22 Nisan 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Nisan 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOZUN GeLişi ir Fransız muharriri kabinelerin, parlâmentoların çizli toplantıları münasebetile yazdığı bir yazıda şöyle diyor: Doğuşta mütecessis bir mahlük olan insan herşeyin Künhünü öğrenmek hevesinden bir türlü muhafaza ediyorlar, Biz ameak verilen karardan obaberdar oluyoruz Fakat mâdemki hâdiseler doğrudan doğruya hize teallik etmektedir, öyleyse olup biten hakkında da malâmatımız olmüydir, Muharrir, bu mütalâanm gayet Minasız olduğunu söylüyor; devlet İşle rinin idaresi hususundaki kararları bİF tarafa bırakalım, husust mücssesele rin kararları, hatti kendi kararlarımız yile hakiki alAkadarları işin mahiye- tinden haberdar etmemek esasına dAYAyır, diyor. Sınai, Ucari, mali işlerle meşgul büyük bir şirketin idare heyetini düşür nün. Ekseriya boş altı kişiden ibaret olür bu heyet sık sık bir odada, bir masa başında toplanır, en büyük ketümiyet havası içinde ne yapmak, yahut, ne yapmamak icab ettiğine karar verir. Paralarını bu şirketin işlerine yatır. mış, yani onun vaziyetile doğrudan doğruya alâkadar olan aksiyonler zümresi ne yapılacağına dair hiç birşey bilmedişi gibi, bunu öğremmeğe de hakkı yok- tür. O yalnız. sene sonu hesabında hissesine düştüğü haber verilen kârı ahır ve eğer iflâs bayrağı çekilmişse ona, kaderine razı olmak düşer. Hasta bir adamı ele alalım: Zavallı ç kadar hastadır ki karısı üç doktor birden çağırmak lüzumunu hissetmiştir. Biçarenin sıhhi vaziyeti kendisinden buska hemen hemen hiç kimseyi alâkada, etmer. Eğer öteki dtinyayı boyhyacak biri varsa o da kendisidir. Buna rağmen doktorlar gelir, hastayı munvene ei- tiklen sonru bir odaya çekilerek KAPIYI sikıcn kapar, orada vaziyeti ağır olan inüsterilerinin derhal mı, yoksa bir MÜğdet sonra mı öleceği mevzuunu, mes- leki bir keyifle w” xakaşa ederler. Bu ehemmiyetli toplantıyı milteakih du daklarında bir tebessümle hastanın Yâpına geldikleri zaman ekseriya «Mü him birsey değil, geçer, merak etme Sihi Tâflar söyleyip çıkar giderler, Su muhakkaktır ki, doktorların hastaya bu şekille İdareikelim etmeleri ona «Hapı yultun, gidiyorsun!» demelerinden bin kere hayırlıdır. Bir de, anası babası tarafından kocaya verilmek üzere bulunan bir kızın vaziyetini gözünüzün önüne getirin. Verilen karar ve tasarlanan proje sadece kızı alâkadar etmektedir. Buna rağmen ana, baba kıza karşı gayet esrarengiz tavırlar takınırlar, Onlar için, kızcağı#in, bütün hayatını beraber geçireceği adamı zifaf gecesi tanıması kâfidir. Bu misaller çoğaltılabilir. Kararlârınm mahiyetinden kimseyi haberdar etmeye İüzum görmiyen ferdin. bugün, harp halinde, millet idaresi mesuliye- tecessüs hissinin tatmini arsusundan ileri gelmektedir. Tdbuki ştphesiz milli menfaat şimdi onların saklanmasını icab ettirir. Çocuk haftası Çocuk Esirgeme Kurumu Istanbul merkezi ile şubelerinin 23 nisan çocuk haftası proğramı arasında Gürbüz çocuk müsabakası yapıla» cak ve birinei gelenlere hediyeler dağılıla- caktır, - Adalar: kaam şubesi: 23 Nisan bayrami- Dinasında vi Halkevi bir törenle tesld ve tarafından muhtelif dans ve eğlenceler Yür pilnçaktır, Ber iki müsamerede de ul Şile kaza şubesi: 28 Nisan gecesi Hulke- vi salonunda çocuklar için bir müsamere tertip etmiştir. 24 Nisan çarşamba günü Ealkevi bahçesinde çocukları eğlendirecek vanyolundaki Çocuk kütüphanesinde bir tören yapılacak ve çocuk bakımevi binasın- da çocuk bakımına sid bir sergi aşılacak» tur, Burada çocuk kütüphanesi korosu ta rahudan arkadaşlarma muhtelif konserleğ telif oyunlar tertip edecekler, ayni zaman- da fakir çocuklara, elbise Beyoğlu kazı şubesi: Çocuk Esirgeme Kurumu Beyoğtu kaza. şubesi Şişli Halkevi Kaz kaza yak 21 Nisan cumarte- saat 3ide Kimltoprek Gümhuriyet Halk Partiri binasında, 28 par p akşamı anat 21 de Kadıköy seki» ER? ii rn : Manisada çaylı aile toplantısı , Manisa 21 (A.A, — Kimsesiz yavruları Karagümrük nahiye şubesi: Hizkai A9 unau Uk okul bahçesinde çocuklar için #ülenceler tertip etmiştir. Bu eğlenceler Mkyazında kuklâ ve hokkabaz oyunları da mardır. ç ğ İ Jantıdu bulunmuş ve çok neşeli ve sami- mi bir vakit geçirilmiştir. Halkeri relsi, gösterilen yakın alâka ve yapılan yardımdan dolayı davetlilere te- sekkürlerini bildiren kısa bir hitahede bü- unmuşlur, eRgöz orunu, monolog ve iLK SEFER pp er Yazan: REFİK HALİD Bana öyle geliyor ki yarın tıb ve operatörlük müthiş bir terakkiye vararak insanların göğsüne bir “fermetür,, takacak, icabında iç azamızı kolayca muayeneden geçirecek ve bir el hareketile kapatıverecek ! Otuz sene evvel, Akdenizde ilk se- yahatimi yaptığım vapuru şimdi ha turımdan geçirirken bana o bir mavna kadar hantal, nursuz, şevksiz, şekil 8on selerini yapıyormuş gibi yarı en- Kas halinde, pek berbad görünmüyor. Bunu böyle gösteren, Umumi harpten beri gözümüzün alıştığı beyaz boyalı, az direkli, yassı bacah, denize şişkin bir kas azametile pek oturaklı çöküp daha doğrusu kübik vapurlardır. Bunlar sanki demirden ve tahtadan yapılmamışlar, betondan dökülmüş, Alçı ile kaplanmış birer sanatoryom Pariyonudurlardır; istenince su Üs- tünde de dururlar; dururlar değil ko- şup giderler de Eskilerinde bir sürü direk, her dk rekte müteharrik birçok del ve her daldan sarkan yığın yığın ip ve halat vüârdı. Tenteler iple tutturulmuş, can kurtaran simitleri ve sandalları ips Asılmış, sağa, sola, aşağıya, yukarıya, hep ip ve halat gerilmişti. Nereye bak- sak ip görürdük, ne tarafa yürüsek ayağımıza ip takılır, her köşede kar gal kangal fp ve halat yığınlarına rağ lanır, ip manzarasından kurtulmak kabil olmazdı. Gemiler, sanki, yolcu ve eşya taşımak İçin yapılmamıştı, ip yüklü idi de arâsına biraz insan, biraz da balya karışırdı. Şimdikilerde 4p, dikkat ediniz, asgari dereceye in- dirilmiştir; vapur çadır halinden çi- karılarak sağlam bina şekline sokuk muştur; çobanlık devrine nihayet ve- rilarek denizde ikamet ve seyahat esiter ğ İpin lüzumunu İnkâr etmemekle beraber, çokça ip kullanılan yerde, me- selâ çadırda, töritede bir tam yerleş- memezlik, gelip geçicilik, kararsızlık ve köksüzlük vardır fikrindeyim, Hat- tâ dahili siyaset sahasmda bile... Politikada ip istimali devrinin geç- mesi, siyaset «sites sinin de sağlam kurulmuş, yerleşmiş olmasına delil dir. Zaten gençliğimde İple başım hoş İ değildi. Kendi halinde, etliye, sütlü. ye karışmamış âdamlar için ip, sade- 06 İpti amma, burnunu politika dere #ine sokup ihtiras çamurundan çim- lenmek istiyenler için kılıçtan tehli- keli ve keskin bir câleti Katın; dan baska ne idi? Hattâ o devirlerde im saflı, nazik, ince düşlinür bir zat, po- Hitikanılık yapanların yünında neşe kaçırmamak için ipten bahsetmedi Daha eskiden ip kadar kayış da kor kunç imiş: Zamanın Sadrâzamı sa- rayds oturup âfiyetle karnımı doyu. rurken cellâd, arkadan yaklaşıp yağlı kayışı boynuna geçirince «pilâv ter neleri ol derdmendin burundan geldi. diye tarih kitaplarında oku muştuk. İpin ve kayışın medenisi olan tel böyle İşlerde kullanılmıyor. Tel, yirminci asır makine hâkimiyetinin esasın: teşkil eder. Düşününüz ki tel icad edilmemiş olsaydı, elektriği ken- dimize esir edip her işimizde kullan- mak imkânı bulunamıyacaktı. «Tel sim dediğimiz de nihayet sonunda ge ne tele dayanıyor. Teli bir sihirbazlık- la yokediveriniz, asrımızın yürüyüşü duruverir; birdenbire bakarsınız ki dünya hareketsiz, sessiz, ışıksız, ha bersiz kalmış... Hattâ harpsiz bile! Telleri erimiş hir Nevyork düşünü, nüz, enkaz ve külçeden başka ne kal. mastır? .. Benim Niger vapuru karadan palamar: çördü mü cihan ile alâkası- nı keserdi, telsizi bile yoktu. Şimdi. kilerde gündelik gazete çıkıyor. Ken- di tıraş olamıyanlar tayfalardan biri- ne mürâcaat ederdi, berber salonu bulunmazdı. Topu topu bütün gemi- de iki, üç banvo odası vardı, peşin hatırdan geçmezdi. Bir saksı çiçek, bir küçük yeşillik göremezdiniz; sine- me, konser salonu, mağaza, kış bah- çesi, çocuk parkı nerede? Bütün eğ- lenoe olarak güvertede, ağına tahta toplar atılan bir münasebetsiz kurba- ğa kafası ve birde daracık kumar: odası... O kadar! Konfor merakı dün. yayı birdenbire İstilâ etmiş, her tara fa yıldırım süratile yayılmıştar; inki. şaf l9l0da bir kıyafet değişmesile adamlardık. Kadınlar da Korseli idik ler; üzerlerinde kat kat elbiseler, kun deleler, kaytanlar, şeritler, danteller, tüller taşıyorlardı; bunlar belki okka- ca fazla bir şey tutmuyordu âmma göze çok yüklü görünüyordu. Eski | perdeler gibi... O perdeleri hatırlıyor musunuz? Pencereyi açmak için ev- velâ astarlı kadife yığınlarını, tül katmerlerini, sonra da muşambaları Kaldırmak lâzımdı. Kadınlar da 40- yunmak istediler mi, kaç düğme, kaç kopça, kaç kaytan çözerler, kaç kab kumaştan sıyrılırlardı? Oda eşya ile dolardı. Bari vapur seyahatinde biras ferahlasaydık... Hayır, erkeklerin ki yafet farkı nihâyet başlarına birer kasket geçirmekten, kadınlarınki de şapka yerine bir renkli tül sarmaktan, #baretti. Fakat o bir til sarış yok mu, bize bir tesir eder, öyle mtihim bir do- Eişiklik, Adeta açıkkk, havallik gibi görünürdü ki bakmakia doyamaz, Hani, ucundan bir halkasını çektin nü yağlı gibi kolayca kayarak açılıp kâpanıveren fermetür eklerler yok mu, bu marifetli âlet yirminci asrın en karakteristik giyim kuşam ve 80- yunma eğevslından biridir. Bana öy- le geliyor ki yarın tib ve operatörlük müthiş bir terakkiye vararak insanla- dirle seyrettiğimiz tabiat, nödense fermetür ekler pratikliğinde bir uğuv halkedememiştir. Birçok lüzumlu ye. ri böyle fermetürle açılıp kapanabilen bir İnsan ne kadar daha rahat yaştı yabilirdi! Meselâ ağızdaki fermetürle bir hayli gevezeliğin önüne geçilebi- Wir, totaliter rejimler zabıtası da bu fermetüre, banka kumbaralarındaki gibi, anahtarı merkezlerinde saklı mi- nimini kilitler vurarak epeyce boşbo- Hazlığı zaptü rapta alabilirlerdi. Ta biat bunu kendiliğinden yapmış olsay» dı eski şövalyeler din uğruna; daha doğrusu yağmacılık maksadile Kızıl haçlılar ordusuna katılıp Yakın Şar ka sefer ederlerken şatolarında bi Taktıkları mahbubeletine hantal ki. Hitler vurmazlar, bir minimini altın anahtarı ceplerine attılar mı yad ii lerde müsterih çarpışırlardı. -. Mösyö Birteh ile artınca İtiraf etti: Asıl adı Berç Bezir- GÜNÜN ANS Norveçteki ciyan imiş; fakat Pariste doğmuş binden bir de Le monde illuströ çıkar dı, içinde Türkiyeye deir resimli makâle; makalenin başında «Süreti mahsusada gönderdiğimiz muhabiri mizdens» kaydı var, altında imza 'Th6odore Birteh... Yani meselede ya- lan yok. Berç, ismini Birtehe çevirerek Fransız gazetecisi olmuş, Malüm ya, o altı harflı Birteh nihayet frenkçe, Birç okunur, değişiklik bir f- ten, hattâ üstünün esre kounmasın- dan ibaret. İzmiri geçip Pireye yol alırken ben, yanında mürebbisile s8 yahale çıkmış bir beyzadeye dönmüş- tüm, hep beraberdik ve hocalığını yapmakta hiç bir vesile kaçırmıyorduğ” rersBoo okhtasen Bir zamanlar fransızca kart dö vii bastıran türklerce isimlerinin sonu na «Bey» kelimesini İlâve usuldendi Niçin? Sebebini bilmemekle berabe benim kartımda da ayni kuyruk vardi Vapurda başka bir ecnebi ile tanıştı ve yine o devirdeki taamüle göre bir birimize kartlarımızı uzattık. Adam cağız okudu, farkettim ki okur okü maz bir şaşkınlığa uğradı... Nedir acaba? Yüzüme, kılığıma kıvafelime bakıyor ve bir yandan da heyecanla fransızca soruyordu: — Bey? Bey? Siz Bey misiniz? Gayet sükünetle cevap verdim: — Evet... Bey! — Demek beysiniz, bir Bey? Bu ısrar beni şüpheye düşürdü: Sü» bih olarak bey mi idim, yoksa « mi? Amma elbette beydim. Madaya babama «Bey» derlerdi, büyük rat de bir memur ve yedi göbek İstanbufll Adi, neden onun oğlu «efendi, olacağı ta? Bu muhakeme üzerine, hâlâ deydi eden sorgularına karşı ame ei hakkımdan emin olarak şidde: cesine dedim ki: — «Bey» im, bunda saşacak v. farkına neden sonra vardım. Adami cağız «Beys lâfzımı, «prens, dük, markk koni» cinsinden türklerde pir asalet ünvanı sanıyor galiba, Anlaşılan bir m ecnebiler gibi asalet mer, klışı, Asli ler hayranı, bir kraliyetçi, oşyi reji” ler ve aileler taraftarı da o gereki Atinaya indi de ben de, her yaşladıkti reveranslı selâma Maruz yalmakii ve hem yalancı çıkinamak hey de SE kin! bozmamak İçin ikide bir kendini. toparlayıp prens ve grand gil 0 namaktan kurtuldum! ğ İKLOPEDİSİ Nazi şefi VIRKUN GUİSLİNE Norveç Nazilerinin şefi olup Almanlarla | birlikte vatanı aleyhine hareket eden Virs kun Çulsling vektile Müdafaa nazırıydı. Beş allı sene evvel Komünizm aleyhtarı bir fırka kurmuştu. Fakat 1085 daki parlâmento intihabatında bir tek mevki bile kazanıma- dı. Guiyling'in alımın sol tarafında vari bir perçim vardır. 1933 de Hite, dar mevkiine geçtikten muştur. O seneki! intihabat ewmasnda 24.000 rey kazandı. Bütün tey sahipleri 1240009 sonra Nasjonal | * Samling fhırkasnı Almanların parasile kur. | lis olduğu içini, bu. o kadar ep, bi muvaffakıyet sa Si terdiğinden esk dan fazlasını Maamafih, bınun Üzerine griğerini gu artı. Zira Owisling Pinlândişin ıda — eski Bolşevik imarllarun line geldi,

Bu sayıdan diğer sayfalar: