10 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6

10 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 6 - Yavaş-yavaş, bu meçhul iki —gence yaklaştılar. — — Yabancı! - Diye mırıldandılar. Ahmed başını çevirdi ve sanki onları eni görmüş gibi, safiyane bir | hayret gösterdi. Sonra, kendi- sinc hâs çapkın bir gülüş fır: İattı, z Güzel kızlar -dedi- her halde, sizin köyünüzün deli- kadar güzel söyliye- P:nbeleşrn ya- naklarında zarif bir çukur gözüktü: — — Hayır -dedi- bilâkis, biz — sizin sesiniz kadar güzel ses .dııymıınış(ık Güzel de - çalı- — yorsunuz. — Belki.. Siz güzel oldu- muz için, her şeyi güzel gö- 'Orsunuz.. — Kazar gülüştüler. Aliz cesa- — ret etti: — Bizim köyde kalacak. mısiniz, gelip geçecek misiniz? — — Kalmak istiyoruz amma, yabancı bir köyde bize iş ve- rirler mi, vermezler mi, diye — düşünüyoruz. Aliz, düşünür gibi oldu: — Siz - dedi - ayrılmayın.. p Dayıma sorayım. Size — belki bir iş buluruz. Aliz bunu söyler söylemez — arkadaşını kolundan çekti, ko- — şarak, buğday tarlalarının içine daldılar. Ahmed, arkalarından bakıyordu. Onlar kaybolunca, Veli'nin kafasını iki avuçlarının içine alarak sıktı-sıktı ve ileri, — geri, beş on defa salladı. — Dur be herif, dur, boy- numu koparıyorsun! — Gördün mü herif, - gör- dün mü?. Eğer ben de bu güzel Eflâk cevherini çalmaz- sam, bana çapkın Ahmed, demesinler. Veli; — Amma -diye mırıldandı, gönül işi yapalım derken kel- leyi satıra kaptırmıyalım da.. Hem ben sana söyliyeyim mi, — bu işle uğraşırsak, hiç bir iş beceremiyeceğiz, Paşa da bizi kazığa oturtacak.. — O kadar acele etme Veli., Biz her ikimiz, kazığa yakış- mayız. Onun için, kazığa otur- tulacağımız da yoktur.. Ahmed ikide bir, kızların — Geliyorlar -dedi- yanla- rında ak sakallı bir ihtiyar da N yar. Aliz'in gözleri, başka bir parıltı içindeydi. Ahmed'e se- vinç ve sevgi ile bakıyordu. Bilhassa, onları köyde alıko- yabilmekten mütevellit bir gu- r rur, kızın kalbini çarptırıyor, . yüzü hafif.hafif penbeliğini arttırıyordu. Yaklaştıkları vakit, Ahmed'le Veli'yi gösterdi: — İşte Dayıcığım, - K dedi - * bu iki genç köylü.. İhtiyar, dikkatle onlara baktı: — Ne iş yaparsınız?. Ahmed, kendisine mahsus, sevimli, kalenderane bir hare- ket yaptı: . Carihten Yapraklar Düşman içinde — gittiği tarafa bakıyordu.Nihayet; Bu cevap, ihtiyarın da ho- şuna gitmişti: — Aferin delikanlı, şu halde siz hiç aç kalmazsınız.. — Kalmayız amma, herhalde iyi yürekli insanlar da lâzım- dır ki, elimizden tutsunlar.. — Şu halde haydi bakalım, iş başına.. Ücrette kavga et- meyiz, merak etmeyin.. İhtiyar, bunu müteakip, Aliz'e baktı: —İşte -dedi- yeğenim, bü da oldu.. Fakat delikanlıları, ak- şama kadar şarkı söyletüp iş- lerinden alıkoymak ta yok hal Veli, köyün değirmeninde çalışacaktı. Ahmed'de değir- menin arkasındaki büyük bah- çede.. İşleri oldukça ağırdı. İki gün, göze girmek için, var kuvvetlerile çalışmış ve mu- vaffak olmuşlardı. Aliz bir de- fasında, koltuğunda küçük bir sepetle gelmiş, Ahmed'den meyva istemişti. Ahmed, ağaç- lara tırmanmış, meyva toplar- ken: — Niçin -demişti- o kadar fazla çalışıyorsunuz, — yorülü- yorsunuz? Ahmed, genç kızın gözle- rine bütün dikkatı, bütün nü- fuzu ile bakarak şu cevabı vermişti.. — Bizi, siz tavsiye ettiniz. Sizi yalancı çıkarmamak için, sizden ayrılmıya razı olur. Ahmed'in elâ, iri gözleri- nin ateşli ve mânalı bakışı ve bu cevabtaki — incelik, Aliz'i şaşırtmıştı. Genç kiz. kip-kir- mızı olmuş, dudaklarını hafifce ısırarak gözlerini önüne eğ- mişti. Ahmed birdenbire ağaç- tan sıçrayup yere inmişti: — Sizi gücendirdim öyle mi? Aliz, başını kaldırmadan ce- vap vermişti: — Hayırl.. — Nafile inkâr etmeyin.. Gücendiniz banal. Halbuki sizi incitmemeği o kadar ister- dim ki.. Ahmed'in bu sözü de ayni yola çıkıyordu. Aliz, yavaşça başını kaldırınca gene Ah:- med'in gözleri ile karşı-karşıya gelmişti.. — Gücenmedim, emin olun. — Şu halde niçin sustunuz. Verilecek tek kelime cevabı- nız da yok mu idi. — Fakat ne söyliyebilirdim? — Evet, hakkınız var, hak- kınız var.. Hic, hiç bir şey söyliyemezsiniz. Ben uzaklar- dan gelmiş bir köylüyüm. Ayni zamanda sizin yanınızda çalı- şan bir uşak.. Bana cevab vermekliğ'siz doğru olamaz. Ahmed, bunu söyler söyle- lemez, ağaca tırmanmış; — Sepetinizi — doldurayım *diye ilâve etmişti- çünkü bu- rada fazla kalmak istemezsiniz. Ahmed, gene meyva topla- mıya, fakat ayni zamanda gü- zel bir Romen şarkısı söyle- miye başlamıştı. Aliz, ağaca dayanmış, göz- lerini kapamış, kalbine bir nur yağmuru gibi yağan ilk aşkının ışıkları altında, o şar- İzmir'deki kulüblerin, bi- ri Karşıyaka- da olmak üze- re, üçe indiril- mesi hususun- daki fikrimiz, muhitte alâka uyandırmıştır. Fakat birçok sporcuların fi- R. Leblebici kirleri, üç değil, dört kulüb üzerinde tevakkuf etmektedir. Altınordu'lu ve şehir mec- lisi azasından Reşad Leblebici diyor ki: — Bence kulüplerin tahdidi şüphesiz ki lâzımdır. Fakat aded mes'elesinde ben ikiden fazla olması taraftarıyım. Be- nim tezim şudur: Kulüplerin, nihayet muhit: lerine de istinad etmeleri lâ- zımdır. Binaenaleyh geniş bir sahada dağılmış olan İzmir'i, hiçolmazsa üç semte ayırabi- liriz. Bir Yalılar semti, bir Alsancak semti, bir de yuka- rıki kısım, yani Eşrefpaşa, Til- kilik ve civarı olarak. Bunların ayrı ayrı idman sahaları, kulüp binaları çalışma yerleri olacağına göre, her genç kendi semtinde bu vası: talara malik bulunacak demek- tir. Bunun haricinde Karşıyaka başlı başına bir semt olduğuna göre, orada da bir tek kulü- bün mevcudiyeti şart ve zaru- ridir. Ankara, kendi kuruluşu iti- barile bir eski, bir de Yenişe- hir olmak üzere ikiye aynla- biliyor. Fakat İzmir'i, Anka- ra'yı esas tutarak iki kulüple bırakmak d değildir. — Bence İzmir daha geniş olduğu için, gençlerin çalışma yerlerinin, kendi — semtlerine pek uzak olmaması lâzımdır. Meselâ Göztepe ve üstündeki maballelerdeki gençlerin AlL- sancak veya Eşrefpaşa'ya ge- Hp çalışmalarına ihtimal veri- lemez. Semt mes'elesi, bu mevzuun — istinad edebileceği en mühim esastır. * .. K. S. K. tan Cemal Ahmed söylüyor. Karşıyaka hariç olmak üzere İzmir'de üç kulübün - teessüs ve mevcudiyeti zaruridir. Esa- sen ben milli küme hazırlık- larında, İzmir'den üç kulüb iştirakine taraftardım ve bu fikrimi müdafaa etmiştim. Ya- ni şehrin hakiki pot bünyesi, tam üç kulübe muhtaçtır. ve bunu kaldırabilir. Buca ve Burnava'da da bi- zim istediğimiz ideal kulüb kurulamaz. Buralarda ancak spor teşkilâtı ve vasıtaları bu- lunan bir şübe açılabilir.. Üç A APAĞERAAPR CAT GAT OAYAT MNM tan inmiş ve sepeti uzatmıştı. Fakat artık Aliz'e hiç bak- mıyordu. — Buyurun başka bir em- riniz var mı? Genç kız, bu fevkalâde ha- reketler - karşısında, açıktan açığa şaşırmış, söyliyecek söz bulamamıştı. Dilinin ucunda sadece şu cümle yuvarlanıyordu: — Yanlışsınız.. Yanlışsınız.. . Kulüplerin tevhd tevhdıdı genç Türk casusları.. Altınordu'dan Reşad Leblebici ve K.S.K.lı Ahmed, ilk atılışta bir kalbi zapta muvaffak olmuştu. Cemal Ahmed söylüyor kulübün semtlerine gelince, birisi Eşrefpaşa cihetinde, biri Yalılarda, biri de Alsancak'ta.. İsim ve forma Eğer bu keyfiyet doğrudan doğruya Parti - tarafından ta- hakkuk - ettirilecek olursa, o takdirde isim ve forma mes- elesi de doğrudan doğruya Parti — tarafından — halledilir. İsim ve forma üzerinde ser- besti, ancak resmi teşekkül- lerden veya Partiden ayrı ola- rak, başlı-başına çalıştığı za- man mevzuu bahsolabilir. Sonra ben, futbol kulübleri ile diğer spor şuabatının ay- rılmasına taraftarım. Maksa- dim şudür: Biz futbolu pro- fesyonelleştirmeğe — mecburuz. Bütün dünyada -olduğu gibi.. Diğerleri amatör olarak kala- bilir.. Onlar, dünyaca hâlâ amatör bir şübe olarak telâkki edilmektedir. Halbuki - futbol böyle değildir. Fakat kulüb- lerimizin Partiye mensub ol- malarına nazaran bunu da ay- rıca mütalea etmek İâzımdır. Milli küme Milli kümelerdeki müstak- bel vaziyetimiz. hakkında da diyrbilirim ki: — Fevkalâde bir - enerji sarfedilemezse, İzmir maalesef en sonuncudur. Çok ça'ışmak lâzımdır. Takımlar, tam rand- man verecek vaziyette değildir. İlkbahar At yarışları ha- zırlıkları Mart ayı içinde yapılacak büyük at koşuları için hazır- hıklara başlanmıştır. Koşular münasebetile, — Kızılçullu'daki koşu sahasında lüzumlu bazı tamirat yapılacaktır. Bu ay içinde koşular için muhtelif iyerlerden at ve kısraklar ge- tirilecek ve sahada idmanlarına başlanacaktır. Içtimat derdler ——— .—— * Başı 3 ncü sahifede - tiyatlı bulunmıya alıştırmalıdır. Çocuk, her gülen insanın, muhakkak iyi bir kalb, iyi bir yürek taşıyamıyacağını bilme- lidir. Ziya paşanın dediği gibi: Yaktı nice canlar O nezaketle tebessüm Şirin dahi kasdetmesi Cana gülerektir.. Baba ve anne, çocuğu ile olan münasebetini sıklaştırma: h, onun üzerindeki kontrolünü artırmalıdır. Rastgele bir ge- zintiye yalnız gitmesine mü:- saade etmemelidir. Çünkü, sokaklarda (onlar) vardır, (on- lar) bekleşiyorlar.. Fuhuşla mücadelede, bilhas- sa ihtiyaç ve ruhi zaaf içinde bulunanları iyice düşünmeli, onları kurtarmanın yolunu bul- malıdır. Ankara ve İstanbul'daki son iki hâdise, bir ailenin bir ce- miyelin üzerinde dikkatle du- rub düşünmiye mecbur olduğu hâdiselerdendir. Bize verdik- leri dersi kavrayamadığımız müddetçe, onların önüne Vdeı olmıyacaktır ——-ı--——- — Başı | inci sayfada — çe encümeni mazbataları müzakere ve kabul edilmiştir. Buna nazaran devlet dalreleri biri başvekâlet olmak ve adetleri 12 den az ve 16 dan fazla olmamak üzere — vekâletlere — ayrılmaktadır. Devlet vekili denilen vokületsiz vekillerde bu adede dabildir. İcra Vekilleri beyetinin kaç vekâletten terekkâb edeceği bir kabine tep kilinde Başvekil tarafından — göste- rilen ve Cumhur reisinin tasdikine iktiran eden kabine azasına göre taayyün edecektir. Vekâlet işlerinde Vekillere yardımcı bir vazife görmek üzere Büyük Millet” Mec'isi azaları arasından Başvekil ta- rafından seçilecek olan müs- teşarların adedi, hangi Vekâ- let işlerinde vazife görecekleri gene Başvekil tarafından ta- ayyün edecektir. Lüzumuna göre bir Vekâlet için birden fazla siyasi müs- teşar seçilebilscektir. Bu müs- teşarların İcra Vekilleri He- yetine iştirakleri Başvekilin da- veti ile olacaktır. Bunların reyleri istişaridir. Anadolu demiryolları — ve Haydarpaşa liman şirketlerinin mübayeasına aid mukavelena- melerin bazı maddelerinin ta- diline ve bu şirketlere aid esham tahvilin ve mümessil senedlerinin Sivas, Erzurum veya Ergani tahvilleri ile mü- badelesine aid mukavelelerin tasdiklerine aid kanun lâyil ları da kamutayın dün müza- kere ve kabul ettiği maddeler arasında bulunduğu gibi gene bu toplantıda orman kanun lâyihası da ikinci defa okuna- rak kabul edilmiş ve Deniz- yolları akay işletme idareleri ile fabrika ve havuzları mü- dürleri memurları ve gemi adamları hakkındaki — tekaüt kanununun — encümene iade edilen iki maddesi hariç ol- |- mak üzere 35 inci maddesine kadar müzakeresi yapılmıştır. Londra mahafi- linin mütaleaları Londra, 9 (A.A) — Siyasi mahfiller yakında Fon Ribent- rop ile Lord Halifaks arasında yapılacak mülâkat hakkında mütalealar serdetmektedirler, Bu mahfiller M. Ribentrop'un umuümiyet itibarile resmi bir talebte bulunmaktan kaçınaca- ğına kani bulunmaktadırlar. Kendisinin müstemlekât mese- lesi hakkındaki Alman telâk- kisini bir kere daha izah ede- ceği tahmin edilmektedir. Mancbhester Guardian gaze- tesi diyor ki: M. Fon Ribentrop'un - Al- manya'nın eski müstemlekele- rini elde etmek için sahib ol- duğunu iddia eylediği hukuki delilleri bildirecektir. Eğer iş böyle ise evelce M. Hitler ile Göering'in müstem- lekeler hakkında yapmış ol- dukları beyanata hiçbir şey ilâve edilmiş olmıyacaktır. Müstemleke mes'elesi hali hazırda hakikaten ciddi telâk- ki edilmemektedir. Katolik Başpapazı Dinsizlik cereyanına hü- cum ediyor Güniksberg, 9 (Radyo) — Ermeland (Şarki Prusya) kato- | lik başpapazı neşrettiği l)ır beyannamede Almanya'da baş- hyan yeni dinsizlik cereyanına hücum ve bütün Alman kato- adDT T Vekâletler 12 den|Moskova az, 16 dan fazla Mülâkatı ——— —Başı Tinci uy[nda— Moskova, 9 (A.A) — Tas Ajansından: Finlândiya - hariciye nazırı M. Holsti M. Litvinof'a ver- diği cevapta Sovyet'ler birli- ğinin Finlândiya istiklâlini ta- nıyan ilk devlet olduğunu ha- tırlattıktan ve M. Litvinof sul- hun idamesi eserinde ve Mil- letler - cemiyeti - faaliyetinde müsbet rolü üzerinde bilhassa tevakkuf eyledikten sonra söz- lerine şöyle devam etmiştir: — Finlândiya aynı gayret- lere daim ve tam surette yar- dim etmiştir. Fenlândiya mil- leti siyasi şartların umumi sul- hun idamesini garanti edebi- lecek surette inkişafını görmeyi büyük bir bir iştiyakla arzu etmektedir. Bu yolda Finlân- diya bütün milletlerlerle ve hassaten kendi koşuları ile iyi münasebetler idame etmeyi istemektedir. Netice olarak M. Holsti iki memleketin de paktı Milletler arasında — teşriki mesaisinin sağlam temelini teşkil eden Milletler cemiyeti azası bulun- duğunu tebarüz — ettirmiş ve Finlândiya'nın daima bu bey- nelmilel müessede sulhun tak- viyesini ve kollektif emni- yetin tarsinini istihdaf eden bütün gayretlere müzaharet eylemiş bulunduğunu bilhassa kaydeylemiştir. nl.ı IA Dük dö Vindsor'u kabul etti. Viyana 9 (A,A) — Reisi cumhur M. Miklas bugün Vind- — sor dükü ile prenses Mary ve zevci Kont Of Aarevood'ı kabul etmiştir. Reisicumhur bugün öğleden — sonra Vindsor dükünün misa- —| firi olacaktır. ! ——— —— BORSA | Üzüm satışları İ Çu; Alla K Siy K. Si 429 Esnaf ban. 12 50 21 265 İnhisar 6 1218 220 Alyoti 12 75 14 25 171 A.R. üzüm. 15 16 75 164 Kurum 1275 1625| 34 Beşikçi o. 12 50 14 50 31 P. Paci 14 — 14250 22 Kâzım Taner 15 20 — 17 H. Besim 1350 14 50| | 14 Ş. Rizaha. 17 — 17 İ ! 13 $Ş.Remzi 1475 14 Tİ| ç 11 Vitel şüre. 12 5012 505 3) 7 Kad. Akyiğit 11 50 - 12 50) 4 J. Kohen 16 16 Pu 1406 ; 408265 409671 3 İncir satışları 0N Çu. Alıcı K.S. K.* q 47 Alyoti bira. 450 Sf b 32 A.H. Nazilli 4 50 4 *) &a 79 € 179621 b 179700 n Z. yağı satışları Kilo Alıcı K. S 35000 F. Solari 47 75 48 | 33500 A. Lafont 45 B 30000 M. Mihalef 47 50 41 | 10000 Alyoti bi. 47 75 47 ' tş, Zahire satışları bak Çıı Ginsi K S 4 l 480 Buğday 6250 256 Arpa ğ 40 M. darı 5 50 52 Susam 15 50

Bu sayıdan diğer sayfalar: