19 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

19 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Üçüncü enternasyonalin faaliyeti ve Italya İspanyada dahili harp nihayet bulduğundanberi merkezi Moskovada bulu- han üçüncü enternasyonalin cihan politikası üzerinde tesir yapan faaliyeti hissedilmiyordu. Yalnız Çinde komünist entermasyonalin hareketi devam edi- yordu. Çinin şimali garbisinde Şansi Ye Şensi ve Kansu eyaletlerinde seksen milyon halka hâkim olan komünisi orduları Japonlara karşı Şeke dahi karşı durmakta bügüne kadar ısrar elmiş- kadar general Çan Ki harbettikleri erdir, Japonya bu faaliyeti üçüncü enternasyonalin teşvik ve yardımına at- fettiğinden Sovyetler ile kati anlaşmaktan imtina etmiştir. Fakat Sovyetler Birliği Almanya ile anlaşıp Lehistanm garp nistini aldık- tan ve cenubi Baltık memleketlerinde askeri cihetten yerleştikten sonra Üçüncü enternasyonalin Avrupanın her tarafında faaliyeti tekrar başlamıştır. Üçüncü enternasyonal Almanya ile de sıkı bir surette alâkadar olmaktadır. Sovyet Başvekili ve Hariciye Nazırı Mojetof son nutuklarında İngiltere ile Fransayı harp kundakçılığı yapmakla ittiham ederken : Almanyayı istisna etmişti Halbuki komünist enternasyonal Molotofun ikinci nutku söylediği ayni günde neşrettiği bir beyanamede Alman amelesini de harbi durdurmak için harekete gelmeğe davet etmiştir. Şimdilik üçüncü enternasyonalin faaliyetinden en ziyade endişe eden İtal yadır. Romadan gelen son haberler bu endişelere makes olmaktadır. AKŞAM Tayyare kaçakçılığından maznun Ruhinin muhakemesine başlandı Dünkü celsede kendisi hazır bulunmadı- ğından celbine karar verildi Ankara 18 (Telefonla) — Tayyare kaçak- dan maznun Ruhi Bozcalının term; uhakemesine bug kara ağır ceza mahkemesi Ruhi mahkemeye gelmemişti. Müdefa: avukat B; Hümid Şevket İncv yapıyordu Temyirin bozma sebepleri şunlardı: «R hi yüksek mektep mezunudur. Yaşı, tah: Mi ve seviyesi itibarile yaptığı işin ner: varacağını itibarla Vekâlete gelmiş olan bir telgrafı deftere kaydettirmeden alıp £krem Gön“ vermesi bu işte hüsmüniyetle hareke! memiş olduğuna bir karine teşkil eder Bundan başka mütenddid defalar adı ge- çen avukat Abdullah Yeminli şahid olarak dinlenmemiştir. Temyizin bu süretle Hülâsa edilmiş olan bozma sebeplerine karşı Kuhinin müdafaa vekili EB, Hâmid Şevket iddiasını dermeyan etmeden evvel iddia makamını işgal eden müddelumumi muavinlerinden B. Zihni Be- Sıvas - Erzurum hattı tahvilleri Altıncı tertip tahvillerinin ka- yıd muamelesine 25 teşrini- sanide başlanacak Ankara 18 (A.A) — Maliye Vekâleti ve Türkiye Cümhuriyet Merkez m 20/5 ve 15/12/1834 tarih ve 2463 - 2814 numaralı kanunlar mucibince ihracına 5€- lâhiyet verilen ve geliri tamamen Sivas - Erzurum demiryolunun inşasına tahsis olu. nan yüzde yedi gelirli Sivas - Erzurum ts- tikrazının 20 senede itfası meşrut 4,5 mil- yon liralık altıncı tertibinin kayıt muame- Test 5/12/1939 akşamı nihayet bulmak üze- re 25/11/9359 sabahından itibaren başlıya caktır, Tahviller hâmlline muharrer olup beheri 20 ve 500 lira itibari kıymette birlik ve 25 lik olarak iki kupure ayrılmıştır. Bu tahviller umumi ve mülhak bütçelerle idare olunan daire ve müesseseleree, vilâyet hususi idareleri ve Belediyelerce yapılacak Müzayede ve münakasa ve mukavelelerde at olarak ve hazinece satılmış ve âa- cak olan milli emlâk bedellerinin tedi- yesinde başabaş kabul olunacakları gibi Gerek tahvil ve gerek kupon bedelleri de takvillerin İörlü vergi ve resimden muaf bulunacak- Jardı, , Tahvillerin ihraç fiati yüzde doksan bez olarak tesbik edilmiştir, yani 20 liralık bir- Mik tahvil bedeli 19 ve 300 Jiralık 25 lik tah VI! bedeli de 475 liradır Kayıt püamelesi “Türkiye Cümhuriyet Merkez, Türkiye Cümhuriyeti Ziraat, Tür- Kiye İş. Pmlâk ve Eytam, Halk, Türk Tica- ret, Belediyeler bankalarile Sümer, Btübank- Jar tarafından icra edilmektedir. Diğer han- külar vastasile de bu husus temin oluna- bilir. Sermaye ve tasarruflarını en emin ve 3n Sok gelir getiren sahalarda işletmek iste- Yenlere keyfiyet arz ve bu kısa süskripsi Müddeti ında bankalara müracaat ih kendi menfaatleri iktizasından Bulan. duğu işaret olunur. Tahsillerini ikmal için Avru- paya gidecek talebe Ankara 18 (A.A. — Maani Vekâletinörn; Maarif Vekâleti bütçesinden tahsisat alan balebeden olup kendi artu ve İ tabetlerini ikmal etmek üzere s5 n388, Belçika, İtsiya ve İsviçreye avdet ai tin İstanbul maarif teftiş heyetin- mulebe büfettişi B. Nihad Adil Erkman'â Uracaat ederek gidecekleri memleketlere Pe * için direktif almaları icab etmek- a tanbaldan uzak yerierde bulunanların en kısa bir zaman, Di maları Ji — da müracaatla bulun- anlıyabilecek mevkidedir. Bn | tamamen itfasına kadar ver | | | l i til, Ruhinin muhakemede hazır bulunması icab ederken bulunmamasının ceza muha- kı Ti usulü kanununa aykırı olduğunu İleri sürdü ve duruşmada bulur icab | edeceğini söyledi, B. Hâmid Şevket buna cevaben, temyi- zen tedkik edilecek bir davada Ruhini zır bulunmasının icab avukat Abdulla duğu yolundaki bozma sebebine karsı bu zatan ölmüş olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti kısa bir müzukereden sonra ceza muhakemeleri usulü kanununun 228 nci maddesine göre suçlunun önceden mahkemeye müracaat etmesi şartile hu- zurdan vareste bulunmayı İsti fakat mahkeme dosyasında böyle bir mu racaat mevcud olmadığından muhakeme $a hazır bulunmasa için ke © müzekkere yazılmasını, avukat Abdullahın da hâlen berhayat olup olmadığının Lahkikile duruş- manın 9/12/0939 cumartesi günü 930 & ta- likine karar verdi. Balkanlar (Baştarafı 1 inci sahifede) gayesinin aleyhindedir. Balkan Bir- diği, Balkanlara dışarıdan kimseyi ka- rışlırmamak içindir. Yabancı büyük derletlerin nüfüz politikası rekabetile teşvik ettikleri Balkan bloku, hakiki Bâlkan birliğinin tam zıddına değil midir? Balkan devletleri, bu rekabet manevralarına kanlı ilet olmamak için birleşmişlerdi. Balkan işlerinin selâhiyet sahiple. ri ancak Balkan devletleridir, Balkan. larda olup biten işler sadece bizlere aiddir. Balkanlarda sulhu takviye edetek her harekete Türkiye müzaheret eder, Bu hareket samimi olmak, ve sarf Balkan menfaatini gözeten hüsnü niyetten doğmak şartile... Fakat ba 31 emelleri, yakın maziye nisbetle pek tabii bulmamakta haklıyız oBahu- Sus, bu yeni siyasetlerde, vaktile ken- dine hasredilmiş payı elden kaçırm, mak ve günü geçiştirmek için, bizzat Balkanlıları âlet eden bir manzara gö-| rüyoruz da pek hoşumuza gitmiyor. Balkanlarda sulhu, eğer isterler ve akılı davranırlarsa, sadece Balkanlı. lar muhafazaya mukted'rdirler, Bu- nun ilk çaresi, dışarıdan kimsenin ka. rışmaması, eski Çarlık Rusyası ile Avusturya - Macaristan rekabetini andıran nüfuz manevrularının Bal. kan hududundan içeri girmemesidir. Necmeddin Sadak Mersinde halk dershaneleri Mersin 18 (A-A.) — İk'si erkeklere | ve ikisi kadınlara olmak üzere dördü mahallelere ve biri de ceza evindeki mahkümlara mahsus olacak halkevi tarafından beş halk dershanesi açıl. miş ve muailimleri seçilmiştir. Lituanyada difteri Kaunas 18 (AA) Ktuanyann muhtelif eyaletlerinde şiddetli bir dif- teri salgını hüküm sürmektedir, Bir çok kişiler ölmektedir. Salgın gittik- çe vehamet kesbetmektedir. Hükü. met bir çok mekteplerin kapatilma- sına karar vermiştir. > — İDeniz ii öul unun 164 üncü yılı parlak merasimle kutlandı i bütün eski hatıralar En eski, en kıymetli irfan müesse- | gelerimizden biri olan Deniz harp oku Junun 16$ üncü yıldönümü dün bü- yük merasimle kutlandı. Denizci ta- biri ve denizci âdeti h€ 164 üncü bak la dün denize atıldı. Merasim dayağa kadar bütün eski hatıralar canlandırıldı Merasime sabah saat onda başlandı. Mektep bahçesindeki Atatürkün büs- tüne güzel bir çelenk konuldu. Ebedi Şefin hatırasına hürmeten süküt edildi. Mektebin eski ve yeni mezunları ta- bur halinde büyük teneffüs salonuna girdiler. Burada ayakta İstiklâl mar- şı dinlendikten sonra mektep komu- tanı yarbay B. Zeki Işın tarafından heyecanlı bir hitabe irad eğildi, Yarbay B. Zeki Işm ezcümle dedi ki: «Bugün okulumuzun 164 üncü yıldö münü kutlarken Büyük Atatürkün adını anmağı, onun manevi huzurumda eğilmeği borç biliriz Bugünkü törenimizin ifade ettiği mâna, Türk denizetlerinin denizlerde Küzandikla- H zaferlerin tarihine bir işaret değildir. Günkü © zaferlerin tarihi, tarih kadar #4- ki, Türklerin denizciliği denizler kadar en- gin ve hürmete lâyıktır. Fennin açtığı yeni inkılâplar içerisine bizi teşebbüs bundan 184 s6- ne önce adını hürmetle andığımız Cezairii Gari Hasan paşa tarafını Her yeniliğe karşı gösterilen hoşnudsuz- luklar Cezairlinin İstediklerine karşı de gösterildi. Fakat onm İlme olan imanı ile azminde ve iradesindeki sağlamlık bü- İ dün engelleri yıktı ve ilk deniz mektebini «Hendesehane> yi açmağa muvaffak oldu. 1716 senesinin 18 ikinci teşrininde açılar İ bu mektep fe: terekkıyatını adım adim. takip etmiştir. Bundan sonra mektep komutanı Atatürkün devrinde Cümhuriyetin bu irfan müessesesini De büyük bir alâ- ka ile karşıladığını teharüz ettirdi. Sözünü meklebin en eski mezunu B. Hasan Hüsnüye bıraktı, B. Hasan Hüsnü, mektebin 1292 mezunu İdi. Yaşı sekseni aşmıştı, Bah- İ riye mektebinin en kıdemli mezunu söz söylemek için ayağa kalktığı za- man sesi heyecandan titriyordu. Alkışlar arasında Sözünü bitiren yaşlı mezuna mektebin en genç tale- İ besi tarafından sanatkârane yapılmış | bir çerçeve İçinde müessesenin güzel bir resmi hediye edildi Bundan sonra en genç İslebe Tah- sin Gököz tarafından birkaç söz söy- lendi. Şehidler namına denize bir çe- ve 164 üncü bukla atıldı. Şimdi eski mektep hatıralarının canlandırılmasına sira gelmişti. Bü- yük teneffüshanede yalnız mezunlar vardı. Kimi genç, kimi saçları bembe- yaz olmuş ihtiyar mezunlar... canlandırıldı Dünkü merasimden intibalar Evvelâ mezuniyet seneleri sırasile bir yoklama yapıldı. Bundan sonra meşhur «divan» yani toplanma boru- su çalındı. Ak saçlı mezunların tabur olmak için sıraya girmeleri, biribirle- rinin omuzlarına bakarak hizaya gir- meleri hakikaten görülmeğe lâyık bir manzara idi. Sıraya girmiyenlere yük- sek sesle ihtar ediliyordu: 'Tabura... Tabura gir... Sıra tamam olduktan sonra mekle- bin eski, meşhur oyunlarının tekrarı için arzular gösterilmeğe başladı. Me- zunlardan bazıları «Suuuus» oyunu- nun, bir kısmı da «Anahtarını kay- beden?...» gibi eski şakaların tek- rarını istiyorlardı. Lâkin bunlardan evvel gayet dikka- | te şayan bir hatıra ihya edildi. Bu | mektebin eski günlerinde talebeye me- rasimle ve padişah namına atılan da- yak meselesi idi... Yere bir çarşaf yayıldı, eskiden kul- lanılan dayak değnekleri ortaya geti- rildi. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi | hareket ediliyordu. Mektep nazırmı temsileden zat kaşları çatık bir halde ortada duru- yordu. Yanında sermubassır vardı. Bütün talebe, önünde divan duru- yordu. Sermubassır mektep nazırına bir tezkere takdim etti. Nazır yüksek Ses. | le bu tezkereyi talebeye okudu. «Mektebi bahriye nazırı (-.) pa- şa hazretlerine: Bahriye birinci sımf talebesinden Fethiyeli Süleyman Mü- nir efendi bilâ seyf ve biraz da keyf | olarak Galata balozlarında görülmüş olduğu arzolunur. Kanun Haydar» «Fethiyeli Süleyman Münir efendi; şimdi yaşlı başlı bir zattı. Derhal ken- disini yaka paça ettiler, karga tulum- | ba yapıp yere yayılan çarşafın üzerine | ! yüzükoyun, boylu boyuna yatırdılar, Mektep nazırı bağırdı: .— Kollarını kıvır... Kollarını kıvırdılar, Uzun sopalar kalktı. Nazır paşa emretti: — 25 sopa ile darbolunacak!... Vu- rTunuz, padişah başı için varunuz... Mefruz sopalar padişah namına İ meğe başladı. Yerde yatan can acısile bağırıyordu: — Aman paşu... Yapma paşa!... Lâkin paşa aldırış etmiyordu. Niha- yet dayak yiyen işin kurnazlığını buldu: — Aman paşa... Padişah başı için... Bu söz üzerine mektep nazırı: Şehitler namına denize büyük bir çelenk ve 164 üncü bakla atıldı Padişah zamanında talebeye atılan meydan dayağına varıncaya kadar — Mazrubu bırakınız... valh da dayaktan kurtuldu Bundan sonra gene bir kebahatten suçlu «Horoz Şükrü; adındaki bir me- zunun dayağa yıkılması kararlaştı- rıldı. Lâkin Horoz Şükrü: — Canım, diyordu, ben geçen sene- ki merasimde hisseme düşen dayağı yemiştim... Lâkin kim dinler, zavallı gene da- yağa yatırıldı. Bu sırada arkadaşlarile konuşan mektep komutanı müthiş bir hatıra- sını anlatıyordu: — Hürriyet ilân edilmişti, Mektep- te Vatan Silistre piyesi temsil edili- yordu, O sırada bir mübareze hocamız vardı, Muhlerem bir zattı Osman bey... Kendisi Silistrede bulunmuş, dedi, zâ- | Oynanan piyesteki vakalara sahid ol. muşlu. Piyesi büyük bir heyezanla takip ediyordu. Temsilde Abdullah çavu- şun: — Benden başka kimse yok mu? Sözü üzerine o kadar heyecana geldi ki bağırdı: — Ben varım... Ben de varım!... Bu sözden sonra hemen yere yikıl- dı. Yanına koşup nabzını tuttuğumuz zaman dehşet içinde kaldık. Osman bey ölmüştü... Zavallı hocamiz... Teneffüshanede geçirilen eğlenceli ve samimi saatlerden sonra yemekha- neye geçildi Burada gene tapkı eski neşeli tale- belik günlerinde olduğu gibi yemek- ler yenildi, Tabakların bir kısmı uzun yıllar evvelinden kalmıştı. Üzerinde Mektebi bahriyenin damgasını taşı- yan bu hatıra tabaklar 6 gün için yerlerinden çıkarılmıştı. Öğleden sonra güzel ve eğlenceli temsiller verildi. 164 yaşını giren bu kıymetli ocağın yildönümü pek s2 mimi bir tarzda tesid olundu. 164 yaş, bir mektep kadar, onu bağ- rında bulunduran bir memleket için de iftihar edilecek bir hâdisedir, Ak- şam bu şerefli müesseseyi candan teb- rik eder ve ona uzun ömürler diler, RE. PF. Atatürkün Elâzığı ziyare- tinin yıldönümü Elâzığ 18 (A.A.) — Atatürkün şehs rimize gelişlerinin ikinci yıldönümü dün büyük tezahüratla kutlanmış ve Atatürk anıtına çelenkler konmuştur. Gece de Halkevinde yapılan toplan- tıda söz alan hatipler günün hatıra- sını canlandırmışlar ve Ebedi Şefi ta- ziz eylemişlerdir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: