1 Temmuz 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

1 Temmuz 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 SÖZÜN GELİŞİ dur. — ıgilte” ne dö ( tebii olun mişti evveli B «Tabiatin büyük eserlerini v İki yüz sene sonra undan 200 sene €©YYeİ, büyük Fransız tabiiyat âlimi ve muharriri Buffon «harp, etrafında mütalâa yürütürken şu sözleri yazmış: ruda getirmesi, toprağı ılıklaştırması, üze- FİNİ İşlemesi ye sakin bir hale gelmesi için 600 asır lâzımgelmiştir. İnsanların ayni noktaya erişmesi, birlerine zarar vermekten, mütemadiyen çarpımp Sırpınmaktan ve biribirlerini yemekten vazgeçmeleri için acaba daha ne ka- dar zaman Jiımgeleçektir? Vatan topraklarından sükün içinde istifade etme- nin İnsanları mesud etmeğe kâfi olacağı acaba ne vikat anlaşılacaktır? İn- sanlar ne zaman boş iddialardan, çok kere milletleri iflâsa sürükliyen ve daima faydadan ziyade 74Tar getiren hayali tahakkümlerden ve uzak toprak- Mara sahip olmak seydasından vzgeçecek derecede uslanacaklar?5 Şu yuvarlak dünyayı V€ hayavnları pek iyi tanıyan koca âlim yalnız in- sanlar karsısında duraklamış ve 200 sene evvel yukardaki sualleri ümidsizce Sralamıştır.. Fakat BuİlON, zamanından 200 sene sonra insanlığın ayni çeh- reyi muhafaza edeceğini VE suallerinin bugün de ayni ümidsizlikle gelecek 00 seneler için tekrarlaDabileceğini tahmin edebilir miydi? Aradan seneler Evçmesine, nesillerin 0eSİlleri takip etmesine rağmen insanlar gene ayni insanları Kaç nevi e, kayık pek & pr olleksi yonunu. tiye ASİ acaba kal Bunlardan 6 O'Üİİ Dat vardır?... | DUDA “vap verebile- ip i ele da bir get i enstitüsü bu mesela yi e eşgul oy Mu neticeyi el- 1840 de etiniş Şevket Rado pul var? pul çıkmıştır. Bunlar muhtelif memleket- lere şu suretle ayrılır: Avrupa 19586, Amerika 16,239, Afrika 12,852, Asya 9,017, Arustralya 3,082. En çok çeşit pulları bulunan hükümetler Şunlardır: Nikaragun 1433, Kolombiya 1,982, Türkiye 1,097. En az pul cinsi olan rd erazlsldir. Burasının an- | pulu vardır. 23 defa evlenip boşanmış! Amerii reng ÜL eyi, İİ bi birçok Dirt €rlenip boşa- | ler. çare bep defa er- M Kocalarındi”” Yühat karıların- kimle Pek çök tesadüf ilat bir gefiS8 bu hususta re- er. Joam PİLAİ adındaki bu am 28 ÖP Evlenmiş ve bo- Belçika DM * Eİrmezden evvel cü defi E“üneğe hazırlanı- | a edilir. kor yirmi g yordu. İşin Ak * Rb; bu KAİ” Çok ewlenen bu | Otel Parasını Ant i görülme gerip 2 ooranma davası a eğ Bir Eğ a güzeller asan ardığı görülü e ea eyler ve boşanmak için ng r. Hâkim Eki ME iikten Sy karı kocanın bir gözleri gin geçi ETİNİ anlamış ve çu ei İki üm so bara n avan gün sonraya bıra Kiclinde Bu aksa “Cip Waldorf Astorla da 00 1 giri Mk yer, geceyi ora- Kaldıkia niz Da tkşam da orada Kür A tonra # keeye gelirsiniz him mali seden çıkmışlar ve lerdir. şövstyesi gi, vihce otele gitemiş- Küneti Bi lüks #0 Büzel yemeği, sü- Mirleriyi #*tarmış karı koca ay- adamın 17 çöcük babası olmak için vakit bulabilmesidir. Çocuklardan on dördü er- kak, üçü kızdır, Çocukların annelerinden dokuz! Belçikalıdır. Diğerleri arasında İngiliz, Fransız, Alman, Rus ve iki de Ame- rikah vardır. Anneleri tarafından büyütülen bu kar- deşlerin, bir araya geidikleri zarian anla- şabilmeleri çok güç olacaktır. Çünkü ek- serisi başka başka Tisan biliyor. kim verecek? rlmaktan vazgeçmişlerdir. Fakat iş otel parasini tesviye etmeğe gelince ortaya çe- tin bir mesele çıkmıştır, Karı koca: «BİZ buraya mahkeme kararile geldik, binaen- aleyh ücreti mahkemeden alacaksınız. de- mişlerdir. Bunun üzerine otelei mahke- meye müracaatla İki gece için yüz küsur dolar istemiştir. Hâkim bu işi nasi halle- deceğini düşünürken ismini bildirmek is- temiyen ve bddiseyi öğrenen bir hayır sa- hibi yüz küsur doları vermiş ve bu suretle | işi halletmiştir. Yükim karı kocamın tekrar kendisine başvurmamaları için aprtiman sahibine derhal asansörün gürültüsünü kesecek ter- tibat almasını bildirmiştir. mu m sm gru çıkan bir tahmin Petiş Perisien 937 temmuzunda: “Almanya if sene sonra tamamen hazır olacaktır. ,, demişti Fran, ii map, Gtajı il in eşal Pötain, bir kaç “ün ew İyoda halka hitap eder» ken F;, neden mağlip olduğu moktaş. mas etti, Mareşal bunun adi er #beli“ bazılikerzlık olduğunu Siz 7 İL, Fevk ve safa içinde va- müddet zarfında baş- dedi. Fransanın, tarihi- mil anında Başvekili ta- © öle —E sözler çok dikka- YAY anda, edildikten © sonra ir Bam rl münakaşalar olma- Bein dağlar ki" Fransa Maginot hattına pet oğlamakla iktifa etmiş, bu hattın kest'ni her türlü felâketlerden OTUY acai olarak başka esaslı tedbir al em Halbuki Versay mua» Kedevir in 1 ilini istiyenler bu müddet Zrfında ük bir gayretle çalışıyor dh Bı çaf4 Gizli bir şey değildi Biz- 2 Fransi 29Zeteleri bu hususta uzun mükaleleeSTetmişlerdir. Bu arld Petit Parisien gazetesi AL manya şi “2rlığna dair bir makale silsilesi deşttmişti, Bunlardan «komşu lanmız İ'tene sonra tamamen hazır olacak'ıadı? başlıklı 31 Temmuz 937 de intiar #miştir. Bugünkü harp 939 inde Yani tamamen Fransız 1 azdığı tarihte başlamıştır. ui mara» deniliyor ki: tig! Yivarım gezen bir seyyah, ç PİG sehri yaksnında, tepeler > İsçinin faaliyetle çalış ve yap” "örüne bunların ne YaP ini saracak “A kendisine çok tabi bir surette şu cevap verilir: Galiba yeni bir yol yapıyorlar... Halbuki daha iyi haber alanlar burada bir istihkâm hattı yapılmakta olduğunu size söylerler. Duaseldorfun şimaline kadar bu faaliyet devam eder. Yani bütün bu havzada is- Ghkümler yapılıyor demektir. İki aydanberi Almanyada yaşayan Almazyanm dostu bir devletin askeri heyetine mensup bir etkâmharp zabiti bana şu sözleri söyledi: 4— Almanya, garp hududunda 934 senesinde başladığı tahkimati ikmal et- meğe «diyor. Alman erkâmbarbiyesi- nin bedefi bu istihkâmlar sayesinde garpten bir taarruza zayıf kuvvetle mu- kavemet ederek ordusunun külli kasmi- le şarkta taarruza geçebilmektir. Ayni zamanda icabında molörize ve zırhlı fır- kuisrile ;ollanda, Belçika ve Lüksem- burg ve Fransız hudutlarında süratli ta arruza geçebilmek için hazırlık yapıyor. Bu hususta büyük gayret gösterilmekle berabz kazırlıklar henüz bitmemiştir. Kayaları, dağları delmek, betonarme ve çeik Helhavuzlar yapmak, ber türlü maskeleme işlezi aylara muhtaçtır. Yal- nız İstihkâm hattı boyunca yer kltında yap maktı olan benzin depolarının bit- mesi içir daha bir buçuk sene lâzımdır. Ağır toplarm yerleştirilmesi, malzeme- hin cedi salışılmaktadır. Fikrimce Ahı. an,a, iki seneden evvel müessir bir hareket reçemez.> , Alman askeri makinesi gittikçe artan bir süretle işliyor. Her geçen günün Al- man harp kuvvetini mühim surette ar- tırdığın. hesap etmezsek sürprizler kar- ssında kalabiliriz.» Istanbulun sayfiyeleri Boğaziçinde kara yolundan ziyade deniz y Sıcaktan şehirde asfalıların yumuşa- yıp, yıvışadığı, terden gömleklerin sırtla- ra yapıştığı zamanlarda havası güzel, manzarası iç açıcı, rüzgâr sanki soğuk bir limonata içiyor muşsunuz, vişneli, çi- lekli dondurma yiyor muşsunuz gibi ge, zinizden serin serin süzülen bir sayfiye- de bulunmak hakikaten hoş şeydir. Bu yazın başlangıcında | İstanbul civarında köy köy dolaşırken sayfiyelerde olduk- ça göze çarpacak değişiklikler gördüm. Küfür küfür, bol patiska entarileri andı- ran eski alaturka köşklere saparken oda: larının hesabını şaşırdığınız koca yalıla- ra mukabil şimdi yeni, asri, iki dirhem bir çekirdek konforlu sayfiye evleri, or- taya çıkrmş.. Eskiden sayfiye ile kira kelimesinin hiçbir münasebeti yoktu. Hali vakti ye- rinde olan hemen her ailenin bir yazlık yeri olurdu. Adalarda veya Çamhcada babadar kalma bir köşk, Boğazda bir yalı yahut hat boyunda çamlıklı bir bah- genin içinde şirin bir ev.. Hata daha zenginlerin | İstanbulun muhtelif sayfiyelerinde köşkleri, yalıları vardı. Bunlar bir mevsim içinde takvi- min yaprakları daha sıcak aylara doğ- ru koparılırken onlar da yer yer dola- şırlardı. Evvelâ, İstanbulda baharın en ziyade hissedildiği Aadalara gidilirdi. İlk sıcak- lara kadar karanfil kokuları arasında A- daların zevki çıkarılırdı. Sıcakların. hir nı artırdığı zamanlarda hat boyuna, ya, daha sıcaklarda da Kanlı» riya yine Adalarda geçirilirdi. Bu suret- le tam manasile dörtbaşı mamur bir hal- de yazın bütün zevki çıkarılırdı. Şimdi nerede bu kabadayılar?... Bundan bir müddet evvel sayfiyeye gidenler iyiden iyiye azalmıştı. Bu son zamanlırda yine yazlığa kartı bir rağ- bet başladı, Mevsim başlanşcında sile- ler arasında ayni sual birçok başları yo- ruyor: Bu yaz nereye gitsek? Hikmeti hüda şu «Nereye?3 suali kar- şında ne kadar zihin yorarir. Hafta sonlarında: «Bu hafta gezmeğe nereye gitsek?» diye düşünürüz. Mevsim baş- langıçlarında da ayni «Nereye?» suali kaç bin başın içinde dolaşır durur. Her sayfiyünin iyi ve mahzurlu tarafları sayı- hr dökülür. — Ada?... Çok güzel... Lâkin biraz sıcak işte... Sunra bizim beyin işine de uzak... Vakti yollarda geçecek. “Bakır - şilebi Akdenizde kayaya çarptı, | hasara uğradı | sahip bulunduğu «Bakır» İsimli yedi bin beş yüz tonluk gi- «Sosyete Şileps in Midilli kayaları lep; evvelki gece Akdenizde Ne Bababurnu arasmda «Müslim: denilen yerde karaya oturmuştur. Bakır şilebi, Zonguldaktan yodi bin ton kömür yükliyerek evvelki gün limanımıza gelmiş, Çanakkaleden dışarı çıkmıştı. Bii- dik ile Bababurmu arasına geldiği bir &ı- rada, gemi büyük bir kayayı sıyırtarak at- lamıştır. Bu arada vaputun | nümaralı.ambarı ve makine dairesinin bir kısmı rahnedar olmuştur. Süvarisi Haydar kaplan gemiyi bu vaziyette bıraktığı talcdirde batacağını hesap etmiş ve tam yolin gemiyi sahile doğru götürmüştür. Bir müddet sonrâ anber ve makine dairesi tamamen su dol- nini haberdar etmiş ve bir tahlisiye iste- miştir, Gemi fikalarile vapurun otuz bir kişliik mürettebatı tamamen karaya çıka- nlarak kurtarılmıştır. Alemdar tahlisiye gemisi dün kaza $e- rine mütevecelhen hareket eteişlir. Ge- minin yarası bugün kapatılacak ve vapur yoluna devam edebilecek bir şekle getirile- cektir. Liman idaresi; kazanın ne şekilde vukus geldiğini ve hangi kaplanın zama- nında olduğunu ehemmiyetle tahkik et- mektedir. Konya kız öğretmen okulun- da müsamere Konya (Aksam) — Kiz öğrimen okulu müsamere salonunda, Tasbikat ve 19 Mayıs #ikokullarının son sınıf talebeleri bir veda müşameresi (O vermişlerdir. Müsamerede maarif müdürü, öğretmenler, talebe veli- leri ve daha birçok davetliler hazir bulun- muşlardır. Müsamere istiklâl marşile baş- lamıştır. Müsamere geç vakte kadar de- vam etmiş ve davetliler neşeli bir gece ge- girmişlerdir. (Tahsil çağındaki çocuklarımız Konya (Akşam) — Konyada tahsil ça- gındakl göcuklarm sayımı yapılmıştır. Tahsil çağında 78,236 erkek ve 61260 kız olmak üzere 146496 çocuk bulunduğu an- taşılmıştır. vilâyet merkezindeki 21 ilkokulla kaya ve köylerdeki mevcut okullar çocukları okutmağa kâfi gelme- mektedir, Tahslisiz kalan çocukların oku- talması için vilâyet ve mülhakatında mekteplerin çoğaltılması lizumdır, İ | | l | | | duğu cihetle, vapur kumsala sapi z i muş, maamafih batmaktan kurtul Gemi süvarisi; keyfiyetten İstanbul lima- m TE psd kle Boğariçinden z... Hem de ucuzmuş... Sonra çok daha sakin bir yer.. Lâkin havası sert... Bana doktor daha mutedil yumu- şak hav:. tavsiye ediyor... — Ha; boyu?... Pek severim, insan denize de girer... Lâkin sivri sinek! Böyle her yer uzun uzun sayıldıktan sonra nihayet birinde karar kılınır. Harp havadislerine, karma kânşık dünya dedikodulurına rağmen bu sene yine sayfiyeler dolu.. Yalnız tenha olan Boğazın zavallı Annadola sahi Bir ah- babım be yan geçirmek üzere bu kıyıda pek küçük bir köye taşındı. Birkaç gün için beni de davet etmişti. Bu tenha, | münze i kıyıda hakikaten değişik bir hayat, başka bir âlem var... Ahbabım «Lebiderya> tabirine tam uygun bir yalı tutmuştu, Pencereden şöy- le başınızı çıkarıp baktınız mı ttriyen | yeşil denizin dibinde iri çakıl ve yosun hayaletlerinin oynaştığırı, kıpırdaştığını | görürsünüz. Her vapur geçtikçe yalının mavi teşk rıhtımına, kumsal bahçesinde bembeyaz köpüklü dalgalar yuvarlana yavarlana koşeşüyorlar. Odalar geniş... Sofalarde at koştur. Yalının kuyusunda karpuz çatlat... | Dostum hayatından memnundu. Köy- de öyle bir sükünet vardı ki tam baş dinletilecek yer... Lâkin gel gelelim yalı- nın bir tek mahzuru vardı. Akşama ka- | dar gün“ş içeride... Bu kuş uçmaz kervan geçmez köyde hayat tuhaftı. Köyün her ina cevap verecek bir tek GÜ olu işleyen köyler baxkalı vardı. Çırağı filân olmadığı için ihtiyar bakkal İstanbula inerken çıkır çi kır dülkünet kilitliyor, anahtarımı bine atıyordu. Asıl mühim olan deniz» deki seyyar satıcılardı. Karada olur da dönizde clmaz mi? Her gün yalıların önündun kaşıkla zerzevatçılar satıcılar geçiyordu. Lâkin kayıkta her şey bulun- madığı için ekseriya bir gün evvelinden? — Kurum Osman ağa.. Yarın bana bir kilo doknalık biber getir olurmu? diye sipa ce stmeniz lâzımdu Teni - köyün kendisine mahsus eklen- celeri yok değildir. Meselâ evvelder vapurla geçerken: yahlardan tepsi ğe kahve alan ve dönüşte bunları inde eden Şeref kaptan vardı. Şimdi de Bo- ğuza biraz neşe veren ihtiyar bir kaptan vardır. O vapurile geçerken âlem başlar. Yalılard'a- düdük, çalınır, gece ise elek» teline: iğlye zçmmi, pm nil ke çük elektrikli el fenerleri tutulur, Kaptan derhrl bunlara ya vapurun düdüğü ptoj kıZsile saköbelede bulanur. İşte uzun yaz günlerinin en «Çılgınca eğlen- mi irleğini üm Şa Vk eli İstanbuldan tavlı getirilmişse arada bir o da oynanız.. Lâkin sakın yanılıp gezin tiye çıkmayımz has. Çünkü yolun iki te- rafındeki yüksek koru duvarlarından başka bir şey göremezsiniz. Ne'bir in- san çüzü ne'bir dej k... Gidersiniz, gidersiniz. Kırşmuza tek ağaç ve yine bir deniz parçam çıkar... İşte o kadar. Hikmet Feridun “Beyaz kitab,, nedir? Almanlar, zaptettkleri memleketlerde elde ettikleri resmi evraktan, Fransız ve İngilizlerin Belçikalılar ve Hollandallar- la mutabık kalarak kendileri aleyhine tertibat aldıkları heticesini çıkarmışlar. Bütün bu memleketlerin Erkânharbiye- leri Ruhr sahasında harekete geçmek hu- susunda aralarında mutabık kalmışlar» mış. Almanlar, bu hakikatleri ortaya çı- karmak üzere bir beşinci «Beyaz kitap? neşretmişler, ii B-yaz kitap! İngiltereden ayrılan | İtalyanlar Lizbon 30 (A.A) — Conte Rosso vapuru, içinde İngiltereyi terkedenler de dahi) ol- mak üzere 700 İtalyan olduğu halde İtal- yaya hareket etmiştir. Yukarıda imtiyazlı mıntaka civarındaki Japon askeri ablokayı kaldı Bundan başka da (filânca devlet «Sarı p>, yahut #Mavi kitap? neşreti) di- ye d: işiiliyor Böyle senklerle ifade edilen Kitaplar, diplomasi muhabeielerini ihtiva eder. Kablarırır. rengine göre isim ahırlar, Her devlet başka bir rengi seçmiştir. Meselâ Fransanmki sarı, İngiltereninki mavi, İtalyanınki sarı, Avusturya - Macar im- parstorluğunumki kırmızı idi. Alnanlar da bu cümleden olarak be- İngiltere le Japonya arasında Tlentsindeki İngiliz Imtiyası mntakas hakkında anlaşma olduğunu ve Japon askerinin ablokayı kaldırdığını telgraflar haber vermişti. rken görünüyor. Yugoslav Âyan reisi Maarif Nazırı oldu Belgrad 30 (A.A) — Âyan meclisi relei ve Sloven partisinin şefi Anten Koroşeç latifa eden Bojidar Vâksimoviçin yerine İ Maarif Nazırlığına tayin editmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: