25 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

25 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> Harb olursa Almanya ve Italya kazanamazlar Meşhur Ingiliz askeri muharriri Liddell Hart yazdığı makalede bunun sebeblerini anlatıyor Meşhur İngiliz askeri muhaıriri / ge mecburdur, Liddell Hart Sunday Dispatch gaze- tesinde mühim bir makale neşretmiş- tir, Bu makalede bir harb çıkarsa Al- manya ile İtalyanın bunu kazanamı- yacaklarını söylüyor ve diyor ki: «Münih anlaşmasından sohra Av- rupanın stratejik muvazenesi Fransa ve İngiltere aleyhine değişmişti. Çün- kü Çekoslovakyada kaybedilen 35 fır- ka askerin yerini tutabilecek surette teslihatın tacil edilmesine imkân yok- tu. İtalyanın göndereceği kuvvetler- den başka Almanyanın harp saha- sına atacağı 100 fırka askere muka- bil Fransa ancak bunun nısfını çika- rabilirdi. Bundan başka Almanya Çe- koslovakyadaki askeri fabrikaları ve Çek ordusunun teslihatını da eline geçirmiş bulunuyordu. Almanyanm ağır toplarını bu sayede bir misli arttırdığı söyleniyordu. Hele Franco- nun galib gelmesi Fransanın İspan- ya hududunun tehdid altında kalma- sı yüzünden vaziyet büsbütün veha- met kesbetmiş oluyordu. Stratejik noktai nazardan müvaze- ne ancak Rusyanın yardım vadile temin olunabilir. Fakat stratejik dü- Şünceler hep iktisadi esaslara istinad eder. Alman kuvvetinin bu iktisadi müşküllere dayanabilmesi şüphelidir. Bugün harb için 20 tane esaslı mad- denin mevcud olması lâzımdır. Bun- Jar umumi istihsalât için kömür, mo- törlü kuvvetler için petrol, iştial mad- deleri için pamuk, yün, demir, nakli- ye için lâstik, umumi teslihat için ba- kır, çelik ve cephane imali için nikel, cephane için kurşun, dinamit için gliserin, dumansız barut için selüloz, cıva, hava kuvvetleri için alüminyom, kimyevi âletler için plâtin, çelik imali için antimuan ve manganez, toplar ve makineler için ssbestos, mika, iş- tial maddeleri için asid nitrik ve kü- kürt gibi maddelerdir, Kömür hariç olmak üzere İngiltere burdur. Fakat deniz yolları açık bu- Tundukça bunları getirtmeğe mukte- dirdir. Meselâ Kanada dünya nikel istihsalâtının yüzde doksanını temin eder, İngilterenin en ziyade muhtaç olduğu maddeler antimuan, cıva, kü- kürt ve petroldür, Fransa da bu mad- delerin bir çoğunu hariçten tedarike mecburdur, Rusya o maddelerin bir çoğuna mebzul mikdarda maliktir, Yalnız bakır ve kükürtü yoktur. Dey- Jetler içinde bu hususta en müsaid vaziyette olanı Amerikadır. Dahtlin- de petrol, pamuk ve bakır çıkar, yal. miz hariçten antimuan, nikel, lâstik, Kalay ve kısmen manganez gelirme- Tetrika No. 6 Halbuki Berlin - Roma - Tokyo mihveri buna tamamile ıd vaziyet- tedir. İtalya bütün maddeleri, hattâ kömürü bile hariçten tedarike mec- burdur, Japonya da harici membala- ra istinada mecburdur, Almanyada Pamuk, lâstik, kalay, plâtin, boksit, civa yoktür, . Demir cevheri, bakır, antimuan, manganez, nikel, kükürt, yok ve petrolü de kâfi değildir. Almanya Çekoslovakyayı almakla ve İspanya ile anlaşmalar yapmak suretile demir cevher ihtiyacını bir dereceye kadar temin etmiştir. Bir de ağaçtan yün imal etmek suretile yün ihtiyacının da önünü almağa muvaf- fak olmuştur. Pek pahalıya mal ol- mak şartile imal ettiği «buna» mad- desi lâstik yerine kalm olmaktadır. Petrol ihtiyacının üçte birini de suni petrol ile temin etmektedir. İşte mihver kuvvetlerinin zayıf noktası burada başlamaktadır. Çün- kü hava kuvvetlerini ve orduları tah- rik etmek için şiddetle benzine ihti- yaç vardır. Almanya suni petrolden başka kerdi kuyularından yarım mil yon ton petrol çıkarabilmektedir. Haj- buki sulh zamanındaki ihtiyaçları için hariçten beş mliyon ton petrol getirtmeğe mecbur kalmaktadır. Bu- nu da Venezuela, Meksika, Amerika, Rusya ve Romanyadan almaktadır. Harb zuhurunda Almanya ancak Rusya ve Romanyâyı fethetmek sure- tile petrol tedarik edebilir, diğer müs- tahsil devletleri hasaba katamaz. Hal- buki Almanyanın harb zamanında senede on iki milyon ton petrole muh- taç olacağı tahmin edilmektedir, Suni petrol istihlâki suretile bu ihtiyacın tatmin edileceğini kabul etmek müm- kün değildir. Almanya, şayed Ro- manya kuyularını tahrib edilememiş bir vaziyette eline geçirirse petrol bu- Tabilir, İtalyanın ihtiyaçları vaziyetin va- hametini arttıracaktır. Onun dört milyon ton benzin ve petrole ihtiyacı vardır. İtalya, şayed Adriyatik yolu- na hâkim olabilirse bu ihtiyacın an- cak yüzde ikisini Arnavudluktan te- min edebilir. Bir de Alman ve İtalyan milletleri gıdasızdırlar. Harb çıkarsa Alman milleti gıda noktai nazarından umu- mi harbin son İki senesi vaziyetinde bulunacaktır. Açlık kadar harb azmi» ni kıran şey yoktur. «Ordu midesi üzerinde yürür denilir. Bu vaziyet karşısında mihver dev- letleri için mevcud olan yegâne şans harbi çabuk bitirmektir, Halbuki bir harbin kısa sürmenesini temine ça- ışmak daha kolaydır. Ani darbeler in- ÇETE Dışarıda güneş batmıştı. Avlu ka- ranlıkla doluyordu. Yaş odun dumanı ve tezek kokan bir loşluk... Köy akşa- mi, ... Binbaşı, üzerine abajur yerine An- karada çıkan tek sahife HAKİMİY? MİLLİYE gazetesi geçirilmiş bir pet- rol lâmbasının ışığında masaya bir harita serdi. Nezih'e: — Şu ocağı canlandır, biraz. Sonra yanıma gel! dedi. Kenara iri zeytin kütükleri istif edil. mişti; Nezih dört beş tanesini, ocak kullanmağa alışmış olanlara has bir beceriklikle ateşe atti, — Bizim mekteplerde coğrafya diye okutulan ders, coğrafyanın elifbası- dir. Aynca merak salmıyanlar, değil ecnebi memleketlerini, kendi öz top- raklarını bile öğrenemezler. Meselâ şu HEÇE, şu Amuk ovası, şu Amanoslar, Kızıldağ, Kuseyir dağlar... Bunlar hakkında ne biliyorsun baka'ım, mü- dâzim efendi, muallim bey? Yazan: REFİK HALID Nezih susuyordu. Üç senedenberi doya doya işitmekten mahrum kaldı- fi binbaşısının sesi ona susamış bir yolcunun kulağına gelen dere şarıltı- si kadar keyif veriyor, yanık bağrının serinlediğini, ümidle dolduğunu du- yuyordu. — Seni memur edeceğim arazinin vaziyetini bilmen lâzım... İvi dinle! Ha, dur, hele birer cigara yakalım. Tütünsüz kafanın tam işlemediğini şimdi hatırladım. 'Bir Mölla paketi uzattı. Anlaşılan bir baskın esnasında Fransızlardan ele geçmişti. Binbaşı parmağını 32 nu- maralı harita paftasının Üzerinde yü- rüterek dedi ki: — İşte, dönüp dolaşacağın yer bu- rası olacak: Leçe... Leçe volkanik bir arazidir. Yarın oraya vardığın zaman -zira yarın hemen hareket edeceksin- sönmüş kraterleri göreceksin, Jeoloji- de Suriye hendeği ismi verilen geniş bir çukurun şimal ve son noktası, Bir zamanlar arzın kabuğunda büyük bir Üomokil vE il hayal | Diyarbakır Belediyesi azami sürati kararlaştırdı Diyarbakır (Ak- " şam) — Belediye | motosiklet, bisik- let ve otomobil ler hakkında çok yerinde bir karar vermiştir. Bu kâ- rara göre halkın gezi mahalli olan Dağkapı mevkii. ne, motosiklet ve bisikletlerin mü- temadiyen gidip gelerek halkı izaç* Diyarbakır beledi- ve umumun hu- ye reisi B. Nâzım zur ve rahatını Önen selbettiği ve umum! caddelerden ge- çen otomobillerin seyrüsefer nizam. namesinin tayin ettiği haddan fazig bir süratle geçtikleri cihetle belediye halkın huzur ve rahatını temin ve in- tizamı muhafaza için aşağıdaki hu- susatı da belediye tenbih ve yasakları arasına almıştır. Yasak hilâfında h&- reket edenler cezalandırılacaktır. Oto. mobil, motosiklet ve bisikletçilerin ri- ayet etmeğe mecbur oldukları şartlar şunlardır; 1 — Kamyon, otomobil ve motosik- letlerin şehir dahflind eon kilometre. de nfazla süratle geçmeleri yasaktır. 2 — Şehir dahilindeki umumi cad- delerde ve Dağkapısından nafıa dai- resine ve mekteplere giden yolda mo- tosikletlerin mütemadi gezintisi yâ- saktır. 3 — Kamyon, tenezzüh ve motosik- let kullananlar belediye imtihan heye. tinden bir ehliyetname almaya mec. burdur. Ehliyetnamesiz seyrüsefer ya- saktır. 4 — Motosiklet ve bisikletler için talim yeri Urfakapı ile istasyon arasın- daki bulvardır. Bulvardan başka di- ğer mahalierde motosiklet ve bisiklet talimi ve sebepsiz yere mükerrer ve sık sak gezinti yapmak yasaktır. Yeniden yaptırılacak bir yol Balıkçılar başından Melek Ahmed parkına kadar olan tahminen &ltı yüz metre uzunluğunda olan yol yeniden yapılmak üzere yolun bütün taşları ,hazırlanmış olduğundan yolun yapı). ması yakında münakasaya konulacak- tır. Bu yol için altı bin lira kadar bir para sarfedilecek ve bu arada kaldı- rımlar yeniden yapılacaktır. anma dirme müşkülâlı çok büyüktür. Ka- rada yapılan tecrübelere nazaran bir muhacim mevzii bir muvaffakiyet elde etmek için bire üç nisbetinde faik kudretlere malik olmalıdır. Hava hücumları için mütekabil tedbirler alındığından onların du kara muha- rebelerinden farkı yoktur. Velhasıl, Almanyunın şimşek süra- tile harb etmesi sını tahakuk et- tirmek kolay değildir. Bugün Avru- pa semalarını kaplıyan harb bulutları bir çok gök gürültülerine sebeb olu- yor, fakat ortada şimşeğe delâlet edecek emareler yoktur.» Bu sene ihracat mevsimi geçe seneden daha iyi geçti Piyasada, Türkiye - İngiltere anlaş- masının tesirleri devam etmekteğir. Bir İngiliz ticaret heyeti tiftik ve ne- bati yağ almak için tedkikler yapı- yor. Diğer taraftan Almanlar da es- kisine nisbetle piyasada daha fazla mal almaktadırlar, Hasılı ihracat müddeli geçmiş olmakla beraber, pi- yasada ihracat malları üzerine bü- yük satışlar vardır, İhracat müddeti öce umumiyet itibarile durgun geçme- mişti, Vakıa siyasi hadiseler gergin bir safhaya girdiği zaman piyasada durgun manzaralara tesadüf edili- yordu, Fakat bunlar ârızi mahiyette kalıyordu. Bu gibi hadiselerin tesiri geçtikten sonra piyasa gene nor- | mal bir sükünete kavuşuyordu. Bu seneki ihracat mevsimi hakkın- da bir bilânço yapılacak olursa ge- çen seneye nisbetle daha dolgun geç- tiği kolayca anlaşılır, yedi aylık dış ticaret Istatistikleri, bize bu hususta bir fikir verecek mahiyettedir, Yedi aylık dış istatistiklere göre, ihracatı- mız 105 milyon 545 bin liradır. Geçen sene 101 milyon 1$1 bin liraydı. Arg- da bir kaç milyon liralık bir fark gö- ze çarpmaktadır. Yukarda bahsettiğimiz gibi, aa sıra piyasada. emniyet ve süküneti bozan, siyasi hadiseler olmasaydı, bu seneki ihracatımız daha fazlo olacak- tı. Çekoslovakyanın işgali hadisesi, bu memlekete olan o ihracatımıza çok zarar vermiştir. Halbuki Çekos- lovakya dış ticaret bilânçomuzda üçüncü ve dördüncü derecede gel- mekteydi, Franconun İspanyayı ta- mamile ele geçirmesi, İspanya ile olan münasebetlerimizi durdurmuştur. Ta- cirlerimiz, Franco İspanyasile ticari münasebetlere girmemişlerdi. Çünkü arada bir anlaşma mevcud değildi. | Bütün bu hadiselere rağmen dış ti- caret bilânçomuz, geçen seneye vis- betle daha Kabarıktır. Geçen sene neler sattık? Geçen ihracat mevsiminde en şok sattığımız mal tütündür. İhracat 29 mliyon 770 bin liradır, Halbuki 937 - 938 ihracat mevsimindeki tütün sa- tışı 41 milyon lira küsürdur. Tütün satışındaki azalışın sebebi, Çekoslo- vakyanın işgalinden ileri gelmekte. dir. Her sene Çek rejisi 2 milyon ki- Joya yalan tütün alırken, bu sene pek az mikdarda tütün almıştır. Tütünün azalmasına mukabil, üzüm ihracatı fazlaydı. 937 - 938 üzüm il- rTacatı 8 milyondu. Halbuki 938 - 939 ihracat mevsimindeki üzüm ihraca- ta 11 milyon 792 bin lirayı bulmuştur. Fındık ihracatı 9 milyon 260 bin Yira, buğday ihracatı da 2 milyon 248 bin liradan ibarettir, Yumurta ilire- © çöküntü olmuş, ti Afrikadaki büyük lâklardan tuttur, Şap denizi, Akabe körfezi, Sina yarımadası, . Bahrilüt havzas), Lübnanda Buka”, Humus ci. varında Gab ovası, sonra Asi ırmağı, Amuk gölü, burası, tâ Maraşa kadar derinleşivermiş ve etrafındaki arazi fırlamış. Tıpkı bir hamur yığınının or- tasına basınca iki tarafının yüksel mesi gibi... Tabiidir ki, bu vaka, ya- nar dağların fışkırışile beraber epeyce gürültülü olmuştur. Yeni emre kadar içinde barınacağın Leçe, altı kilomet- Te genişliğinde şimalden şarka ve ce. yordü. Ocak dumansız bir kızılıkla dolmuş, o kadar şevkli idi ki, artık ga- zete kâğıdından yapılmış abajur, zi. yayı iç tarafından, petroldan değil, dişmdan, odunlardan alıyor ve pem- be bir venge bürünmüş, acaip yazıla- rlle emprime bir saten kumaş gibi du- Tüyordu, —... Daha sonrası var: İskenderun « Halep şosesi, yani denizden mamure- lere uğmyarak çöle giden tek yol önüna dedir. Halep - Adana arasındaki şi- mendifer tünelleri ve köprülerile ba- şının üstünden geçer. İskenderundan nuplan garbe kaymış bir lâv akıntısı. İdeniz kenarını arşınlıyarak Toprakkale dır, Jeoloji noktasından pek mühim- Gir, «synelinal. denilen arazi cinsin- den... —? — Yani iki sıra dağ ortasında âdeta yüzüyor zannını veren yüzlerce iri, sivri kayanın dizildiği bir acaip, vah. ş$1, volkanik ova parçası... Ayrıca çu- kurlar, yarıklar, çatlaklar, bataklıklar, dereler, çalılıklar ve ormanlar... Bu- rada geçid yerlerini bilmiyenlerin be- rımamıyacağımı kolayca anlarsın, Sor- Ya bir taraftan Amanos dağları, öbür yanda Kürd dağı; önde Amuk be- taklığı! Gel de böyle bir yerde bir avuç kahramana meydan oku! Odunların akideleşen tatlı, sakin, okşayıcı ışığı binbaşının nikbin gü. lümsemesine ayrıca bir ferahlık veri- ye varan demiryolu da Amanosların ayağı altındadır. Yalnız bizim bildiği- miz ve bizim aşabileceğimiz geçidler sayesinde Laçe'den Amanos tepeleri- Bi bulmak bir çete için işten sayılmaz, Bir gün, belki de denizden ancak kırk, elli metre yüksekteki Amuk bataklı- ğında bulunacaksın, Akşama dolu dizgin Kâvur dağlarına tırmanmıya. cağın ve meselâ 2267 rakımlı Miğir tepesinde, 2500 rakımlı Akkayâda ol- muyacağın, yahud gene dönerek Kar. puzdere yatağına sinmiyeceğin ne ma- Yüm! — Bunlar ne güzel isimler! — Daha güzel köy ve yer adları var- dır: İğribucak, Yuvalı, Kozluca, Yo- sunlu, Karaçaln!, Tlkpınar, Andere, Göktepe, İligeçid, Paşaoluk, Gülbe- cati gülünç derecede azdır. Yani 439 *, Halbuki yumurta ihrac&” ta on mliyon liraya kadar bir gelir 2 al min ederdi. Rekolte malümati Bu seneki mahsul senesi nasıl ge çecek? Şimdilik bir şey söylemek mümkün değildir. Her şeyden evvel rekolte hakkında kati malümat mak icab eder, Maamafih cenub VE Jâyetlerinde, bilhassa Adanada İl arpa piyasaya arzedilmiştir. Ve bu > valide arpa ve buğday mahsulü ür ral memnun edecek derecede bol gö rülmektedir. Fakat buğday ve svpâ isihsalâtında siklet merkezi ot# Anadolu ovalarıdır. Konya, Polatli Eskişehir... Bu mıntakalarda kuraj” lık alâimi mevcud değildir. Vakıa E#* kişehirden Bileciğe kadar olan nf” takalarda yağmura ihtiyaç verde P Ekinler yağmutsuzluktan sapsarı © muştu. Fakat son yağmurlar, bu ha“ valiye de yeniden can vermiştir. ; Trakyada arpa ve buğday malhsü”. dü iyidir, son bir hafta içinde Trek” yada yağan yağmurların iyi tesiri olmuştur. Yalnız Trakyanın küşyemi, rekoltesi noksandır, Şark vilâyeteri için yeni bir şikâyet yoktur. Bu sen€ Cümhuriyet bayramında İren, Eri” ruma kavuşacağı için, Erzurum ova” larının buğdayları da, en uzak piyes merkezlerine sevkeğilecektir. : Hasılı demiryolu şebekesinin genis” lemesi bu havalide buğday zeriyatıni bir kat daha arttırmıştır. Bu ciheti hesap edecek olursak, bu seneki buğ” day istihsalâtımızın geçen seneye nis“ betle daha fazla olacağına şüphe yok” tur, İhracat maddelerimizin vaziyeti 4) Yukarıda da yazdığımız gibi, ihr cat mevsiminin sonu olmasına rağ” | men, ihracat maddelerimiz Üzerinde hararetli satışlar vardır. En ziyac€ hangi maddeler üzerine iş olduğunü birer birer aşağıya yazıyoruz: Tijtik ve yapağı — Yapağı ve tife tik satışlarında, Alman firmalarile, İngiliz firmaları arasında rekabet yardır. Maamafih mallarımızın seti” lari henüz artmamıştır. Tütün — Son hafta içinde, Türk Tütün Limitet tarafından Mısıra bü” yük bir parti satış olmuştur. Tütün piyasası hararetlidir. İngiliz firmal&” rının Türkiyeden mühim mikdard# tütün alacağından bahsedilmekte dir, Geçenlerde bir gazete, Alman fir“ malarmın bizden aldıkları tütünü, (Devamı 11 inel sahitede) HA har, Fındıklı... Bunlar “Amanostakiler. Bir de Kızıldağlara geçelim: İşte S0 gukoluk, işte Nergislik, işte Derebah-, çe, işte Zerdalioluk... İşte Çınaralan'- lar, Derindere'ler, Gülcihan'lar. Ya manzara, ya hava, ya su! j Binbaşı parmağını paftarın üzerin de yürüttü: — Gel şu tarafa, bunlar Kuzeyi dağları... Hele isimlere bak; Karsu, Karbeyaz, Narlıca, Gökçegöz, Hisar- cık, Kabacık, Şakşak. Daha cenuba in€ lim: Şu havalide tam yüz seksen Türk köyü vardır: Bayır ve Bucak eriği ri. Biraz ötesi; Lazkıye. — Türkiyeden koparılıp Suriyelile- re verilecek; olan ülkeler buraları, öy, Te mi? . — Öyle. Nezih, kor yığınının kızıl ışığı kaf“ şısında binbaşısının #arardığını, son- ra öksürdüğünü, daha sonra da ocağa, tükürdüğünü gördü; sustu. Başbaşa yemek yediler, Naneli yoğurtlu un çorbası, üstüne k; tavuk budleri dizilmşi firik pilâvı ve ballı sütlâç. Firik, daha yeşil iken ko parılıp kurutulmuş buğday taneleri” dir; plâvında bir taze çimen ve iikbS- bar kokusu vardır, Yemekten sonra tiyat zabiti ile binbaşışı gene heri başına geçmişlerdi: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: