January 22, 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

January 22, 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Şehzade Osman artık kmııldamıyordu. Çunk ral | a P. önde b'ri yürüyordu. Elin- | " de bir. şamdan vardı. Aasımın, —a karşıki koridordan bazı gölge- “ler göründü. Bunlar, - iri, pale- | —e biyıklı, kolları sivanmış, ideta nğdrğiı haydudlara benziyorlardı. Kaj Mehmed, onları görünce ba- | ıg,f”d' — — Aman beni bu adamlara lat vermeyin. Bunlar, insanı yerler. ye —Küçik şehzade, yaşına has O tü bir serbesti ile tepinerek bağ- ** yıyor, ağlıyordu. Üstükattaki oda- mi İardan birinde, bir gölge, aşağı — de yukarı, sinir ve heyecan içinde | do'aşıyordu: Bi — Padişah! Hakan, masum yeğenleri için p— werdiği müdhiş karaârın infazında öl ! bulunacaktı!. | l Bu ne sinir, bu ne gaddar- | hkt? .ox' Ara sıra, aşağıyı - dinliyo du. ak sesleri dağılıyordu. Selim | -. burılda dı: B — Çocukları odalara ayır- ç ç yorl lar. Fılbakika alınan tertibat za- | ten ©o şekildeydi. Çocukar, | mühtelif odalara taksim edile- - ceklerdi. Her odaya, ikişer cellâd girecek ve bu korkunç, ! vicdansızca işi becereceklerdi. Bu suretle Sultan Selimin kalbi rahat edecek, sinirleri yatışacak, | arzuyu hümayun yerine gelmiş - olacaktı.. —€ — Alt katta vaziyet çok hazin- i di, Cellâdlar Mehmede yaklaş- ş mışlardı. Küçük çocuk gözlerini $ kapamıştı.. Ağlamaktan yorulmuş; — sesi 1 l ilmıştı. Birisi kolundan tuttu. Tam on dört sene sonra bızzat ; meydana çıkan katil! $ Beş çocu Yuırıı M. Aghan —örr — Yoruldun —değil mi, dedi, gel, şu odaya gir de, dinlenl., Mehmed acı acı, ince ince İn- ledi: — Gitmemi,. korkuyorum... Osman yimden ayırmayın? Şehzade Osman, Mehmedin kolundan tutan nefere bir hamle Yorulmadım, ağabe- yapar gibi olda ve hançeresin- den bağırdı: Bırakın o çocuğul. Siz kimsiniz, ne istiyorsunuz bizden? Bizi amcamıza gölürünüz! Fakat derhal dö t nefer, şeh- zadenin kollarını tuttular. — Br şey yok şehzadem, bir şey yokl. Üzülmey'n.. Cellâd, sünzet edilecek bir çocukmuş gibi, şehzrde Meh- medi kucakladı ve sağdaki oda- nn kapı aralığından — içeriye girdi. Onu, br diğeri tak'p etti. On adiım daha - gitmişlerdi. Bu sefer, Muslafanın kolu - tü- tuldu, Mustafa inledi: — Ko'umu tutmayınl. Gözleri, sönük şamdan ziya- sından fırıl fırıl dönen iki cek lâd eğildiler: — İnad etme Mustafa efond ! Amcan öyle irade buyurdular, Bir gey varaı ş tahkik buyura- çaklar, sonra sizi serbes bira- kacaklar. Osman, artık kımı'damıyordu. Çünkü dört kılıç ortasına alın- mişti, Bu sırada Musanin - son odıyı hırlatıldığını görerek bı- Ziri - A çaklı Hat leri.. Ben —— matiporiı dört kılınç ortasına a.ınmıs bulunuyordu sizin maksadınızı anlıyorum, bu dengettir.. Masum kanı dökül. mez.. Hangi viçdanla onlara k- yacaksınız?. Padişah, kendi suratına fırla- ılan bu ağır bakaret karşısında, ruı kalta, bıiyıklarının ucunü dişlerin'n sına alarak ısırdi. Yumruklarını - sıktı.. Koridor şimdi sağa kıvtilr yordu. Osman karanlıkta bir şey sezemedi. Yolnız. sağında d ğer bir kapın n açılıp kapam diğını ve bir çocağun: — Amapl Diye bağıtıp ya'vardığını işit- H... H kan, enu da işitm şti.. Osman hıçkırdı: — Eminl.. Zavallı Eminl,. Emin ile Orhan da şimdi hıç» kira hıçkıra ağ'ıyorlardı. — İçle- rnde sadece en büyüc şehzade kaşlırı çatık, dişleri kilitlenm ş, başı önünde olduğu halde iler- liyorlardı. Mubhafız neferler ara sıra; bu hazın manzaradan eza duyü- yor ve: — Korkmayın, korkmayın, di- yorlardı, sze bir şeycikler ol- m yacak.. Yedi yaşındaki şehzade dardu: Br şey olmyacak da ne diye bizi böyle zından gibi bir yere soktunuz?. işte.. Bakın burada kimseler yok. Ne (âmbalar var, ne eşya, ve bir şey?. Neferlerden kendi kendine — A'tah kabretsin, başımıza öyle bir vazife verildi ki; şeytanı eehennemde gezdirmekten daha uğursuzl. çekti; ü var — n, bir cinayet üzerindeki şu şayanı dikkat vaziyetlerine ne dersiniz? Hiç bir cinayet gizli kalmaz, biç bir cahi de cezaşız! İşte, bundan on dört sene evel işlenmiş bir cinaâyetin neti- cesi de bu hakikatin yeni bir delilidir. Evet, bundan on dört sene evel Belçikada Brugesde Baron Kervin Lettenhovun büyük bah- çesinde 13 yaşlarında ve Leon Van adlı bir çocuk maktul olarak bulunmuş ve küçük çor cuğun, çok yakından atılan bir av tüfeğinin mermisile öldüğü anlaşılmış, katilin aranmasına başlanmıştır. İlk olarak bahçenin bekçisi, daha sonra seyyar bir tahsildar zan altına alınmış, fakat masum ANADOLU gazete BB Ve anaı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi neşriyat ve yazı işleri müdü- vü: Hamdi Nüzhet ÇANÇAR — İDAREHANESİ İmir İkinci Beyler sokağı CHalk Partisi biması içinde Telgrafi İemir — ANADOLU Telefom 2116 » Posa kutusu: 405 Abone şeraiti Yıllığı 2400, ah aylığı 808 kurüştür. Günlük siyasal —— Yakancı Ö memleketler için — senelik | sbone ücreti 27 lizadır — ANADOLU MATBAASINDA — BASILMIŞTIR. görülüb tahliye edilmişlerdr. Maktul çocuğun hâdise günü birlikte oynadığı beş çocuk ta sıki bir istintaktan geçirilmiş, kat bunların da cinayetle kası olmadığı anlaşılmıştır. Nihayet katil bulunamamış, dosya da bir kenara bırakıl- mıştır. Fakat,. Aradan geçen on dört sene, bu cinayetin esrar perde- sinin yırtılmasına kâf gelmiştir. Ve, bundan bir kaç gün evel de katil meydana çıkmıştır. Katil, şimdi genç bir adam olan ve Loonun katledildiği gün beraberinde oynadığı müsbet bulunan arkadaşıdır. Bu deli- kanlı, çocukluğunda işlediği ci- mayetin ıstıraplarını v.cdanına daha fazla çektirememiş ve za- bıtaya müracaatla suçunu itiraf etmiştir. Hâüdise, orman bekçisi oyunu oynarlarken kazaen vukubulmuş: tur. Facianın dehşeti karşısında beş çocuk kısa bir müzakere- |Alâkamız Yoktur.. ve Endüstri Kıla- " dükkün , den sonra ve ne pahasına olursa tam süküt kararını vermişler ve bunda, ısrar etmişlerdir. Hıuı ilk tevk f edilen bahçe bes asıl katil çocuğua babası olduğu halde adamcağızı esasen dar olmadığı suçlan kurl için bile ağızlarını açmamış- lardır! Korkuyorum. ürmeli sakakla tubafiyeci evkinin dükkâninda esrar ğunu ve bunun Şamlı tarafından ihbar edldi- ğini yazımışlık. Dün bu hâdisenin sına üçüncü Asliyecezada de- vam edilmiş, mesele garip ve calibi dikkat safhalar arzetmiş- tir. Dünkü duruşmada Şamlı Melek dinlenmiştir. Bu Bayan dem'ştr ki: — Ben Lâz Şevkiyi on bir senedenberi — tanırım. Namuslu: dur, Böyle şeylerle alâkası yok- tür, Fakat iddia edildiği gibi Kısmı jdari r yasetine Lâz Şev- kinin dükkânında esrar vardır, diye ben ihbarda bulunmadım. Halbuk! geçen duruşmada em- niyet, direktörlüğünden gelen bir cevapta, Şevkinin dükkânrında esrer bulunduğunu baber vere- nin Şamlı Melek olduğu bildi- rildiğinden, hâkim Bay Ramazan, derhal kısın: idari reisi Fethiyi mahkemeye celbetm'ş ve yemin ettirdikten sonra hâd'soyi sor- muştur. Bay Fethi demiştir ki: — Şamlı Melek, bize bizzat müracaat etmem ştir. Telefonu açmış ve kendisini takdim ede- rek, Şetk'nin dükkânında esrar bulunduğunu ihbar etmiştir. — Şamlı Melek olduğunu ne- reden anladın.2? — Sesinden! — Telefonla yapılan bir mu- haverede, sesinden kim olduğu şılabilir. m:? Biz zabıta memuruyuz, kat'i olarak — söylüyorum ki te- lefonla haber veren Şamli Me- lektir. Ses de onundur! Hâk'm Şamlı Meleğe sordu: — Telefonla haber veren siz- misiniz? — Ne münasebet.. Şevkinin alâkadar olduğu kadınla benim aram açıktır. Ba kadının bana bir iltra atmak için ya kendi- si veya başkı bir kadimi te- lefonla görüştürmüş olması müm- kündür. Benim sesimmiş diyor. lar: ses sesşe benzer, bilbassı kadın sesi olursa.. Ben de kat'- duruşma- |k:çeşmel_ıktekı hâdise Ellerinde bıçaklarla berber dük.- kânına hücum edenler yakalandı ——— Dün İk çeşmelik caddesinde mübim bir tehdit hâdisesi ok muştur, vak'a şudur: Şapka tamircisi Hakkı adında bir şahız, hüviyeti henüz anla- şılamıyan bir adamla - birlikte; İk çeşmelik caddesinde berber B. Tevfikin dükkâoma gelmişler ve bellerinden birer kâma çıka. rarak dükkândan içeri girmek istemişler, berberin — muhalefeti üzerine dökkânın kâPısı önünde arbedeye başlamış'ardır. Bu esnada dükkünm camları kırılmış ve şangirtiYi düyan halk gözlerini dükkânâ doğru çevir- dikleri zaman iki kamanın par- ladığını görmüşler, korkuların: kaçışmeğ' ışlardır. doğru koşlüf. Meçhul ııhıı u karşisindaki sokaktan firar etmeğe muvaffak olmuştur. Hâdiseye yetişen zabıta me- murları, Hakkıyı — yakalamış, meçhul şahsi bulamıyarak bir zabıt varakası ile cürmümeşhut muamelesi yapmış ve Hakkıyı mahkemeye yollamıştır. Nöbetçi Asliyeceza mahke- mesinde yapılan duruşmalarından anlaşıldığına göre, Hakkı, Tür- kân adında bir kadının kocası- dir ve zevcesinin berber Tev- fikle düşüp kalktığını söylemek- tedir. Halbuki bu hususta bundan evel Hakkı tarafından — açılan tecavüz — davalarında — berber Tevfikin bu hâdise ile alâkadar olmadığı anlaşılmış ve berae- tine karar verilmiştir. Hâükim, hâdiseyi dâha ziyade incelemek İlüzumunu hissetmiş ve berber Tevfikten izahat ai- Telefonda ses anlaşılır mı? Esrar davası yeni safha- lar arzediyor Şamlı Melek muhl.)ir olmadığını, za- bıta ise aksini iddia ediyor iyven söylüyorum ki muhbir ben değilim, başkasıdır. Bundan — sonra — colbedilen mahküm ve müdafaa şahidleri dinlenmişlerdir. Bunların şehadetine göre; İs- mail adında bir şahış cezaevin de Çipinoz Ahmedi ziyarete gelmiş; Ahmed kendisine hi- tabe — Lâz Şevkiyi ne diye yak- tınız, günah değil mı? Demiş, Lâz İsmail de: — Ben yakmadım. Liz Hakkı, Şevkinin dükkânına esrar koy- du. Ben de kapıda bekledim! Cevabını vermiştir. Mahkeme, İsmail ve — halen cezaevinde bulunan Laz Hakkı- nın ce'plerine karar — vererek dürüşmayı başka bir. güne bı- rakmıştır. Hapishane baş- kâtibinin mu- hakemesi eeeti üseli Melek rüşvet verdi. ğini söyliyor Rüşvet almaktan suçlu ve mevkuf Cezaevi başkâtibi Bıy Necatnin düa üçüncü cezada duruşmasına devam ed İmiş ve bir çok .şahidler. dinlenmiştir. Malüm olduğu üzere Bay Necati, Şanılı Melek ve Aliyenin kar- deşi mahküm Alinin başka gezaevlerine gitmemesini temi- men' güz liraya aaulabık akalmış ve yirmi İirasını alnış, Hyrıca bir yorgan - ile de ipekli gömlek aldığı iddinsile mahke- meye sevkedilmiş — bulunmak- tadır. Hâdise günü Aliyenin cvne gden ve Necatinin yanında bu- | lunan kardeşi Fuad dünkü cel- sede hâdiseyi şöyle aolatmıştır: — Aliyenin evine gittik. Çok rica etti. Ve mahküöm kardeşine malüm paranın verilmesini is- tedi. Necati bir iyilik olmak üzere bu parayı aldı. Bu rüşvet değildir.. Hâkim Bay Ramazan, Fuadla, Alye ve Meleği yüzleştirdi: Aliye ve Melek: — Biz kardeşimizi her za- man ziyaret eder ve her zaman kendisine epeyce para - veririz. Başkâtibin bizden istediği ve aldığı para rüşveltir. Ve kar- deşimizi başka bir hapisaneye kaldırmıyacağını temin etmişt r. Yorganla gömlek te, gene Başkâtibin arzu ve talebile ih- zar edilmiştir. Dediler.. Bundan sonra; mahkâüm Ham- di baba dinlendi. Bu adam da şunları anlattı: 22 Künunutan! ütelasmensu ni 4 diyor <i Kalb hastalıkları FÖkrE Kalb çalışması, sağlam insanda dakikada elli a altı arasındadır. muş dörltür. Kalb, çocuklarda daim fazla çırpmakta ol kadınlarda da kalb bazan daha tadır. Yaşlı issanlardı çarpması azdır. Ancak olduğu da nadir değildir. Normal yaşayış, kalb adetlerine. pok - önemli tesr icra eder. ruhi heyecanl. Vasati i süratli süratli leri şahsa göre cede tesir yapmaktadır. Es: kalb kuvveti, faaliyet enerj sile her insanda başka başkadır.| Şurası bilinmelidir ki, insan iki şeyden ibarettir Bu da tinel yaşayışta benlik ve cismel hayatta da bünyedir. Onun için dir ki tamamile benzemez. Konst tüsyon — keyti- yeti her insan için sposiyal bir vasıftır. Kazanmış olduğu ve dışardan kendisine düşen şey de spesi. biktir. İşte bu iki laktörün birlikte tesir yapmasından doğan hal ve vasıflar da hususi olması lâzım gelir. Vücud varlığının ve tinel hallerin ve her bir - örgenlerin halleri de bu mubassalaya bağ- lıdır, İşte tinel ve cismel hal- ierin böyle biribirine olan tÜgi- liliği ile faaliyette bulunan kalb hali de bu insan insana muhasşalay bulunmaktiıdır. Kalbin enerji ve kuvveti bi vüci bali genel hüyüme ile ilgsi vard r. -Arkn.ı yar- Bışdurakta S'hhat nada Bi Eşref, Kemerde Kamer; Eşrefpaşada - Eşrefpaşa eczane- Rüumi - 1533 Ml!i 9 2 Kaânunusani #AArADİ * Zakkad: Cumartesı zz — Mahkümlardan Yudaya ve- rilmek üzere Aliye bir yorgan getirai. Ben de Yudaya verdim. Amma bu yorgan sonra, Baş kâtibin odasına konmuş, ben'ın haberim yoktur.. Daha bazı şahitler de dinlen: dikten sonra, süçlü kefaletle tahliyesini istemiş ve mahkeme, tahliye talebinin reddine ve iki şah'din daha celbine karar vere. rek duruşmayı başka bir güne talik etmiştir. mıştır. Bu izahata göre, berber Tenfikin yanında vaktile kâtip- lik yapan Hikmet adındaki bir kadının roksabet yüzünden bu hâdiseyi teşvik etmekte; bir çok defalar cürmü meşhud, Suylhceza mahkemelerine gidilmekte ve halen de Hukuk mahkemesinde boşanma davası mevcud bulun- makta ve gene Hikmetin iftirası yüzünden Ağırceza mahkeme- sinde de bir davaları mevcud bulunmaktadır. Hâkmm Halim Sıdar Hakkıya sordu: — Eladeki bıçakla ne diye dükkâna tecavüz etlin? — Yorgasini üt mak içiat saçlu Onu ak — Yorgan bıçakla mı alınır? — Ben bıçağımı nefsim için taşırım! Müşteki — Tevfikin — söylediği gib; diğer mahkemelerdeki da. valar nelicesinin — sorulmasına ve duruşmanın bu güne talikine kazar verildi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: