20 Mart 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

20 Mart 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Mart 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA ———— m —————— İstanbulda tiyatro ve Helsinkide olimpiyad — Merşey bitti de tiyatro binası mi kaldı?... Vali Lütfi Kırdar niçin baş- ka şeyle uğraşmıyor? Lüâfa bakın: «Başka şeyle uğraş Muyor!» İstanbulun hemen her ye rinde sokaklar yapılmaktadır; mey- danlar düzeltilmektedir; ilh... Diğer ci- hetten, doktor Kırdar, şehrimize ge- lir gelmez bin yataklı bir hastane te- şebbüsüne girişmiştir. Bu hayırlı mü- *ssesenin yakında ihalesi yapılıyor. Tiyatro bahsine gelince... Şöyle bir vaziyet var; Kıymetli rejisörümüz Muhsin Er- tuğrul, Comödie Françalse'in İstanbu- Tu ziyaret edeceğini duyunca büyük bir endişe hissetmiştir. Zira, Tepeba- şında seyircilerin oturmasına mah- Sus salon, söyle böyle, neyse... Fakat sahne kısmı berbat mı berbat... Sa- Jaş bir yer... Yapı aralığı gibi... Moloz- Tarla dolu... Körandere alışmamış vil- cutlar buraya tahammül edemezler... Abdesane vaziyeti feci. Soyuna- cak, giyinecek yer aramayın. Yülâ- sa, sahne kulisi değil, eski tabirle #şano arkasın... Milli bir mahcubiyele mız için valiyi ziyaret etmiş. Deli Kırdar da, hemen gidip Şehir tiyat- rosuna bakmış. Cidden anlattığım gi- bi. Yürekler acısı! — Bari hoya sürelim, Bir iki tah- ia çakalım! Mahfuz, cereyansız, temiz bir yer yapalım! - diye beş yüz lirayı gözden çıkarmışlar; derme çatma bir şey meydana getiriyorlar, Şimdi, bütün aktörler, önlerinde önlükler; ellerinde fırçalar, amele gi- bi çalışarak, yüzümüzü ağartmağa uğraşıyorlar, Bir evin mahiyetini anlamak için salonuna değil, mutfağına bakmalıy. mış. Tiyatronun da Kiymeti salonla değil, sahne arkasıvle belli olur. Unut- mamalı ki, misafirlerimiz evvelâ Sof- yaya uğruyorlar. Orada, dünyanın bi- rinci değilse bile, ikinci sınıf temaşa müesseselerinden biri var, Sofya ile İs- tanbul arasında o derece fark olması- na kail miyiz?” Burası on beşinci as- Tın ortasından beri hükümet merke zimizdi; şimdi de kültür merkezimiz- dir; sekiz yüz bin kişilik bir Türk şeh- ridir. ... Bugünlerde Bükreşte büyük bir be. lediyecilik faaliyeti varmış. Perapalas kadar binaları yıkıp yol açıyorlarmış. Ecnehiler hayretle; — Bu harp yılı içinde... Nedir bu? » demişler. Bükreviiler; — Marpten sağlam çıkarsak ne mutlu; alta gidersek iki bina eksik, İki bina fazla: ne ehemmiyeti var? - mütaleasını yürütmüşler. ... Buna benzer ve dha müessir haş- ka bir zihniyet; Finlândiyanın ne büyük bir bâdire geçirdiği malâm, Sulh akdedilir edil- mez olimpiyad spor müsabakalarının, felâketten öner verilmiş Karar üze- Te, göne Helsinki'de yapılması için teşebbüse girisilmiş. Nikbin insanların; yaşamak, yük- Seimek kararımı vermiş insanların bu İestleri kalbe heyecan veriyor. İ kellefler, mesleki malâmatlarını arttırmak | Doktor Lütfi Kırdar da, İstanbul daki AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ Modada bir istinad duvarı yapılacak y 5 dı liyorlardı. Masa ta- dişi güzel ae kalkışıyor: ai nışma merasiminden sonra etrafa : göz gezdirmeğe başladım. Misafir Eyüpte heyelân haberi doğru değil Moda burnundaki heyelân sahasında dün Vali ve Belediye Reisi doktor Lât- fi Kırdarın reisliği altında fen işleri mü- dürü B. Nuri, imar müdürü B. Hüsnü, Belediye fen başmüşaviri profesör B. Mustafa Hulki, Mühendis mektebi jeo- loji profesörü B. Malik, Belediye yol- lar müdürü B. Galipten mürekkep bir heyet tetkikler yapmış ve bu tetkikat neticesinde heyelânin vaziyeti ile alına- cak tedbirler etrafında aşağıdaki zabit tutulmuştur: «Modada Devriye sokağı ile çocuk bahçesi arasındaki takriben 20 « 30 met- re kadar bir saha dahilinde husule ge- len heyelân mahallen tetkik edilmiştir. Arazinin esas vaziyeti şist olup bu şist Difteri vakaları | Hastalık olduğu haber verilen yerlerde temizliğe geçiliyor | Son günlerde şehrimizin mukteyf semt- lerinde difteri vakalarına tesadüf edilmek- tedir. Sıhhiye müdürlüğüne gerek hasta- ların müdavi tabipleri, gerek hükümet ve Belediye tabipleri tarafından yapılan ih- barlar Üzerine mahallinde tedkikat yapıl- ar yeme geçilmektedir. Bu me- yan, ir gazete, Nişantaşında Şişli Terakki lisesinde iki talebi ie bir aile min difteriye tutulduğunu, bunlardan biri» nin vefat ettiğini kaydediyordü. Vilâyet Sıhhiye müdürlüğünden aldığı- mız malümata göre, Şişli Terakki lisesinde bir difteri vakası olduğu Sıhhiye müdürlüğüne evvelce ihbar edilmişti. Fa- kat gazetede Üç vakanın zuhuru hakkın- daki neşriyat üzerine Sıhhiye müdürlüğü mahalline hükümet tabibini göndermiş, tedkika$ yapılmasını, mektepte icab eden tathiratın derhal lerasını emretmiştir. Ted- kikata memur olan hükümet tabibi, henüz raporunu ' vermemiştir, Vilâyet Sıhhiye müdürü B. Al Riza, bir müddettenberi difteri vakalarına tesadüf edildiğini, maamafih iki, üç gündenberi yeni bir hastalık ihbarı yapılmadığını söy“ lemiştir. Pasif korunma 3000 sivil mükellef teşkilâta. yes | Pusif korunma tatbikatına alt hazırlık- lar tamamlar miş, bu iş için ilk kalemde 110 tulumba makinesi satın alınmıştır. Şimdi- ye kadar İstanbul, Rami, Halıcıoğlu, Istin- ye, Beyoğlu, Beykoz, Üsküdar, Kadıköy, Erenköy, Bakırköy, Yeşliköy, Büyükada, Heybeli ve Burgaz adalarında pasif ko- runma ekipleri teşkil edilmiş bulunmakta- dır. Tutulan hesaplara göre yaşları müsait olanlardan 3009 sivil mükellef, 522 memur pasif korunma teşkilâlına yazılmıştır. Mü- | için 36 saatlik kurslara devam mecburiye- tindedirter. Kurslar iki buçuk ayda bitiri- İecektir. i Daimi encümen masraf bütçesini tetkik etti Vilâyet ve Belediye bütçelerini tedkik eden Dalmi encümen dün Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdarın rolstiği altında top- lanmıştır. İçtimaa Belediye Rels muavinle- ri, alâkadar şube müdürleri iştirak elmiş- tir. Bu seneki bütçe, geçen seneki bütçe- ye nazaran 1.5 milyon Ilra daba noksan olduğundan, masraf bütçesi ona göre ha- ırlanmıştır. Bununla beraber Belediye, it- faiye ve Temizlik bütçelerini biruz daha genlaletecektir, Varidat bütçesinin tedkiki ikmal edilmiş, masraf bü .çesinin tedkikine liğini, Türk yaşamak ve yükselmek | azmini ifade etmektedir, Yeni tiyatronuh da, başka müesse. selerin de yapılması onun için hiç mevsimsiz değildir. (Vâ - Nü) üzerine zamanla dökülen ve sıkışan bir imlânın üzerine oturmaktadır. Son z- manlarda yağan şiddetli yağmurların te- sirile imlânın gevşediği ve dik sathı ma- ilde tutunamıyarak kismen kaydığı ve kenarlardan döküldüğü görülmüş ve hâdisenin bundan ibaret olduğu anlaşıl- mıştır. Buna karşı alınacak tedbir şudur: Yolun kenarından Obaşlamak üzere sağlam zemine oturacak bir istinat du- varı inşa etimek suretile imlânın kayma- sına mani olmak. İstinat duvarının fen- nen icap eden mevkiini tesbit için ma- hallinde yapılacak sondaja göre duvar inşasına başlanacaktır. Bu çöküntü rain takasına iki ev tesadüf etmektedir. Bu evlerde henüz çöküntüden mütevellit Karilerimizin || mektupları Zavallı Âşıklar yolu Büyükadâlı bir karlimiz şu şikâyet İl! mektubunu yazıyor: Lunaparka gider Âşıklar yolu üstün- de ağaçlar bağrımı taş ve toprak ocağı yapmışlar ve en sık, en sıhhatli ağaç- ları olan bu mintükada eskiden ve ye- niden o kadar derin çukurlar açmışlar Ki bu çukurlar İsatepenin tâ zirvesine kadar korkunç yarlar halinde devam etmektedir. Geçen yaz bu korkunç yarlardan bi- rine düşerken yar yamacında kökü di- şarıda bırakılnış, eğilmiş, ölüme mah- küm edilmiş zavallı bir ağaç hayatımı kurtardı. Bu taş ocaklarından taş ve toprak ta- şiyan eşekler, şir dolu Âşıklar yolunu, ayak bileğine kadar çıkan gübre ve toz denizi haline getirerek kendilerine has bir yol, yani Âşıklar yolunu eşek- ler yolu yapmışlar. Affedersiniz, biraz kaba konuşuyorum, fakat doğru söylü- yorum. Büyükadanın kısmı Âzamını teşkil eden ağaçsız dağlarını görmeyip, güzel amfatı az gelen bu yerlerden ne İstiyor- lar? Esasen bakımsız, diplerine her sene düşen çam yaprakları ile dolu, üstleri kurtlu bu çamlara, bakımsızlıkla yapi- lan zulüm yetişmiyormuş yibi, onları söküp atmak ve hattâ yetiştikleri yeri dahi hirpalamak akıllara durgunluk ve- riyor, Mü Belediye, otobüs biletlerinde- ki hissesinden vazgeçmiyecek' Benzin ve motorin yağı fiallerinin artma- sindan dolayı şehrimizdek! otobüs sahip- Yeri, hem bu yükselme hâdisesinden, hem de yedek aksamı tedarikindeki müşkülât- tan dolayı bugünkü bilet ücretlerinin kâfi gelmiyeteğinden bahsetmişler, zararlarına meydan vermemek üzere Belediyenin bilet başından aldığı hisseden vazgeçmesini is- temişlerdi. Belediye muhasebesi, bütçenin ona göre tevazün ettirildiğini ve esasen Otobüs işletmek hakkının Belediyeye veril- miş olmasına göre bu hisseden vazgeçilmek suretile fedakârlık yapılamıyacağını bildir- mişfir, Muhasebe müdürlüğünün bu müta- lâası üzerine otobüsçülerin talebi feddedi- lecektir. İZMİR ENTERNASYONAL Fuarına hazırlanınız 20 Ağustos — 20 Sylül kında Belediyeye rapor verecektir. a bir ârıza görülmemiştir. Evler betayı ihtiyat tahliye ettirilmiştir. Ancak mal sahipleri tarafından binalarının temel- lerinin sağlam zemine istinat ettirildiği fenni bir raporla isbat edildiği takdir- de iskâna müsaade edileceği tabiidir.» Yukandaki zabıtta kaydedildiği üze- re yolun kenarında yapılacak duvara yakında inşasına başlanacaktır. Diğer taraftan dün akşam çıkan bir gazete, Eyüpte Gümüşsuyunda da. bir heyelândan bahsediyordu. Belediye fen heyetinde yaptığımız tahkikata göre bu- radaki hâdise, bir heyelân mahiyetinde değildir. Son günlerdeki yağmurların tesirile bir mezarlık dır gökme- sinden ve taşlarının kaymasından ileri gelmiştir. 'Tatlıcının ölümü Yapılan baar üzerine tahkikat devam ediyor Şehzadebaşında tatlıcı Abdülkadirin ölü- mü etrafında yapılan tahkikai devam ct- mektedir, Belediye doktorunun ölüm s*be- bini kati olarak tasrih edememesi yüzün- | den, cesedin alelüsul Morga nakline lüzum | gösterilmiş bulunduğu sırada, #abıtaya bir takım ihbarlar vaki olmuştu. Bu ihbarlarda, tatlısının ya oğlu Suphi, yahut bundan üç sene evvel Abdülkadirin kasasını soyan ve bundan dolayı mahküm olup birkaç gün evvel mahkümüiyetini bitirip çıkan Emin tarafından öldürülmüş olduğu iddia edil- mekte idi, Bu ârada Morgda yapılan muayenesinde beyninde patlıyan bir damardan vukus ge- len nezfi dimağiden ölmüş olması ihtima- linin kuvvetle ileri sürülmesi, tatlısının €c8- Mile öldüğü kanaatini vermişti. Fakat, za- bila tarafından tahkikata devam olundu- Bu şu günlerde gerek Binin, gerek Sup- hinin bası şüpheli vaziyetleri, tekrar ken- dileri üzerinde durmaya, sabıtayı mecbur etmiştir. Maamafih bugüne kadar henüz katiyef- Je tahakkuk etmiş bir elhet yoktur. Tahki- kata Eroniyet müdürlüğü ikinci şubesi ci- nayet masası memurları ehemmiyetle de- vam etmektedirler, Neden ölmüştü? Bir buçuk iy evvel gömülen bir cesed mezardan çıkarı- larak otopsi yapılacak Bundan bir buçuk ay kadar evvel Cihan- gir civarında bir apartımanda kapici Pran- gö adında bir adamla karısı ve çocukları hastalanmışlar ve”havaşazından zehirlen- dikleri söylenerek hastaneye kaldırılmış» “lardı. Birkaç gün sonra kadınla çocuklar iyileşip hastaneden çıkmışlar, fakat Fran» gö' ölmüştür. O zaman Frangönün cesedi gömülmüş, fakat aradan bir buçuk ay geçtikten sonra Müddetumumiliğe bu ölüm etrafında bazı ihbarlar yapılmıştır, Bunun üzerine Müd- delumumilik. tahkikat yapmış ve Frangö- nün ölümünün hakiki sebebi tesbit edil- mek üzere cesed üzerinde otopsi yapılma- sına lüzum görerek cesedin mezardan Çi- karılmasına karar vermiştir. Müddelumu- miliğin bu kararına göre, bir buçuk ay ev- vei gömülen Pransönün mezarı şimdi açi- Jarak cesed çıkarılıp Morga nakledilecek ve orada otopsi yapılacaktır. Haber aldığımıza güre Frangönün ailesi, Gesede otopsi yaptırmağa itiraz etmekte ve bu yüzden Prangönün mezarının yerini bil- dirmek istememektedir. Müddelümumilik tahkikat yapıyor. Yıkılmak tehlikesi gösteren duvarlar Son yağmurlar neticesinde şehirde yıkıl- mağa yüz tutan duvarlar görülmüştür. Fen heyeti bu gibi duvarların vaziyetlerini ted- kik elirerek yıktırılması icab edenler hak» müsmir faaliyetile Türk nikbin- m aa iF — — Bizim işa de yadırg ret Vulelerini ilk gün- sw Kimi konserve kutusuna... .. Kimi küfeye kenzetti! Amma şimdi alıştık... .. Her helde açıkta durmaktan iyldir. yağmurda, çamurda | | Sahile 3 2 İSTANBUL HAYATI Bu da bizlerden Bir ahbap vasıtasile düğüne davet edildim. Salon erkenden dolmuş, bir taraftan da grup grup davetliler ge- grupları üzerinde henüz yabancılık tereddüdü hâkim. Yerkes göz ucile biribirini süzüyor, başbaşa verip fısıl- daşmalar devam ediyor. Bitişiğimiz- deki masada şık tuvuletli üç bayan, sik sık karşıdaki grupa bakarak yâa- vaş sesle konuşuyorlar: — Şu genç kızm tuvaleti fena de Zil amma, yanındaki şişman kadının giyinişi çok çirkin. Aman, şu tuvale- tin biçimine bak; nerede ise kadının üzerinden fırlayıp çıkacak. — Ya, öteki hizmetçi kılıklı kadına ne buyurulur? Adamakıllı tuvaleti yoksa düğüne gelmeseydi. Buraya ne için geliyorlar bilmem ki... Sol tarafta oturan dört delikanlı bir türlü yerlerinde rahat duramıyor. Biri mütemadiyen ceketinin kollarını çekerek asabiyetle homurdanıyor: — Keşki, öteki ceketi alsaydım. Onun yakası biraz bozuklu amma, kolları iyi geliyordu. Bu ceketle hiç rahat edemiyeceğim. Baksana, biraz hareket edince kollar kıvrılıp dirsek- lerime kadar çıkıyor. Bu vaziyette dansa nasıl kalkarım? Elbisenin ki- ralık olduğu hemen belli oluverecek. Öleki, omuzlarını oynatarak yüzü- nü buruşturuyor: — Seninki bir şey değil. Ya benim cekete baksana. Hem kolları uzun, hem omuzları geniş. Hemen hemen içine benim gibi hir adam daha sığar. Bir sürü de kira parası verdik. Pan- talon da inadına dapdaracık. Dans ederken patlayıp sökülecek diye kor- kuyorum. Üçüncü delikanlı da pek şikâyetçi, Mütemadiyen yelek yakasının kenar- larından dışarıya fırlayan sert kolalı gömleğin uçlarını içeriye İterek söy. leniyor. — Benim hem gömleğim uygunsuz, hem pahtalonum. Gömlek bir türlü vücüudüme uymuyor, panlalon da şalvar gibi geniş. Bu vaziyette dansa kalkmama imkân yok. Merdivenin her basamağında pan- falonunu, ceketini düzelterek salona giren redingotlu adama bakıp gülüş- tüler: — Bu da bizlerden galiba. Elbise sırtından kaçıyor. — Bakalım. Eğer, iskemleye otur- duklan sonra bir daha kalkmazsa, mutlaka bizlerdendir. O zamana kadar münakasayı sa- dece dinliyen dördüncü delikanlı sö- ye karıştı: — Yahu, niçin bu kadar üzülüyor. sunuz? Kiminiz elbisenin darlığından şikâyet ediyorsunuz, kiminiz genişli- Zinden. Böyle üzüleceğinize, elbisele- rinizi biribirinizle değişiveriniz. Üçünün de sevinçten gözlerinin Içi gülmeğe başladı: — Sahi de öyle. Elbiselerimizi değişti. relim. Fakat nerede yapacağız bu- nu?... Dördüncü delikanlı onun da çare- sini buldu: — Hemen kalkımız, herkes oturur. ken yüz numaraya gidiniz, Orada ça- bukecn bu işi yaparsınız. Delikanlılar telâşla kalktılar, Fa. kat bir daha dönmediler, Galiba de ğiştirmekle de elbiseleri uydurama- dılar, CemalRefik m —ğ———— aa şan ak e ».. Medemki otomobillerin zifosuna rar oldu bay Amer... bir çare bulunamıyor... | B, A, — Eibette!... Hattâ yayalara da böyle birer mahfaza gerek!

Bu sayıdan diğer sayfalar: