25 Eylül 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

25 Eylül 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

937 - konferansı mukarre- Üzerine, Solyada çıkan llıeteımde profesör a lenov'un şöyle bir ya- % iştır: '"lde seyrüselfer ser- temin maksadile İn- Ve Fransa hükümetle- lanl, “Üveti üzerine Nyonda n konferans işini bitir- Ulunuyor. Bu konferan: n eylediği mukarre- düğ,,, / Peticelerini bilâhare gö- P'Mih Fransa ve İngil- N imetleri Akdenizde | Polis vazifesi görmek ve ** mütcallik hâdiseler ya- istiyen bütün gemileri İrnd, "t imha etmek bususla- ' ftoplanan devletlerden 'et aldılar. Fakakt ken- f Te Verilen bu salâhiyet h 'flldır Çünkü, bu kon- , Almınyı ve İtalya Niyik devlet bulun- Vebu hususla rey vor- d.hldıı Halbuki bu iki bahusus i ile pek çok bağlı ol- n bu devletlerin mu- i olmıkımn Akdenizde Pek de kolay yoluna slerine imkân yoktur. ""Y! ve İtalyanın kon: İştirak etmemeye dair 'u"' karar büyük devlet- nda mevcud fikir ay- 'na delâlet eder ki kon- unları gidermek şöyle Yumuşatmış bile de- ğğf;!;;'! zit __ 7 ile Moskova arasında len notalar, bu iki arasında hiç bir dolduramıyacağı '€rin uçurumların bu- U açığa vurmuştur. e İtalyanlar arasın- Uçurum nisbeten ye- Müssolini ile Hitletin “trerek faşizmi ve Hit- komünizm — aleyhine getirdikleri zamandan *?!g di “f!ıî-?igîi k %M kadar Moskova -- A A UA KA AA & K AU L UA İyi idi, in arası nisbeten Te &v Hatta bundan iki se- Ü bubi'l İltalya Habeşistanda | 5—.. girdiği zaman Moskova W di H l)'ııı ordusunun ken- | nw Brejeride zayıf- - l icessülle yazmış ! Hitlerizme "Y'Y' W etmesini tavsiye Halbuki iki sene için: .üllııebıl kökünden Rı.. iş bulunuyor. Berlin - Bı.. "nl"efı ile Paris - Mos- ti birbirlerini müt- “lh'ı."klue katetmiş bulu- Bugün Avrupa siya- '?Hm olan hakikat | Mhlmtır ve Nyon Tz »bu hakikati daha ba- | M tte açığa koymuştur. komünizm hakkındaki ""ll:ı » Avrupa mesailinin M:hhhndı her türlü Tet thte heklenmuıne işa- ı. Bulgar profesörüne göre Avrupa ü polisce tedbirlere dayanmaktadır “Avrupada iki düşman cep- | he kurulmuş gibidir.. 'Vo" konferansının tatbikatı nasıl gidecek? Al- inyanın müstemleke dilekleri uzak şark hâdi- inin Akdeniz işlerinde uyandırdığı tesirler!, —. — Nyon konferansı ayni za- manda İspanya işlerine ademi müdahale siyasetinin muvaffa- kıyetsizliğini de ortaya koy- muştur. Çünkü; büyük devlet- ler bu ademi müdahale siya- setini benimsemiş - olsalardı, meçbul tahtelbahirlerin hâdise çıkarmaları bir zaruret olarak meydana çıkmazdı. İspanyaya zahire, silâh ve cephane gön- derilmesine devam olunduğu içindir ki, meçhul tahtelba- hirler faaliyete geçmiştir. Zira; bu, İspanyadaki dahili harbi temadi ettirmek demektir. İs- panyaya kimler tarafından ve ne gönderildiği ehemmiyeli haiz değildir. Hakikatte her iki taraf da sevkiyat yapmak- tadır. Bu kabil işler - bir za- manlar umumi harb esnasında da olmuştur. Fakat, beynel: milel ahkâm mucibince muha- rip tarafların harb levazımı kaçakçılığı yapan gemileri açık denizlerde takip ve müsadere etmiye hakları vardı. Bugün General Franko, böyle bir hakka malik bulunsaydı, bel- ki de ticaret gemilerine karşı yapılan bu tecavüzler olmazdı. Fakat, bugün tahtelbahirler rejiminde de bilhassa bir hü- kümetin sırf bunlarla harekete geçmesi zaruri bulunduğu bir zamanda bunları yakalamak hususundaki talimatnamelerin tatbiki çek zordur. Büyük harpte Almanya böy- le bir durumda bulunuyordu, Bunun - için tahtelbahirlerine gayri mahdut bir faaliyet re- jimi ilân ederek bütün düşman gemileri ile bitaraf gemileri torpilletmiye başladı. O sıra- larda bir Alman tahtelbahiri tarafından — torpillenerek batı- rılan Luzitanya vapuru hâdi- sesi hatırlardadır. Bu hâdise, müttehid Amerika devletlerinin Almanya aleyhine harbe gir- melerine sebeb olmuştur. Bugün Almanya ve İtalyanın Akdeniz hakkındaki noktai nazarları büsbütün başkadır. Bu iki devlet, İspanyada çar- pışan taraflara müsavi muha- rip haklarının bahşolunmasını ve resmen harb . ettiklerinin tanınmasını istiyor. Böyle bir istek, cumhuriyet İspanyasını çok fena bir vazi- yete düşürebilir. Çünkü; de- nizlerde Franko kuvvetlerinin daha faik oldukları anlaşılıyor. Binacnaleyh böyle bir teklif Sovyet Rusya, Fransa ve İn- gilterece kat'iyyen tasvib edi- lemez. Bu ise, Avrupadaki cepheler arasına yeni bir fikir ayrılığı sokmuş oluyor. İspanya hâdiseleri, İngilte. reyi Sovyetlerle Fransaya pek çok yakınlaştırmış oldu. Hatta böylelikle eski itilâhi müselle- sin meydana getirildiği iddia edilebilir. Fakat, bu hareket diğer taraftan Roma - Berlin mihverinin kuvvetlenmesini mu- cib olmuştur. Bunun sebebi, yalnız - Akdenizdeki İngiliz - İtalyan rekabeti olmayıp Uzak Şarktaki hâdiselerle Almanya- nın müstemleke istemesi husu- sunda günden güne sesini yükseltmesidir. Nitekim Hitler Nürenbergde toplanan nasyo- nal sosyalist konferansında bu hususta yeniden beyanatta bu- lunmuştur. Nyon konferansının netice- si, Avrupada tmevcut iki mu- hasım cephe arasındaki an- taonizmi kuvvetlendirmek ol- muştur. İtalyanın ittihaz edilen mukarreatı reddetmesi de bu husustaki düşüncelerimizi tak- viye ediyor. İttihaz edilen mu: karreratın tatbiki bu husumeti biraz daha artıracaktır. Akde- nizde torpillenecek her gemi veya batırılacak her tahtelba- hir, bu iki cephe arasındaki uçurumu biraz daha derinleş: tirmiş olacak ve nihayet gü- nün birinde bu iki cepheyi, belki de, yeni bir kanlı harbe sürükliyecektir. Dikkate şayandır ki Avru- pada barış, devletler arasın- daki anlaşmalara değil, polis- çe tedbirlere dayanmaktadır. Nyon konferansının — doğur- duğu bu hakikat, Avrupanın istikbali için büyük bir ehem- miyeti haizdir. O amem Katiller nerede: Maznunlar hakkında meni muhakeme kararı verildi Burnava nahiyesinin Işıklar köyünde Bekçi Süleymanın bağ kulesinde Afyonlu Salihi parasına tamah ederek öldür- mek suçundan maznun sıfati- le yakalanan ve sorgu hâkim- Tiğine sevkedilen köy bekçisi Süleyman hakkındaki tahkikat sonâ ermiştir. İkinci sorgu hâkimliği, bu iki şahsın suçta alâkaları olmadığını tesbit et- tiğinden haklarında meni mu- hakeme kararı vermiş ve ken- dilerini serbest bırakmış ve cinayetin — hakiki faillerinin meydana çıkarılması için alâ- kadar daireye müzekkere ya- zılmasını kararlaştırmıştır. Mazarikin va- siyetnamesi Vasiyetname, şim- dilik gizli kalacak Prag, 24 (Radyo) — Müte- vetfa Profesör Mazarikin, Çe- koslovakyanın atisi hakkında siyasi bir vasiyetname bırak- tığı ve bunun, şimdilik neşre- dilmemesi için Çekoslovakya zimamdarlari arasında bir ka: rar verildiği söylenmektedir. Largo Kabalyero Tekrar kabine teşkil ede- cek mi? Paris, 24 (Radyo) — huriyetçi İspanya kıbıneıının istifası halinde yeni kabinenin, sabık Başvekil Largo Kabal- yero tarafından teşkil oluna- cağı söyleniyor. Lokahtalar Dostum Murad Çınar, bele- diye fiat listesi ve tenzilâtın- dan sonra lokantalarda yeni başlıyan kepçe sallama ameli- yesinden pek sinirlenmiş ola- cak... Lokantacılar, yeni kabul etmişler, ancak * bildiğini okur , kepçelerin — muhteviyatını da fiate uydurmuşlar.. Yani eski hamam, caki tas... Ha Hasan Arap, ha Arap Hasan.. Bizim Murada kalırsa, kep- çelerle beraber kaplara konan yemeklerin mikdarının da kon- troldan geçmesi lâzım. Fakat benim fikrimce, bu da kâfi değildir. Bir de yemeğin tadı, tuzu vardır; ona da bakmalı... Her tencerenin, her tepsinin, her parçanın başına giderek: — Dur bakalım, bu nasıl? Deyip çatalı, kaşığı, bıçağı veya parmakları sallamalıdır. Arkasından da: — Tadı iyi değil bunun, çek kenara. gılı'ı yasak.. — Vay babam vay, buna da fazla tuz kaçırılmış. Müş- teri su içe içe karnını şişirir, rahatsız olur. Şeklinde kararlar. Yani der- din muhtelif cepheleri vardır. Fiati, yemeğin mikdarı, ye- meğin tadı, tuzu, yağının, eti- nin vesairesinin püf noktası, katakulli tarafı... Doğrusu ya, belediye ne tarafından yakalarsa yakalasın, onlar gene - ipliklerini doku- yacak, çamaşırlarını serecek- lerdir. Şu içtiğimiz bir yudum kah- vede de ayni şeyi görmüyor muyuz?, Şeker fiati indirilir, kahve fiati düşer, bina kirası keza.. Garson ücretleri febiha.. Fa- kat mübarek kahvenin muay- yen beş kuruşluk fiati kaleye çekilmiş zafer bayrağı gibi, inmez de inmez. Maamafih, ben de bunda ısrar etmiyo- rum: Çünkü kahveyi üç kuruşa indirdiğimiz dakikada, kahve yerine telve bulamacı gibi nes- neleri fincanlara doldurup bur numuza, bıyık ve sakalımıza dayayabilirler. Hulâsa, mevzu Milletler ce- miyetinin altından kalkamadığı Habeşistan işi, yahut Çin - Ja- pon işi kadar karmakarışık, arap saçı ayarında birşeydir. Allah cümlemize sabrı cemil ihsan ve alâkadar esnafa da merhamet buyursun! Aminl.. gada Çimdik Tapu memurları arasında İzmir ikinci mıntaka tapu sicil muhafızı B. Eşref, Ankara Hfiatleri İmam | Çankaya tapu sicil muhafızlı- ğgına, Bursa sicil muhafın B. Asım da İzmire tayin edilmiş- lerdir. Dr. K. Tahsin Dört senedenberi İzmir be- lediyesi emrazı zühreviye dis- Ppanser tababetinde büyük ha- .zakat ve muvaffakıyetle vazife gören doktor Bay Kemal Tahsin, bundan sonra serbest olarak çalışmak üzere dispan- serdeki — vazifesinden — çekil- miştir. Doktorun serbest ta- babet hayatında da ayni su- retle Mmuvaffak — olacağından eminiz. fehvasınca, | Bizs etrafında çıkan büyük karışıklık.. R. Dofler Alaşehirde Yaîzup beyi kaçırdıktan sonra Nanisayı da bir kere görmek istedi.. —— Yazan öğretmen: Haydar Berköz-Manisa Sonbahar gelince savaşla- rına nihayet vererek Manisaya, kiymetli hazinesinin dönmeğe karar verdi. Çünkü yanına | ordusu çok yıpranmış, kendisi | de istirahate muhtaç bir hale gelmişti. Katalanlar vakayina- mesinin anlattığına göre önden, Manisa halkını gelişinden ha- berdar etmek üzere müjdeciler yolladı. Kendisi de arkadan yorgun ve adedi azalmış or: dusile hareket etti. 12 Gün kadar devam eden uzun ve meşakkatli bir yolculuktan son- ra bir sabah Manisa civarına geldiler. Fakat şehirde hiçbir hareket görünmüyordu. Yüksek kale davarları üzerinden sabah dumanları yükseliyor. Kalın, heybetli surlar hiçbir canlılığı yaşatmıyor, ilk geldiği zamanki gibi kendisini karşılıyanların kalabalığı görünmüyordu. Bu vaziyet Rojeyi heyecanlandır- mişti. Telâşlı bir yürüyüşle şehir karşısına geldiler. Gör- dükleri manzara hakikaten fe- cidi. Kale kapıları sımsıkı ka- panmış, Manisa — müdafaaya hazır bir hale gelmişti. Mü- verrih “Löbo,, nun Bizans ta- rihinde anlattığı üzere “bu pek mühim yekünlar tulan servete tamah eden Ataleyyot şehir- deki bütün Katalan muhafızları ani bir hücumla öldürtmüş, ve hezinenin üstüne oturmuştu., Roje bu hainliği haber al- dığı zaman adeta beyninden vurulmuşa dönmüştü. Bunca senelik emekleri demek heba olub gidiyordu. En emniyet ettiği arkadaşı demek ona bu oyunu oynamıştı.... Ordusu çok yorgun olduğu için işi sulh yolile halle karar verdi. Ve en becerikli kumandanlarından teşkil ettiği üç kişilik murah- has heyetini Ataleye göndere- rek bu işten vazgeçmesini, servetin yarısını terke razı ol- duğunu bildirmek istedi. Fakat buna giden heyetin hapsedil- mesile cevap verildi. Roje ar- tık pek asabi bir hale gelmişti. Şehrin karşısında, bugünkü hükümet meydanı civarında olan ordugâhında derhal bir meclis topladı, vaziyeti müna- kaşa ettiler, ve ikinci bir he- yetin daha göndrilmesine karar * verdiler, Roje gene en güven- diği iki arkadaşını Ataleye gön- dererek; vaziyetin sonra çok kötü olacağını, eğer birinci teklifi kabul edilmezse derhal m ihasaraya başlıyacağını, şehri baştanbaşa yakıp yıkacağı gibi halkı da kılıçtan geçireceğini bildirdi. Fakat bu tehdide az sonra heriki heyetteki murah- hasların ağız ve burunları ke- silmiş, kemikleri kırılmış, göz- leri oyulmuş cesetlerinin kale- den aşağı atılmasile mukabele edildi. Katalan orduüsunun en kiy- metli erkânının duçar olduğu bu feci vaziyet ve kendisine bu şekilde meydan oxuyuş Rojeyi çok müteessir etmişti. | , Maktul arkadaşlarının cesetleri başında saatlerce ağladı. On: ların herbirile ne tatlı, unutul- maz hatıraları vardı. O gün ordu matem tuttu. Maktul ku- mandanları merasimle gömdü- ler, ve intikamlarını almağa yemin ettiler. Ertesi gün 41306 Sonbahar, Roje şehri dört taraftan şiddetle muhasaraya başladı. Hücum hattında biz: zat kendisi de çalışıyordu. Seyyar kuleler ve merdiven- lerle okların himayesi altında taarruza kalkıyorlar, fakat ka- ledekiler de ok, kızgın yağ ve büyük taşları aşağı savurarak bu taarrazları kırıyorlar birçok Katalan - askerlerini olduruyor lardı. Aradan 15 güne yakın bir zaman geçtiği halde bun- da da muvaffak olamadılar. Roje ne yapacağını bilmiyordu. Asabiyetten, çılgın bir hale gelmişti. Bir gün gene muha- sara ile meşgulken Bizans im- paratoru tarafından gelen bir heyet, Rumeliye geçip Bulgar: lara karşı muharebede bulu- nan imparatorun oğluna yar- dıma gitmesini bildirdi. Roje bu emir üzerine Manisa mu- hasarasını kaldırmağa mecbur oldu ve kendi elile teslim et- tiği milyonlarının saklı bulun- duğu şehri sisli bir Sonbahar sabahında terkederek İstanbul istikametinde uzaklaştı. d Naf DLRALUA 1 Futbol lik müsabakaları Lik heyeti dün akşam toplandı İzmir futbol lik heyeti, kulüp murahhaslarının iştirakile dün akşam parti merkezinde top- lanmıştır. Toplantıda futbol lik müsabakaları hakkında görüşmeler olmuş, müsabaka- lara Birinciteşrin ayının orta- sında başlanması kârarlaştırıl: mıştır. Spor bölge reisinin ti- yasetinde tekrar toplamılacak sonbahar ve kış çalışmaları etrafında kararlar alınacaktır. Şild maçları 937 şild maçları fiküstürü şu süretle tanzim edilmiştir: 3-10:37 günü saat 13,30 da, Alsancak-Domirspor Orta hakemi: B. Mustafa (Üçaktan) Yan hakemleri: B. Ahmed Özgirgin ve B. Mustafa Şen- kal. Saat 15,30 da: Doğanspor-Üçok Orta hakemi: B. Fehmi (Alsancaktan) Yan bakemleri: B. Şahab ve B. Baha. B. Asım Tuncay Mezuniyetle İstanbulda bu- lunan — şehrimiz — Cumhuriyet müddeiumumisi B. Asım Tun: cay, yarın İzmir “vapurile İs- tanbuldan şehrimize gelece ktir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: