22 Eylül 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

22 Eylül 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ös AE AN AKŞAMA Gemisile beraber batan İngiliz kaptanı İngiliz Couragous tayyare gemisi- nin batırılmasına dair tafsilât, acaba karilerimin dikkatinden kaçtı mı? Bütün mürettebat kayıklara binmiş; Yahud yüzerek kurtulmak üzere de nize açılmış. Yalnız kumandan tek- neyi terketmemiş, Bayrağa karşı, s&- Jim vererek duruyormuş, Gemi yana yatınca müvâzenesini temine uğtüş- mış ve nihayet, tuzlu sular göğsünü aşınca, şapkasmı çıkârarık, meta netle ölümü karşılamış. Ve mürette- bat, bu kahramanlık O karşısında «hurra!» diye bağırmış... Kaptanların tehlikeye uğrıyan va- purdan en son çıkmaları âdettir, Ken- dilerine emanet edilen gemiyi kazaya uğratınca güverteden ayrılmıyarak nefislerini fedaya kadar varanlar ro- mantik devirlerde çok olurdu. Fakat maddiyetçi oasrımızın felsefesile, bu jestler artık aykırı telâkki ediliyordu. Düşünün: Büyük bir İngiliz gemi- sinin süyarisi!... Denizcilik hayatile alâkası olanlar ve çok seyahat edenler bunun ne ih- tişamlı şey olduğunu bilirler. Coura- gous'un kumandanı şüphesiz bir de niz padişahıydı. Kültürü, refahı, iti- ları, saadeti yüksek; yaşlı başlı, dur- muş oturmuş bir şahsiyetti, Pek çok kimse, torpile binip düş- man gemisile birlikte berhava olan Japonlara hayran olur. Fakat bunlar ekseriyetle yirmi yaşında ve hayatı anlamamış delikanlılardır. Kanların- daki ateşle böyle bir hareketi yapabi- liyorlar. İngiliz O kaptanınınki onlarınkine nazaran çok daha yüksek bir mane viyat nişanesidir! Yüksek salâhiyetlerin zevkini tat- tıktan sonra rahata yapışmamak, mesuliyet icab ettirince, herşeyi kah- ramanca feda edebilmek! Ne muhte- Cemiyetler bu gibi karakterlerin yüzü suyu hürmetine duruyor! . Daladier'nin “fakatsız,, nutku Eskiden demokrat şeflerinin nutuk- larındaki şiddetli cümleleri dinlerken; — Dur bakalım, çürük noktası ge lecek... - diye beklerdik, Hakikaten de lider, atar, tutardı. Ama bir yerine bir «fakat» yahud bir «her ne kadar» sıkıştırır, açık kapı bırakırdı. fıra indirirdi. Simdi iş aksine döndü: Hitlerin nutkunda «fakat» li, «her | ne kadar» hı yanaşma teşebbüsleri pek çok. Demokratlarınkinde bir tek efa- kat», sidiyse des tevili, dönemeci yok. Fransız Başvekili Daladier'nin dün geceki nutku bu intiba bırakıyor: Kararı geç verdiler amma iyi vermiş ler; sonuna kadar! «Fakatsız nutuklar sakafsız olu- yor... (Vâ-N0) Eminönünde 3 yeşil saha bulunacak Yakında tanzim edilecek olan E- minönü meydanında üç yeşil saha bulunacaktır. Bunlardan ikisi şimdi. ki meydanda, biri de Bahçekapısına doğru açılacak yeni istimlâk aha. sında bulunacaktır. Eminönü İle Unkapanı arasındaki #timlâk sahasının tansim plânları da imar müdürlüğünce hazırlanıyor. — Pardon bay Amca, sırası değil amma size bir şey soracağım: Evvelce savurduklarını si | ŞEHİR HABERLERİ .Js ye Dahiliye Vekilinin beyanatı Hükümet icab eden her türlü tedbirleri alıyor Dün şehrimize gelen Dahiliye Vekili B. Faik Östruk cumartesi gününe kadar İs- tanbulda kalacaktır. Vekil, dün kendisile görüşen bir muharririmize demiştir ki: — Hükümet, memleketin vaziyetini ve menfaatlerini göz önünde bulundurarak her türlü tedbirleri almaktadır. Takip etti- gimiz siyaset ve hattı hareket etrafında her fırsat düştükçe ofkür umumiyeyi açık» ç& tenvir ediyoruz Dünya ahvali etrafın da halkın hassasiyeti yerindedir. Ancak te- lâşa kapılmak doğru değildir. Memlekette serbes matbuat vardır. Dünya siyasi vazi- yeti etrafında her törlü neşriyatı yapmak» tadır. Her tarafta pasif koruma tecrübeleri ya- pılıyor. Siğinak olarak güslerilen cami, ha- mam, #inema gibi yerler temsili mahiyet- tedir, Hakiki bir tehlike zamanında sslâ- hiyetli makamlar neresini gösterirlerse orasi sığınak olacaktır.» Dahiliye Vekili ihtikârın men'i lâyihası- nın yakında Meclise verileceğini, şimdiye Kadar Dahiliye Vekâletine bağlı olan Rele- diyeler İmar heyeti Fen kısmının Nafla Vekâletine raptedileceğini söylemiştir. Un fiatleri indi Dün; un fiatlerinde çuval “aşina 10 kuruşluk bir tenezzül kaydedil- miştir. Buna sebep Trukyadan sert buğday müvaridatının başlaması, ve kepek ihraactına müsaade verileceği rivayetlerinin çıkmış olmasıdır, Va ziyet böyle devam ederse ekmek fiat- lerine, zam teşebbüsü akim kalacak- tar, htikâr mücadelesi İhtikâr yaptıkları sabit olan- ların isimleri ilân edilecek Son hâdiseler üzerine fiatlerin | yükselmesi karşısında ticaret odası. na ve polise müracaatlar olmakla. dır. Dün bir kırtasiye ticarethanesi hakkında tahkikata başlanmıştır, Diğer taraftan piyasada kinin ve aspirin bulmak güçleşmiştir. Başka bir takım ilâçların da fiatleri çok yükseltmiştir. Bu hususta da tahki- kat yapılacaktır, Haber aldığımıza göre ihtikâr yap- tıkları sabit olanların isimleri bir liste halinde neşredilecek, buna kara | liste namı verilecektir. Şüpheli bir ölüm Tophanede Boğazkesen civatında bir adam simitçi fırınının önünden geçerken birdenbrie düşmüş ve Kol- dırıldığı Beyoğlu hastanesinde öl müştür, Üzerinde bulunan evraktan bunun Gelibolulu (Abdullah oğlu Cemal adında biri olduğu anlaşılmıştır. Vaka müddeiumumiliğe bildirilmiş adliye doktoru B. Enver Karan tara- fından yapılan muayenede ölüm şüp- heli görüldüğünden cesed morga kaldırılmıştır, Motösiklet kazası Evvelki akşam geç vakıt Erenköy polis Hamdi karakoluna beş yaşlarında isminde biri, giderek Şaşkınbakkal semti civarında kendisine bir motosiklet çarpıp yaralandığını iddia etmiştir. Polis. bu iddia Üzerine vaka yerine giderek kazayı yapan motosikleti devrilmiş ve rakibinide bir kenarda yaralı bir halde yatar vaziyette bulmuştur. Polisler, yaralı adamın söz söy- liyemiyecek bir vaziyette olduğunu görmüş- lerdir, Bunun üzerine karakola götürülerek üze- .. Gazeteler dhtikâr var... Karilerimizin mektupları Bu vatandaşı lokanta- dan niçin attılar? Adresleri bizde mahfuz bulu. nan bam karilerimiz şu şikdyet- te bulunmuşlardır: «Beyoğlunda İstiklâl cadde- sinde meşhur lokantaların birinde Masalar, kibar halli müşterilerle doluydu. O sırada içeriye bir vatandaş girdi. Kıyafeti, lokantanın diğer müdavimleri kadar düzgün de. ğidi, O da yemek yemek istedi. Bir garson müdahale etti. Bu lokantanın ona göre olmadığını, dışarı çıkmasını ihtar etti, Adam, yiyeceği şeylerin parasını verecö- ğini söylediyse de lokanlacılar dışardan. bir memur çağırıp kendisini salondan çıkartitlar. Halbuki Tokanlanın o müşterileri de onun burada kalmasına ta- raftardı. İhtimal bu müessesenin sahi- bi kendisine yemek vermemek ister. Kaldı ki o bile umuma mahsuş bir yer açlığından istis- nalar koyamaz, Fakat resmi memur hangi kanuni esasa dayanarak bir va- tandaşı parasile yemek yemek istediği bir lokantadan dışarı çı- karabilir? Hüdise salı akşamı cereyan ef- miştir. Alâkadar O makamların dikkatini celbederiz.» Küçük haberler: 4 Nobar isminde biri, motosikletle Bo- yacıköyden geçmekle iken birdenbire mo- Vörün tekerleği fırlamış, kendisi de bir ta- rafa düşerek bacağı kırılmıştır. 4 On üç yaşlarında Niko isminde bir çocuk, Yenişehirdeki evinde elinde bir gi- şe olduğu halde merdivenden inerken dü- şerek yaralanmış Fransız hastahanesinde marangozha- nede çalışan Nişan isminde bir çocuk eli- ni destere makinesine kaptırarak kestir- miştir, Eyüpte Şehidler sokağında oturan bekçi İsmailin karısı Kadriye, kalaysız kap- ta pişirdiği yemekten yehirlendiğinden hastaneye kaldırılmıştır. k Süleymaniyede Yusuf, Taksimde Ziya isimlerinde iki kişi son derece arhöş bir vaziyette halkın istirahatımı bozdukların- dan polis tarafından yakalanmış, mahke- meye verilmişlerdir. X Gazi Osman paşa ortamelktebi mü- dürü Galip Vardar hastalığı basebile va- zifesinden istifa etmiştir. A Beşiktaş civarında oturan Osmüğ adın- da bir amelenin karısı dün ölü bir çocuk doğurmuştur. Belediye ve Adliye doktorları tarştından muayene yapılmış ve cesed üzerinde şüpheli yara, bere izleri görüldü- günden. ölümün hakiki sebebinin tesbii için Morga kaldırılmıştır, k Kadıköyden Köprüye doğru gelen Pen- dik vapuru yolcularından Süleysan, adın. da birisi denize düşmüşte de kurtarılmış- tar. # Eminğnünde 4, Bayat ile Koska ara- sında da 6 binanın yeni İstimlâk kanunün- daki takdiri Kıymet esaslarına göre Istim- lâk muameleleri ikmal edilmiştir. Bu bi- malar yakında yıktırılacaklır, k Taksimden ayaspaşaya giden cadde- nin 10 metre genişliğinde açılacağını yaz- mıştık. Bu caddenin tevsi plânı hazırlan- Denizyolları ve limanları Yeni kadrolar yakında Vekâlete verilecek Denizyolları ve limanlar umum müdürlükleri, yeni teşkilât kanunu mucibince kadrolarını hazırlamağa devam ediyorlar. İki umum müdür- lük, haleri muvakkat kadro ile çalığ- maktadır. Denizbankın lâğvından sonra te- şekkül eden deniz yolları ve limanlar umum müdürlüklerinin şimdiki kad- Tosu, Münakalât Vekâleti tarafından hazırlanmıştı. Bu kadrolarda fazla değişiklik yapılmayacağı söylenmek- tedir, Deniz yolları umum müdürü B. İbrahim Kemal ile limanlar umum müdürü B. Raufu Manyas, ay sonun- da Ankaraya giderek hazırladıkları teşkilât kanım pfojesi ile kadroyu Vekâlete takdim edeceklerdir. Limanlar umum müdürlüğünün | iki vinci daha gelmiştir. Bu vinçler üçer buçuk tonluk olup birer traktör ile müteharriktirler, İki vinç de Sir- keci rıhtımına yerleştirilecektir. Galatada inşası devam eden yeni yolcu salonunun üstüne bir de telsiz cihazı konması takarrür etmiştir, Bir heroinci Bir kadının vücudunun muh- telif yerlerinde heroin tüpleri bulundu Fani adında bir kadın dün Galata civarında dolaşırken vaziyetinden şüphe edilmiş ve yakalanmıştır. Fa- ninin üzeri aranınca vücudunun ba- zı yerlerine küçük tüpler içinde on beş gram heroin sakladığı görülmüş- tür. Heroinler alınmış, Fani asliye beşinci ceza mahkemesine teslim eğilmiştir. -Herolnci kadın ifadesin- de: — Ötedenberi bu zehire müptelâ- yim, İçmeden duramıyorum. Herol- ni kendim kullanıyorum, başkaları- na satmıyorum. Diye suçunu itiraf etmiştir. Fani tevkif edilmiştir. Bir kadın uyku ilâcından zehirlendi Dün, Beyoğlunda bir otelde bir 28- hirlenme vakası olmuştu: Otelin bir odasında oturan madam Bella ismin. de bir Macar kadınının kocası, odâya geldiği zaman, karısının karyolada ölü denecek bir halde yatmakta oldu- ğunu görmüş ve derahl polise müra- caat etmiştir. Bella Fransız hâstane- sine kaldırılmıştır. Doktorlar, Kadının zehirlendiğini teşhis etmişlerdir. Zabıtâca yapılan tahkikat neticesinde Bellanmn bir sa- at evvel Peştede tedarik ettiği uyku ilâcımı aldığı ve bu ilâcın tesirile ze- hirlenmiş olduğu anlaşılmıştır. X Yüksekkaldırımda Şebboy sokak 4 nu- marada oturan kutu fabrikasi amelesin- den Rafasl oğlu Yontof, Lunaparkta gezer- ken Sami isminde bir Musevi sı Halbuki biz pabuçları gene beş kuruşa boyayoruz!,.. Demek ki asli İSTANBUL HAYATI Nezleden anliyamamış! — Dur Allah aşkına, durda birat konuşalım. Sana soracak şeylerim var, Merak içindeyim. Hapşuuu.. Hap- Şuuu.., Karşısındaki adamcağızı tepeden aşağı salya yağmuruna tutarak bir adım daha sokuldu. Öteki geriye çe- kildiz — Allah aşkına sen dur azizim. Zehirli gaz bombardımanı yapacaksa muharebe cephelerinden birine gö- nüllü yazıl. Beni rahat bırak. Üstüste bir kaç hapşu daha savur- duktan sonra cebinden çıkardığı ga- awteyi uzattı: — Günlerdenberi merak içindeyim. Şu, «Mesaj» dedikleri adam hangi millettendir? Herif Avrupada mekik dokuyor. Bir bakıyorsun Hitlerle be raber cepheye gitmiş. Bir duyuyoruz ki, Mussoliniden Fransaya haber gö- türmüş. Günün birinde Chamberlain tarafndan Varşovaya gönderiliyor. Ne biçim adamdır bu?.. Hepsi neyse amma, muharebe cephesini yarıp da Varşovaya nasıl giriyor?... Kurşun da mu işlemiyor buna?... Karşısındakinin kahkahalarla gük mesine hiddetlendi, kaşlarını çatarak biraz daha sokuldu: — Yahu, şakayı bırak. Merak edi. yorum, Elimden gelse harp cephele rine kadar gidip bu esrarengiz adamı göreceğim. Adetâ âşık oldum herife. Arkadaşı bir kahkaha daha attı: — Amma yaptın ha!.. Sen müte madiyen politika işlerile alâkadar olursun. Nasıl oluyor da mesaji adam zannediyorsun”... o Mesaj mektup, haber, tezkere gibi şeylere denir. Mesaj âşıkı bu cevaba büsbütün kızdı: — Bugün senin alay merakın uyan- mış. Ben sana ciddi bir sual sorüyo- şimdi onu bırakalım, Muharebe ha- berlerinden ne var, ne yok?... Varşova ne âlemde?... Bu işe de bir türlü ak- İm ermedi vesselim. Muharebe devam ediyor. Var. şova hâlâ Almanlara teslim olmadı. — Yahu, sen bügün amma tuhal konuşuyorsun ha... Gazete okumadın galiba. Baksana; mareşal Varşova, Sovyet kuvvetlerinin kumandasını eline aldı, diyorlar. Sovyet kuvvetleri Almanyaya teslim olacak değil ya, Bir türlü akıl erdiremiyorum; Varşo- va bir şehir midir, bir ordunun adı mıdır, yoksa bir mareşal mıdır? Her gazete bir türlü yazıyor. Ahbabı gülerek bunu da izah etti: — Yanlış görmüşsün dostum, Var- şova, Polonyanın eski hükümet mer- kezidir. O, senin söylediğin kuman- dan, mareşal Voroşilof'dur. Başını iki tarafa sallayışından an Taşılıyordu ki, bu izahat da kendisini pek tatmin edemedi. Bir kaç hapşu daha savurduktan sonra homurdana- rak yürüdü: — Ya, nezleden başım döndü de iyi anlıyamıyorum; yahut karşımdakiler işi kavrayamıyorlar. Muharebe de Arap saçına döndü. En iyisi hiç kafa yormamak... Cemal Refik arrsunan01 200010 0E EEE EEE EEE EEE # Beyoğlu temizlik amelesinden 188 nu- marajhı Hasan oğlu Nuri, Yıldız caddesin- den arabasile giderken bir kamyonun çarp- masile ağır surette yaralanmıştır. Kamyon golörü durmadan yolüna devam etmiştir, Şoför aranıyor. Yaralı, Beyoğlu hastanasi- ne kaldırılmıştır. 4 Cağaloğlunda Başmusahip sokak 11 numarada oturan Mustafa oğlu Cavid ağaçtan düşerek başından yaralanmış ol- duğundan Şişli Çocuk hastanesine kaldı- rlmıştar. B. A, — Var bayım, bak İngilizler $ sene harp edeceğiz, diyorlardı, şimdi 30 sene, diyorlar!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: