5 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

5 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Aleksandr. Düma Atosun yapmış olduğu t:klifi, Portosun ricasına rağmen Dartanyan kabul etmiyordu diye Aramis söze karıştı; Zen- döst bir efendi bir hanımın da- vetini reddedemerz; fakat düşün- eli bir kahraman, haşmetlinin kaâpısında beklememekte mazur olabilir, hele iltifat görmek için davet edilmediğini bilince. — Ben de Aramisin fikrin- deyim. Dartanyan: — Efendiler, M. dö Kavun vasitasile de haşmetlinin böyle Aalmıştım; amma kulak asmam'şbm, fakat ertesi gün böyle bir felâketle karşır laştım! Konstans kaçırıldı. So- nu ne olursa olsun gideceğim. »— Kararın böyle ise yap. Diye Atoş sözü bitirmek is- tedi. Aramis dedi ki: — Evet, amma zındandan ne haber? — Ya, beni oraya tıkarlarsa siz çıkarırsınız. Bu iş dünyanın en kolay bir işiymiş gibi -Aramisle Portos bir anda ve kat'i bir ifade ile ya tıkarlarsa sizi zorla çıkara: cağımıza şüphe yok; fakat, ya- mın değil öbür gün selere gi- deceğimiz için zından — tehlike- sini göze aldırmazsanız daha — Durunuz daha iyisini ya- pakm, bu akşam onu yalnız bırakmıyalım; her birimiz ar- berende Biee gllksadla hati bekliyelim; saraydan pencere- leri kapalı olarak — çıkan şüp- heli bir araba görünce hemen üzerine saldırırız; — çoktanberi M. 18 Kardinalın muhbafızlarile çarpışmadık. Trevil bizi mutlaka| ölmüş zenneder! — Doğrusu, Atos, siz gene- ral olmağa lâyıksınız; bu plâna me dersiniz, efendiler? diye Aramis sordu. Delikaalılar hep bir ağızdan — Âlâl ban konağa koşup arkadaşlara sant sekizde Kar- dinal sarayı meydanında hazır bulanmalarını tenbih ederim, Bu esnada siz de uşaklara at ları hazırlatırsınız. Dartanyan cevap verdi: — Benim atım yok amma zaran yok, M. dö Trevilinkiler- den bir tane alabilirim. — Oraya müracaata ilüzum yok, benimkilerden birini alir- sınız, diye Aramis teklif etti. — Sizinkilerden birini mil kaç atınız var? —- Üç! — Airzim, siz Fransa ve Navarda en iyi para kazanan Şairsiniz demek! diye Atos bar Rumi> 1354 Arabi 1357 — Pek âlâ, amma Aramis, size üç atın ne lüzimu var? Üç tane birden satın almanızin sebeplerini anlıyamıyorum?. — Ben zalnız iki at aldım. — O balde üçünçüsü gökten mi indi? i getirdi, ve kimin hizmetçisi olduğunu söylemiyerek yalnız efendisinin emri ile getirdiğini söyledi. — Yahut hanımının! — diye Dartanyan sözü kesti. Aramis kızararak cevap verdi: — Bunda bir fark yok; söy- lediğim gibi nereden geldiğini eden hanımınıa onu be- nim ahıra koymasını emretti- ğini söyledi, Atos ağır bir sesle söze ka- rıştı: — Böyle şeyler yalnız ler için vuku bulur. Dartanyan: — Alâ, o halde dahba iyi; siz iki attan hangisine binecek- siniz, satın aldığın za mı, yoksa hediye edilene mi?. — Şüphesiz hediye edilene. Bilirsiniz ki, Dartanyan, ben naakörlük göstermem.... — Meçbhul hediyeciye karşıl. — Yahut meçbul hanıma —O halde satın aldığınız sis ze lâmm değil! — Öyle gibi: — Onu kendiniz mi seçtiniz?| — Çok büyük dikkatle, bi- lirsiniz. ki— aüverinin selâmeti atının iyi olmasına Dağlıdır. — O halde aldığınız fiatle bana satınız, olmaz mı? — Ben onu size hediye ede- cektim, fakat mademki öyle (»- tiyorsunuz, parasını verirsiniz. — BSiz onu kaça aldınız? —— Sekiz yüz pistola. — İşte size kırk tane ikilik pistol; onu şiirleriniz. mukabili aldığınız para ile satın aldığı- nızi biliyorum. Aramis sordu: — Demek çok paranız var?. — Para hal bak içinde yü- züyoruml. —O halde eyer “Sekiz şalr- takımımı Londrada zengin bir silâhşorlar kışlasına gönder de sizin ati bizimkilerle beraber etirsinler. — Pek âlâ, saat baş kadar oldu; acele etmeliyiz. Bir çeyrek şaat sonra, Por tos çok güzel bir İspanyol atı- na binmiş olarak Feru soka: gının başında görünmüştü. Mus- keton da küçül içimli bir orta halli at üzerinde ola. rak peşinden geliyardu; Portos gene sevinç ve gururla eski azametini takınmıştı. Ayni zamanda, Aramis te mükemmel bir İngiliz atı üze- rinde olarak sokağın diğer ba- şında görünmüştü., Bazen de bir kır at üzerinde peşinden Hliy“ ve mükemmel, genç bir eklenborg atını yedekliyordu. İki silâhşor kapı önünde bu: luştular, Atosla Dartanyan on ların gelişini pencereden gö zetliyordu. —— Olur şey — değil, atınız çok güzel, diye haykırdı. — Evet, bana evvelâ bu Portos, Aramis A TİZLEEPLİEİNE kaşık uyku gönderilecekti; fakat koçasının budalaca bir hilesi, sebebile başka bir at gönderilmişti. Bu nunla beraber herifi yola geti- rtilerek gene bunu ele geçir dim, " Bunun üzerine Grimo efendi- sinin atını tuttu. Dartanyanla Atos aşağı inerek — atlarına kuruldular ve dördü birden yo- la düzüldüler. Atos bir kadın tarafından üSA kat karısı tarafından bediye edilen ve Dartanyan da taliinin sevkile en yüksek sınıftan - bir hanımefendi sayesinde eline ge- çen bir at üzerinde bulunu- yordu. Portosun düşündüğü gibi bu süyari alayı iyi caka gösteri- yordu. Madam Kokunar Porto- sun yoluna tesadüf ed>rek onun güzel İspanyol atı Üüzerindeki cakalı halini görmüş olsaydı kocasının kasasına yaptığı sz dırma ameliyatına nedamet et- mezdil Devam edecek — RTA ilâcı veriniz!,, kadın, te'efonda bir sözün yanlış anlaşılmasına kurban gitti. Londrada zengin bir ihriyar kadının ölümü büyük bir dedi- kodu uyandırmıştır: Ledi Ramkeylur bir yanlışlı- ga kurban gitmiştir. Esasen hasta olan bu kadının ölümünü gabuklaştıran, bir telefon mu- baveresidir: ; Kadın, uykusuzlüktan musta- Kiptir. Akşam yattığı halde, ge- €e yarısına kadar uyuyamamış: tır. Bunun üzerine hastabakıcı doktora telefon ediyor ve ne yapmak İâzım geldiğini soruyor. Doktor, hastaya uyku ilâcı werilmesini — söylüyor. Esasen kadına bu ilâçtan verilmektedir. Fakat doktor bu sefer 8 dam- la yerine sekiz kahve kaşığı verilmesini söylüyor. Hakikaten öyle mi söylüyor, yoksa hastabakıcı kadın mı | öyle anlıyor?. Burası kat'iyetle zİ| malüm değildir. Hastaya bakan kadın: — 'Gece telofonu açtım, sar- dum, 8 kaşık dedi, diyor. İyi- ©e anladığımı biliyorum. Diğer taraftan doktor: — Ben sekiz damla dedimi, diyor. Kadının yanılmış olması muh: temeldir. Çünkü, iki günden- beri uyuyamamış — olduğu için serşem bir haldedir. Sonra di- ğer âçları hep kaşıkla verdiği için bunu da kaşık anlamış ola- bilir. t Doktorun da yanılmış olâcağı ihtimalden uzak değildir. Çüm- kü, © gece onun da karısi ölüm halinde hastadır. Zihainin başka bir düşünce ile meşgul olduğu o anda, tele: fon ederken, damla yerine kâ- şık demiş olabilir. Ne doktor söylediklerini, ne de hastabakıcı kadın işittikle- rini tabit isbat edemiyorlar. Fakat, ölünün ailesi kimseden şikâyetçi olmadığını bildirmiştir. T Ş S F Ingiliz gazeteleri İngiltere - İtalya anlaşma- sını nasıl görüyorlar? Muhafazakârlar memnun. Liberal ve Sollar ise tenkidde berdevam.. İngiltere ile İtalya arasında son zamanlarda yapılmış olan anlaşma İngiliz gazetelerinde biribirine tamamile ut iki şe- kilde karşılanmaktadır. Hükü- met politikasını tutan muhala- kâr gazeteler iki memleket ara- sında uzun bir mazisi olan ve manasız bir hata yüzünden inkıtaa uğramış olan dostluğun bu su- retle yeniden tesis edilmiş ol- masından dolayı büyük bir memnuniyet izhar ediyorlar. Liberal ve sosyalist muhale- fet gazeteleri hükümeti şiddetle tenkid ederek lagilteranin bu anlaşmadan bir şey kazanma: miş olmakla kalmayıp evelce vermiş olduğu sözlerden ve gi- rişmiş olduğu — taahhütlerden nükül etmesi bakımından utanı- lacak bir ma düştüğünü tebarüz ettiriyorlar ve İtalyanın her bangi taabhüdüne itimad edilemiyeceğini yazıyorlar. “Times, gazetesi 18 Nişan 1938 tarihli nüshasında İagil. tere ile İtalya arasında yapılan anlaşmanın iki memleket ara> sında uzun zamandanberi de- vam etmiş olan gayri tabli ya bancılığa nihayet vermiş oldu. gunu, bu hususta İtalyanlar ta- rafından . hazırlanan imkân ve fırsattan tam vaktinde istifade etmek ferasetini göstermiş olan Başvekil Çemberlayn. ile İngik tere hükünetinin tebrike şayan olduğunu, bugün artık Akde nizde gerginliğe sebep olacak biçbir şeyin kalmadığını, bundan başka bu aaolaşmanın iki taraflı reviziona tâbi tutula bilmesi şar- tile aktedilmiş olduğunu beyan ederek bunu — anlaşmanın tarzi lehinde mübim bir işaret olarak kaydediyor, Milletler cemiyeti kovcnantının 19 uncu madde- sinde de revizlion kaâydı varşa da bu mekanizmanın karışık ve vuzuhsuz olması yüzünden buy sıhada bir teşebbüsün bile v k olmadığını bildiriyor. Gazete bundan şonra anlaş- manın mühteviyatı — hakkında tafsilât veriyor ve şöyle diyor: “Eğer yebi itimad ve iyi ni- yet havası doevam ederse iki hükümet arasında teati edilmiş olan dokümanlar esas tutularak diğer meseleler de kolayca hab ledilir. Uzun zamandanberi de- vam edegelmiş olan İngilizİtal- yan doştluğunun, son iki sene içinde geçirmiş olduğu mubha- taralı devri unutarak, eski sağ- lamlığı ile devam etmesi ümit ve temenni — olunmaktadır. — İki imparatorluk yalnız Afrikada ve denizde biribirine mülâsık bulunuyor ve bu sahalarda eski ihtilâflar ve bundan sonra çık- ması muhtemel görülenler şim- diden bertaraf edilmiştir. 16 Nisan anlaşması İngitere ile '& arasında mevcud bilcüm- ihtilâf ve gerginlik se- beplerini ortadân kaldırmıştır. Esasca bu sebepler, ancak is- tismar edildikleri likeli * .* İşçi partisinin organı “ Daily Herald, gazetesi İngiliz-İtalyan anlaşmasını tenkid eden başma- kalesinde bu paktın dört adam için ge mana ilade ettiğini sı- ralıyor. Bu dört adamdan bi- rincisi olarak Mussoliniyi alıyor ve şöyle diyor: *Musgolini hayatının en gu rurlu gününü yaşıyor. Bu onun için büyük bir şahsi zaferdir. İngiliz-İtalyan gerginliği İtalya- nın Habeş seferi ile meydana çıkmıştı. Bugün İngiltere hükü- meti İtalyanın İspanyadaki za- ferini detanımağa hazırlanıyor. İtalyan müdahalesinin mahiyeti hakkında hiç bir. protestoda bulunmuyor ve İspanyada harb nihayete erdikten sonra oradaki kalyan kıtaştını geri çekmesi şartile İtalyaya şimd.ki halde tam bir harekât serbastisi ve- riyor. Mussolininin istediği de bundan başka bir şey değil, Bu anlaşmanın imzasını müte- akıp Muassolini ö rine bir zafer nümayişi yapma: ları emrini vermekte tamamile haklıdır.. Gazete ikinçi Haile Selâsiyeyi yor ki: *Habeşistan imparatoru için bu anlaşma politika ba p. dan bir idam kararıdır. İki bu- çuk sene evel İngiltere hükü- metinla sebepsiz tecavüz hare- ketlerine karşı - kollektif muka- vemet göstereceği — hakkında bir İngiliz. Hariciye — Vekili ağzından çıkan sözlere inanan Habeş imparatoru memleketini müdalfaaya girişti ve Milletler Cemiyetinden — tamamile hak ettiği bir yardımı bekledi. Bu: nun yerine evvelâ Hoare-Laval anlaşması, daha sonra bir te- reddüd devri, — sanksiyonların kaldırılması ve nihayet bu akı- bet başına geldi. Bugün Haile Selâsiyenin gördüğü İngltere hükümeti vadini ve taahhüdü- nü unutmuş ve Muzaffer müte- caviz ile anlaşmıştır.,, Gazete üçüncü şahıs olarak Barselona da İspanya hüküme- tinin Başvekili Negrini alıyor ve şöyle diyor: *İngiliz - İtalyan anlaşmasını radyodâ verdiği bir nutuk ile protesto eden Negrin İogiltere hükümetini de İspanya cumhu- riyetinin düşmanları arasına ka- tıldığını görüyor. İngiltere İtalya istilâsında bir suç ortağı yazi- fesini almıştır. Anlaşmada İs- panya meselesinin halli asilerin süratle zafere ulaşması şeklinde beklendiği aşikârdır. Demek bu zafer Mussoliniyi olduğu kadar Çemberlaynı da memnun ede- cektir. B. Negrin bunu pro- testo adiyor ve İspanya halkına hitap ederek mukavemetlerini artırmaları tavsiyesinde bulunu- yor. Binnetice harp devam ediyor., G’:ı:nııiıı «0n olarak ele al- dığı şahis İngiltere Bfıvıkili Çemberlayndır. Gazete diyor ki; *“Skaçyada balık avına çıkan Çemberlaya yaptığı işten tama- mile memaun görünüyor. Habe- şistanı feda eden ve İspanyanın feda edilmesini de ihbzar eden vesikayı imzalamış ve İtalyan gazelelerinin — tebarüz ettirdiği fi Milletler cemiyetine yeni bir darbe daha vurmustur. Buna şahis olarak alıyor. ve di- TTFAŞART TTTT TT OA Mays 5 İktisad J- Valeks meselesi Tanenli maddelerden valeks (palamut hi sı) ve Kebraço kullanılmakta, cisi dahilde istihsal edilip hariçten memlekete it- hal olunmaktadır, Kepraçonun memlekete ithâl zarureti, valeksin deri sanayü- nin bazı kısımlarında ayni va- zifeyi göremeyişindendir. Lâkin Kebraçonun deri sa- nayinde ekseriya valekse lü- zumsuz olarak tercih edildiği görülmüş ve ihtiyaçtan fazla ithalin önüne geçmek için hü- kümet evelce gümrük resmin- den muaf bıraktığı bu madde- yi muayyen bir nisbet dahilim- de gümrük resmine — tâbi tut- muştur. Hükümetin Kebraçoyu güm- rük resmine tâbi tutuşu, mem- leket istihsalinden olan valek» sin dahili satışını korumak ve harice lüzumsuz yere döyiz çir karmamak istemesindendir. Nitekim bu yerinde hareket, Kebraço ithalâtını yarıdan aşar ğıya düşürmüş ve deri sanayii- mizde valekşin fazla kullanıl» mağa başlanıldığı görülmüştür. Hükümetin bugünlerde ha- riçten getirttiğimiz iptidai mad- delerin gümrük — resimlerinde tenzilât icra etmek üzere bı lunması, — deri sanayicelerini barekete getirm $ ve kebraço- dan alınmakta olan gümrük n tenzilini istemeğe sev - » Halbuki diğer taral tan, valeksçiler, memleket ist h- salâtının — korunması *noklas n- dan bu tenzilâtı muvafık g5 - memekte ve gümrük resmin n ayai şekilde muhafazasının mem: leket menfaatinden olduğunu ileri sürmektedirler. Burada iki nokta ehemmiyetle durmak mektedir: 1— kümet — kebraçonun gümrük resmini, deri sanayii bu maddeyi ucuza maletmiş ola- cak, belki bu mal edişin istih» — sal fiatlerine de tesiri muhte- mel bulunacak. ü 2 — Kebraçonun — gümrül resmi tenzil edilmekle bu mad- — de eskiden olduğu gibi ihtiyaç. — tan fazla ithal edilecek, mem- leketten lüzumsuz yere döviz çıkacak, diğer taraftan valeks satışı bundan müteessir olacak. Bu iki noktadan birinin en adilâne tercihini, — hükümetin iptidaf maddelerin gümrük re- simlerinden yapacağı tenzilâta aid liste gösterecektir. Nejad Bögürtlen Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastaların 11,30 dan bire kar dar Beyler - sokağında Ahenk Muayenehane telefonu 3950 Ş Ev telefonu 2261 | mukabil Çemberlayn ne kazar — niyor? Gerek anlaşmada ve gerekse ilâvelerinde sarfedilen kâğıda muadil bir kiymet dahi — yoktur. — Girişilen — taahhütler — haddi zatında pek az birsey — olmakla beraberse kadar mahi- rane bir ihtiyatla ifade edilmiş: tir ki biçbir mana ve kıymetleri kalmıyor, Binaenaleyh bütüa ka- — zanç olarak Benito Mussolininin dostluğu — kalıyor. Halbuki bu zatın kendi maksat ve emelle- rine faydalı gördüğü zaman bü- — tün dostlarını ve taahhütlerini feda ettiğini birçok — delalar #ördük.. Dünddi üzerinde gereke

Bu sayıdan diğer sayfalar: