18 Şubat 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

18 Şubat 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

at ederek askeri yardım - Finlândiya bundan yüz KüSÜT *€ne evveline kadar İsveç camiasına dahil bulunuyordu. İsveçin dil ve Kültürü tesiri altında kalmıştır. Hattâ Finlândi- Yanın beş yüz bin kişiye yakın mufüsu halis kenesi heyeglli m varlığı İsveç için kada ve denide | | kümilen Askeri noktadan İsveçin bir çok , Aland adalarının se hayati sebeplerden Finlândiyaya askeri yardımda bulun- ması kendi menfaati icabında olmakla beraber umumi siyasi vaziyet dolayı- sile bu yardım talebini metle beraber Hollanda, Belçika Ve Lüksemburgun gümresi ve bu dört hükü- dahil bulunduğu Oslo | rimresi devletleri arasında Askeri mahiyette ittifak olmadığından İsveç, | Finlândiyaya yardım için ahdi bir m görmemiştir. Eğer ortada başka bir harp olmasaydı İsveç şüphesiz Finlândiyaya yar- dım ederdi, Lâkin Almanya, bunların ahloka tasyikina karşı Rusyaya muhtaç bulunduğundan İsveçin ve | İskandinavya zümresine dahil diğer lerine nlâkasız manya ile harbe girişmeği devletlerin bilflil Ruslar ile harp etme- ir. İsveç ayni zamanda hem Rusya hem de Ak | tehlikeli bulduğundan Finlândiyayı yalnız bırak- P.K. Afrodit davası Talim ve terbiye heyeti henüz cevap verme- diğinden muhakeme başka güne tâlik edildi B. Xasuhi Baydarın türkçeye tercüme et- tügi Afrodii romanının müstehcen olduğu Sadlasile kitapçı Semih LâtfI ve Kenan ba» #mevi sahibi Kenan Dinçman aleyhlerine migdelimumülik tarafından açılan davaya dün asliye yedinci ceza mahkemesinde de- vam edildi. Ekserisini kır, erkek üniversite talebesi teşkil eden kesif bir dinleyici kala- balığı sabah erkenden üst kattaki ceza mah- kemseleri koridorlarını doldururuşta, Saat on buçuk sıralarında bir aralık ye- dine ceza mahkemesinin kapısı açıldı, Ko- Hdorda omuz omuza sıkışan kalabalık bir- denbire şiddetli bir tehacümle içeriye dol- du. Dinleyicilerin yarıdan fazlası dışarda kai eriye girenler de peheere kenar- Ja hâkim kürsi ün önüne kadar salonu doldurdukları cihetle mahkemenin vazile "gördüğüne kalmâmıştı.. Bü” #mkân yeziyet karşısında bir tedbir olmak üzere Emniönü polis merkezinden birkaç polis Ectirtierek kalabalık dağıtılmak istenmiş We de mümkün olamamış ve dava- La da kütle halinde mahkemesi- önüne koşuştular ve bu mahke davalarını görüp kadar lee Saat on bir buçukda ağırcena mahkemeşi işini bitirerek Yerini yedinci ceza mah- Makara bolluğu Milli iktisadi koruma kanu- nunun iyi tesirleri Mini itle. dürüm menni ka- bulü, ihtikâr müteşebbizleri üzerinde umul- yapmıştır. Kanunun şid- - ömlerinden korkan birçok Mubtekirlerin, hemen her gün, mıntaka Gcarct müdürlüğüne gelerek ellerinde m nasılsa» meyoud kı stokları has Yerdiklerini yazmıştık. Bu müraenat- mi devam etmektedir. Bu cümleden ola- #on günlerde şehirde, üç aydır tesadüf e a e makara ve pamukaki bollü- mi Töpçyogr »iştir. Ticaret Vekili B. Aedkikler otlu, ihtikâr mevzuu etrafın eirlerinlğ il tanınmış makara ta- cevapta, harley “TDİ sormuştu. Verilen Ge mama al bundan dolayı fiy £ üzere olduğu, bü nezarlie bakilmağ ;z edilmişti. Vekil, serdedy,g e ettiği iddi ğ : sınıflara tefriki a ânan daimi encüme- Proje, bugünlerde daimi encüme. iye lecektr. Bu proje, lokantacılar ce- Man hazırladığı esaslara göre 2 tabi e. Ri Bundan başka Yunan İstifa, dilen usulden de geniş edilmiştir. ber rlayetine dair e gti #dildiğinden bu projeye de şebri ME ügşissiyetine uygun gözü vokantaların dört sınıfa tefviki için ba” | iğ va s3 653 1228 1524 1748 1916 ilen nokta- | kemesine oterketii Bu kocaman salon da hâkim kürsüsünün önünden kapı ağzı- Da kadar omuz omuza sikişan dinleyiciler» le dolmuştu. Polisler tarafından bin ymüş- külâtla açılan daracık aralıktan hâkim, kâ- ipler ve maznunlar salona girip yerlerine geçtiler. Bu defa iddia makamını üddelumumi Hikmet Onat değli, muavini işgal ediyordu. Mahkemenin geçen celse zabıtları okunduk- tan sonra bundan evvelki celsede, Afrodit romanının müstehcen olup olmadığı hak- kında kanaatlerini bir raporla bildirmele- rine karar verilen Maarif Vekâleti milli'ta- lim ve terbiye heyetinden henüz cevap gel- mediği görüldüğünden, heyete te'kld mü- zekkeresi yazılmasına, Karat verilerek mu- hakeme gelecek cumartesiye bırakıldı. Halk arasında büğük bir alâka uyandı. ran bu davanın meraklıları gürden güne çoğalmakta ve menin her celsesin- de adliye koridorlarını dolduran dinteyici kalabalığı birkaç misli artmaktadır. Biran evvel içeriye girip yer kapabilmek için bu kadar kesif kalabalığın muhakeme salonu» na tebacümü heran kaza vukuuna müsald tehlikeli bir vaziyet Almaktadır. Dinleyicile- rin intimazla muhakeme salonuna alınma» lârıni ve bu yüzden davanın getikmemesini temin için müddeiumumiliğin daha evvel. ye tedbir alması lâzım geldiği kanaalin- yiz. Sabıkalı hırsız Âkif boş ay yedi gün hapas mahküm oldu Akif adında bir sabıkalı Lâleli civarında bir apartımana girerek kiracılara görürme- den apartımanın üstündeki taraçaya çıkmış ve oradaki dolabı kırıp içinden, kiracılar. dan Avniye aid bazı eşyayı çalmıştır. Biraz sonrr yakalanan AXIf Sultanahmed ikine! sulh ceza mahkemesine verikasiş, Gu“ çu — olduğundan ve bundan evvel de gene hırsızlıktan ce bi - küm edildiğinden yı er imada Ay yedi gün middetie hapse konulmasına karar verilmiştir. Akif her ik! suçtan mü. tevellid cezalarını çekmek üzere wahkeme- a edilerek tevkifhaneye gönderii- miştir. Matbaa mürekkebi geldi Romanya bandıralı Transilvanya vapu- rile Ilmanımıza yeniden külliyetli miktar. da matbaa mürekkebi gelmiştir. | Abone ücretleri 1400 Kuruş 10 » 7700 kuruş 1450 » 800 » — » SENELİK 6 AYLIK SAYLIK © » O LAYLIK 150 » Posta ittihadına dahli. olmıyan o ecnebi | memieketler: Seneliği 3600, altı aylığı Je 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Telefonlarımız: Başmuharrir: 20365 — Yazı işleri: 20765 i dare: 20681 — prüdür: 20497 — Kasım 163 Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı M0 vaz Bas ia 12 E. 117 İdarehane: Babadli civarı Acımusluk sokak No 13 Mühimmat kraliçesi Çin milliyetperverlerine mühimmat yetiştiren Viyanalı bir kadındır Anna İrxmaler'in maceralarla Paris - Soir gazetesi yazıyor: Çin miliyetperverlerine mühimmat yetiş- tiren Anna İrxmaler namında Viya- malı bir kadındır. Bu sebeple bu ka- dın Çinde «Mühimmat kraliçesi> ün- vanını kazanmıştır. Fakat Anna İrxmaler bu ünyanla beraber, Tokyo hükümeti tarafından Japonyanın 1 numarah düşmanı ilân edilmiştir. Japon hükümeti, bu müthiş kadı- nın başını getirecek olana büyük bir nakdi mükâfat vermeği vadetmiştir. Bu yaman kadının. serveti, milyon- | isra baliğdir. Hususi tayyareleri ve İngiltere ve Fransa ile muharebede ve bahusus | şahsi muhafızları, kâtipleri vardır. Faaliyet sahası hududsuzdur, bilhâs- sa diplomasi kolislerinde iş görür. Bugün milyoner olan ve Çinin mu- kadderatında mühim bir rol oynıyan bu kadın, Viyanada sabahtan akşama kadar işlerini görmek için mekik do- kuyan küçük bir memurdu. Viyana civarında Stockerau'da mütevazı bir evde oturuyordu. 1914 senesinde bir büroda memur olmuştu. Vazifesi, çalıştığı büronun kendisine tevdi ettiği işleri görmek için Viyananın dört bucağında 58- bahtan akşama kadar dolaşmaktı. 1915 senesinde. bir eczacı ile evlen- miş, fakat kocası askere alınarak Rus cephesine gönderilmiş ve Rusla- rın eline esir düşmüştü. Bunun üze- rine Anna, meslek değiştirerek dakti- lo olmuş, geceleri boş saatlerinde eo nebi dil öğrenmeğe başlamıştır. Rusların eline esir düşen kocasınm. Bibiryada bir üsera kampında bulun- duğunu biliyordu. Kocasını bulmak için gebe olduğu halde yola çıkmış, üç aylık bir seyahatten sonra git- mek istediği yere varmış, oraya varır varmaz da bir kız çocuğu doğur. muştur. Anna, kocasına kavuşmağı kâfi görmemiş, onu kurtarmak için faali- yete geçmiş, bir müddet sonra koca Sını kaçırarak ikisi de Şanghaya vâr- mışlardır. Şanghayda, kocası bir Diplomasız tabip Kırıkçı İsmail bir ay hapse 25 lira da para cezasına mahküm oldu Diplomasız doktorluk yapmaktan maznun İsmali adında yetmiş yaşlarında bir adam Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkeme- sine verilmiştir. Davanın. mevzuu şudur: Beşiktaş civarında arabacılık yapan Yakup adında birinin bir kaza neticesinde bacağı kırılmış, Cerrahpaşa hastahanesinde Yaku- bun kırık bacağı alçıya konularak sarılmış ve yaradaki dikişler sökülmek üzere kendi- sinin bilâhare tekrar bastaneye müracaat etmesi bildirilmiştir. Yakup hastaneden çıktıktan sonra #rka- daşlarından birinin tavsiyesi üzerine Silir- rikapı cirarında oturan ve eskiden kırıkçı- bk yapan İsmaile giderek hastanede Sari- lan kırık bacağının fena halde ağırdığını Söylemiş ve İsmailin tedavi etmesini isle- tir, ln de bacaktaki atçıları kırarak sargı- lan sökmüş ve kendi iptidsi usullerie Ya- kubun tedavi etmiş, iyi bir tesadüf eseri olarak Yakubun bacağı iyileşmiştir. Bir müddet sonra Yakup yatasındak! di- kişleri söktürmek üzere tekrar Cerrahpaşa hastanesine gittiği zaman alçıların sökül- müş olduğunu gören doktorlar bu müda- bâlenin ismail tarafından yapıldığını öğre- nince derhal zabıt tanzim etmişlerdir. O si- rada, İsmailin, Kocamuztalapaşa civarın- da İsmet adında bir mektep talebesinin de kırık parmağına hastanede sarılan alçıyı Ayn: şekilde sökerek kendisi tedavi ettiği tesbit edilmiştir. İsmall, diplomasız doktorluk suçundan maâzmunen Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesine verilmiş, yapılan muhakeme neticesinde suçu sabit görüldüğünden bir ay hapsine, 25 lira ağır para cezası ödemesine kurar vertimiştir... Bağırıp çağıran sarhoş Hamal Esad isminde biri, evvelki gece son derece sarhoş olarak Abanoz caddeşin- de bağınp çağırırken polisler tarafından yakalanmış. mahkemeye verilmiştir. Yangın başlangıçları Bakırköyde Kartaltepede Karseftim oğ- Munun, Karagümrükte kokulu bahçe sokâ- kında B. Niyazinin evlerinde dün birer yangın başlangıcı olmuşsa da derhal yetişen “m grupları tarafından aöndürülmüş- İİ GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ kimyagerin yanında, kendisi de bir ticaret evinde iş bulmuşlardır. Genç kadın Visan bilme ve faaliyeti sayesin- de, iki sene gibi az bir zamanda mali bir müessesenin başına geçmiş, Çini idare eden Kuomintangın en nâfiz âÂzalarile münasebetlere girişmiştir. İşte bu sıralarda Anna, mareşal Şang Kay Şek ve Başvekil doktor Kung İle ilk defa görüşmüş, bu mü. lâkat hayatında büyük bir intalâp yapmıştır. İki Çin devlet adamı, bu sergüzeşt- cü kadına emniyet bağlamışlar ve kendisini Çin iktisadiyatını tanzime memur eylemişlerdir. Anna, bu işe dört elle sarılmış ve az bir zaman zarında muazzam bir şehircilik ve içtimai sağlık pilini tanzim etmiş, yer yer Çinde yeni ve modem bina- lar yükselmeğe başlamıştır, Avrupa dan gelen vapurlar, akın akın #lim- ler, doktorlar, mütehassıslar getiri- yorlardı. Anna, bu Alimlerin rehberliği, Sun - Yat - Senin kızının müzahere- tile, mektepler, fabrikalar açıyor ve bilhassa Çin kadınlarına ticaret zih- niyetini aşılamağa uğraşıyordu. Fakat o sıralarda Japon tehlikesi, günden güne büyüyordu. Çin, Japon- lara karşı koymak için harıl harıl si- 1âhlanıyor. Ecnebi memleketlerden, silâh, mühimmat, mitralyöz, tank, tayyare satım alıyordu. Yiyanah kadın, bu işe memur edil. miş, memleketten memlekete koşma- ğa başlamıştı. Her tarafta, müzake. relere, pazarlığa girişiyor, siparişler veriyordu. Annanm bu harikulâde romanını Viyanada bulunan annesinin ağzın- dân işittim. Fakta' Anna İrxmâlerin romanı henüz bitmemiştir. Zira, hâlâ mili Çin hükümeti nanıma sipariş- ler ve mübayaalarda bulunuyor. Maa- mafih bu kadın, fevkalâde meşguli- yetine rağmen Viyana civarında, Stockeraul'da kâin evine gelerek bir müddet dinleniyor. Bu evde Annanın dolu hayatı ihtiyar annesi oturmaktadır. Evin harlef görünüşü hiç değişmemiştir. Fakat evin içi, Çin mandarinlerinin muhteşem İkümetgâhlarını andırıyor Yerlere “kıymetli Çin halıları dö şenmiş, duvarlar bin bir renkli Çin resimlerile süslenmişti. o Mobilyeler, Çinden gönderilmişti. Odanın otü- sında kiymeti ölçülemiyecek derece de büyük bir yazıhane duruyordu. Bu, Çin cümhuriyetinin bânisi Sun Yat Senin yazıhanesi idi, Bu yazıha- neyi de Annaya bu meşhur Çin dev- Jet recülünün dul zevcesi hediye ola- rak vermişti Annanın ânnesi, kızının söylendiği derecede zengin olup olmadığı suali- ne şu cevabı vermiştir: — Bilmiyorum, fakat 1931 senesin- de idi. Kızım, bana bir buçuk milyon- luk bir çek göstermiş ve bu parayı benim için kazandığını söylemisti. Japonlar, birçok defalar kızımı yüka- lamağa teşevbüs etmişlerdir. Bir de- #asında, az kaldı Annayı yakalıya- caklardı. Kızımın muhafızları bağ Janmışlardı. Japonlar, eve girericr- ken, polisleri ikaz eden tehlike işareti verilmiş ve bu sayede kurtulmuştur. Anna, ne büyük tehlikelere morus bulunduğunu biliyor. Kızım, son defa buraya geldiği za- man gülerek bana dedi ki; — Anne! Kiymetim, nedir bilir mi- siniz? 250,000 dolar anne! Japonlar beni sağ veya ölü olarak yakalıyacak- lara bu parayı vermeği vadetmişler- dir. Kızım, durendiş bir kadın olduğu nesillere kifayet edecek derecededir. Yakat ben eminim ki, kızımın başına hiç bir felâket gelmiyecektir. Çinde harp bitince, kızım sapsağlam, döne- cektir. Avusturyalı kadının annesi, bu bes Yakın Şarka asker gönderen YENi ZELAND Yeni Zelindda Yakın Şarka gönderi mek üzere yeni fırkalar hazırlandığı bildi- riliyor. Yeni Zelânda, İngüterenin dominyon şeklinde idare edilen bir müstemlekesidir. Büyük Okyanusta Arvustralyanın 1209 mil cenubu şarkisindeki Iki büyük adadan mü- rekkeptir, Bu iki adayı 1843 de Felemenkli meşhur seyyah Abel Tesman gördü. Büyük Okyanusta mühim keşifler yapan meşhur İngiliz seyyalu kaptan James Kok 1773 den itibaren bu adaların kıyılarını do- Yaştı ve Iki ada arasındaki boğazdan geçti, Bu boğaza Kook boğası derler, Avrupalılar 181$ den itibaren bu adala- ra yerleşmeğe başladılar. İlk kafileleri misyonerler teşkil ediyordu. Adanım yerli- Jerine Maoriler adı verilir. Bunlar sağlam yapılı, cesur, fakat kavgacı idiler. Beyaz- larm adaya yerleşmesine tahammül ede- mediler, Uzun mücedelelerden sonra niha- işlerdir. İçlerin« de hükümet işlerinde yüksek mevkilere çi- Kanlar vardır. Yeni Zelând adaları tablatin şirin köşe- Jerindendirler. İzi ada Şimal ve Cenup ada- s diye isimlendirilir. Şimal adasının şi- mal tarafları fazla yağmurlu bir memle- kettir. Volkaniktir. Şark taraflarında ya- nar dağlar vardır. Merkez kısmında sıcak su membaları, çamur kaynaşan havuzlari- le meşhurdur. Bu odada zeizeleler fazla olur. Cenup adası daha dağlık, daha gü- zeldir. Cenubu garbi kısımları çok girintili çıkıntılı, JAtif manzaralı, ormanlıktır. Yeni Zelindın nebatları şayanı dikkat- tr. 8 - 10 metre yükseklikte serhaslar, 20 - 30 metre uzunluğunda palmiyeler gö- m çarpar. Ağaçların üzerinde çeşitli tu- feyli nebatlar yaşar. Kauri ağaçlarından çıkarılan reçine sanayide kullanılır. Yeni Zelindda pek çok hayvan, bü ara- da bilhassa koyun beslenir, İngiltereye yün, deri ve et ihraç eder. Ziraat ileridedir. Buğday yetiştirilir. Altın, gümüş, kurşun, bakır. demir madenler! vardır. Sanayi süratle Yerlemektedir. İkt böyük adadan mürekkep olan Yeni Zelind dominyonuna civardaki Stevart, Chathan, Câmybell adaları da dahildir. Bütün adaların mesahası 285500 kilometre murabbaidır. Ehalisi bir buçuk milyona yaklaşır. 68,000 kadar Maori, 3000 kadar Çinli vardır, Üst tarafı İngilizlerden iba- rettir. Yeni Zelândın idare merkezi Şimal adasının en cenubunda, Kook boğazı Üze- rinde bulunan We Ehalisi 143 bin kadardır. Şimal adasındaki inühim gehirlerden biri 217 bin nüfyalu Auckland, Cenup adasındakiler ise 127000 nüfuslu Christehureh ve 86 bin nüfuslu Dunedin gebirleridir. Ordu — Yeni Zelindin muntazam bir ordusu vardır, 1000 dan beri kurulan bir teşkilâtir çocuklar 12 yaşından başlıyarak M yaşına kadar askeri terbiye görürler, Pili hizmetleri 18 yaşından 25 yaşına ka- hlarla birleşerek (Anzac) Ansak'ları teşkil etmişlerdir. Anzac TAusiralla (and) New Zealand Army Corps) cümlesindeki kelimelerin baş harflerinden teşekkül eder, «Büyük harpte İngiliz ordusunda hizmet eden Avustral- Yahlaria Yeni Zelândlılar» demektir. Kitre ve çekirdek talepleri arttı miş gibidir. Bu mahsul, en ziyade Kayseri, Nevşehir, Ürküp gibi yerlerden gelmektedir. de 3, 4 yüz çuval ka” dar mal kalmıştır. Dün Yugoslavyaya 3 bin kilo kitre gönderilmiştir. Kitreden başka çekirdek üzerine de mühim siparişler gel- mektedir. Gerek kitre ve gerekse çekirdek Hatlerinde hafif bir yükseklik vardır. Son Bünlerde İzmirden şehrimize şeftali ve bam dem çekirdeği geimiştir. Bu mallar, küme len Çekoslovakyaya sevkedilmiştir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: