10 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

10 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hollanda'lılarla anlağtık 121 milyon lira sermayeli Binası yeni şehirde bir şırkeg kuruldu Muhtelif şehirlerimizde kuvvetli radyo istasyonları Ankara 9 (Hususi muhabiri kurulacaktır. imizden) — Bir aydanberi şeh- rimizde bulunmakta olatı Hollanda heyeti ile Nafıa Vekâleti ârasında devam eden müzakereler tam bir anlaşma celenmiş ve bir muahedename ile neti- hazırlanarak prafe edilmiştir. Bu anlaşmaya göre, Hollanda şirketi 21 milyon lira ser- Maye tahsis ederek muhtelif şehirlerimizde son sistem ve vvetli radyo istasyonları inşa edecektir. Bundan başka Konya ovas ının sulama tesisatı ve Mersin Timanınn inşaası da şirketçe deruhte edilecektir. Ankara, 9 (Hususi) — Nafıa Vekâletile mukavele imzalıyan Felemenk heyeti, bugün İstanbul yolile memleketlerine müte- veccihen hareket etmişler ve istasyonda Türk heyeti tarafından Uğurlanmışlardır. Türk gazetecileri, hakkında izahat istemişlerse Yalnız demiştir ki: — Memleketiniz için bir kel Hollonda heyeti reisinden — anlaşma de reis, birşey söylememiş ve lime kullanmak kâfidir, (Mükem- Mel), ben yeni Türkiye'den bu intibalarla ayrılıyorum. Na- fa Vekâletile imzaladığımız Vermekte mazurum, mukavele hakkında tafsilât Japon Askeri partisinin noktai nazarı Tokyo, 9 (Radyo) — Bin- ce nüsha basılmış olan bir tisalede, askeri partinin nok- tai nazarı izah edilmiştir. Bu Tisalede, askeri partinin Ja- Ponya hükümetinin azami kuv- vetlendirilmesi ihtiyacını 1 — İhngiltere'nin Çin'deki Süpheli siyaseti. 2 — Sovyet Rusya'nın Ja- Pon menafiini - 1,700,000 as- kerle tehdid etmesi. 3 — Birleşik Amerika'nın Çin iktısadi siyaseti kar- #sında hissettiği bildirilmiştir. Çekoslovakya ve Romanya Belgrad, 9 (Radyo) — Ro- Manya İktısat Nazırı M. Şe- bat, yakında Prag'a giderek Çekoslovakya - Romanya ara- Sında yapılan anlaşmalar et- tafında Çekoslovakya - Rcisi Surjhuru M. Benes ile Baş- Vekil Milân Hodza'ya izahat Verecetir, Son günlerde Romanya'da bat aleyhinde bir cereyan başlamıştır. Gazeteler, M. Şe- Un, Fransa'nın bir âleti ol- duğunu yazmakta — ve Çekos- takya - Romanya münase- atının ihlâl edilmemesi, kü- în_k itilâf arasındaki — tesanü- dün muhafazası için M. Şe- 'ın Romanya'dan ayrılması mgeldiğini iddia etmekte- irler, Günlük siyasal gazete Sahip ve Dbaşyazganı UH.yd" Rüşdü ÖKTEM Müumi neşriyat ve yazı İşleri Tüdürü: Hamdi Nüzhet Çançar İmnir İkinçi. Beyler, tokalı C Halk Partisi binam içinde .ıTnlsnr: İzmir — ANADOLU *lefon: 2776 -- Posta kutusu 405 ABONE ŞERAİTİ Yibğa 1200, altı aylığı 700, üç * aylığı 500 kuruştur. abancı memleketler için senclik #bone ücreti 27 liradır Her yerde — Foruştur ü geçmiş nüshalar 25 kuruştur. n SINDA İmi)aratorluh ..- Endüstri birliği ko- mitesinin bir kararı Londra, 9 (A.A) — Başlıca sağcenah muhafazakârlarından müteşekkil bulunan imparator- luk endüstri birliği parlâmento komitesi dün ittifakla kabul ettiği bir karar suretinde İn- giliz bayrağı altında bulunan arazinin veya filonun başka bir devlete devredilemiyeceğini bildirmekte ve mes'ul nazırlar tarafından yapılan kat'i taah- hütleri hatırlatmaktadır. Kararda böyle bir devrin Britanya — imparatorluğunun Stratejik emniyetini tehlikeye koyacağı ve bilhassa Afrika- daki ticaretine zarar vereceği, buna mukabil ise Almanya ham madde ve müstemleke hususunda mühim bir fayda temin etmiyeceği ilâve edil- mektedir. Bununla beraber karar ko- mitenin Almanya'nın veya di- ğer memleketlerin ham madde veya yiyecek tedarikinde ma- ruz kaldıkları müşkülâtı izale- ye müsaid teklifleri tetkike âmade bulunduğunu bildirili- yor. Kudüs'te Yeni hâdiseler Kudüs, 9 (A.A) — Kudüs- te bir takım yeni hâdiseler zuhur etmiştir. İçinde Yahu- diler bulunan bir otobüs Je- man civarında taarruza uğra- mıştır. Bu hâdisede kimse ya- ralanmamış, yalnız otobüs ha- sara uğramıştır. Kudüs'te, Hayfa'da ve Leyt Lahmde arap evlerine bomba- lar alılmıştır. Yalanmış Belgrad, 9 (ALA) — Yarı resmi gazete Vreme gazetesi Madam Tabuisin Övr gazete- sinde yakında bir Macar Yu- göoslav paktının imzalanacağı hakkında yazdıklarını kat'i su- rette yalanlanmaktadır. Lühnan Almanya ile uzlaştı Berlin, 9 (Radyo ) — AL manya (Çile Fransa arasında Lübnan ve Suriye ticareti hak- kında bir uzlasma aktedil- Başvekâlet — yapılacak Ankara, 9 (Hususi) — Yeni şehirde inşa edilecek olan Başvekâlet binasında, Devlet Şürası ve 'statistik umum mü- dürlüğü —daireleri de buluna- caktır. y J. İngiliz Sefiri Numan Ri- fat'ı ziyaret etti. Ankara, 9 (Hususi) — In- giliz elçisi Sir Persi Loren, bugün Hariciye Vekâletine gelerek, (Hariciye — Vekâleti umumi kâtibi Numan Rifat'la uzun müddet görüşmüştür. İzmir Liman işleri iyi gidiyor.. Ankara, 9 (Hususi muhabi- rimizden) — İzmir liman işlet- me müdürü Haşmet Dülge, An- kara'da alâkadar vekâletler nezdindeki işlerini bitirmiştir. Haşmet Dülge, bugünlerde İz- mir'e dönecektir. İzmir limanının son iki se- nelik faaliyeti, Ankara'da çok beğenilmiştir. Bir senede liman işlerinde 60 bin İira tahsilât yapıldığı anlaşılmıştır. Futbol Federasyonu reisi çekildi İstanbul, 9 (Hususi) — Fut- bol federasyonu reisi Hamdi Emin istifa etmiştir. Anadolu ajansı umum mü- dürü Muvaffak, futbol fede- rasyonu reisi olacaktır. Satış kooperatifleri İstanbul, 9 (Hususi) — Ye- ni teşkil edilecek olan satış kooperatifleri, bu aydan iti- baren ilk defa İzmir'de olarak faaliyete başlıyacaktır. Türkiye-Hatay Kardeşlik - bağları hakkında" kanun Ankara, 9 (Hususi muhabi- rimizden) — Dahiliye vekâleti, Türkiye-Hatay münasebatı hak- kında bir kanun lâyihası ha- zırlamaktadır. Bu kanunla, Hatay'daki Türk'lerin anavatandaki kar- deşlerinin ark, kan, dil birlik> lerinden daha çok faydalan- ması ve kaynaşma - imkânları temin edilecek. Bundan başka, hükümet bir “Hatay paktı,, teşkilini de ka- rarlaştırılmıştır. Ankara belediye reisi Paris'e davet edildi.. İstanbul 9 (Hususi) — Paris belediye -2isi, Ankara bele- diye risi Nevzad'ı Paris'a da- vet etmiştir. Romanya - İtalya ti- caret muahedesi imzalandı. Belgrad, 9 (Radyo) — Ro- manva - İtalya ticaret anlaş- Mücadele Hayat, tabiat gibi değişmi- yen bir kanunun tesir ve taz- yiki altında mütemadiyen mü- cadele, mütemadiyen - tearuz ve tezadlar içinde geçmiş ve geçimektedir. Onun istikbali de, herhangi nizam aksini iddia ederse etsin, gene bu olacaktır. Beşeriyetin haline, yaşayışına, ferdi ruhiyatın şu ayrı ayrı kompleksler içindeki tezahür- lerine bakınız: Mücadele sahasından hariçte kalmış kim var? Bir ferdin kendi manevi ve hususi âlemi içinde bile beşik- tabut devresini — baştan aşağı dolduran bir mücadele göre- ceksiniz. Ferdin deruni ve manevi âlemi bu olunca, ayrı ayrı fertlerdeki fikirler, arzular, ihtiraslar, şuurlar, tahteşşuurlar ve biraz daha büyültülerek sı- nıflar, zümreler, nizamlar, milli, siyasi, içlimai, ekonomik man- zumeler, menfaatlar arasındaki mücadelenin ne kadar şiddetli, ne kadar kuüvvetli olacağını inkâra mahal ve mecal var mıidir? Diyorlar ki: — Haâyatın zevki de bura- dadır. Mücadelesiz hayat, da- ima sirtüstü yatan, hiç çalış- mıyan ve binacnaleyh uzvi re- havet içinde iştihası da kabar- miyan bir insanın yemek yime- sine benzer.. En katı ekmeğe en büyük lezzeti veren şey, onun uğ- runda ihtiyar edilen mücade- lenin büyüklüğü ve onu elde etmek için dökülen alınterinin ©o ekmeğe karışmasıdır.. “Tabiatta d> ayni mücadeleyi seyrediyoruz. Su, toprak, taş, ateş ağaç dalma ve dajma çar- pışıiyor. Biribirine mütemadi- yen diş bileyen bu kuvvetler- den - bazıları, fırtınalar, rüz- gârlar halinde göklerin içinde boğuşuyor. Dün, bir kahvehanenin pen- ceresinden, ta karşımıza düşen ve bahçede, korkuluk olsun diye dikilmiş beyaz bir bay- rağa bakıyordum. Denizden esen iki muhalif rüzgâr bu bayrağın üstünde çırpınıyor- lardı..3 Biri lodos, biri poyraz.. Bayrak, istikametini lodos lehine çevirdi, — Hava açılacak! Dedik.. Fakat lodos, şid- detli bir mukavemet gösteri- yor ve bayrağı yavaş yavaş kendi tesir ve tazyikinin isti- kametinde poyrazın yüzüne çarpmağa çalışıyordu.. O dakikada havada, iki ağır sıklet şampiyonu görüyor gibi oldum. Birisi, diğerinin çelik ve kalın bileğine yapışmış, onu ağır ağır kıvırmağa çalı- şıyordu. Herikisi de alınteri döküyorlardı. Lodosla poyrazın mücadele- sinde de etrafa serseri yağmur damlaları savruluyordu. Poy- raz, son bir. taarruza kalktı, bayrağı gene çevirdi.. Denizde de dalgalar, ne yapacaklarını şaşırmış gibi, ayni nokta üs- tünde alçalıp yükseliyorlardı.. Fakat lodos, nihayet kuv- | vetli hasmının bileğini bükmüş, sırtını yere getirmişti. Bayrak artık, poyraz istikametinde ser- best serbest dalgalanıyordu. — Tabiat kuvvetlerinin mü- eadelesi, cemiyetlerde ve fert- lerde görülen hertürlü müca- deleye ne kadar benziyor? Diye mırıldandım. İçtimat derdler Ankara ve Istanbul'da geçen iki hâdisenin manası.. İstanbuldaki hâdisenin : bed- baht tve biçare kurbanı Melâhat Hâdise İstanbul'da Beyoğ- lunda geçiyor. 14-15 yaşlarında Melâhat namında bir kız, annesine so- ruüyor: — Amneciğim, edersen, ben sinemaya gideyim: Annesi; — Peki -diyor: git kızım. Kızcağız oldukça güzel.. Fo- toğrafına bakılırsa, yapısı irice. Yolda bir kadınla karşılaşıyor. Kadın ona soruyor. — Nereye gidiyorsun? — Sinemayal — Aman evlâdım, seni Al- lah gönderdi. Benim kızım da sinemaya gitmek istiyor. Fa- kat ben onun yalnız gittiğini istemiyorum. Ne olursun, ku- züm, bizim eve kadar geliver- de beraberce gidin! — Peki bayan teyzel Eve gidiyorlar. Ev bir ahlâk mezbahası. Bir ba- taklık, bir çamurluk. Odanın yerinde, bir işret sofrası ve sarhoş erkekler.. Kadın, kız- cağızı odaya tıkıyor. Zavallıya sureti haktan — görünüyorlar. Biraz sonra bir kadeh rakı.. Şaşkınlık içinde kadehin muh- teviyatı kızın midesine iniyor. Bir daha, bir daha!. Sonral? Facial.. Melâhat, bakire ola- rak girdiği bu mezbahadan, sendeliye sendeliye, ağlıya ağ- hya, - saçlarını yola yola çıkı- yor.. Hem de ne vakit, ancak üç gün sonral... Yâni bir ırz ve namus ca- dısı, onü azgın kurtların dişi- ne atmış. Mesleği de bu imiş.. Düşünün faciayıl, * .* Hâdise, Ankara'da geçiyor.. Bunu — söyliyen de —Ankara Müddeiumumisi; — Genç, erkek çocukları iğfal eden bazı şahıslar türe- miş., Çocuklar, öonbeş, onaltı, yâni mektep çaâğında!.. Hiç şüphesiz, çoğu fakirdir bun- ların... İstanbul'dakine benziyen, fa- kat kızlarla değil, erkeklerle iştigal eden. Bir iki ahlâk sim- sarı, bir iki namus bâzirgânı, zavallıları çevirmeğe çalışıyor.. Nihayet, “ Cürmümeşhud , dediğimiz son güzel adliye cilvesi, burada da kendisini gösteriyar: İki çocuk, bu batakhaneden müsaade | değil, | o kadar iğrenç ve pis ki, ça. maşır halinde bir taraâsaya ası sanız, buharı - kat'iyen göğe çıkmaz, zehirli gaz gbi ağış ağır aşağıya iner.. Cumhuriyet kanunu, yani Türk çocuğunun, Türk kızının ve herkesin namusunu koru: yan büyük ve hâkim kuvvet, faillerin yakasına yapışıyor.. » .. Hâdisenin biri İstanbul'da, biri de Ankara'da.. İzmir boş mudur sanılıyor?, Adliye koridorundasınız.. Mü: başir, mahkeme kapısından bağırıyor: — Filân oğlu filân: Bir adam, içeriye giriyor. Mübaşir, dinleyicilere - hitap ediyor: — Lütlen dışanya çıkınız, muhakeme gizli görülecektir. Kapı kapanıyor. Türk hâ- kimi ve kanunu, ruhi zaaf, yalnızlık, muhit tesirleri, sefa- let ve mahrumiyet içinde yu: varlanırken tuzağa düşürülen kadın ve kızın hakkını arıyor. Mübaşir, bazan de, maznun olarak bir erkeği değil, bir kadını çağırıyor. Ruhunun pis- liği, yüzünden sarahatle oku- nan bir kadın simsarı, bir ka: dın bulucu içeriye giriyor. Mahkeme kararını veriyor: Bir yıl, iki yıl mahkümiyet vesairc,. İnsanı çileden - çıkartıp iğ- rendiren bu hâdiseler, muhak- kak ki faziletli ve namuslu Türk cemiyeti içinde baydan- boya derin bir nefret dalgası yaratmaktadır. Türk zabıtası, Türk adliyesi, bu iş üzerinde bütün kuvvetile çalışmaktadır. Fakat sendelemiş veya sende- lemek üzere bulunan kız, er- kek, hem de çok genç biça- önlerine bir ağ gere- rek onları, kendi korkunç ve sefil bataklıklarına çekmek istiyenler, gizli gizli, fırsatlar kollıyarak, para, süs, eğlence vadederek, hile ve desisenin en yamanımı, en biamanını kullanarak bildiklerini okumak istiyorlar. Beyoğlu gibi bir yerde, önbeş yaşında bir kızı kandırıp biraz sonra ailesinin ve cemiyetib kucağına berbad ve perişan halde - salıverecek kadar mel'un ve küstah olan bu şeni mikrobu, daha şid- detle, daha esaslı olarak te- peleyip ezmek lâzımdır. Bu hususta ana ve babala- ra düşen vazife çoktur. Kız ve erkek her çocuğa, hayatın gizliyebildiği faciaları açıkça söylemeden, onları daima ih- — Sonu Gıncı sahifede — relerin TAKVİM 3 Arabi-1355 Zilkade 28 Genç ve çocuklarımızın karşısındaki tehlike! — |

Bu sayıdan diğer sayfalar: