28 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

28 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eski günlerde Mahyalar, Sahurlar ( Yazan: SER Mahya kuran, birden fazla minare- Yi selâtin camilerdi. Bulutsuz ve ber- rak havalarda hilâl görülüp iki mü- | min şahit tarafından müjdelendi mi, | yahut gök bulutlu ise, (tekmili selâ- i sin), yani ay otuz hesabı tamamlan dı mı, İstanbul kadılığından Ramazan“ ân edilir, hem davullar çıkar, mina- relerin kandilleri yanardı. İ Evvelce dediğimiz gibi birden fazla minareli selâtin camiler o geceden #tibaren mahya kurmağa başlarlardı. Bunların içinde mahyacıları en us» # talar sırasile Fatih (1) Süleymaniye; Sultanahmed, Yenicami, Beyazıt ve Şehzadeninki. i, Siftahı (Ya ramazan), (Merhaba), (Safa geldin )le çekerlerdi ve on be- N şine kadar yazı: Ya Allah, ya rahman, ya sübhan; ardından oMustafalı, Ebu Bekirli, Ömerli, Osmanlı (Ya! lar. Ya Ali, ya Hasan ve Hüseyini hatırlamıyo- Tum. Alevilik ve Bektaşilik olmasın mı diye yazmazlardı âcaba?... Daha ardından (Bismillâh), (İnna fetahna leke), (Elhamdü Wllâh)... Saydığımız Fatih, Süleymaniye, Sultanahmed gibilerdeki mahyacı- Jar, bunların nihayetine (Rahma- nürrahim), (Fethan mübina), (Rab- bülâlemin) i ilâve ederek boydan bo- ya koca cümleyi tamamlarlardı. 'Tam on beşinci gece, Topkapı sarâ- yında Hırksişerif alayı yapan Hün- kâr, İftara kalırse ve dönerken gözü ilişirse diye, işgüzarlar: (Padişahım şok yaşa) ları boylatıverirlerdi. O geceden itibaren sıra resimde, çoluk çocuk bunları sabırsızlıkla bek- lerdi... Ol resimler de şunlar; Araba, top arabası, yandan çarklı vapur, yelkenli gemi, piyade kayığı, şifte kayık, köprü, kule, köşk, salın- cak, beşik; çiçeklerden gül, lâle, ber. cai menekşe... Kadir gecesi gene yazı: (Ya kuran, 'Ya Jeyletülkadir)... Minarelere yu- karıdan aşağı, üç dört dizi kaftan giydirilir, arife gecesi de ÇElveda)- larla iki müvazi hat Üzere yollar çi- zilirdi. Yatsıya ağaz edilirken mahyaya başlanır, teravih sonu halk camiden çıkarken tamamlanırdı. Karda, ya gışta şerefede çivi kesmek, bu kadar uğraşma, zahmet, iki saatcik için. Alaturka dördü bulur veya biraz geçerken, saatlerce yazılan yazı, yö pılan resim, üç beş dakikacığın için- de alınıvermede, İlk kandiller, şerefeden kayarken, bele resimler başlangıç verdi mi, Çok kimselerde merak merak; tah- minler: — Davlumbazlara bak, yandan çarklı vapur yapıyor! — Onlar tekerlek ayol, top araba 8 olâcak!... — Nargileye benzeteceğim ammal!.. — O mekruh şeye ne lüzum, mis gibi kule!.. | — Çörçöp!.. Teneşir tahtası res 'mediyorlar!.. — Ha şunun köprü olduğunu an- Jama!.. Yazılarda Mustafa, Ömer, Osman dizilir dizilmez, bazılarında (Benim adımı yazdı) diye keyif ve böbürlen- İstanbul içinde, biricik olarak Sü- Jeymaniye camisinin içine de mahya kurulurdu amma doğrusu lâzımsa bu- nun nasıl ve nereden nereye idüğünü, nasip olup da gözümle görenlerden değilim. Gece yarısından sonra davullar camları zıngırdata zıngırdata, pek sokak üstü odalarda beşikteki salın- caktaki sübyanları viyak viyak ba. İ Bırtmağa başlayınca, ağız eğri, göz şaşı, yataklardan fırlanırdı. Uykusu ağırca olup da uyanama- maktan korkanlar, bir iki komşu İle beraber laklak ederler. İçi ölmemiş ler ve tazeler bir araya toplanıp yü- zük, şamdan, çöp, tenten, uçtu uç- tu, giriş çıkış, el el üstünde, mum dibi oyunundelar; bilmecelelerde, dü tekerlemesindeler, (2)... 1 i ş Sahur sofrası umumiyetle basma- kalıpta; Söğüş, düdük makarası, simit makarnası, pilâv, hoşaf, pestil ez- mesi... Mide ve em'a şekvacıları boşafa, süte, lmonataya iki dilim kızarımş ©kmek banar, daha evhamlılar açaçı- na, habbe tanesi gevelemeksizin ni- yetlenirierdi. Yani kızartma, kuru köfte, yalancı dolma, pastırmalı ve sucuklu yumur- ta gibi tuzlu, biberli, hararet veren, adamı Deşti Kerblâ'dakilere çeviren nesnelere zinhar iltifat yok. İmsiik topu atılınca haydi musluk başına; besmelelerle ağızlar çalkala- nıp döşeklere... Öğlelere kadar horul horul uyku. Kazık gibi söğüş, horasanlı harç gibi sinmiş makarna ve pilâv, üstüne ho- şaf ve pestil sularile içler beton. Şa- kak, bilek, bacak damarları vura vu- ra, korkulu rüyalar: Azraille karşılaşarak uçurumlara uçuşlar; batalıklara batışlar, diri diri mezara girişler. Soğuk soğuk terler içinde (beynen- | nevim vel yakaza), hazım barsaklara indikten sonra, mışıl mışıl, (Yemli- ha, Mekselina, Mislina) larla omuz uyuşurcasına uyku... Öğle üstü, esneye gerine kalkılır, abdest alınırken bir daha ağız çalka- lanıp sabah namazı âradan savulur ve ayaklanılırdı. Konaktakilerden paşalar, beyler dairelerini boylamak üzere arabala- rına üzim. Hanımefendiler ektileri- nin ense kökünde. Küçük evlilerin erkekleri çoktan caddeyi tutmuşlar; kendileri de csmi cami, mukabele, vaiz dinlemeğe kapı dışarı. Bu hinlerdeki oruçluluk veya oruç edalılık cilveleri de tümen tümen... En $ol tarafından kalkmışlar, tütün düşkünleri, işret müplelâlarıydı. ! j Pam damdan yeme Ka MED MUHTAR ALUS): Cümhuriyet bayramı hazırlıkları devam ediyor, Şehrin muhtelif yer. meşhur Süleymaniye camisi Ellerinde tesbih, dillerinde besme- le ve hamdele; yanlarından sâlavat- la geç. Kaşları çatık, suratları asık; canım desen, canın çıksın menzile- sinde... Oruç tarafına zerretüma yanâşmi- yanlar da bu kabilliği ve numarayı takınır, karınları tika basa dolu, ye- dikleri gırtlaklarında, desturun tef- tih üstüne teftih, (kabahat de mahfi, İbadet de) diyerek, helâ aralarında bardak bardak suyu çekerler, fosur fosur cıgaralarını tellendirirlerdi. Arife akşamı ve bayram gecesi ko naklarda çilingir sofraları tepeleme; meyhâneler kapı kapamaca bekri- lerle dopdolu. Bayramlıklarını be- men giymişler de, Arife çiçeği, bil- mem ne böceği... Sermed Muhtar Alus (1) Elyerm Yemişde kabzımai bulunan, eski tulumba relslerinden bay Sami ayni zamanda mahyacıların sayılılarından. (2) Bunları bir yazımızda uzun boylu an- Jatacağız. Bu seneki portakal mahsulü Adana (Akşam) — Çukuruvada yeni por- takal mahsulü piyasiyu gelmek üzeredir. Rekolte ve kalite geçen yıla nazaran bu sene daha iyidir. Bu yıl portakal ve limon bahçelerine kri- zomfalus musallat oldu. Ziraat mücadele teşkilâtı hastalıktan kurtarmak için 24403 ağacı ilâçladı. Keza portakul sineği haşere- siyle de mücadele yapılıyor. Bir hafta için- de sinek görülen 47,000 ağaç da İlâçlanmış- tar. Bulgaristanda şehir içinde cenaze alayı yasak ediliyor Bülgr gazetelerinin bildirdiklerine göre, 1940 yılı başından itibaren Bul- garistanda şehir içerisinde cenaze alayları yasak edilmektedir, Cenaze- ler evlerden kapalı otomobillerle doğ- ruca mezarlığa gütürülecektir, Ölü- lerin şehir içindeki kiliselere naklo- lunammaları için Sofya mezarlığında ayrıca bir kilise inşa edilecektir. i lerinde birçok taklar yapılmıştır. Yukarda köprü başında ve Sirkecide yapılan sülunlar ve taklar o görünüyor. Haftalık piyasa İngiltere ve Fransa ile anlaşma piyasada iyi tesir yaptı İngiltere ve Fransa ile anlaşmanın piyasadaki iyi tesirleri devam etmek- tedir, Bilhassa anlaşmaya müteallik olan ekonomik hükümler, daha bü- yük alâka uyandırmıştır. Bu anlaş- madan sonra, ihracatımızın daha zi- yade genişliyeceği muhakkak addedil- mektedir. Bugünkü şerait altında bir- çok maddelerimizin ihracı memnu ol duğu için ihracatımız mahdüd mal lara Inhisar etmektedir. Diğer taraftan lisansa tabi olan ve ihracı serbes bırakılan maddelerin dış memleketlere satışları pek fazla değil. dir, Yeni anlaşmalar sayesinde, bu ne vi maddelerimizin satışının artacağı ümid edilmektedir. Bugünkü şeraite göre ihracat vazi- yetimiz şu suretle tarif ve izah edile- bilir; İtalya İle ticari münasebetlerimiz artmaktadır. Son bir ay içinde en 2i- yade İtalya İle iş olmuştur. Yumurta, kuru meyva, lisansa tâbi olan diğer maddelerden yapağı ve tiftik bu mem- lekete sevkedilmiştir, İtalyadan gelen malların başında iplik, floş, mensucat bulunmaktadır. Acaba İtalya, dış ticaretimizde bu mevkii muhafaza edecek mi? Bu sua- le «hayır» demek için İngiliz firmaları- nın Türkiye ihracat maddelerine kar- $ı talep yapması lâzımdır. Nitekim yu- karıda yazdığımız gibi, bu talebler de yakında başlıyacaktır. Fransa ile olan ticaretimiz İlalya- dan az değildir. Fransayada kuru meyva ihracatı gittikçe artmaktadır. Fransadan krom, manganez gibi ma- denlere karşı olan talebler de vardır. Fakat bu gibi madenlerin ihracı men- edildiği için bu talebleri şimdilik tat- min etmeğe imkân yoktur, > Mısır, Suriye, Filistin memleketleri- Je olan ticaretimizde bir tahavvül yok- tur. Yalnız Mısırdan İhracat mad- delerimizden kuru ve yaş meyvalara karşı talep artmaktadır. Yeni ticaret anlaşmaları Romanya ile aramızdaki ticaret an- laşması müzakerelerine devam edil- mektedir. Müzakereler başladığı için her iki memleket münasebetleri hak- kında bir fikir ve mütalâa yürütmeği doğru bulmuyoruz. Herhalde dost memleket Romanya ile, eskisine nis- betle daha geniş bir ticaret münasebe- tinin teessüs edeceğine şüphemiz yok- tur. Romanya anlaşmasından sonra, Macarlarla da bir anlaşma yapılaca. ğından bahsedilmektedir, Son aylar içinde Macaristanla ticaretimiz de art- maktadır, Bilhassa Macar vapurları, doğrudan doğruya limanımıza geldi- ği için nakliyat daha kolay cereyan etmektedir. Bu memlekete kuru mey- va, yapağı sevkiyatı yapılmaktadır. Fabrikalarımızın vaziyeti Beynelmilel vaziyetteki tahavvül Üzerine ham madde tedarikinde fab- rikalarımızın müşkül mevkide kâldı- fından bahsetmiştik. Bu müşkülütl ortadan kaldırmak, fabrikalara ham madde bulmak için ham madde alınan memleketlerle ticareti arttırmak lâ- zamdır, Meselâ: Birçok fabrikalarımız cenubi Amerikadan, Birleşik Ameri- kadan ham madde, Hindistan cevizi gibi maddeler tedarik etmektedir. Hal- buki bu memleketlere ihracatımız az olduğu için, buralardan ham madde almak imkânı da azalmaktadır. Son zamanlarda Ticaret vekâletinin mü- rakabesi altında kurulan Takas Limi- ted şirketi, bu şeratti haiz memleket. lerle ticareti arttırmak vazifesini Üze. rine almıştır. Bu yeni ihracat politi- kası, sanayiimize ham madde tedari- kini temin edecektir. Bu ne dereceye kadar kabil olabilir? Herhalde bugün- kü ihracat miktarını geçebilir, bu memleketlere ne kadar ihracat yapa- bilirsek, sanayimizi de o derecede mem- nun etmiş oluruz. O zaman hem ihraç maddelerimiz satılacak, hem de sa- nayimiz ham madde müşkülâtına ma- ruz kalmadan istibsalâtını tahdid et- meğe lüzum görmiyecektir, Bu suret- Je Takas Limited şirketi, memleket ekonomisine çok faideli bir şekilde yardım edecektir. İhracat maddelerimizin vaziyeti Kuru meyvalar — Fındık koopera- tifi sayesinde fındık flatleri endişe edildiği kadar düşkünlük göstermemiş- tir. Muhtelif memleketlerden istekler vardır. Fakat alıcı memleketlerin bel- ki de ihtiyaçları az olduğu için Ihraç- edilen malların miktarı da fazla değil dir. Kuru meyvalarımızdan cevize karşı yalnız Amerikadan pek az miktarda tar lep vardır. Bu yüzden ceviz fiatleri düşkündür. En iyi iç cevizin kilosu top- tan 40-50 Kuruşa kadar satılmaktadır. Kavrulmuş fındık da bundan aşağı de- Eildir, Kilosu 55-60 kuruştur. Halbu- ki geçen sene bu mevsim, iç cevizin ki- losu 60-70 kuruştu. Diğer kuru mey. valardan üzüm, incir hakkında da ay- ni şeyleri söyliyebiliriz. Yiyecek maddeleri Yiyecek maddelerinde ne flat düş- künlüğü ne de fiat yükselişi yktur. Bilhassa yiyecek madedlerinde nâzım kuyvet loan buğday fiatleri Toprak of sinin elindedir, İhracat olmadığı için bir fiat düşkünl hatıra gelebilirdi. Fakat Toprak ofisi, düşkünlüğe mey- dan vermemek için piyasadan, zürram elinden mal almaktadır. Bu suretle buğday fiatleri 5-5,5 kuruş arasında bir mevki almıştır. İhracı kabil olmıyan diğer hububat ve kuru sebzelerin fiatieri düşkün de- ğildir. Hasılı yiyecek piyasası ucuz- dur. Giyecek piyasasına gelince bura- da yapılamıyan kumaşlar bilhassa pal- toluk, mantoluk kumaşların fiatlerin- de hafif bir yükseliş vardır. Hüseyin Avni Fındık fiatleri yükseldi Giresun 25 (A.A.) — Fındık piya- sasında son günlerde görülen dur- gunluk ve fiat düşkünlüğü karşısın. da Kooperatifler Birliğinin dün bor- saya satıcılar tarafından arzedilmiş olan iç ve kabuklu bütün fındıkları mübayaa etmek suretile yaptığı mü- dahale piyasayı derhal canlandırmış ve fındık flatlerini yükseltmiştir. Kooperatifler Birliği bu müdahale- si ile dün piyasadan otuz bir kuruş on paradan yirmi sekiz ton iç fındık ve ön dört kuruş yirmi beş paradan da yüzde elli randıman esasına göre kırk bin ton tombul kabuklu fındık, on iki buçuk kuruştan da kuru mal kabuklu fındık alınmıştır. Kooperatifler Birliği bundan son- ra, devamlı olarak borsada müba- yanda bulunmak süretile fındık içi olarak fındık flallerinin düşmesine mâni olacaktır, Adanada bira buhranı bitti Adana (Hususi) — Bir aydanberi Adanada sürmekte olan bira buhra- nına son verilmiştir. İnhisarlar ida. resi ihtiyacı karşılayacak miktarda bira getirtmiş ve yeni bir buhrana meydan vermemek üzere yeni sipa- rişlerde bulunmuştur, İzmirde nakil vasıtaları az İzmir (Akşam) — Yapılan tedkik- lere göre İzmir şehrinde otobüs, oto mobil, araba ve tramvay yolcu mik. darı, orta hesapla senede 124 mil yonu bulmaktadır. Bu hesaba göre İzmirde halkı taşımağa mahsus ve sıtalar pek azdır. Şehrimizdeki alâka- darlar, bu mevzu üzerinde durmuş, halkın bol nakil vasıtalarile nakli ve alınacak tedbirler hakkında rapor hazırlıyarak Nafia ve Münakalât Ve- kâletlerine göndermişlerdir, Karamürselde radyonun gün- düz neşriyatından istifade edilemiyor Karamürsel (Akşam) — Karamürsel elek- trik fabrikası ihtiyaca kâfi gelmiyor. Sık sık inkıtalar olmakta, Iimbalar sönmektedir. Sokaklar ân karanlıktır. Cereyan akşamla- rı verildiğinden radyonun öğle neşriyatın- dan isüfade edilemiyor, Karemürseililer gündüzleri de cereyan verilmesini ve fabri- kanın muntazaman çalışmasını istiyorlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: