5 Eylül 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

5 Eylül 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K. Karol Lombard, Kaliforni> yadaki otomobil mezarlığında “henüz yola tahammül edecek halde, bulunan bir Fordu gö- Tünce bütün Kaliforniyadâ meş- hur olan kakkahasını salıverdi: — Ne âlâ! dedi, bunu Klark Gabele hediye ederim, o öto- mobil kolleksiyoncusudürl. Ve öyle yaptı; Klark Gabele: — Senin için bir sürpriz hazırladım, dedi. Ve onu gâ- S e Nü eenei NB AM AAA NA SAA AAA LAR ASA AAA RA AA AAA KA Rae “Marlen Ditrich usulünce güzel olmak; san'atı! ,, lâ zekâya ve hüsnü intihaba malik olmak, Evve ee evkini hesaplamak lâzımdır.. Ü n sonra erkeklerin Z Mâkâaleyi yazan artist, yazı- sına şöyle başlıyor: Epeyce zamandanberi tanı- diğim” bir kadın üzerine bu makalemi yazarken korkuyo- rom doöğrusu. Maamafih, güzel liğinden bahsedeceğim kadının beni affedeceğini umuyorum! Makalenin serlevhasından da anlaşıldığı üzere mevzu Marlen Ditriehdir, Bundan yedi sene evel Ho- livuda geldiği zaman Marlen Ditrichle ayni: filimde rol ab miştim, Son zamanlarda da € soön bir filim olan “Melek, filittinde birlikte- rol almış bu- UNüyorum: ve ne garip tesa" düftür ki; keriki filimde'benim rolüm, — Mürlenin” zevci rölü olmuştur. Marlen Ditrich bu yedi se- nede Çok' değişti'mi? Evet) :::m dE sarihi sürette döğişti. depıil_niı de seneler geçtikçe ei'l_ılyo"u_ Ve senelerin geç- ':."'_ lemek, - hoşt gitmiyen ç âdiseyi zikretmek demek- bı; N ü— Marlen Ditrich "o'ı senede gittihçe daha miştir| “Dostur; daha' gençle: Bu 'nasıl hatikadır Marlen Dih:ş:_.d"? lu;ıuîul—ııiıy"ikı değil, bana Lombard ve Klar_k _Gab_elin yekdiğerine muziplikleri K.Lombard senede 5 MI. D raja götürdü. Klark Gabel çok memnun oldu. Fakat beş metre yoldan sonra kendisine nasıl bir oyun oynandığını anladı. Müthiş su- rette atlamıştı. Evet, Karol oyunu - kazan: mişti. Fakat bu vymı:i:n:cı ü demekti! Bun ir :':m sonra Klark Gabel, Karol Lombarddan bir ran: devu istedi. — Maalmemnuniyel diye cevab verdi. Ve bir çok ta tekliflerde bulundu. Klark Ga- bel her şeyi kabul etti. Karol, randevu günü ayna karşısında tuvâletini -hem de itiha ile- yaparken müthiş bir gürültü düydu ve: — Adman yarabbi, hareketi- y | p İ bana hayvan demek lâzım! Diyor! Bence; Marlen Ditrich ha- kiki bir güzellik feylesofudur. Kendisince de, güzelliği tama: men bir fen eseridir! Bu fenne, bu san'ata bir de Mârlen Ditrichin çok zeki ve hüsnütabiat sahibi - olduğunu ilâve lâzımdır. Birçok büyük filimlerin eşsiz yıldızı Marlenin bir pozu ANADOLU Beyaz perde olar kazanır arz mı oluyor?. Diye bağırdı; pencereye koştu. Caddede, otomobillerin bü- yük dedesi denecek bir acube vardı; Şimdiki güzel, lüks ve mümkün mertebe küçültülmüş otomoibllerin yanında bu kab- Tettarih zamanlar arabası bir dev gibi duruyordu. Ve.. İs- temiyerek bir kahkaha daha saldı. Bu defa oyunu Klark kazanmıştı| Klark Gabelin bu otomobil tenezzühü için aldığı kıyafet te enfes idi: Eski zamanların şo- förleri kıyafeti.., Holivudun bu iki yıldızı, işte böyle biribirlerine müte- madiyen oyunlar yaparlar. Onlar sevişiyorlar mı; buna hiç şüphe yokl! Maamafih, Ka- rol Lombard, kendi hürriye- tine her şeyden ziyade âşıktır. Son zamanlarda: — Artık kendi kendime sahib olmağa başladım.. Be- yaz perdede bana karışah yoktur! Demektedir. Hakkı da yok değil! Çünkü bu dilber, senede beş milyon dolar kazanmak- tadir. Şunu da söylemekte fayda vardır. sanırız: Karol Lombardın sol yana- ğında bir kaza — eseri - olarak bir yara nişanesi vardır! ererereı 7a Bazı kadınlar iri ve geniş kalçalara mülik olmağı bir küsür addederler ve bunlar hep kalçasız, dümdüz arkaya malik olan kadınlardan mü- rekkeptir! Vakıa bir zamanlar kadınların - mefküresi — küçük göğüsler, uzun oyluklâar ve dar kalçalar idi. Tabiat noktasından — uzun bacaklara malik ve iri bir ka- dının töparlak kalçalara malik olması şıklık ve - güzelliğini arttırır! insanlar 'anet Makdonald da kendi- sine çatılınca bir. kenara çekilir, usla ve munis bir çocuk gibi otuürur Şüphe yok, ki beyaz sehne- de hüküm süren yıldızların çoğu kuza gibi münis dilber- lerdir. Senede milyoönlar kaza- nan, her zaman alkışlanan, bergün binbir ilâniaşk mektu- bu alan yıldizların - şimark, sert ve haşin olacaklarını sa- nahilar çoktur. Halbuki hakikat böyle de- ğildir. Meselâ Klark Gabl herhangi bir partener önünde bir kuzudan farksızdır. Vallas "Behi, vakıa ' çok söy: ler, biribiri - arkasına' yüzlerce kelime — sarfeder, fakat kötü bir kelimenin ağzından çıktı: ğini duüyân - ve bilen yoktür. Kendisi-de küfür ve kötü söz nedir zaten bilmez ki., Greta Garbo, ufak — tefek yanlışlıklara veya aksiliklere hiç ehemmiyet vermez ve ro- lüne devam eder. Lionel Barrimor, aksibkler karşısında yalnız asabi, asabi güler! Katol Löbard'de, hiç bir şey olmamış gibi rölüne de- vama çalışır. Fakat asabileş- mekten kendisini alamaz. Ö, yüzünün, vücudünün dı ha güzel, en güzel olmak için nelere mühtaç oldüğünü kendi zekâ ve hüsnü intihabile tayin eder: Sönra.. Erkeklerin de gözünde bir kadinin nelerle kıiymet peydâ' edeteğini çok iyi anlamıştır. İşte Marlen Ditrichin sırr, fenni, güzelliğir. Sağda ayakta, Germaine Aussey, solda Gail Petriek güzel vücudü ile Kuzu gibimunis | Madridden yıldızlarının kalçaları ğ Z AA Ve, bugün beyaz sahne şöhretlerinin hepsi de muvaf: fakiyet ve şöhretlerini kalça- larına medyundurlar! Greta Garboyu kalçasız sa- nanlar pek çoktur; halbuki ÖGretanın kalçalarının çevresi- nin doksan dokuz santimetre olduğunu — söylersek, hayret edilir değil mi? Maamafih, bu: gün moda sistemleri fazla iri kalçaları örtecek şekildedir. Bu senenin modasi ise, bil- hassa bel ve kalça şekillerini gösteren emprimelerdir. son tren! Amerikadan bu filim üzerine verilen bir habere göre, “Mad- ridden son tren,, filmi, hükü- metçilerin aleyhine ve faşist partizanı bir filimdir. Maama- Hh, filmin ikinci bir unvanı bir nevi bitaraflık temin et- etmektedir. Yani muharrirlerin bitâraflığı! Asıl hakikat büsbütün baş- kadır: Madrid kadrosu dahi- linde gösterilen sahnelerdeki kadin ve erkeklerde bir ideo- loji rengi ve kokusu yoktur. İşte Bu noktadan bu filim Frankocuların hoşuna gitmiye- cektir. Ceymis Hoganin bu filmi, Filimden bir sahne eğer siyasi fikir ve nazariye- lerden tecrid edilirse, fena bir filim değildir. Başlıca rol- ler ve şahsiyetler bunlardır: Lev Ayres Amerikalı bir gazetecidir; — Fransız Olimp Brada ile sevişmiştir. Filimde genç ve taze Doroti Lamur, Karen Morley, Helen Mark, Jilber Rolan vardır, ” Kitapçı Hüseyin Avni Her Jisandan eski kitablar, ga. zete, mecmüa ve romanlar alınır ve satılır. Sorulacak suallere veri: lecek cevablar için altı kuruşlak pül konülması lüzımdır. Hariçten sipariş kabul olunur. Ege kitap evi Hisarönü Numara 46 — ea Si .a_ v AA Bazı tipler Vapur ağır ağır, Karşıyaka- ya doğru ilerliyor. Güverte- deyim, Burada, benden başka ta karşımda iki kişi daha oturuyor. Bizim şu marüf ve meşhur vapurların işik küvyet- leri 'malüm; - yüzlerini lâyıkile seçemiyordum. İçlerinden biri: — Aaaaah - dedi - ben bir belediye reisi olaydım.. Durup - durürken, belediye malihulyasını kuran bir meç- hul zat, hiç şüphesiz, entere- san bazı fikirlere malik ola- caktı. Diğeri sordu: — Ne yapardın? — Nemi yapardım; evyelâ belediye reisini azlederdim. Sonra belediye dairesine gi- der, otururdum. Daha sonra.. Otomobile binerdim, Kemer- altından — şöyle, günde yüz defa geçer, kendimi tanıtır- dim.. Dur yahu, vapur salla- niyor. galibal. Dalga geldi, hooop, balıyoruz. Ve dalga gelince, vapuru kaldırır, altına tekerlekler koydurur, otobüs- lere rekabet olsun diye, ka- :;dın Karşıyakaya sevkeder. lm. Yavaş yavaş gülmeğe baş- ladım, Biletçi yanıma geldi. — Gördün mü bayım-dedi- dajgada herif, dalgada.. Çek- miş esrarı; hulyaya dalıp git- miş. Bu adamin, şu gülünç hali, bana, esrâr çekmeden, rakı içmeden, hayat boyunca mali- hulyalar peşinde, muhayyel merdivenlerle yedi kat gök- lere brmanıp çıhası Liyasulur! hatırlattı. Aç tavuğun en tatlı rTüyası, hiç şüphesiz, büyük bir arpa ambarının içinde yapayalnız hertürlü müdahaleden azade olarak dolaşmasıdır. Keza, aç bakkal, eski def- terleri yokler. Bu hem bir ha- yal kuruluşu, hem bir tesel. lidir. Alrika çöllerinde, meçhul, uzak Atlantik adalarında de- fine aramağa çıkanı hiç ayıp- lamıyalım. Fakat bacaklarını uzatarak - yan geldikleri — virân köşeden dünyaya ferman yağ- dıranın divaneliği için, doktor raporuna hiç te ihtiyaç yoktur. Henüz bir salon yüzü gör- memiş olan, omuzları dolgu- lu, yüzleri kremli, elleri eldi. venli, fakat cepleri ezeli ve ebedi boş olan züppelerin, hatta kart züppelerin —şam- panya kadehleri altındaki aşk masalını dinliyemem.. Eğer “beyhude, ve *“abes, denilen şeyleri saymak lâzım gelse, hepsinden önce bu ha: yal kuruntularını bahse mevzu etmek lâzimgelir. Benim, kü- çüklükte bir arkadaşım vardı. Ona sorardık: — Ne olacaksın? H, hergün ayrı bir cevab verirdi: Bugün bir edib, yarın bir banger, üçüncü gün bir kap- tan, dördüncü gün bir kim: yager, başka bir gün musiki- şinas, asker, kahraman, hatta polisleri — şaşirtan bir hirsiz vesâire vesaire olacağını söy- lerdi. Babası çiftçi igi. ı:lytı ay evel, anamı Ziyarete git- tim. Onuda gördüm, bir garib hicab ile yüzüme baktı: — Gördün mü - dedi - çok şeyler kurdum amma, babam kadar bile çiftçi olamadim., Çimdik

Bu sayıdan diğer sayfalar: