8 Nisan 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

8 Nisan 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& hit 7 — — € Yazan: Fransız <ZT Gökten ölüm yağıyor Vercun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen şuna dizdirmeyiniz, intihara Fırka kumandanile dertleşme- miz devam ediyor diyordu. Ku- mandan: — Eevet - dedi - düşmanın İlerlemesine mani olamazsak, Verdunu kurtarmak — güç ola- caktır. Belki de imkânsızdır. — Mareşal Petenin, Verdu- nu zaptı nakabil bir hala koy- mamış olmasına ihtimal vermi- yorum. Zira Peten, en kahra- man ve büyük kumandanları- mızdandır. Düşmanı durdura- miyacağını — anladığı dakikada tabancasımı çekip intihar ede- cek kadar asil ve vatanperver bir askerdir. Hem, onun ga. dabı yamandır. Vazifesini ihmal ettiğini anladığı dakikada, tek- mil alay dahi olsa bir. kıt'ayı kumandan ve zabitanile birlikte kurşuna dizmekte — zorre kadar tereddüd etmezi. Hem konuşuyor ve hem de, yavaş yavaş gerilemeleri için kıtaata - telefonla — lâzimgelen talimatı veriyoruz. Düşmana saldıran tanklarımız gözden kayboldu. Ne feci akı- bet?.. Düşman, gerilemekte oldu- gumuzun farkında. Onun için, süratle ilerliyor ve boş bıraktı- yımız yerleri işgal ediyor. Düşmanın, büyük kuvvetler ayırmak suretile bizi takip et. Mmemesini temin için mitralyöz- zi faaliyete getirdik. Ate- şimiz, düşman hatlarında adam akıllı tesir yapıyor. Bununla beraber, ya süratle kaçıp kur- tulmak veyahut ta düşmana bir panik kanaatini vermemek için ortalığın kararmasını beklemek lâzımdır. İkinci şıkı muvafık bulduk. Yalnız, bizi himaye etmesini, topçu fırkasından rica ettik, Fırka kumandanı, mareşal Pe- tenle konuşmak istiyoruz; fakat, umumi karârgâhın bütün tele- fonları meşgük. Aradan vakit geçmiyor ve nibayet, 14 üncü fırkanın telefon hattından isti. fade ederek, mareşal Petenle konuşmağa —muvaffak — oluyor. Fırka kumandanı, vaziyeti uzun uzadıya izah ediyor ve mare- şalla şu muhaverede bulunu- yor: — Mareşalım; kıtaatın, gayri muntazam bir surette çekilme- sine imkân yoktur. Binaena- leyh, ortalık kararıncıya kadar 14 rakımlı tepede kalmamız için müsaadenizi rica ederim. — Bu hususta müsterih olu- nuz Mareşalım; düşmana bir kere daha göstereceğiz ki, sağ cenahımızı sarmak - kolay ol- mıyacaktır. — Kifi miktâarda mühimma- tımız vâardır. Yalnız, topçu fır- kasının, ortalık kararıncaya ka- dar bizi himaye etmesini emir buyurmanızı rica ederim. — Topçu kumandanına te- minat verdim. Ve eski mevzi- lerine çekilirken, düşman piya- desini oyalıyacağımı söyledim. — .M.ınııiım. sol cenahin feci vaziyetinden mütcessir ol- makta çok haklısınız. Müseb- bipler hakkında tertip edeceği- — gi — niz cezalâar ne olursa olsun muhiktir. — Bilhassa zabitan için şid- detli terlibat alınmalıdır mare- şalım; kurşuna — dizdirmeyiniz, onları, intihara icbar etmelisi- niz. Bu, müessir bir ibret olur. — Mademki fikrimi soruyor- sunuz, arzedeyim ki, sağ cenah Duomon istihkâmatını günlerce ıı.üd aa edebilir. Yeter ki, topçu bizi himaye etsin. Bundan baş- ka zırhlı otomobillerimiz de fa- aliyete geçmelidir. — Mareşalım, bu cihetin, ma- neviyatla alâkasını takdir bu- yurursunuz. Başka bir faydası yoktur. Düşman tayyarelerinin attık- ları beyannameler, tabii man- zurunuz olmuştur. — Hava kuvvetlerimiz isterse mahvolsun, teki kalmasın; fakat düşmanla harp ederek.. Yoksa bir düşman tay- yâresini görür görmez kaçmak, Atinada ANADOLU Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral | Mareşal (Peten) sol cenahın ihdas ettiği anormal vaziyetten dolayı teessür içinde idi. Sağ cenah- -tan bir fırka kumandanı: Mareşalım, onları kur- : .. icbar ediniz. dünyada tabammül edilir şey değil.. — Hatlarımızı tarumar ler. Bizimkilerse, hâlâ kor! hk içinde.. Fakat mareşalım, bunlara şiddetinizi göstermeli- siniz. Zira Almanlara “karşı öyle bir vaziyete düştük ki, Parisi kendilerine teslime amade bulunduğumuz zannolunuyor. — Mareşalım, itimad ve te- veccühünüze dayanarak diyece- gim ki, bu adamlar, as<erleri: mzn başında ölmeğe mecbur olduklarını lâyıkile kafalarına koymazlarsa, bizim için hezimet — Mareşalım, biraz sonra kıtaatımızın bugün verdiği kur- banların isimlerini gösteren bir takdim edeceğim. Diğer kıtaat üzerinde müessir olacak şekilde ailelerinin taltifini rica ederim. — Tamamen mutabıkız Ma- reşalım, hbürmetlerimi arzede: rim. —Devam edecek— Kıskançlık yüzün- den feci bir cinayet 26 yaşlarındaki katil dş:l.ı_ta, hâdise ma- hallinde ölü olarak bulunmuştur MA ı Atina, — Evelki gün sabah saat 11 de şebrin bir kıyısını maktele çeviren kanlı bir bâ: dise olmuştur. Hâdise, kıskanç> bk yüzünden vokua gelmiştir. 26 yaşlarında bir genç, evli olduğu halde tütün mağazala: rında çalışan 16 yaşlarında gizel bir kıza gönül vermiş ve son günlerde kızı göremediğin- den kuşkulanmış, bu yüzden de kıskanmağa başlamıştır. Aşık genç, kısa zaman için de şiddetli bir teessüre kapıl- mış ve nihayet, sevgilisini öl- dürmeğe karar vermiştir. Evelki gün sabah saat 10 da işini biırakıp - kizin - oturduğu mahalleye giden Jeorjel adın- daki Aşık, hayli dolaşmış . ve bir aralık maşukası Sıratula ile konuşmak fırsatını elde edince, hemen serzenşlere başlamıştır. Stratula; kendisini çıldırasıya sevdiği halde, evli olduğundan dolâyı fazla birşey yapamıya- Maktul kız ae katil aşık etmiş bulu- cağını evelce ihsı man âşkının bu !serzenişlerine tahammül edememiş ve aksi cevaplar vermeğe mecbur kak mıştır. Bundan büsbütün köpü- ren Jeorjel, hemen tabancasını çekmiş ve kıza ateş etmeğe başlamıştır. Zavallı kız, aldığı yaralardan yere serilerek kan- lar içinde can vermiştir. Âşık, feryad ederek koşan kızın ana> s1 Annaya da iki kurşun sıkmış ve onu mütecakip, sevgilisile münasebeti olduğunu bildiği kızlardan birini de ağır surette yaralamıştır! Elinde tabancası olduğu hab de etrafa ölüm saçan âşık, ar- tık katmerli katil olmuştu. Hâdiseden haber alarak ko- hâdise ma- şan zabıta, Jeorjeli hallinde, kendi kal güzel sevgilisinin tırmış ve can çekiştirir bir hak de bulmuştur. & ğ N 8 Modern Türkiyede sanayi Atatürk Türkiyesinin yetiştirdiği iş ve işçi va- FÖ Yeni Türkiyenin sanayie ver- diği kıymet ve ehemmiyet, pek büyük ve takdire şayandır. Asırlardanberi ağır — sanayie abancı kalan ve kü- yi de, umumiyet itiba- rile yabancıların tasarruf ve is- tifadesine — terkeden Osmanlı imparatorluğunun ihmalin: lan rahneleri, büyük bir enerjinin verimli izleri kapatmakta de- vam ediyor. Iptidai maddeler bakımından çok zengin olan Türkiyenin, şimdiye kadar muhtelif sanayi- den mahrum kalması, cidden | acınacak birşeydi. Bunu takdir eden Tü cumhuriyeti, bir taraftan ağır sanayiin tesisine koyuldu ve diğer taraftan _d,. küçük san'atların inkişafı için himaye kapılarını açtı. Çok değil, daha yirmi yıl önce, memleketimizde hiçbir k iken bugüo, göze çar- ::’eıîdoımdı bariz bir var- lhık müşahede olunuyor. Dün, kaba taslak bir şekilde başlıyan bir takım sanayiüin, bugün modern ve mütekâmil bir hals girdiğini görüyoruz. Hüsnüniyet sahibi san'atkâr- larımızın, işin hakkını vermesini bilen müessese sahiplerinin, bhü- kümetimizin gösterdiği himaye- den istifade ederek ve milli gayemizi kavrıy , her gün biraz daha ilerlemeleri, insana gürür veren birşeydir. Bilmeliyiz ki, iyi ve temiz bir san'atkâr, terakki yolunu tut« muş bir müessese, memlekete malolmuş demektir. İşte, bir san'atkârın yalnız bu noktayı anlaması, bir memleket sanayii için büyük bir şereftir. İftiharla kaydedeb.liriz ki, Türk san'at- kârı, bugün bu zihaiyettedir. Ve alın teri dökerken, verdiği emeğin bir kısmını yurduna hediye ett.ğini bilir, ona göre çalışır., Bize şu satırları yazdıran se- ik, dost bir memleketin tanım miş büyük sergisinde en yük- sek mükâfatı alan bir Türk Mmüesi inin kazandığı muvafk fakıyettir.. Evet, senelerdenberi büyük vir ciddiyetle ve fakat —müte- AM tan dışında takdir ve hayranlıkla | yale) makarna fabrikası karşılanıyor sânıik sergisine iştiral eden 26 memleket arasında İzmirde (Hasan Tahsin Pi- mamulâtı birinciliği kaza- norak, yüksek mükâfatı al- miştır. Fabrika dahilinden iki görünüş vazı bir şekilde çalışan (Tah- sn Peyale) makarna fabrika: sndan çıkan mamulât, Selân k ergisinde, 26 devletin. mamu- P a Miüessesenin sahibi ve aldı; madalyalar lâtı içinde nefaset itibarile b- ril kazandı ve serginin en büyül nı aldı. Dünyanın. bütün sergileri, ekspozanlarına madalya v ler. Ve bu madalyaların türlüsü mevcuddur. Fakat, her serginin büyük bir mükâfatı vardır ki bu, ancak lâyıkına verilir. İşte Mal mamulâtı için Selânik sergisinin bu sene verdiği bu büyük mükâfata, (Tahsn Pe- yale) makarna fabrikası liyakat kesbetti. Türkolis gönderilen Selânik sergisinin büyük mükâfatında memleketin de bir hissesi vardır. Bu iti- barla, Türk san'atının, Türk müteşebbis. ve — san'atkârının gösterdiği ve bundan sonra da göstermeğe muvaffak olacağı bu liyakatten — dolayı sevinç duymamak mümkün değildir » Fabrikanın işçilerinden bir grup Türkofisin —tezkeresini — gör dükten sonra Tahsn Peyale makarna fabrikasını ziyaret et mek istedim ve otobüse bine- rek Alsancağa gittim. Fabrika, Alsantiğın bir kenarında sişte- matik bir halde çalışıyor. Ka. pıdan içeriye girerkeov, fabrika. nın müdürü karşıma çıkıyor ve beni, fabrikanın sahibi B. Tah- sinin yanına götürüyor. Sakin ve mültefit olan B. Tahsi fabrikayı gezmek anlayızca derhal yerinden kale kiyor ve bizzat de âlet ederek beni fabrikaya isal ediyor. Muazzam bir makinenin işle mekte oluğu bir daireye giri- yoruz. Her taraf tertemiz.. Ox radan makine kuvvetinin muhas- salasını tebarüz ettirdiği ikinci | deireye geçiyoruz. Burada, buğ- n berrak - bir su ile ve nakine sürat ve kuvvetile yıkan- 1 ğını görüyoruz. Buğday yıkan- dıktan sonra kişim kisim ayrı hyor, muhtelif makinelerden ge çyor veun haline getiriliyor.. Makarna, fide, kuskus vesa- irenin imal edilmekte - olduğu daireye geliyoruz. İşçi beyaz lara bürünmüş olduğu halde sessiz. çalışıyor. Burada - titiz bir nazarla umde haline girmiş bir ihtimamın izleri belirmekte,. İkişer bin kilo makarnayı kurutan ve elekirik kuvvetile mütemadiyen dönen müteharrik sergilerin bulunduğu - dairelerin birinden çıkıp diğerine giriyo- ruz. Burada, yüzlerce — vant lâ- törün bile veremiyeceği bir hava esiyor!. Fabrikayı baştanbaşa gezdik, Artık ayrılmak lâzımdı. Bay Tahsin Peyaleye teşekkür ettim ve varsa, fabrikanın aksamını gösteren birkaç fotağraf ver- mesini rica ett'm. Ricamı der hal kabul etti. B. Tabsin, diğer £ arasında Selimî ı;l;ı.ı::g:ı'ı aldığı büyük mükâfatın resmini veriıkîn: — İşte -dedi- Tür i 'I_'u_ık milletine hâs oTı: nun;-. tinin mukabili. Ben bu mükâ- fata | yakat kesbett ğimden de- ğil, Türk olduğumdan dolay. zugıı dayuyorum. . Tahs nin elini sıktı kendis'ni tekrar tobrik zi ayrıldım.. Kâmi Oral Hursızlık Burnavada Uygur: sokağında Ödemişli Faik oğla Recep, ya- nında hizmetkârlık ettiği Ha- san karısı 60 yaşlarında " Safi- yenin sandığından 30 lira çal: miş, Ödemişe kaçacağı * sırada tutulmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: