9 Aralık 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

9 Aralık 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Finler soruyorlar: (Baştarafı 1 inci sahifede) kan Fransa ve İngiltere gibi büyük devletlerin, Finlândiye için hiç bir şey yapmamalarına teessüf etmiş ve nös- lerini şöyle bitirmiştir: «Eğer dünya küçük Finlândiyanm ezildiğini istemezse, oFinlândiyaya gönülden biraz daha fazlasını ver mesi zamanı gelmiştir. Finlândiya lerini ümid ederiyoruz.» Vaziyet nazik Riga 8 (A.A.) — Finlândiyalı as- keri mütahassıslar, yarı resmi Ritz gazetesi muhabirine Sovyet Rusya- nın Finlândiyaya karşı 300.000 as ker, 1,000 tank ve 500 tayyare tahşid stmiş olduğunu beyan etmişlerdir. Bu mütahâssıslar, Finlândiyalılar rın şimdiye kadar gösterdikleri mu kavemete rağmen vaziyetin nazik ol duğunu ve Rus taarruzu karsısında müşkülâtın gitgide arimakta bulun- duğunu kabul etmek lâzım gelece- Yini, çünkü Sovyetlerin yüksek ku manda heyetinin İnsanca fazla tele- 'ata asla ehemmiyet vermediğini 114— ve etmişlerdir. Pilvaki şimdiye kader Ruslar, maktul, mecruh ve esir olar râk 20,000 kişi kaybetmişlerdir. Sovyet tebliği Meskora 8 (A.A) — Resmi tebliğ: ? kâmunuevvelde kıtalarımız ileri hare- cetlerine devam ederek aşağıdaki nokta- ara varmışlardır: Murmansk istikametinde: Kitalarımız van! engelleri ve mayn tarlalarını atiıya- rak Petenmo'ya doğru 45 kilometre ilerle- mişlerdir. Ukta, Repola, Porosozero, Petrooavodak istikametinde: Kıtaatımız beyaz Pinleri sardederek huduttan itibaren 70, 15 kilo metre ilerlemişlerdir. Düşman bir çok yaralı ve 300 donmuş nefer bırakmışlar. Hava daft toplarımız iki düşman tay- varesi düştirmüştür. 4 pilot esir edilmiştir. Kareli Dersin m doğu kisminda Bor- Vuokaa nehir müda- eki esas battını yara- *ak Talpalenyoki nehrinin şimelinde 8 18 12 kilometre ilerlemiştir. Berzahın batı kası Sovyet kıtaatı Vipuri demiryolu üzerinde Perkjarvi kö- rünü işgal ederek Batı - Şimal İstikame- nde 9 kilometre ilerlemiş, Kirka Usikirk- ko'yu ve Naurisarvi istasyonunu işgal eb- niitir. Fena hava, kar fırtınası ve als hava faa- üyetine mâni olmuştur. İtalyanın gönderdiği tayyareler ndan Finlândiyaya gönderilmiş olan 90 tayyare, İtalyanın vereceği levam- min İlk kısmım teşkil etmektedir. Bu iayyârelerden bazıları, daha şimdi- den 7 Sovyet tayyaresini düşürmüş- lerdir. İyi malümat alan mahafl, İtalyan gilotlarınm İspanya dahili harbi es aasında tecrübe görmüş kimseler ol- tuğunu ve daha şimdiden Sovyet pi- otların tabiyelerile ünsiyet peyda »tmiş olduklarını beyan etmektedir. ler. İtalyan tayyareleri, Pinlândiyaya gitmek için Almanya üzerinden uç- muşlardır. Sovyet tayyarelerinin büyük zayiatı Stokholm 8 (A.A.) — Moskovadan “len bazı zevat, Finlândiyalıların Rus tayyarelerine uğratmış oldukları 78. yiatın, mütaarrız tayyarelerin yüzde 30 u nisbetinde olduğunu ve bu halin Leningraddaki tayyateler müretteba- a arasında heyecan uyandırdığını yeyan etmektedir. Bu mürettebata evvelce Pinlândiyalıların hava taar- ruzuna karşı müdafan veşaitinden mahrum oldukları söylenmişti. Mannerheim hattı sağlamdır. Lanâdra 8 (A.A) — Finlândiya ma. hafilinee Revter ajansına yapılan bö yanata göre Mannerhetm hattını yar. dıklarma dair Sovyet iddiaları esas- azdır. Bu hat en aşağı 30 kilometre derinliktedir ve nehir, göl gibi bir çok tabit manlalardan başkaca her türlü kapan ve tuzaklarla doludur. Finlândiya ormanlarının harpteki hususi mevkii dolayısfle Sovyetler, tayyarelerinin eşici faikiyetinden is- tifade edemiyorlar. Esasen Finlândi- yalıların icad ettikleri hususi maki gün orada kalacaklardır. Rusların karşılaştıkları güçlükler Riga 3 (AA) — Helsinkiden is tihbar edildiğine göre Finlândiya hu- dudundaki Rus kıtaatı, bilhassa ara- sinin arızalı olmam dolayisile büyük müşkülâta maruz bulunmaktadır. Finlândiyalılar, Rus kıtaalınca meç- bul olan bir tabiye tatbik etmektedir. ler: Her Pinlândiya bölüğü, kendi nam ve hesabına hareket elmekte ve ne yapacağını bilmektedir. Halbuki Ruslar, kütle halinde hü- cum etmekten başka bir tabiye bilme | mekte ve Finlândiya mitralyözleri ta» rafından biçilmektedirler, Vukuatı, gözlerile görmüş olan kim- seler, Rusların zehirli gaz kullan makta olduklarını teyid etmektedir. ler. Carelle mıntakasındaki Sovyet kıtaatı, Rus tebliğine rağmen, ilerii- yememektedirler. Ruslar, Manner. heim hattına vasıl olamamışlardır. Buzlar çözülüyor Helsinki 8 (AA) — Buzların çö- zülmesi, Carelle berzahında ve Lado- ge gölü şimalinde askeri harekâtı İş- kâl etmektedir. Rüyet kabiliyeti sıfıra inmiş olduğundan her türlü deniz ve hava hareketi yapılması imkânı kak mamıştır. Finlândiya sahillerinin ablokası Helsinki 8 (AA) — Ruslar, Fim lândiya sahillerini abloka etmek ta- savvurundadırlar ve genebileri 9 İlk- kânunda öğle vaktinden evvel Fin Hmanlarını terketmeğe da- vet eylemektedirler. Müşahidler, ba ablokanın amel! netayic tevlid edebi. Mp edemiyeceğini suale şayan gör mektedirler. Finlândiya sahillerinin uzunluğu 2.000 kilometredir. Diğer taraftan Aaland adalarının yeniden askerfleştirilmesi bu abloka- yı işkâl edecektir. Amerikalıların yardımı Nevyork 8 (A.A.) — Bski Oümhur Reisi Hoover, reisi bulunduğu Fin- lândiyaya yardım komitesi namına, Amerika halkına hitaben bir beyan- namş neşrederek, kahraman Pinlân» diya milletinin İztıraplarını tehvin için başlanılan bu hayır işine derhal ianelerile iştirak etmelerini istemiş tir. Türkiye her devletin dostluğuna kıymet verir, hiçbir devletin düşmanlığından da korkmaz! (Baştaraı 1 inci sahijede) Bilhassa ablokadan sonra iktisadi münasebetleri İlerletmeğe nafile ye- re uğraşıyor. Belki bu gayretler de semeresis kalmak istidadındadır. Bun lara yeniden hız verirken gözlerimi sin önünde tehilkeli manzarnlar be herkes bilir. Türkiyenin ahvali ru- hiyesi malümdur, mücerreptir. Hele tehlike gürültülerinin Rusyadan de- gü de Almanyadan gelmesini bıyık altından gülümsiyerek karşılarız. Herkes tarafından vazıh şekilde öğrenilmesi çok faydali bir nokta var, söyliyelim: Türkiye her devletin dostluğuna kıymet verir, hiçbir devletin düşman- lığından korkmaz, AKŞAM İş bulacağım diyormuş... İzmir 8 (Telefonla) — İşevi sahibi Kemalin bası yurddaşları iş bulacş- Nazilerin n hedef me 1 nci sahtfedej Türk - Sovyet misakının bir maddesi Lonâra 8 (A. A.) — Siyasi mahafii, Türkiye ile Rusya arasında münakid 1985 tarihli misak mücibince Rusya nın Romanya ile karşıhklı yardım misakı imza etmeden evvel Türkiye- yi keyfiyetten haberdar ederek Tür- kiye ile istişarede bulunması İktiza etmekte olduğunu beyan etmektedir. ler, v İtalyanın vaziyeti Paris 8 — Petit Parisien gazetesi bugünkü makalesinde diyor ki: «Dü- nün en mühim hâdisesini büyük fa- | gat meclisinin Rusyaya karşı açık tan açığa vaziyet alan karan teşkil ediyor. Bu karar Pinlândiyaya tay- yare göndermek suretile daha ilk gündenberi meydana çıkan İtalyan muahazesinin teyidi demektir. İtal ya, bugünkü vaziyette Sovyetlere karşı itimadsız davranıyor. Bu iti- madsızlığı da Sovyetlerin şarkıcenu- | bi Avrupadaki mânevraları da haklı gösteriyor.» Romanyanın tedbirleri Paris - Soir gazetesinden: Bükreş- teki Daliy Mail muhabiri Cedric Sal- ter Romanyanın üç taraftan bir bü- cum ihtimaline karşı idalaa ted- birlerini şiddetlendirdiğini bildiriyor. Temin edildiğine göre bugün Roman- yada bir buçuk milyon asker silâh altındadır, Dağların teşkili ettiği mü- dafaa müsellesi, Rumen mukaveme- tnin nüvesini teşkil edecektir. Hari. Gi hatlar ihmal edilmemiştir. Maca- ristandan gelecek bir hücuma karşı inşa edilmiş olan Tataresko hata kuvvetlendirilmiştir. Besarabyada Rumen - Sovyet hu- dudunu teşkil eden Dniester hattı da tahkim edilmektedir. Harp vukuun- | da hükümet Sinayaya çekilecektir. İhtiyat altınlar, Bükreşten uzak yer- lere nakleditmiştir. Rumen mahafilinin kanaatine gö- re, Almanya, Slovakya ohududunda tahaşşid etmiş olan Alman askerleri, nin,'Macar topraklarından geçmesi- ne müsaade etmek şartile Macaristar na transliyankyayı teklif edecektir. Almanlar, Besarabyadan yürüyecek Ruslar, ve Dobriçeden yürüyecek Bulgarlarla beraber (Romanyanın petrol ve buğdaylarını elde edecekle- rini umuyorlar. Fakat ihtimalki sür- prizler karşında kal kalacaklardır. Genevrede yeni bir sulh taarruzu yapılacakmış? (Baştarafı 1 inci sahijede) tir. Bu Alman ajanları, bitaraf heyeti murahhasalar nezdinde Sulh teklifi lehinde büyük bir tezahürde bulun. maları için çok gayret sarfediyorlar, Alman ajanları şayed bitarflar, sulh lehinde bir teşebbüs yapmaksızın Ca- nevreden ayrılacak olurlarsa, Alman. yanın siyasi hattı hareketleri hakkın. da bir fikir edinerek kendilerini csza- landıracağını ve bugün Almanyanın Sovyet Rusyaya dayandığını, Sovyet Rusyanın da sulh lehinde müleadele- de bulunduğunu tebarüz ettiriyorlar» Ordre gazetesinde Pertinâx, Millet. ler cemiyetinin vereceği kararı evvel- den tahmin ederek: aFransa İle İn. giltere Sovyet Rusyamn hattı hare- ketini muahaze edecekler, faka Lordlar kamarasında Lord Halifax'ın irad ettiği nutukta ima ettiği veçhi- le, işi, tam bir inkıtan o vardırmıya caklardın diyor. Ordre gazetesine göre, Fransa ile İngiltere, bitarafların ortaya sürebi- Tecekteri her nevi sulh veya muvakkağ tatili muhasemat tavassut ve teklifi. ne şiddetle muhalefet edeceklerdir. Bitaraflar, Hitlerin müttefikler ile muharebeden kurtulunca şimali Av. rupada jandarmalık vazifesini yapa- cağı hayaline kapılıyorlar, B. Necmeddin Sadak Cenevreye hareket etti Milletler cemiyeti asamblesi içti mamda hükümetimizi temsil edeceki olsn Sıvas mebusu B. Necmeddin Se- dak dün akşam Cenevreye hareket etmiştir. Fransız mümessilleri Paris 8 — Milletler cemiyeti top- lantasında Fransıs hükümetini, eski Beşvekli Pol Bonkur, âyan ve me busan hariciye enoümenleri reisleri temsil edecektir. MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur, Tefrika: No, 12ğ Abdülhamid hasta olmuştu, konsültasyon için hariçten doktor getirilmesine razı olmuyordu Bunun üzerine Abdülhamid şaka etmiş gibi bir tavır takınarak; — Evet, bügün dâyanamadım. Oru- cu bozdum! Diye itirafa mecbur kalır. Ramazan içinde Selânikte çiçek hastalığı görünmüştü. razı oldu. Ertesi günü Atıf bey ala tüp İsviçre aşısı alarak köşke geldi. Aşıya Abdülhamidden başlamak İste- di. Abdülhamid: — Bu yaştan sonra bana lüzum yok! Diye reddeylemekle beraber uzun, uzun âletleri muayene etti, Tıb âlet- lerine dair doktora birçok hikâyeler anlattı. Nihayet piyango dolabından numara çeker gibi altı tüpden birini aldı, — Bu tüp bende kalsa olmaz mı? Diye sordu. Atıf bey; — Olmaz! Dese şahane muhatabının bundan bin türlü mâna çıkaracağını mülâha- za İle hiç tereddütsüz: — Olur! Dedi, O gün diğer beş tüp ile şeh- zade Abid efendiyi ve köşk halkından bazılarını ertesi günü de diğerlerini aşıladı. İki üç gün geçti. Aşıların kim- seye rahafsızlık ve mazarrat verme- diği görüldü Atıf bey kendisini ziyarete geldiği esnada Abdülhamid: — Ben de aşılanmağa karar ver. dim. Bistürünüz yanınızda mı? Diye sordu. Doktor tasdik cevsbı verince Abdülhamid yanında sakla- dığı tüpü uzatarak; — Beni bununla aşılayınısi Dedi, Yapıları aşı tuttu. Abdülhamidin iptida reddedip son- ra razı oluşu bir tanesini şöylece alıp sakladığı tüplerden kimseye. fenalık gelip gelmiyeceğini anlamak beklemeği ihtiyata muvafık bulme- sından ve sakladığı bu tüpten başka- sının Kendi üstünde tesirini tecrübe İ eylemeği İstememesinden ileri gel- mişti Yine ramazanda idi; Abdülhamid boğazından muztarıp olmuştu; tek Jüm ve teneffüste, yutkunmakta güç Yük çekiyordu. Boğazda cerahat top- Janmıştı. Atıf bey icap ettikçe köşke Belân!kll doktor Rifat efendiyi getirir. di, Abdülhamid rabaisızlıklarında bu iki doktordan baskasma kendisini te- dâvi ettirmeğe razı olmazdı. Bu defa Alf bey: pi — Konsültasyona ihtiyaç var. Diyerek başka doktorlar getirtmek istedi, Abdülhamid kabul etmedi. Atıf bey hastalığın teylid edebileceği neticeler hakkında izahat verdi. Ab- dülhamid redde israr edince kızdı; elindeki defteri masaya vurarak âki- betin vahim olabileceğini söyledi; ni- hayet ikna etti Askeri (oOhastane © etibbasından Andon ve Selim beyleri getirdi. Bu iki doktor Atıf böyle birlikte yanına girince Abdülhamid gelmels- rini isteyen bizzat kendisi imiş gibi sözler söyledi! Muayene neticesinde tahakkuk eden anjin flegmoner'in tedavisine muk- tazi ilâçlar Selâniğin birinci sınıf e&- zanelerinden (Rafael) eczanesinde pek dikkatle hazırlattırıldı. (Doktor- lar ne deseler Abdülbamidi ameliya- ta ikna edemiyecekleri şüphesizdi!) Avrupa gazetelerinin ehemmiyetle bahsettikleri hastalık tedavi Ile geçi- rildi. Muhafızlardan süvari yüzbaşı Süleyman Pehmi bey kışın takarrübü Üzerine sobaları kurdurmak için köş- kün içine girmişti. İntizam namına hiçbir şey gör medi, Altı aydanberi burada bulunan küşk halkı hâlâ bir otelde imişler de ertesi günü hareket edeceklermiş gibi bir halde idiler, Sandıklar koridorlar. da duruyordu; yataklar karma karı- şıktı. Kânunuevvel içinde köşkün deni tarafındaki büyük kapısınm kilidi bo. üzere | İ bazı akşamlar diğer j ie zulmuştu. Yüzbaşı Süleyman Fehmi bey çilingir ile birlikt. kapıyı mux yene ederken Abdülhamid kendi oda. sının kapısına çıktı. — Kilid çıkanılmasın; ölçüsü alınıp anahtar ona göre yapılan, Kilid çı karılırsa kapı kapanmıyacaktır! Ha yalar ise soğuk! Dedi. Anahtar kilid içinde kırılmış- tı; kilidin sökülmesi zaruri idi. Sü leyman Fehmi bey kapı zaten kapa- namıyacağı için kilidden istifade edi lemiyeceğini anlattı. Çilingir kilidi söktü. Bu esnada Abdülhamid karşısında- ki muhafızı baştan ayağa süzüyordu. Nihayet: — Bayramda sizinle teşerrüt ede- medik. Burada değilmişsiniz! Dedi, Süleyman Fehmi bey ie: — Evet efendim. Manastırı g't miştim. Cevabını verdi, Demek ki Abdülha- mid ordu köşkündeki muhafızlarla daha görüşmeden bile şahısları, hal ve hareketleri hakkında malüma” alı- yordu! Bunları tecessüs etti; haf Eski iptilâ! Alâtini villâsında o Abdülhamidin dairesinde dedikodu hiç eksik olmaz. dı. Abdülhamidin pek darlaşan, mah- pes halinde bulunan muhitinde sürümlü olan şey bu dedikodular oluyordu. Bunlar Abdülhamidin en yakınla” rından yani oğlu Abdürrahim efendi ile müsahibi haremâğası Cev dan, diğer ağalardar duy Hasseten Abdürrahim efendi babasın- dan, kardeşi Bürhaneddin efendiden başlamak üzere hanedan efradını za- bitler yanında çekiştirmekten . zevk alıyor gibiydi. Bu suretle Osmanlı hanedanı ara sınm, hususiyetle Abdülhamid kolu- li çamaşırları ortaya kottulu- ada Abdül dedikoduları den ve uzaktan salan bu adamların insa: Tet itibarile “nekadar düşkün oldük- ları hayretle görülüyordu via Abdiühaml- sara yındaki edenler de vardı. Bir kaçını zikrede- Him: Abdülâziz zamanında Abdülhamid iki, üç şehzade ieşerek Dolmabahçe sarayında» ki büyük salonda ortaya bir ip gerer odayı ranlıkta bırakırlar, kız- lara pusu kurarlarmış. Bu salondan çok odalara geçildiği için cariye. bir çoklan da buradan geç- mek mecburiyetinde idiler, Gerlii ip bu cariyelerin ayaklarına takılır, şeh- zadelerden biri düşen kızın üstüne çullanıp alır, kendi odasına götüre- sabaha kadar onunla vekit geçi- rirmiş, Bu kısmet avı pusudakilerin bep- sine o göce doyumluk çıkıncaya ka. dar devam edermiş! (Arkası var) ... Aldığım bir mektupla 121 numaralı tef- rikada bahsi geçen zwltan Az Kun ve Şe- rif paşa baremi Emine Sultana ânir şu ma- 1mat veriliyor: (Sultan Aziz tahsilini Ikmal eylemek üzere doktor Nuri Kenan beyi 1888 de Pa- rae göndermiş, avdetinde şehradelerile irıs- larına doktor tayin eylemişti. Nuri Kenan paşa Enderun sertabibi olmuş, Emine smi- tana -daha küçük yaşta iken- hocalık da- hi etmişti. Nuri Kenan paşa İstinyede bay "Tevfik Asminin hareminin büyük babasıdır. Ab- dülbamld zamanında cari olan taayik yü- zünden Abdulâzisin oğul ve kıllarının sa- rek

Bu sayıdan diğer sayfalar: