5 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

5 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Köylülerimizin, felâketze- delere yüksek yardımları. bahisleri Dr. M Şerki Uğar diyse <ü İhtiyar ve eski vezir huzura girer girmez Yavu- Safra taşları zu mültefid_ ve mütebessim o!a_rak buldu Yolda Hersek Ahmed paşa, aşağı yukarı, gene eskisi gibi, Yavuzun maiyeti arasma gir- mişti. Fakat zavallı adam, ge- çirdiği idbar devresi ve vahi- meler içinde epeyce sıkılımış'ol- malıydı. Korkü - kendisini fena balde hırpalamıştı. Yavuz da eski sadrazamın manen çok sarsıldığını görmüş ve ona hak vermekten kendini alamamıştı. Maamafih Sinan paşayı sevmez olmuştu vesselâm.. Sonra, Sinan paşanın dilimi pek tutmadığını da - sezmişti. Mühim bazı meseleleri, dos! rina açtığını da işitiyordu. - tekim Hersek Ahmed paşaya da açmıştı. Halbuki, bugün pâ- dişahın yanında mevkü ne olur- sa olsun daha dün siyasi nek- bete uğramış bir adama bun Tarın söylenmesi ve hatta gizli €0 ziyaretler verilmesi Sinan pâşanın aleyhine kaydedilecek mükemmel hâdiselerdi. Edirneye — vârdığının — ertesi günü hoca Halimi ile oturuyor- du. Şark vilâyetlerindeki — vazi- yet, temizleme hareketleri hak- kında bıyıklı Mehmed paşa ile müverrih ve orada muhtelif iş- lete memur İdris Bitlisiden ge- len haberleri tetkik ettikten sonra (birdenbire Hersek Ah- med paşanın getirilmesini iste- di. İhtiyâr ve eski sadrıazam hu- zura girer girmez padişaha bak- tı. Yavuz mültefit ve müteber- simdi. İçi rahat öldu. — Gel bakalın paşa, Şöyle yaânıma gel. Ahmed paşa, padişahın gös- terdiği yere oturdu. — Ne var ne yok paşal — İyilik ve âsadet sultanım. Şu tersane ve gemi inşaatı, — devletin satvet ve kudretini ar- tıracaktır, kulunuza bü — işte hisse düşmedi, * — Evet, düşmedi. Korkma; Sinan paşaya da düşmedi. Ha- ftırına bile gelmedi onun.. — Böyle büyük işlerin başa- tılması değil, batıra — gelmesi bile, gene büyüklere nasib olur. — Fakat Venedik Dokası ile Napoli Dokası hiç kunıldama: dılar. — Kımıldatılacak günler de gelir elbet padişahım.. — Paşal — Efendimiz! — Gel, seni tekrar veziria- zam yapayım. Maziyi unutalım. Benim kahrım, itabım — çoktur amma, sevgim ve takdirim de © hisbettedir. , Hersek Ahmed püâşa yerin den hafifce kımıldandı: — Sadaret mühürlerini dört defa aldım ve. verdim. Fakat ANADOLU Güönlük siyasal — çazete DB ve Başınuharı: Haydar Rüşdü OKTEM Ümümi neşriyat ve yazı işleri müde ak:Hamdi Nüzhet ÇANÇAK aa İDAREHANESİ İrmiz İkinel Beyler sokabı CEsik Paztisi binas içinde Telerafi İnmiz — ANADOLÜU Telefon: 2776 « Fosta katusu: 405 Abone çeraili Yullıfı 2400, altı aylığı 800 koruştur Yabancı iremleketler Içi — cenelik |) Gcreti 2T Hiradır. Yazan M. Ayhan — 136 en büyük teessüi nazarı şahaneden büsbütün düş- tüğüm gün olmuştur devletlüm. — Neyse, onları unuatalım. Hersek Ahmed paşa - içini çektiz — Ben unuttum zaten padi- şahim, bugünkü — saadet bava kâfidir. Fakat ihtiyarım, aya- ıi da kötürüm.. Hafhıza ve mubakememin — kaybolduğunu hissediyorum. Senelerce — de- vam cden âcizane hizmetim, beni çok sarsmiş ve yormüş. Ba gövde ve bu kafa ile bu yüke tahammüöl edebileceğimi söylersem zatışahaneyi aldat- miş olurum. Din ve millet, zatışahâne ve memleket bugün kudretli, çalışkan, — yorulmak, bıkmak usanmak bilmez, hem asker, hem de - ilmi siyasete vâkıf insanlara muhtaçtır. — Evet, hakkın var paşal.. Hakkın var.. Sen ihtiyar olma- malıydın.. — Ne çare ki, hatta alilim. Padişah, bundan — sonra, Hersek Ahmed paşa ile muh- telif mevzular üzerinde konu- şürken, birdenbire kendi ken dine gene hiddete geldi: — Hersek Ahmed paşa her şeyi biliyor.. Sanki geçen sene- denberi hiç yanımıdan ayrılma- mış. Ne söyledimse hepsi onun ağıında.. Demek ki, Sizan paşa işi tamam yapıyormuş.. Ben de ona gösteririm.. Ahmed paşa çıktıktan sonra, üşah divanın toplanmasını istedi ve Sinan paşa içeriye girer girmez, Yavuz ona doğru yürüdü: — Paşa, paşal.. «diye büğırdı- şu ağzının içindeki dil yok mu, hani, şu dil... ihtiyar ve — Senin katlin dilin yüzün- den olacaktır. S'nan paşa fitredi ve sapsarı kesildi: — Aman sultanım, kulunuz bir hata m; işledim? — Hata değil, halt üstüne halt işlersin sen.. Bütün esrarı devleti, dosta düşmana ifşa eylersin. Gidersin Hersek Ah- med paşaya söylersin. — Hayır padişahımı, ben sa- dece.. — Süs hain, sus! Ve Yavuz, bunu söyler söy- lemez, palasını sür'atle — sıyırdı ve paşanın üstüne atıldı: — Seni kendi pençemle ge- bertip cehenneme - gönderece- ğim mel'un! Sinan paşa, bir hamlede geri sıçramış: .— Allah.... Allah aşkına pa- dişatnm! Diye bağırmış ve kendini ka- pıdan diışarıya atmıştı.. Padişah, Pirk paşaya çarp- mış ve paşa: — Merhamet edin padişa- him, bir günah işlemiyesiniz, mübarek elinizle çıkan bir ha- tanın vicdan azabı büyük olur. Deyivermişti. — Fakat o bir boşboğazdır, her sırrımı ifşa eyler. Diye tepiniyordu. Sinan Pa- şa, rüzgâr bızı ile kaçmıştı. Yavuz, Allahtan olacak, bir tereddüd devresi geçiriyor - ve onu takip ettirmiyordu. Huzura girenler, Yavuzu mümkün oldu- ğu kadar teskin etmişlerdi. Yavuz şimdi düşünüyordu: Kimi sadnazâm yı aktı? Muhitindekilerin hiçbi ağır işi başarabilecek evsafta değildi. Hatta Piri paşanın bile bunda muvaffakiyet gös- terebileceğinden emin değildi. — Arkası var — EİMDİKL ER Seyyahlara bir bakış Dün bir Amerikalı seyyah kağından da geçtiler ve bir lar. Tubu şehri geziyordu. Beyler so- alık, Beyler hamamına da daldı- Çünkü Amerikada, bizim çeşitte hamsı bir nesne yoktur. | Geçenlerde de bir katile gelmiş, hatta kadınlı erkekli yıkanmak istemiş). Kadın, erkek hepsi sarışın, uzun boylu, mev- zun, göbeksiz, yağsız, neşeli, zinde şeyler. İhtiyarları bile ben- den daha atlet.. Kıyafetlerine şöyle bir baktım: İnce pamuk, iplik dokuma! ökçeli, zarif sade iskarpinler, Başlarında basmalır.. Ayaklarında, alçak irer kördelâ. Yüzle- rinde boya namına birşey yok.. Kaşları, bir mücadeleden arta kalmamış. Erkeklerle kadınların arasında hiç dudak farkı göre- miyorsunur. Tam Amerikan veya İngiliz tipleri. Şu basit kıyafete rağmen, onlar çok caz'p, çok zariftiler.. Beyaz, temiz, tabi, serbest ve alâka uyandırıcı.. Kiminin elinde bir fotoğraf, kiminde bir kitap.. Bazan mağazaların önünde du- ruyor, şarka İçimde t şeyler aryıorlar. üyük bir gıpta canlanmışt: Bizim hdîıılınıu, bBem de o güzel kadıalarımız niçin böyle | değillerdi? Biribirini itmam eden rengârenk, ağır pahada, karmakarışık örgüler, kordelâlar, danteller, düğmeler içinde, çıbrışıı bir ta- dân girip öbür tarâfından çıkan saçın, kaşın, gözün her bir telini ve kılını binbi enk ve şekle soc aıp semiren, yürümesini bilmez, konuşmasını — bilmez, gün geçtikçe yağla- kitap aç- maz, fotoğraf kullanmaz, birşeyi tetkik etmekten zevk almaz ka- dınlarımız, kızlarımız bunları görüyorlar mıydı? Onların sırtındaki şu basit ve sade, fakat her halde çok zarıf ve şık olan elbisenin değeri, muhakkak ki, bizim kadınlarımızın bir kombinezonundan çok ucuzdu. Biz' mkiler dişleri görünmesin diye gülümsemekten bile korkar« lar. Halbuki onlar fırçalanmış, tertemiz, sağlam dişlerini bol bol | saydıran kıhkıhılırlı_ gülü, mak, gülmek, bugünür Bz hââ tabü değili; Sonra konuşuyorlardı. Konuş- t ihtiyaç ifade eder? içimizi düşünmüyoruz, hââ sade lik ve zaralet diye kalamıza birşey kabul ettiremem.şiz. Halbuki buna olan iht'yacımız, diğerlerinden hç te geri kalmıyor. Çimdik Parası olm;yan köylüler, koyun ve keçi. lerini veriyorlar. Kırşehir, Yozgad ve hava- İ kete uğrıyan yurd- fından yardım elleri uzanmak- tadır. Köylerimizde de komite- yazdığımız köyler « an paralarla, köylü- lerimin verdikleri koyun, i vesair hayvanatın İistesini ne- rediyoruz. Resimde, Salihler köyü mua- venet komitesini toplantı ha- Hade görüyoruz. Köylerin listesi Salihler köyü halkı 165 lira 42 kuruş bir de 2 yaşında mer- kep, Kansızköyü 90 lira 1 ko- yun, Kıratlı köyü 145 lira, 2 yaşında bir dana, Kemente kö- yü 28 lira 50 kuruş, 50 kilo , Çandarlı nahiye M. bek'nla, Sağsal köyü 44 ku rüş, 2 yaşındı bir merkep, akum köyü 48 lira 70 kuruş, Yenice köyü 73 lira, Samanlık 43 lira, Çağlan köyü 47 lira $0 kuruş, Mazılı köyü 81 lira $0 kuruş, Kocaoba köyü 115 lira 50 kuruş, Uzunburun 55 kra 73 kurus, 1 koyun, 1 erkeç ve bir de oğlak. 1/5/933 pazar günü Dikilideki kahveciler hasılatı 24 lira 75,5 kuruş, Askerlik şube başkanı Bab. Selim Can 3 lira, Dahi- liye memurları 5 lira 86 kuruş, İnhisarlar memurları 6 lira, Gümrük memurları 5 lira 88 kuruş, Beledi: emur ve müs- tahdemleri 13 lira 72 kuruş, Baytar 2 lira, Müftü 66 kuruş, Posta memurları 2 lira 50 ku ruş, Ziraat memuru 1 lira, Ad- liye memurları 2 lira 67 kuruş, Hükümet hekimi ve sıhhiye M. 2 lira 46 kuruş. Kızılhisarda be- lediye faaliyeti Yedi bin liraya güzel bir bina yapılıyor Kızılhisar, (Hususi) — Bele- diye reisi B. İbrahim, nahiyenin en büyük ihtiyaçlarından biri olan hükümet konağı inşasını nazarıdikkate almış ve büdceye tahsisat koydurmuştur. İaşssna başlanan binada be- lediye dairesi, nah'ya müdür lüğü, nahiyeye gelecek misafir- ler için yatak odası, bir salon ve altında da bir gazino bulu- nacaktır. Bu binaya yedi bin lira sarfedilecek, bir ay sonra inşaat bitirilecektir. Nahiye halkının istirahat ma- halli ittihaz edilen Cumhuriyet meydanında güzel bir park vücude getirilmiş, bir de havuz yaptırılmıştır. B. Nuri Somaya nakledildiğin- den, Soma nahiye müdürü bu- aya gelecektir. Nahiye müdürü | “Aşağıkızılcada mektep Temelatma mera. simi yapıldı Aşağıkızılca, -Kemalpaşada- (Hususi) — Aşağıkızılca köyü likokulunun temeli, Pazar günü bütün köy halkının iştirakile r(ıpılın toplantıda — atılmış, emalpaşa ymakamı Muhid- din ve kültür işyarı Necati bi- rer söylev veri dir. Köy büdcesinin darlığından mektep arsısı temininde müş- külât çekilmişse de, muhtar B. Tevlikin Dahçesinden bir arsa teberrü etmesiyle bu mesele halledilmiş, köylü gelecek yıla kadar mektep b nasını yükselt- meğe “söz vermiştir. Zehirli mantar yemişler Zehirlenenlerden ikisi öldü Ödemiş, (Hususi ) — Ade- gidede iki kişinin ölümü ile neticelenen zehirlenme hâdisesi olmuştur. Bir aile, kırdan top- ladığı zehirli mantarları yemek yapmış, hep birlikte yemiştir. Sekiz kişi sancılar — içinde v ranmış, bunlardan ikisi ölmüş diğerleri kurtarılmışlardır. Eczanelerin bir haftalık nöbet günlerini gösterir cetvel: Patartesi: Kemeraltında Şifa; Güzelyalıda Gözolyalış; Tilükikte B. Falk; İki. çeşmelikte İkiçeşmelik; Alesacakta B. Evad, Ayvaklada Halk. Salı: Kemoraltında Şifa; Karaatimada B. Eştei; Kemerde Kamer; Alısar cakta B. Ahmed Lütfi, Eşrefpaşada Eşrelpaşa. Çarşamba: Başdurakta Sıhhatk — Karataşla Pazar: Komeraltında — Hilül, Karatağta B. Habil Keçecilerde Yeni z; İrgetpararıada Asri, -3 d Safra kesesi, taşların mevcu- diyeti dolayısile — iltihaplaşırlar ve bu iltihap ta batın cidarında bir nasör teşekkülüne sebep olur. Çok defa bu nasör safra kanalı ile on iki parmak bar- Sağı arasında husule gelmek- tedir. Bazan da kalın barsağa delinir. Eğer safra kesesi ilti« habı sebebile periton gışasına açılacak olursa pek büyük bir tehlike altında kalımır. Bu de- linmede periton iltihabı husule geldiğinden hâyat tehdit edi- lir ve söner. Bundan başka mide ve ince barsağa delindiği gibi, idrar yollarına ve göğüs boşluğuna doğru delindiği de görülmüş. tür. Safra yollarının taşları ba- sit bir mesole değildir. İşte böyle bazı ihtilâtlara sebep ol- duğu için pek ziyade ehemmi- yet kesbeder. Safra rüküdetini mucib olan her sebep bu taş- ların teşekkülünü çok kolaylaş- tırır. Safra yollarının herhangi bir sebeple hastalanmaları veya bu kanaldâ safranın cereyanına mani olacak hallerin husulü safra taşlarının teşekkülüne ge- bep olur, Bundan başka yemek- ler arasının uzaması da - bunu tevlit etmeğe bir saiktir. Ayni zamanda vücut makinesinin hâ- rteket noksanlığı ve beli sıkan kuşak ve elbiselerin hepsi de safra taşlarının doğmasında rol oynamaktadırlar, Hatta bazan dâ yüklü rabimlerin bile Safra — taşlarına, kadınlarda erkeklerden fazla tesadüf edil. mektedir. Bundan korunmak için safra cereyanını menedecek bütün sebeplerden çekinmek lâzımdır. Bilhassa oturak ha. yattan tevakki etmek, beden hareketlerine devam eylemek ve yemekler arasında büyük fasılalar vermekten çekinmek icab eder. Sıkı elbiseler giymer mek, mideyi fazla doldurarak Karaciğer bozukluklarına sebe- biyet vermemek te mühim bir meseledir. Çok yağlı ve taze olmıyan gıdaları kullanmamak, güç hazmolan besinlerden içti. nap etmek lâzım gelmektedir. İspirtolu içkileri de bu arada saymak İlâzımdır. Günde iki defa defi tabüyi temin zaruri- dir. Safra taşlarını mütehassıs bir doktora tedavi ettirmelidir. *Son: Yeni Nosrlgıl Arkitekt Bu aylık derginin 85 inei sa- yısı intişar etmiştir. Bu sayıda Arkitekt sekizinci intişar yılına girmektedir. Bu mimarit — ve san'at mecmuası yedi — senelik mütemadi ve muntazam neşri» yatile memleket mimarlığını ve güzel san'atlarını harice iyi bir İİsurette tanıtmağa vesile olmak- tadır. İçinde, mimar Seyfi Arkanın belediyeler bankası, mimar Hâ- Hdin bir villâs, mimar Münev- ver ve mimar ÂAbıdinib Bursa Halkev ile mübendir. Vagaerin | “şehir inşası ne demektir. mübecdis Veyselin yor meselesi ile piyasa cedveli, başka mem* laketlerde mim faaliyetler don bahsades bo dergiyi mi- marlara, mühendislere, nahalar ta ve belediyelere — tavsiye | ? ederiz. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: