fazla yardımını istiyor. Pariste, en çok bu askeri mese- le konuşulmuştur. Fransa, lüzumunda kendine yardım etmeleri için kurmuş olduğu Küçük İtilâfın elden gittiğini görünce, şimdi, Sovyetlerle ittilakını da sıfırı indirerek doğrudan doğruya Almanya ile bir anlaşma imzalıyor. Paris mülâkatında, İngilizlere bunun da hesabını verdi. Hulâsa, Paris mülâkatının mahiyeti, Fransanın emniyeti meselesine inhisar etmeğe mecbur kalmışa benzer. AKŞAM Sfenksin "binlerce yıllık esrarı meydana çıktı Nil nehrinin yatağı yakınlarmda, | Firavun mezarlarının giriş noktasın- da, altı bin senedir nöbet bekliyen mühteşem bir bekçi vardır: Stenks!.. | Esrarlı bir tebessümle taş gözlerini | uzaklara diken meşhur Sfenksin mu- amması nihayet çözüldü. Aylardanberi Mısırlı arkeoloğ Se- lim bey Hasanm nezareti altında, | yüzerce ele Sfenksin tabanını aç- mağa uğraşıyordu. Bu kolay bir iş değildi; binlerce sene bu tabanm al- tina kum yığmıştı. Asırların biriktir- riği kum yığınları temizlendi ve ta- | banın altından hiyeroglif yazılı ko- caman bir taş Jâvha meydana çıktı ve Sfenksin mânası anlaşıld Sfenks güneş Hâhı Ra'nın hatıra. sını tebcil bir heykel- gün meydana çıkarılan yun 2 nci Aman Hotep'in koydurduğu tesbit edildi, Lâvhada Slenksin tarihi yazılıdır. Firavun 2 nel Aman Hotep on se- Almanyada yollar tayyare meydanı vazifesini görüyor n sırf otomobillere mah- | üzumu halinde havalanma- sına yarıyacağı ve > âdetâ tayyare mey- danı va göreceği tesadüfen keş- fedilmiştit Berlin ile Hanover arasındaki oto- mobil yolunu havada takib ederek s8- yahat ötmekle olan bir İngiliz lordu, i tayyaresinde bozukluk t inden, yolun üzerine, bir ben- tasyondaki memurlar maniaları indi- nu civarında inmiştir, İs- | | kiz yaşındayken Menfis'ten Gize'ye iki tekerlekli bir arabayla sefer et miş, orada cedlerinin ehramlarını do- laşmış, Ra ilâihma kurbanlar kestir- miştir.. Bugün, Sfenkisin bulundu- gu yer o zamanlar hac yeriydi. bi lerce Mısırlı o yeri ziyaret oraya bizzat gider, Ra mabuduna arzı ubudiyet ederdi. Bügün meydana çıkan lâvba, Sfenks yapıldıktan 2500 -1000 sene sonra konmuştur. Bugüne kadar Sfenksin ayaklarını örten kumları temizlemeğe çok uğraştılar. İki bin sene evvel Ptolme'ler, Sfenksi kum- lardan kurtarmak için büyük tesisat yaptılar, fakat çölün kumlarile baş- ederdi, | Her Firavun tahtına çıktıktan sonra | edemediler; ancak Sfenskin başı ile omuzları meydana çıkarılabildi. Nihayet bu muazzam işte asrı- mızda başarıldı. Sfenks artık olduğu gibi meydandadır. rerek tayyareyi durdurmuşlardır. Tayyarenin bozukluğu tâmir edil miş ve eksilen benzin tamamlanmış ve lord tayyaresini asfalt yol üzerin- de bir müddet sürüp havalanmıştır. Tesadüfi olan bu tecrübeden sonra otomobil yollarının yalnız infilâkhı madde ile hareket ed: için değil, hava vesait; yarıyacağı anlaşılmıştır. Bundan sonra bu yolla mahsus surette tayyareler ler yapılacaktır. ie tecrilbe- 15 sene taze kalan ekmek İngilterenin Bridgewater de ekmekçi Goddard pişirdiği ekmek- leri 15 sene ve hattâ daha fazla iaze tutacak bir madde keşfetti. Pişi ekmeğin üzerine cilâya ben maddeyi sürmek, ekmeğin senelerce taze kalmasına köfi geliyormuş... İ Keşjettiği maddenin kullanılması | için Goddarda iki bin ingiliz lirası teklif edilmişse de ekmekçi bu teklifi reddetmiştir. Goddard, mahal azli b AR a KANSIZLIK ee enkei a eden benizsizlik icin En muntahip ei aralından tertip elma GAMA, şehrin. | yeni bir çocuk doğdukça onun vaftiz merasiminde hediye olarak kendi usulünde pişirilip hazırlanmış üç ek- mek vermektedir. Bu çocuklar doğ- dukları zaman fırından çıkmış olan bu ekmekleri on beş yaşına bastıkları saman taze taze yiyeoöklerâir. Goddard tarojından icad edilen bu maddenin en ziyade harp ve buhran senelerinde işe yarayacağını şüph&e Nörasteni, zailyet ve Chlorose elisitir. SIROP DESÇHNENS, PARIS | görmektedir. sanati öğrelmesin. Bu 64 sanata Hindistanda «Çiçek töp- lamadan ve öpmeden bahseden zarif sanatları namı verilir. İşe öpmekten başlıyalım: Bu hu- susta kızlara nasıl ders verildiğini kavramak biraz güçtür. Çünkü evlen. meden evvel öpüşmek Hind kızları için şiddetle yasaktır. Bir Hindi! kı | tan bütün zevklerini kendi £ yaratmayı öğrenir, © zevk şi de arâmaz. Bunu genç kızlara anlatmak için Nina, Tamburia ve Si- tar denilen ve içinden ahenk veren mü. siki âletleri öğretilir. Denilir ki: «Bu Aletler gibi sen de hayat musikisi ni hayatın zevklerini hakiki ve güzel tarzda tatmak İstiyorsan onları için. den, kendi benliğinden yaratacaksın.» Annesinin nezareli ve idaresi altın- İ da Hind kızı bu suretle senelerce çalı şarak 64 zarif sanati öğrenir. Hattâ hepsini öğrenmek için yaşadığı kızlık çağı bile yetişmez. Meselâ 64 sanatın birkaçını bir araya toplıyan ahçılık o kadar dallı budaklı bir sanattır ki, hiç bir Hindili Xız, ne kadar çalışırsa çalışsın, onda tam mânasile tekemmül edemez. Ahçılıkta en zor iş yemek sal. çalarına baharat katmaktır. Bir Hind. li kızın Hindistancevizi kabuğundan yapılan bir salçayı limon suyile karış- tarılmış nanenin ne zaman katılaca- ğını öğrenmesi için senelerce tecrübe ! yapması lâzımır. Halbuki Hind yemek sanatının bu salç dan biridir. Ondan sonra vücud bakımının bin türlü esrarı gelir. El ve ayak tımakla. rını kına ile boyamak sanatını öğren- mek çok güçtür. Hindili kızlar tabanlas rını da ren nk merhemlerle yağla- mak usulünü öğrenmeğe mecburdur- lar. Bu merhemleri kızlar kendileri imal ederler. Vücuddek! kılların temiz. Sanayide standardizasyon İktisad Vekâleti, bazı sınal madde- lerin standardize edilmesini faydalı Bunlardan kadın Çço- raplarmın standardize edilmesi için bir nizamname çıkarılmıştı, Henüz bu ni namenin tatbiki hakkında bir fikir elde etmek kabil olama- mıştır. Sanayi umum İİ n standardize edilmesi name çıkardığı zaman, buna kontrplâk İ detie muhelefet etmişlerdi. Bu nizamnamelerden Sonra, muklu dok! ların da edilmesine sıra gelmiştir. Bu işle An- karada teşekkül eden bir komisyon meşgul olmaktadır. Pamuklu doku- malar nasıl standardize edilebilir? İ Dokuma fabrikatörleri, bunun pek müşkül olacağına kanidirler. Kayseri fabrikasından, dağ başındaki ev tez- pa yapılıyor. Muhtelif eller İ ve mubtelif nevilerde imal edilen bu malları standarize etmek imkânsız. dır, diyorlar. Kadın çorabı en kolay standard şart. larına tabidi. Çünkü kadın çorabı, rafından, muayyen nevilerd yapıl- maktadır. Bütün bu nevileri daha mâzbut ve cinslerine göre tefrik et- mek kabil olabilir. Halbuki pamuklu dokuma gibi bir kısmı el işine inhi- ser eden malliram standardize edil- mesine imkân var mıdır? Bu suali soranlar çoktur. Bizce, sınai malların standardi. zasyonuna geçmeden evvel, bu mal ları ucuzlatmak yollarını aramak da ha hayırlı birişolur. —H.A, | Iktisadi meseleler | | sid- | standardize | gühına kadar her vasıtada pamuklu | tarafından iki büyük şehirde, beş on fabrika ta- | bir sanattır. ücudünde 1 lâzımdır. matı 64 sanatın teşkil eder. hususi bir lenmesi de başlıbaşına Çünkü bir Hindli Ki tek bir kıl bile bulur Onun için bu taravet en mühimlierinden birini Saçların bakımına da ehemmiyet ve bir kadın görmezs birinin saç- larındaki koku diğer bir kadının saç kokusuna benzesin. Saçları yikamak bile bir takım kaidelere bağlıdır. Hind li kadınlar saçlarını bildiğimiz tuva- let sabunlarile yıkamazlar. Sabun gibi köpüren bir ağaç meyvasını kaynata- rak başlarını o su ile yıkarlar. Hindili kadınların parıldıyan siyah saçlarına sürdükleri çeşid çeşid kokulu yağların esasını Hindistancevizi yağı teşkil eder. Kadınlar bu yağa en ziyade sev- dikleri çiçekleri katmak suretile koku. Iu yağlar yaparlar. Saçlara yağ sürüldükten sonra on- lara verilecek şekli ile takılacak mü- zeyyinat başlı başına bir sanat teşkil eder. Saçta mücevherat ve kurdelâ gi- bi süsleri yalnız dansözler taşırlar. Dİ. ğer kadınlar, ne kadar zengin olurlar- sa olsunlar, mücevherat yerine başla» rına çiçek takarlar, Mücevherat ve müzeyyinat takmak da ayrı ve zor bir sanallır. Çünkü bâ- zı mücevherat yalnız evli kadınlar ta- rafından taşınabilir. Evlenmemiş Kız- sekten yukarıda taşırlar. Öyle müzey- yinat vardır ki, onlar bir kere takıl. dıktan sonra artık bir daha çıkanıl. maz. Çiçekleri tanzim etmek ve onlardan örgüler yapmak sanatı da Hindili kiz- ları çok işgal eden bir sanattır. Çün- kü her çiçek bir mâna ifade eder, on- lara sıra verirken bu mânaları dik- te cibise giyeceğini evvelinden öğrenmeğe çalışır. Çünkü sa konulacak çiçeklerin ona göre tayin olunur. Ey na takacağı çiçekleri, tır- naklarına ve topuklarına vurâcağı bo» yaları bile misafirin giyeceği renge gö- p eder, Hindli kadının kullan» > başlı başına bir mu- Pudraların renkleri, koku- Jarı ve latbik sahaları hakkında türlü türlü tarifleri ihtiva eden kalın kitap- lar vardır. Hind kızları ileride kocaları ve ko- casının akrabalarile kavga ederken kullanacakları lisanıda öğrenmeğe mecburdurlar, Velhasıl 64 elegan sa- natta evlilik hayatının doğuracağı bü. tün imkânlar dikkate alınmıştır. Hind kızı herhangi bir sebepten dolayı hid. detlenen veya keyfi kaçan kocasını nAs sıl teskin ona ne suretle neşe telkin edel 'eğini de öğrenir. Tabii âşıka- ne hayatın icap ettirdiği vazifelerin esrarını ihtiva eden sanat da Hind kızlarının 64 sanatına dahildir. Hindli kız daha küçük yaşta iken en basit işleri görmek suretile 64 sa» nalı öğrenmeğe başlar. Süpürge ve mutfakta kullanılan süpürgenin evin içinde kullanılmıyacağı ilk dersi teş- kil eder. Bir Hindli kız annesinin ne zareti altında bu 84 sanatı tamamen veya bir dereceye kadar öğrendikten sonra evlilik çağına girmiş sayılır. - Hindili kızlar bu hükmü biran evvel alı mak için var kuvvetlerile çalışırlar ve ekseriya henüz pek genç yaşta iken buna muvaffak olurlar. 64 sanatı öğ- renmek vazifesi, zengin, fakir, bütün Hindli kışlar için binlerce sene evvel olduğu gibi bugün de mecburidir Garp medeniyetinin Hindistana nüfuzu bu âdeti ortadan kaldıramamıştır. Ianun Bilecileri ava arzuhali Dava açmak için ekseriya bir arzuhâl ve sureti verilir ve arzu- hülin mahkeme Kalemine kaydı ta» rihinde dava ikame edilmiş addo- Junur, Dava olunanlar bir kaç kişi ise her biri için ayrı bir suret veril» melidir. Arzuhalin başlık yerine tabi mahkemenin adı yazılır. Bu kısmı ya ken Usulü Muhakeme kanun- larının mahkemelerin vazife ve salâbiyetlerine aid maddelerini gözden geçirmek gerektir. Yâni, hangi yerin mahkemesinde davanın ikame edileceğini araştırmakla be- rTaber, Sulh mahkemesinde mi, Hu- kuk, Ticaret veya Ceza mahkeme- sinde mi davanın açılacağı bulu- nur. Vazife ve salâhiyeş mevzula- rından evvelce bahsetmiş olduğu- muzdan yeniden izahına girişmiye- yeceğiz; Hukuk ve Ticaret mahkemeleri- ne verilen dava arzuhaline dava- cı ve dava edilen başlıkları altında iki taraf ve mümessillerinin isim ve şöhret ve san'at ve ikametgâh- Jarı yazıldıktan sonra sarih ve muhtasar surette tebliğin mevzuu yazılır. Meselâ, tebliğin mevzuu: Mal bedelinden alacağım olan Şu kadar liranın müddeğaleyh filân- dan muacceliyet tarihinden itiba» ren yüzde beş faizile birlikte tah- gili ve muhakeme masraflarile avu- katlık ücretinin dahi müddeaaleyh- ten alınması talebinden #barettir, denir, Ondan sonra davacı iddiasının müstenit olan bilcümle vakaların sıra numarası altında vazıh hülâ- salarını yazar; yani, ihtilâfın ne gi- bi hadiselerin neticesi olarak hu- sul bulduğunu izah eder, Bu kısmı kanuni ve hukuki s6- bebler takib eder, Madde numara- ları yazılmasa bile hadiseye uyan kanun veya :kanunların isimleri zikred Son olarak Neticel Talep başlığı altında açık olarak iddia yazılır. Bilfarz, subut sebeblerimiz musaddâk defterlerimizdeki kayıt- larımız ve salimen imzasını ta- ecenin dahi arzuhdle ya zılmasını emretmiştir. Cevab müd- deti hukuk davalannda ekseriya dava arzuhalinin bir suretinin dâ- va olunana tebliği tarihinden iti- baren on gündür, Arzuhüle yapıştı rılacak pul üzerine tarihle birlikte davacı veya vekili imza eder. Mahkeme, arzuhüli tedkik eder ve iddiayı şayanı kabul görürse riyaset mahkeme baskâtibine srzür hali havale eder, Başkâtip harçları hesaplıyarak arzuhgl sahibini vez- neye gönderir, Harç pulları yapış- tarıldıktan sonra arzuhal ve sureti veya suretleri tekrar başkâlibe gö- | Mir ve cevap müddeti işaret oluna rak suret dava olunana tebliğ edii- wek üzere Tebliğat dairesine veya mübaşire tevdi olunur. Avukat Emcet Ağış

Bu sayıdan diğer sayfalar: