10 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 1

10 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 1

Sayfaya ait küpürler

 İspanyada dahili harb Malagadan sonra Madrid de tehlikeye girdi Asiler Valensiya yolunu kestiler, şehri her taraftan muhasara
 Balkan antantı konseyi için hazırlıklar ileriliyor Hariciye vekilimiz reisliği dün telgrafla M. Stoyadinoviçe devretti B....
 Türkiye politikasında kemal devresi 'Ters rüzgârların uğuldadığı, şimşeklerin çaktığı bir fırtına muhiti diŞında, kasırgaları
 Dün de bir polisi Dün gene bir sabıkalı bir polis memurunu yaralamıştır. Vaka şöyle ol muştur: Uzun zamandanberi aranmakta
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EY AN Yevmiye, Kasa defterleri, kebirler, muavin defterler İngiliz prese kartonu iledir.) 120, 150, 200 kuruş En Sağlam, En Ucuz Hesap defterleri AKŞAM matbaasındadır. Defteri (Cildleri KÜÇÜK İLANLARIMIZ En ucuz ve en tesirli ilân vasıtasıdır 4 defası: 98 kuruş AKŞAM ilân servisi, telefon 24240 çiz — Sene 19 — No. 6580 — Flati her yerde 5 kuruş Balkan ant mama — ÇARŞAMBA — 10 ŞUBAT 1937 Telefon: 24240 (İdare) « 24249 (Tahrir) - 24248 (Müdür) - 20113 (Klişe) antı ko için hazırlıklar ileriliyor Hariciye vekilimiz reisliği dün telgrafla M. Stoyadinoviçe devretti Türkiye politikasında kemal devresi Ters rüzgârların uğuldadığı, şim- şeklerin çaktığı bir fırtına muhiti di- şında, kasırgaları ve gök gürültülerini doğuran bulutların üstünde güneş ve sükünet içinde bir tepe tasavvur edi- niz: Dünyayı saran endişeler ortasın- da Türkiyenin vaziyeti budur. Hiç yanlışa hattâ mübalâgaya düş- meden diyebiliriz ki, altı asırlık Osman» lı imparatorluğunun dünyaya hâkim olduğu en kuvvetli, en muhteşem de- yirlerinde bile hiçbir an, Türkiye, Cum- hüriyet devrinin bugünü kadar sükün ve emniyet içinde bulunmamıştır, Gene mübalâgaya düşmeden iddia edebiliriz ki, büyük harbe ve politika- ya karışmış Avrupa devletleri arasında | hiç biri bugün Türkiye Cumhuriyeti derecesinde hırssız, düşmansız, tehli- | kesiz, meselesiz değildir. | Bugün, politika tarihimizin mühim | bir başlangıç noktasında bulunuyoruz. | Kemalist, Türkiye, bu 1997 yılının ba- şında, beynelmilel siyaset bakımından, henüz başkalarına nasib olmamış bir| Kemal devrine ermiştir. | | Büyük harpten arta kalan hiçbir meşelemiz yoktur. Tek Boğazlar mese- | lesi, devletin kudret ve şerefini yük- #elten Montrö mukavelesile milli emel! İerimize en uygun şekilde halledildi. | Bu vesika, Boğazlarda hâkimiyetimizi tesis etmekle beraber, Türkiyeye Ak- | deniz ve Avrupa politikasında herkesin| göz önünde tutmaya mecbur olduğu | yüksek bir değer verdi. İkinci ve s.n milli dâvâmız olan Ha- | tay meselesi de istediğimiz şekilde hal lolundü. Sancak meslesinin bu şekil- de halli de, bir zamanlar kendi isteği- İ mizle ve muayyen şartlarla Türkiye va-| tanı dışında bırakmıya Tazı olduğu- muz milletdaşlarımıza kendi işlerinde istiklâl vermekle beraber, ilk defa ola--| rak Türkiye Cumhuriyetinin milli si- nırlar dışında bir Türk camiasının mu- | kadderatına muvaffakıyetle aldkadar olması bakımından Türklüğün şerefini,! Türkiye devletinin kudretini isbat etti, | Aynı zamanda, yakın şarkin bir köşe- | sinde Türkiye ile Fransa arasında esas- | lı bir anlaşmanın mevzuu olarak iki devleti daha fazla yakmlaştırdı. Bugün artık hiç bir devletle aramız- da, muallâkla kalmış bir mesele, her- hangi bir anlaşmazlık yoktur. Bilâkis, Uzak yakın komşumuz hiç bir devlet yoktur ki, kendisile samimi dost olmu- yalım. Şarkta İran, Afganistan ve İrakı Türkiyeye bağlıyan bağlar, büyük komşumuz Sovyet Rusya İle ara- mızda âsla şüphe ve tereddüt gö- türmiyen ve her tecrübeye dayanan eski ve sağlam dostluk, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ile Balkan itti- fakımız, bu ittifaka, dahil olmamak- la beraber aramızda emniyet ve anlaş- ma havası dalma artan Bulgaristan ile çok iyi münasebetlerimiz malümdur. İrigiltere ile münasebetlerimiz, hakiki menfaat birliğinden doğan bir yaklaş- ya ile gittikçe daha kuvvetli, daha sa- mimi bir dostluk hâlini almaktadır. Nihayet, Hariciye vekilimizin İtalya Hariciye nazırı ilg son Milâno mülâkatı, (Devamı 8 inci sahifede) Necmeddin SADAK B. Tevfik Rüştü Aras ve M. Stoyadinoviç Şubatın on beşinci günü Atinada toplanacak olan Balkan antantı kon- seyi için hazırlıklar devam ediyor. Konseyde görüşülecek bir çok mü- him meseleler vardır, Bü defaki top- lantıya Yugoslav başvekil ve hariciye reislik vazifesini dün telgrafla M. Sto- yadinoviçe devretmiştir. HARİCİYE VEKİLİMİZ HAKKINDA BİR MAKALE Sofyada çıkan Mir gazetesi hari- ciye vekilimiz hakkında bir makale yazmıştır. Mir diyor ki: Dün de «Türkiye hariciye vekili B. Tevfik Rüştü Aras, Avrupanın tanınmış dip- lamatları gibi gittikçe göze çarpmak- tadır. Bu derin anlayışlı hükümet adamı, ilk bakışta halli gayri kabil veya çok güç görünen bir çok mese- dım etmiştir. Boğazlar meselesnin halli onun dip- lomatik kabiliyetinin parlak bir ese- ridir. Sancak meselesindeki muvaf- fakıyeti de çok mühimdir. (Devamı 8 inci sahifede) azılı bir hırsız kelepçe ile bir polisi yaraladı Polisin tabancasından çıkan kurşunla hırsız ve bekçi yaralandılar Dün gene bir sabıkalı bir polis me- murunu yaralamıştır. Vaka şöyle ol muştur: Uzun zamandanberi aranmak-| ta olan sabıkalı hırsız ve dolandırıcı Rifat adında biri evvelki gün Karagüm- Tük civarında yakalanmıştır, Rifatın Acıçeşme civarında bir hırsızlık işile de alâkadar bulunduğu anlaşıldığından tahkikat genişletilmek üzere kendisi Karagümrük merkezinden bir polisle Hasan adında bir bekçinin muhafazası altında Acıçeme polis mevkiine gönde- rilmiştir. Yolda giderlerken Rifat nasılsa bir kolayını bularak polisle bekçinin elle- rinden kaçmağa muvaffak olmuştur. Rifat olanca hizile koşarak O civarda kapısını açık bulduğu bir eve girmiş, polisle bekçi Hasan da kendisini kova- lamağa başlamışlardır. Evin içinde ya- kalanacağını anlıyan Rifat arka ta- rafta alt kattaki pencereyi açarak o- radaki boş bir arsaya atlamıştır. O si- rada polis ve bekçi de kendisine epice yaklaşmış olduklarından arsaya çıkar çıkmaz onlar da atlamışlar ve nihayet kendisini yakalamışlardır. Azılı hirsi- zın tekrar kaçamaması için bu defa el- lerine kelepçe vurmuşlardır. Rifatla polis ve bekçi Hasan tekrar caddeye çıkmışlar, Aciçeşme polis mey- kline doğru ilerilerken Rifat bir ara- ık kendisine yakın yürümekte olan po- isin üzerine atılarak elindeki kelepçeyi bütün kuvvetile polis memurunun ka- fasına vurmuştur. Başından yaralanan polis memuru can acısile Rifatın gene kaçmasından korkarak buna meydan vermemek için tabancasını iştir. Fakat Rifat bu defa kaçmamış ve elle- rinde takılı kelepçe ile gene polisin ve bekçinin üzerlerine saldırmağa kalkış- mıştır. Bunun üzrine polis de elindeki tabancanın sapile Rifatın koluna vu- rarak saldırmasına mâni olmak İste- miştir. Boğuşma arasında polisin elin- deki tabanca patlamıştır. Çıkan kur- şun hâlâ kelepçe ile saldırmakta olan azılı hırsızın kaba etine isabet etmiş ve onu delip geçtikten sonra da bekçi Hasanın sol ayağına saplanmıştır, Si- lâh sesini duyan diğer polisler yetiş- mişlerdir, Rifatın kelepçesile yaralanan polis ve! polisin patlıyan tabancasile yaralanan Rifatla bekçi Hasan hastaneye kaldırıl-| muşlardır, Dün adliye doktoru bay En- ver hastaneye giderek yaralıları mua- yene etmiştir. Müddelumumilik ve zâ» bıta vaka etrafında tahkikata başlar muştar, nseyi Mala Ispanyada dahili harb gadan sonra Madrid de tehlikeye girdi Asiler Valensiya yolunu kestiler, şehri sara altına aldılar Paris 6 — Madriddeki Havas muha- biri bildiriyor: Bardaktan boşanırca- sma yağan yağmura ve şiddetli rüz- güra rağmen asiler Madridin cenu- Devlet bakanlığı ve siyasi müsteşarlıklar f Sevil 9 (A.A.) — Havas ajansının mu- habiri bildiriyor: Malaganın zaptı ve Valensiya yolunun kesilmesi üzerine askeri vaziyet tamamile değişmiştir. Valensiya yolunun kesilmesi - hükü- met merkezile şark vilâyetleri arasın- (Devamı 8 inci sahifede) Fotoğraf tahlilleri 1.. (9) tar 'B. Numan B, Recep Menemencioğlu Peker (Yazısı sekizinci sahifemizde) Burhan Toprak (Güzel sanatlar akademisi direktörü) “Çok mariz bir karakter. Yeniliği, 15- lahatı sevmesi bile marazldir, vebu hasletler bir kriz halinde ara sıra mey- tanımaz, kırk yıllık Çallı'ya bile mey- dan okur!... i Yaptığı işlerin emsalsiz, orijinal ol- masını ister. Bu merakladır ki, meselâ saldide güzel sanatlar akademisine gençlik aşısı yapmak gibi meraklı teo- | rübelere girişir!.., i Talihi de orijinaldir: Herkesin ümi. “ di suya düştüğü halde bu zatın (Ümid) (Toprak) olmuştur!... : Teşekkülündeki çizgiler, kendisinde (Gidemani) denilen sari ve edebi bir hastalığın bulunduğunu göstermekte. © “ dir!... Üstadın, Yunus Emre nevinden mevzulardan sonra birdenbire (Gide) edebiyatıma meyletmesi gibi edebi şah- © siyetinde görülen tahavvül de bu has- talığın hayırlı bir neticesidir)...

Bu sayıdan diğer sayfalar: