25 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

25 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akdeniz, Karadenize hava yolile bağlanıyor (Baş tarafı 1 inci sahifede) Batlarının da işletmeye açılmasına çâ- kışılacaktır. İki büyük yolcu tayyaresi alınacak e Hava yolları işletme idaresinin e'in- de halen i Amerikan yolcu tayyaresi 3 iki motörlü Dragon Rapit yolcu tay. yaresi, 4 dört motörlü yolcu tayyaresi ye Tyermot Dragon Flax tipinde iki mektep tayyaresi mevcuttur, Bunlara Mâveten bu sene içinde iki büyük yol- cu tayyaresi daha alınacaktır. Bunun için bütçeye 200 bin liralik tahsisat konu'muştur. Telsiz ve Gonyemetre cihazları mü- bayan, ve tesisi için 50 bin ve yeni ba- va istasyon binaları atciyeler ve gar- Yar inşası için de 159 bin lira tahsisat aynimıştır. Uçuculara ikramiye verilecek Beynelmilel bütün hava hatlarında pilot, pilot muavini ve tayyarede u cu olarak çalışanlara katettikleri Jometre miktarına göre bir ikramiye verilmesi usul haline gelmiştir. Bu usulün hava yolları devlet işletmesin- de çalışan uçuculara da teşmili Ka- rarlaştırılmış ve bunun için idare- nin yeni yıl bütçesine 16 bin 500 lira tahsisat konmuştur. Bu paranın 7 bin 500 lirası işletmede muvakkaten vazife alacak askeri pilotlara dağıla- caktır, Hava yolları devlet işletmesinde ça- şanı uçucuların bilgi ve mümaresele- rini arttırmak üzere geçen sene oldun ğu gibi bu sene de Avrupaya gönderil. meleri kararlaştırılmış ve uçucu kad- rosunun gittikçe genişlediği nazarı dikkate alınarak bütçenin bu fas- hındaki tahsisat 23 bin liradan 90 bin Miraya çıkarılmıştır. Kadınlara karşı münasebet- siz harekette bulunan biri hapse mahküm oldu Baid adında biri, dün Lâleli civa- rında bir arsaya girerek, karşıdaki apartımanların balkon ve pencerele- rinde oturan kadınlara karşı münâ- sebetsiz hareketler yapmağa kalkış- mış, cürmümeşhud halinde yakalan- mıştır. Said, öğleden sonra Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde mu- hakeme edilmiş, suçu sabit olduğun- dan, on beş gün hapsine, on beş lira para cezası ödemesine karar veril miştir, Mahkeme, Saidi derhal tevkif ederek TTevkifhaneye göndermiştir. sayimeie deki eğlence yer- lerini mürakabe -i Dün Belediyede, Reis muavinlerin- den B. Lütfi Aksoyun Reisliği altm- da şehrimizdeki kaza kaymakamları- nın iştirakile bir toplanlı yapılmış- tır, Toplantıda Belediye İktisad mü- dürü B. Saffet de bulunmuştur. İçti- mada sayfiyelerde pahalılıkla müca- dele etrafında buzı kararlar verilmiş, ücret tarifelerinin indirilmesi, sayf yelere işliyecek vesait ücretlerinde mümkün olduğu kadar tenzilât ya- pılması kararlaştırılmıştır. Her kaymakam, Cumartesi ve Pa- zar günü kendi mıntakasındaki eğ- lence yerlerini teftiş ve mürakabe ederek burada gördüğü kusur ve ih- malleri tesbit edecek ve alâkadarlara ceza verecektir, Bebek - Rumelihisarı arasın- da 60 bina istimlâk edilecek Bebek ile Rumelihisarı arasında ya- pılan yol münasebetile istimlâk edile- cek 60 bina vardır, Burada bulunan karakol ve posta ve telgraf binaları da yıktırılacaktır. Posta ve telgraf ve karakol binaları için istimlâk saha- sının arkasında bir arsa ayrılmıştır. Burada yeniden bir karakol ve posta, telgraf binaları ları yapılataktır Fransada ölen bir veterineri- mizin kemikleri İstanbula nakledildi Fransada Enstitü Pasleur'de tah- milde iken tecrübeler e unda ruâm- dan ölen Bakteriyoloğ Vet. yüzbaşı Kemal Cemilin kemikleri İstanbula nakledilmektedir, Cenaze töreni 26 mayıs 939 cuma günü sabah saat 9 da Haydarpaşa rıhtımından baş- layacaktır. İstanbulda bulunan vete. m em EE RE e a a AŞK NUVELİ Evladlarını kıskanan baba... dalgın dalgın: Saçlarımı kes- tirmeli! - deği, Yatağının kenarı- na oturmuştu. Üs- tünde pembe muslinden bir lizöz vardı. Güzel yüzünü çerçiveliyen ve güneşin yaldızladığı bir bulut gibi omuzlarına dağılan yordu. Pencerenin önünde traş olan ko- cası, birdenbire döndü, Kadına dik- katle bakarak: — Eğer bunu yaparsan, yemin ede- rim ki boşanırız! - dedi. Sesi öfkeyle titriyordu. Bu coşkunluk Jülidenin hoşuna gitti. — Vallahi Feyzleiğim, ben de pek arzu etmiyorum... Fakat dün Belma diyordu ki... Erkek hişimla kadının sözünü ke- serek: — Sanki Belmanın da fikri hesa- ba kalılırmış... Ben saçlarının olduk- ları gibi kalmalarını istiyorum... Es- kidenberi ne kadar severim, bilirsin... O aptal kızın işlerimize karışmasını kabul edemem. — İlâhi, Feyzi! Nasıl oluyor da kı- zın hakkında bu tabiri kullanıyor. sun?... Zaten Reşid de bu iri topuzum olmazsa daha genç görüneceğimi söy- lüyor. — İkisine de söyle; Daha genç gö- rünmeğe hiç ihtiyacın yok... Ben se- ni bu halinle mükemmel buluyorum! Eğer evlâdlarımız seni beğenmiyor. larsa tabiafsizliklerine küssünler... Kadın tarağını masanın üstüne birakara: — Çocuklarım senin de evlâdın... Onlar hakkında böyle şefkatsiz Söz- ler sarfetmen hiç te hoşuma gitmi- yor. Erkek yürüdü. Karısının yanına oturdu ve elini avuçları içine garak: — Bak bana, güzelim... Eğer Re- şidle Belma saçlarını kesmene sebeb olurlarsa valiehi onları ölkemden bo- garım... Zaten bütün zamanını, fi- kirlerini, muhabbetini elimden aldı- lar, Eski «sen» den bana Kalan yal- nız saçların... Kesmiyeceksin, değil mi, güzelim? Kadın kocasına hayretle baktı, Feyzi bu sözleri öyle aşkla, öyle şiddetle söylemişti ki... — İzdivacımızın ilk senelerini ha- tırlarsın, değil mi?... - diye devam ett. - Her cuma saçlarını ben tarardım. Kesik saç modası çıkınca sen bu sırma tellere makas sürme- din. Çünkü bunları benim çok sevdi- gimi biliyordun. Kadın erkeğin yanağını okşayarak: — Peki şekerim... Kesmem... Ben zaten hoşuna gitmiyen bir şeyi yap- tım mı şimdiye kadar?... Feyzi, memnuniyetle rahat bir nefes aldı. Karısını kollarile sarıp göğsüne bastırdı. Öpüştüler. — Vakit geç oldu... Çok İşim var. — Zarar yok, güzelim... Sen dün- yada tamdığım kadınların en güze- Misin... Hattâ diyebilirim ki eskisin den de daba cazibeli oldun... Hem ne kadar az başbaşa kalıyoruz... — Amma yaptın Feyzi... Her gün | beraber değil miyiz?... saçlarını tarı- İ — Sana öyle mi. geliyor?... Ben ekseriya karşımda Belma ile Reşidin Annesini görüyorum... Fakat şimdi sade benimsin işle... Sana bayılıyo- “um. Jülâe muhabbetli bir gülüşle: — Bu yaşta artık vallahi ayıp..r * O sırada kapı birdenberi açıldı. — Anne, anne... Telefondâ... A... Affedersiniz... Sabah sabah çilvele- geceğinizi zannetmezdim... Feyzi, ayağa kalktı, Öfkeli öfkeli; — Belma... Evvelâ bu ne biçim ta- bir?... Sonra da, biraz terbiyeni mü- hafaza et... Senin yaşında bir kız, kapıyı vurmadan içeri girmez... O sirada, Reşld de eşikde göründü. Ve gülerek bir makam tutturdu: — Bir sır keşfettim... Bir sir keş- fetlim... Babam anneme âşık... — Sus aptal... Abuk sabuk konu- şacağınıza gidin de kahvaltınızı edi- Geç kaldınız... Belma annesine baktı ve müslehzi müstehzi: Neymiş kuzunı?... Babam senin Saçlarımı kesmeni istemiyormuş, Ööy- le mi? Gayri ihtiyari, Feyzi, karısının al- tın buklelerine bakarak: — İnsanda annenizin saçı gibi İ güzel saç olursa modayı takip 'etme- si Jâzmgelmez... geçmez... Belma: — Oalabilir... - dedi, - Fakat an- nem saçını kestiği takdirde on sene kazanır. Reşid de hemşiresine hak verdi, Feyzi yavaş yavaş yerinden kalktı. Çantasını aldı. Bir müddet çocukla- rına baktı ve ağır ağır: — Anneniz hartekâtında bürdür... İster keser, ister kesmez; ben karışa- cak değilim! - dedi. Va kapıya doğru yürüdü, Jülide arkasından seslendi: — Nereye gidiyorsun? — Dolaşmağa. Çıkıp gitti. Arkasından anne ve çocuklar, hay- retle bakıştılar. Reşid: . — Tamam! - dedi. - Dargınlık çı- kardı Jülide, evlâdlarını okşayarak başı- nı salladı. — Bu işte çok saçma hareket etti- niz, çocuklar... - diyerek yazı odasi- na geçti. Bütün mazi, gözlerinin önünde te- iş i, Feyzi, evlendikleri za man, ne kadar da Reşide benziyordu. Maamafih, ayni yaşta olmasına rağ- men daha olgundu. Pek genç evlen- mişlerdi ve her zâman sevişmişlerdi. Birbirlerinden ayrı kalırlarsa haya- tın nasi olacağını tasavvur bile ede- mezlerdi. Feyzi karısından başka hiç bir kadına bakmamıştı, Seneler geç. tiği halde ilk gün gibi sevişiyorlardı. Genç kadın bunları düşünürken güzü gazetede bir vapur acentesinin ilânına ilişti:29 mayısta altı aylık bir seyahat tertip edilmişti. Bugün de ayın 28 idi. O sırada Belma, odadan İçeriye, bir şeyler söyliyerek girdi. Fakat Güzelliğin modasi , annesi onu dinlemiyordu bile... Telefonu Aç yordu. — Feyzi bey orada mı?... Teşekkür ederim... Zevcesiyim... Çağırınız lüt- fen... Bir dakika bekledi. — Allo... Feyzi... Sen misin?... Harikulâde bir Hân gördüm... İkimiz başbaşa seyahate çıkalım... Hani birikmiş param var ya... Ben seni da- vet ediyorum. Rrkek, neşeli bir sesle: — Nereye gidiyoruz? — Nereye olursa olsün... Uzakla- ra... Başbaşa kalırız... Ne iyi ola- cak... — Ne zaman? — Vapur yarın hareket ediyor. Uzun bir müddet süküt oldu. Ka- dımın elleri titriyordu. Nihayet erke- gin muhabbetli Sesi işitildi: — Olur... Gayret edeceğim... Gü- zelim! Ne mükemmel düşünmüş sün... Ne iyi olacak. — O halde bavulları hazırlaya” yım... Son seyahatimizin pasaportla- rı gene geçer, değil mi?... — 'Tabil... Birazdan geliyorum... Muhaverevi işiten Belma! — Ne diyorsunuz, anne?... mı ediyorsunuz? - diye sordu. — Yok... Gayet ciddi... — Peki biz ne olacağız sizsiz? — Koskaca çocuklarsınız... Bir müddet te bizsiz yaşamağa alışın... Jülidö kalktı. Aynada kendine be- klrak ilâve etti: — Bak, dinle beni, Belma... Ba- banla sevişerek evlendik. Bugün de hâlâ birbirimize sonsuz bir muhab- bet besliyoruz... Bizim yaşımızdaki insanlar için, bu, pek nadir bir maz- hariyettir... Ölünceye kadar da böy- le devam etmesini temenni eğiyo- Tum... Seninle kardeşin anlamelısı- nız ki hayat sizin tasavvur ettiğiniz gibi değildir. Sade eğlenmek, mesu- liyetsiz ve kaygısızık değildir. Bi- zim saadetimizin devamı ikiniz için de elzem şeydir. — Amma, anne... Sizin muhabbe- tinize de ihtiyacımız var, — Reşid de, sen de çocuklarımsı- 2... Ikinizi de pek çok severim... Fakal babanıza da âşıkım, Saadeti- mi müdafaa etmeğe mecburum... Siz bana Allahtan geldiniz... Halbu- ki Feyziyi ben seçtim, aldım... Ani- yor musun?... — Bana ne?... Babamı bizden faz- ia seviyorsun demek... Doğrusu pek fenama gidiyor... — Dinle beni, Belma... tiyarlamış değilim; zannederim ki güzelim de... Bu senelerimden âzami istifade elmek İstiyorum... Haydi su- rat asma... Bavullarımı hazırlama- ma yardım et... Kardeşine de söyle, çantaları sandık odasından çıkarsın Bir kaç saat içinde her şey hazır- landı. Ertesi gün telâşla vapura ye- tişildi. Karı koca, bitab ve mesud, birbirlerine dayanmış, rıhtımda ka- lan iki gence şefkatle mendil sall- yorlardı... Ve baba, genç rakiplerinden kan- smı kurtararak velev bir müddet kendisine hasrettiği için mesuddu Nakleden: (Hatice Süreyya) ; bir numar arm Şaka Henüz ih- gazlar hakkında müdavimleri tenvir etmekte ve maskelerin kull öğretmektedir. Yukanki fotograf kursa müdavim olanları göstermektedir. Ingiliz Kabinesi dün toplandı (Baş tarafı 1 inci sahifede) gazetesi diyor ki: «Al iyanın hayati saha na tında yapmak istedikleri | karşi tehdiğ altındaki memleke tutacakları bir yol vardir: Yutuln in birleşmek... Bundan böyle muvafık veya muhalif ideolojiler de ği! sadece taarruzun önüne sed çek- mek vardır.» B. Bonnet Rus elçisini kabul etti Paris 24 (AA) B. Bonnet, bu #âbah, Sovyeller ii büyük elçisi B. Suriç'i kabul etmiştir. Haftalık piyasa (Baş tarafı 6 ıncı mahifede) Amerikaya sattıklarını yazmıştı. Alâ- kadarlar bu haberin . doğru olmadı- ğını yazıyorlar. Vakıa Alman firma- larının bizden klering yolile aldıkla- rı mallayı, dövizle başka yere sattık- İarı çok görülmüştür. Fakat tütün üzerine böyle bir muamele olmamış- tar, : Taze meyva ve sebze İhracatı — Taze meyva ihracatı için şimdiden hazırlıklar başlamıştır. Bu sene Ada- nadan turfanda olarak, domates Al- manya ve İngiltereye satılacaktır. Bir İngiliz firması, ne kadar donu tes alacağım, bir ticarethaneye bi dirmiştir. Bu işle meşgul olan tacir- lerin iddiasına göre domates ihraca- tı, yumurta ihracatından daha şok kâr temin edecektir. Diğer sebzelere gelince; Alman fi maları piyasadan taze sebze bile a)- maktadır. Bu yüzden Almany ih- racat artmaktadır. Fakat klering ced- vellerinde Almanya bize karşı borç- Tu bulunmaktadır. Çilek için bu sade tecrübelere rişilmiştir. Fakat tayyare ile Çilek sevki pek pahalıya mal olduğundan, Bulgarlar da bu işten vazgeçmişler- dir. Bulgar çilek müstahsilleri de koo- peralifleri vasıtasile şimdiye kadar 80 vagon çilek ihraç etmişlerdir, Biz- de henüz tcerübelere devam edilmek- tedir H.A Osi ya ve Belediyenin et Grkeünden , gördüğü zarar Geçen sene İstanbulda et ucuzlu- gunu temin etmek üzere, Belediye- nin, Kasaplar şirketinin ve mili bir bankanın iştirakile bir Et şirketi tes- kil edilmişti, Belediye, bu şirkete is- tirakinden dolayı 46 bin lira zarar görmüş, Umumi meclis, şirket mua- melesinin tasfiyesine karar vermişti. Fakat bankadaki şirkete ait mevdü- atın Belediyeye devrine kanunen im» kân görülmediğinden, bu vaziyet et- rafından Daimi encümenden yeni bir karar istenecektir. 1 Köolonyacılar hükümete mü- racaattan vaz geçtiler İnhisarlar.idaresinin halka ucuz kolonya imaline karar vermesi üzeri- ne telâşa düşen kolonyacılar hükü- met nezdinde teşebbüslerde bulun- mak üzere-dün Sanayi birliğinde bir toplantı yapacaklardı. İçtima sele-. , nuna kimse gelmediği için bu toplanta - dün de yapılamamıştır. Kolonyacıla- rın hükümete müracaatten vazgeç tikleri anlaşılmaktadır. Buna sebeb inhisarlar idaresinin kolonyasının beklendiği kadar ucuz olmamasıdır. Torta itihadına dahil olmıyan ecnebi | memleketler; Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. adres tebeni için Yirmi beş kuruşluk pul | göndermek lzımdır, Rebiülâhir 6 — Hızır 20 8. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatı 851 006 442 840 1200 18 213 43412)1 1609 1929 224 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokak No, 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: