3 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

3 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. B w r FEEEYE amma RAİL $ Mart 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA . “Tezgâhtarlığı artistliğe tercih ederim...,, İ Kötü bir filim seyredince çok sinir. İeniyorum, Bunu önlemek Için de Anima bir yol takip ederim; A işaret- Ji, B işaretli, C işaretli diye tamdık- ilarımı güsto noktasından üçe ayır- Muşımdır. Bunların birincisile zevki min uyduğunu bittecrübe bilirim, İs«Giti» yahut «Gitmel» tavsiyelerine "riayet ederim. İkincisile taban taba- Ma zıddım.» «Aman ne güzel!» dediler Mi o temsile uğramam. Üçüncülerle bazan uyuşur, bazan çatışırız. Şehrimizde epey zamandır gösteri- İen «Büyük Vals» filmini, A grupu da, B grupu da, C grupu da, - kim hi- lir, ihtimal meslek ve meşreplerine Akıl erdiremediğim D grupu da - be- ğeniyordu. Son temsilinde seyrettim. Bu dere- ve mütenrız temayüllü insanların hepsini birleştirip kendine meftun bırakan bir esete bu hususiyeti bakı- mundan da hayran oldum. Filmin bütün anasırı beğeniliyor. du ama, bilhassa: — O ne güzel kadın!... O ne ses. O ne sanat!.., - diye takdirler aktris Milizia Korjus üzerine toplanıyor. Allahın hiçbir şey esirgemediği bu kadının tereümei halile de alâkadar oldum; Zengin bir İskandinavlı ken- disine izdivaç teklif edince «Sanatı- mu bırakmamak şarlile!» demiş. Varşova operasındayken dünya turnesine çıkmış, Amerikada da tem- sil vermiş, dikkati celbederek bu film için angaje edilmiş. Lebli imiş... Milleti için ne şerefi... Muhakkak ki, «insandan yüksek, bir nev» in nümunesi hissini veriyor. Fakat bu üstünlüğü elde edebilmek için Milizia Korjus «iyi doğmuş ol. mak» mazhariyetinden maada şah- sen ne tahsil emekleri sarfetmiş ve kaç namzed arasından yükselmiş; Leh milleti de böyle bir kadını beni beşerin fevkine fırlatabilmek için ne müesseseler kurmuş, ne gayretler, ne fedakârlıklar yapmış... di Ayni akşam, arkadaşlarımın mec. lisinde şu sözler konuşuldu: — Bizde aktörlerin maaşları otuz lira ile azami yüz yetmiş lira arasın. dadır, Amma bü azami birkaç üsta- da müyesser... Alkışlanan falancanın aldığı otuzdur... Senede bir turneye çıkarlar, Ondan da ceman bir iki yüz lira kalır. Fakat düşünün ki, iyi giyinmek mecburiyetindedirler... Hep bu paranın içinde... Bazıları vazife. lerini hâlâ hakkile yapıyorlarsa da ruhan yeise uğramışlardır... Hatta aralarında başka kazançla- ra geçmeği düşünenler yok değildir.. | En yüksek itibara nail olanların büt- çelerini denk getiremedikleri vaki. âir... Ben de bir hatıramı anlattım: — Şehrimizde bir kooperatifin ko. kulu sabun dairesinde tezgâhtarlık eden bir bayana rastladım. Sesinin konuşurken fevkalâde güzel oluşu dikkatimi celbetti. «Size bir iyilik ya- pabilirim. Muhsin Ertuğrul'a tavsiye edeyim. Muhakkak ki yüksek artist olursunuz!» dedim. Kız, güldü: «Muhsin bey de beni tanıdı ve bu teklifi bana bizzat yaptı, Fakat bu- radaki ücret daha iyi. Onun için reğ- dettim.» Şaşırdım, «Lâkin artistiiğin istikbali var...» Dudak büktü: «Ne is. Etrüsk vapuru sefere gitmiyor Bugün Alman heyeti tet- kiklerde bulunacak Almanyada yaplınlan vapurlar hakkında temaslarda bulunmak üzere Krup müessesesi tarafından gönderi- len üç kişilik Alman heyetile müza- kerelere dün de devam edilmiştir. Gö- rülen lüzum üzerine vapuru seferden seferden alakonulmuştur. (Bugün Mersin seferini Tarı vapuru yapacak» tır, Etrüskün kazanlarından sular sız dığı görülmüştür, Bu itibarla yeniden kazanların tedkiki lüzumlu görül müştür. Alman heyeti de bugün Et- rTüsk vapurunda tedkikler yapacak, kazanları gözden geçirecektir. Alman heyetile yapılan müzakere | lerde bulunmak üzere İktisad Vekâ- leti baş müşaviri B. Fonder Porten dün Ankaradan şehrimize gelmiş ve temaslara başlamıştır. Denizbankta açıkta kalan memurlar Denizbankta açıkta kalan me- murlar İktisad Vekâletine ârzelmek üzere bir istida hazırlamaktadırlar. Memurlar kendilerine İktisad Vekâ- 1eti teşkilâtında vazife ve işe başla- yıncaya kadar da geçinebilmeleri için tazminat verilmesini istemektedirler, Denizbankın duvarlarına, oda ka- pılarına asılan müteaddid kâğıdlarla münhal vazife olmadığından müra- | caat edilmemesi ilân edilmektedir. Umum müdür, dün sabah muavini Hamdi Emin Çap ile beraber banka- nın bütün odalarını teftiş etmiş, mo- murların çalışma tarzını ve son deği- şiklikten sonra hasıl olan vaziyeti | gözden geçirmiştir. Eski çeşmeler Hiç kıymeti olmayanlar yıktı ak Şehrimizde bir çok metrük çeşme- ler vardır. Bunların musluklarından su akmadığı gibi yalakları da birer çöp sandığı haline gelmiştir. Şimdiye kadar alınan tedbirlere rağmen çeş- me yalaklarının bu halden kurtarıl- ması mümkün olamamıştır. Bunun önünü almak için mimari ve tarihi kıymeti haiz olan çeşmelerden bir kıs- mı tamir ve yalaklarına çöp atılmıya- cak tertibat alınacak, bir kısmının da kitabeleri sökülerek müzeye nakledi- Jecektir. Hiç bir kıymeti olmıyan çeş- Şimdiki halde, tiyatroya, İstanbul belediyesi senede 50 bin lira yardım ediyor. Fakat bu yalnız bizim şehri- mizin işi değil, devlet işi, bütün Türk milletinin kültürü, şerefi işidir. Hele Muhsin Ertuğrulun takip ettiği yol nazarı itibara alırsa, tiyatro, sırf «eğlendirici» olmaktan © çoktandır çıkmış, «öğretici» olmuştur. Bugün- kü telâkkilerimiz, onu Maarif Vekâ- letinin de himayekâr kanatları altına koymuğı, bu hars şubesini daha rağ- bet gören, rağbet edilen bir hale sok. mağı âmirdir.. (VA-Nü) ——— | İ | İ tettiş ettim. Üsküdar, Kanlıca, “Bay Amca İzmirde! ŞEHİR HABERLERİ Ucuz cins sigaralar «Hanımeli isimli sigaların pek bozuk olduğuna datr bir çok ka- rilerimizden (mektuplar aldık. Hattâ bize niümuneler de gönder mişlerdir; Kiminin kâğule bom- Doş, içinde tütün yok. Kimide de nefes geçmiyecek derecede kas- katı, küskütük! Bir kartimiz: Böyle «Hanım eli olur mu?» vor. di- ... Türk tütünlerinin şerefi, her sigaranın kendine göre nefis ol- masını icab ettirir. Standardize edilmiş, yani bir damla suyun ötekinz benzemesi gibi, #patıp eş mahsul çıkarılmasını istiyoruz. Bu bakımdan ucuz nevi siga- ralarımızın hepsi tenkide şayan- dır. Bu işin esasından İediikini Karakollar tamir edilecek Polis ve bekçilerin çalışma şekilleri de yoluna konacak İstanbulda mevcut polis karakolla- rının tamire muhtaç olanlarının derhal tamirleri (okararlaştırılmıştır. | Bu hususta ayrılan tahsisat otama- mile kifayet etmediği cihetle ayrıca Halk partisinin de yardımı temin edilmiştir, Bu hususta kendisile görü- şen bir muharririmize, Emniyet mü- dürü B. Sadreddin Aka demiştir ki: « — Şehirdeki bütün karakolları | Ru- melikavağı, Cibali karakollarını esaslı tamirala muhtaç gördüm. Şurası muhakkaktır ki polisler büyük bir feragati nefsle çalışan meslek erba- bıdır. Bunların da nihayet elden gel- diği kadar müsald şerait altında ça- lışmaları imkânlarını bumlak şüphe yok ki vazifemizdir. Bu sebeble için- de oturulup çalışılabilecek bir halde bulunan karakolları tamire karar verdik. Bunun için elimizde mevcut paradan başka Halk partisinin yar- dımını da temin ettik. Bunlar kısa bir zamanda tamir edilecektir; Fütürism 30 yaşında Sanat fütürism cereyanının otuzun- l Sultanahmeddeki | vu vicönümü tatyada yek sönük vi, . hafriyat Arsalar satın alınmadıkça işe devam edilemiyecek Prafesör Baksterin Sultanahmdde bir İngiliz ilim müessesesi namına yap- tığı araştırma için tahsis edilen arazi istimlâk edilmeksizin hafriyat yapıl mıştı, Arsa sahiplerinin müteaddid müracaatları üzerine müzeler müdü- rü B. Aziz, Belediye fen işleri müdü- rü B. Hüsnüden mürekkeb bir ko- misyon tedkikler yapmış ve keyfiyet hükümete bildirilmişti. Dahiliye Vekâleti, eskiden istimlâk edilen arsaların paraları verilmeden yenilerinin istimlâkine müsaade edil. memesini emretmiştir. Profesör Baks- terin vekili B, Perkins şimdiye ka- dar istimlâk edilen arsaların altmış, yetmiş bin liradan ibaret olan istim- lâk bedellerinin derhal verileceğini taahhüd etmiştir. Bu para mütehas- sısın vekili tarafından Belediyeye ve- rilecek ve Belediye de istihkak sahip- lerine ödeyecektir. Yeniden istimlâk edilecek arsaların parası verilmeden hafriyata başlan» muyacaktır. Bir kamyon bir çocuğa çarparak yaraladı Lângada oturan Haçik isminde bir çocuk, Cerrahpaşa caddesinden geçer» ken şoför Serkisin idaresindeki bir kamyonun sademesine uğramış, yara- lanmıştır. “Polis, Serkisi oyakalamış, Haçiki de tedavi altına aldırmıştır. İki kavgacı yakalandı Samatyada oturan Fethi isminde biri, Mustafa adında diğer bir arka. daşile kavga etmiş, Fethi Mustafaya | bıçak çekmiş, Mustafa da kendini kur- tarmak için Fethiye taşla mukabele etmiştir. Polis, her ikisini de yakalıya- rak mahkemeye vermiştir. . Esnafı teftiş Birçok dükkânlar hakkında ceza zaptı kesildi Belediye, kendi mürakabesi altın- da bulunması lâzım gelen esnafın kontroluna karar vermiş ve İşe baş- lamıştır, Teftişler, Belediye teftiş he- yetinden ayrılan ve refakatlerinde bir de polis memuru bulunan müfet- tişler tarafından yapılmaktadır. B. Sadreddin Aka, bundan başka polis ve bekçilerin çalışma zaman ve şekillerinin de daha müsaid bir hale getirilmesine çalışılacağını da 8öZ- lerine ilâve etmiştir. Yangın başlangıçları Dün Mercanda Valide hanında bir mahzende bulunan paçavralar ateş al. mış, derhal çağrılan itfaiye tarafından söndürütmüştür. Kadıköyde Altıyol ağzında Anders yanın evinde mangaldan sıçrıyan bir kıyılcımla, bir de Modada madam pa- panın evinin bacasındaki kurumların tutuşmasile birer yangın başlangıcı olmuş, gene vaktinde yteişen İtfaiye tarafından söndürülmüştür. İlk tedrisat müfettişliği Slird Maarif müdürü B, Ali Rıza İstanbul Vilâyeti ilk tedrisat müfet- tişliğine tayin edilmiştir, tarzda kutlanmış, Bu münasebetle meşhur İlalyan şairi Marinetli bir nutuk söylemiş, bazı yeni şairlerin mansümelerini okumuş. — * « Aklıma meşhur mısradaki «Süley- man efendi» geldi. Aşağı yukarı «Sü- leyman efendi» de otuz yaşına basmış addedilebilir. Bir sanat mektebi, bir sanat cere- yanı için 30 sene herhalde az birşey de- Fildir. Otuz sene içinde bu yeni tarz yeryüzüne ne vermiştir? Ne kadar te- sir etmiştir? z mektep. 300 senede de bir tavşan bile doğuramaz. «Yazık oldu Süleyman elendiyes, mısrağı, «Yazık oldu fütü- rism efendiye» şeklinde mis gibi de- Biştirebiliriz. (İşin tuhafı nedir birlir misiniz? Avrupada otuzuncu yıldönümü kut- lanan ve artık mdoası geçmiş, ihtiyar. lamış bir sanat cereyanı olarak telâk- ki edilen bu tarzın bizde henliz yepye- ni telâkki edilmesi, Buna kalkışanla- rın bambaşka, yepyeni bir iş yaptık» larına inanmış olmaları... Başka memleketlerde fütürism 30 yaşına girdi. Saçlandı, sakallandı, hat- tâ kartlaştı. Halbuki bizde bir bebek, yeni doğ- muş hir bebek halinde... Bizim şairin kaelminde yeni tarz sakallı bir bebek bik dâhilerden bir şairin şiirini oku- mak da epeyce bir meseledir sanırım. Çünkü bu şiirin bir deha eseri olup ol. madığını anlıyabilmek için gözlük ye- rine koskocaman bir mikroskob lâ- kob tedarik edemiyeceğinden yeni şa- irler arasındaki dahileri farkedemiyo- ruz, Halbuki bildiğimize nazaran şimdi. ye kadar dâhi bir dağ, bir Okyanus gibi göze kocaman görünen bir mah. Jüktu, e Halbuki zamanenin Şiir ve sanat dâ- İlk teftişler, Eminönü kazasında | bileri mikroskob altında kıvranıyorlar yapılmıştır. Müfettişler, bu teftişleri | v9 ancak seziliyorlar... Zavallı deha... yapmak için nahiyelere göre grupla- Ta ayrılmışlardır. Teftişler neticesin- de bir çok çatlak, pis çömlekler, ça- naklar, çatal vesaireler imha edil miş, Belediye kanununa ve Belediye zabıtası talimatnamesine mugayir olarak görülen haller hakkında ceza zabıtları tutulmuştur. 3 kahvehane, 4 kıraathane, 5 kasab, 6 fırın, 4 lokanta, 2 tahafiyeci, 2 ma- nav, 2 sebzeci, 5 balıkçı, 3 bakkal, 4 mahallebici, 2 işkenbeci, 4 börekçi, 2 aşcı, 1 köfteci hakkında ceza zabtı tu- tulmuştur. Bundan başka sıhhiye mü- fettişleri de ayrıca teftişler yapmak- tadırlar. Eminönü kazasında yapılan teftiş- ler bittiğinden dünden itibaren de Beyoğlu kazasındaki esnafın teftişle- rine başlanmıştır. — Ah, mümkün olsa da seni hep İzmirde görsek bay Amca!. Neyse 8ağ ol da, İstanbulda ol, zarar yok... ... Ara sıra bizim gönlümüzü de hoş edersin!.. İzmiri nasıl buldun ba- kalım?.. Her sene biraz daha parlr yor değil mi?., > ... Bu bir şey değil, sen onu gel de Fuar zamanı gör!.. Bir kadının mak- yajsız haliyle makyajı hali kadar #arkedirnri z «. Hem bu Fuar mevsimi için bir de şehir opereti hazırlıyoruz... İnşal- lah buyur da şöyle, beraber seyrede- Timi. Hikmet Feridun Es

Bu sayıdan diğer sayfalar: