15 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3

15 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Uluslar sosyetesinin 101 inci içtima devresi bitti Şili hükümeti, müddeti geldiğinden Uluslar sosyete- ere.e sinden çekilmeğe karar verdi. Çine, ekonomik yardımda bulunulacak. 'enevre 14 ( Radyo ) — luslar — sösyetesi konseyi, bu sabah (Monter) in riyasetin- gzli bir içtima akdetmiş ve İs- viçrenin bitaraflığı hakkında verilecek kararı müzakere et miştir, 6 daa sant3,30za kadar devam eden bu içtimada, Şilinin ver diği muhtıra ile Çinin müraca- Atı tetkik edilmiş ve celseye son verilmiştir. Öyteden sonrâ saat 16 da aleni bir içtima akteden kon- sey, İsviçre sabık Cumhurreisi Motayı dinlemiş ve İsviçrenin, yalnız, Uluslar Sosyetesi nizam- namesinin 16 ıncı maddesi ah- kâmile müteahhit olmaması ka- rarlaştırılmıştır. Mota, bu karardan dolayı konseye teşekkür etmiş ve Uluslar Sosyetesi nizamname- sinin diğer maddelerine İsviçe tenin sadık kalacağım ve bü- tün taahhüdatını ifa edeceğini Söylemiştir. 5 Bundan sonra Çin murahhası a:liugton Ko) söz soylemiş ve seyin, Çine skonomik yar- dimlarda bulunulması hakkında “verU gi karardan dolayı teşek- kür etmiştir. Fransa Hariciye nazırı (Jorj Bone) harp musibetinden dolayı Çinde başgösteren tehlikeli ve târi hastalıkların bertaraf edik- edilmesi hususunda Fransanın Yardım edeceğini vadeylemiştir. Bu sırada Şili murahhası #yağa kalkmış ve hükümetin- den aldığı telgrafi - okuyarak, Şilinin — müddeti — geldiğinde Uluslar Sosyetesinden - çekile- *teğini bildirmiştir. Şilinin çekilmesi üzerine Ulus- lar sosyetesinde aza devletler elli üçten elli ikiye inmiştir. Şili, masraf için senede Ulus- ir sosyetesine 170 bin altın ank vermekte idi. Konsey reisi Monter bundan Sonra 101 inci içtima devresi- hin sona erd.ğini murahhaslara ildirm.ş ve celse kapanmıştır. Konseyin içtimsında bulun- Mak üzere Cenevreye gelmiş Olan devletler murahhasları, bu Akşam kismen memleketlerine Müteveccihen — hareket etmiş- rdir. Macaristan kabinesi harici siyasetini değiştirmiyecek Budapeşte, 14 (Radyo) — :ıeııı.m Başvekili — İmredi, Ügün matbuat mümessillerini 'ul etmiş ve yeni kabinenin, AFCİ siyasetinde seleflerinin Yolnan takip edeceğini — söyle- Tştir, Von R'bentrop ya- Binda Varşovaya gidecek Berlin, 14( Radyo ) — Ak Bloya Hariciye Nıziri Von Ş henımpuu, yakında Varşo- AYa giderek Po oaya Hariciye dzri Kolonel Bekle konusa: Yağı söyleniyor. Ankara ve | Kırşehirde Dün iki zelzela daha oldu Ankara, 14 (Hususi muha- birimizden)—Bugün şehrimizde ve Kirşehirde yeniden bir zel- zele kaydedilmiştir. Fakat bu zelzeleler kısa ve rimizde hiçbir hasar gözülme- miştir. Kırşehirden de ilk zelzele haberinden başka birşey gel meyşine göre, orada da her hangi bir hasar yoktur.? Haynleyn ——— — Londradan nereye gitti? Londra, 14 (Radyo) — Dok« tor Haynlen; bu dal lovakyanın buro sefiri Jan Ma- jayikle konuştuktan sonra, tay- yare ile buradan hareket et miştir. Bazı mehafilde söylendiğine göre, Hayalayn, R.ç Migi ile konuşmak üzere Varşovaya gi- decektir. Son bir haberde Haynlaynın gizlice Berline gittiği bildiriliyor. Yavuzda Sancak merasimi İstanbul, 14 (Hususit muha- birimizden) — Yavuz zırhlımıza bugün Amiral Şükür Okan tar rafından Silivride büyük törenle sancak verilmiştir. Yavuzda ya- pılan bu merasimde nutuklar il edilmiş ve bütün denizci- z, kanlarının son damla- kadar donanmamın müda- faa edeceklerine dair andiç- miştir. Belçika kabinesi Spak tarafından teşkil edildi Brüksel, 14 (Radyo) — Bel- çika kabinesini, sabık Hariciye Nazırı (Spak) tarafından - teşkil edilmiştir. Spak, yeni kabinede Hariciye Nezaretini de muhafaza ede- cektir. On bir Nazırın üçü, Parlâ- mento haricindeki d.plomatlar- dan seçilmiştir. Mussolini siyasi söylevini Cenovada verdi harp yahud sulh. İtalyanın, o anda alacağı kar rar, ayni zamanda bütün Av- — Başı 1 inci .ııııı.ıı—ı Urupanın da mukadderatını ta- yin edecekti, Biz, soğükkanl- Lğımızı muhafaza ederek, sulh yolunu takip ettik. O zaman, faşist İtalyanın hariçteki düş- manları, bizi takbih ettiler. Zi- ra bizden başka türlü bir ha reket bekliyorlardı. Harbi intaç edecek ve Avru- pada Bolşevizmin plânlarını ko- laylaştıracak bir* harekette bu- luamamızi — istiyorlardı. Fakat biz, düşmanlarımızın ümidleri hilâfına hareket ettik. Ve bu suretle bütün plânlarını boz- duk. Bu mühim meselede, loj.k ve sulhperverane hareketimiz, suiniyetlerle dolu bir takım tef- sirlere yol açtı. Fakat, 1924 teki vaziyet, 1938 / senesinde hasıl olan vaziyete benzemi- yordu. Streza paktının, artık bükmü. yoktur. Biz bu paktı, bir daha dirik memek üzere gönmüş bulu- nuyorduk. Zira İtalya, her telr likeye kargi koyacak kadar kuvvetlidir. Faşist İtalya, mazide kendi- sini yok etmek istiyenlerin har reketini hiçbir zaman unutmr yacaktır. İtalya, Habsburg hanedanın: dan hiçbir zaman iyilik görme- miştir. Bununla beraber, Avus- turya meselesinde hissiyatına kapılmadı, ayni zamanda Ak manya ile olan menafiini göz- önüne getirdi, derhal veçhesini tayin etti. l Zira İtalya ve Almanya, is- İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Kral Elhamra ll Bbünleeblrne l tkbali karşılıyar yehâne iki devlettir. Bu itibarla bu iki devletin beraberlik — dairel hareket etmeleri pek tabiidir. Almanya ile olan dostluğu- muz, hiç bir zaman sarsılm ya- gıktır. Daima temas bhalinde olan İtalyanlarla Almanlır, Ma- yısın yedinci günü Hitlerin, Veneciz — sarayında — söylemiş olduğu sözleri anutmıyacaklar- dır. O aözler, iki milleti de sevinç içinde bi . -Onadan sonradır ki, lıılyı ile Alman- yayı alâkadar eden bütün işler, bir. katiyet va tam bir resmi- yet aldı. Biz, verilen kararlara, daima sadık kalacağız Alman- ya da ayni şekilde —hareket edeceğini bize temin etti. Cenovalı arkadaşlar! Roma:-Berlin mihveri, bütün devletlerle sulhpervarene mü- nasebetler tesis etmemizi âmir- dir. Geçen sene martta Yu- goslavya ile aktettiğimiz dost- luk muahedesi, bu politikanın bir örnmeğidir.. O muahede ki sulhu Adriyatik denizine kadar isal etti. Son zamanlarda, İngiltere ile akdettiğimiz dostuk misakı da, esas siyasetimizin diğer bir ör“ neğidir. İngiltere - İtalya — muahedesi bir müddettenberl iki devlet arasında hüküm süren soğuk ha- vayı ortadan kaldırdı, iki memle- ketin münasebatı, bundan son- ra dostanedir. İngiltere Hariciye Nazırının soo zamanlarda söylediği söz- ler, İtalyanın takip ettiği yolun anlaşıldığına delâlet etmektedir. İngiltere - İtalya misakı, iki Sinemasında Bu akşam Lir Dik kat: Yalnız Kral Lir temsili saat 20,30da başlar Yarın matinelerden ren iki filim birden 1—Çıldırtan Dudaklar.. | — 2—Aşk Modadir. Young imparatorluğun eseridir. Biz, bu misakın ea hurda teferrüatına kadar sadık kalacığız. İngilte- rede, ayni şekilde hareket ede- ceğini temin etti. İngiltere-İtalya misakının, sulh ve hüsnüniyetin bir örneği olduğunu cibana isbat edeceğiz. Bu misakın, bütün cihanda yap- tığı akisler, tarihi bir mahiyeti haizdir, Fransa ile dg müzakerelere giriştik, Fransa, hâlâ cumhuriyetçi İs- panyanın galip geleceğini bek- liyor. Bununla beraber, Fransa ile de anlaşabilirsek - ki şimdi den tayin edemem - üçüncü bir sulh eseri daha vücude getir« meğe muvaflak olacağız. Conovalılar! Buradan — haykı- riyorum ki, biz; Almanya ile beraber, General Frankonun muzaffer olmasını istiyoruz ve bu olacaktır. Cenovalılar! İtalyanın — ideali, icraata dayanır. On iki sene evel sizlerle bir kere daha karşılaşt.ğımızda ahval başka türlü idi. O günden — bugüne kadar yaptıklarımız, yapmağa karar verdiklerimizin bir kusmr nı teşkil eder. Bundan sonra hedefimize var- mak için daha kuvvetli bir hızla yürüyeceğiz. Ve daha şid. detli bir programla hareket edeceğiz. Politikamızın direke tiflerini sulhdan alıyoruz. Sulh iştiyoruz. Ve —bütün — dev. letlerle sulh atmosferi içinde yaşamak arzusundayız. Buna rağmen; karada, deniz- de ve havada, daima kuvvetli olmamız, sulhu korumak — için daima kuvvetli olmak lâzımdır. Cenovalılar! Doktrinar harpleri hâzırlıyan ve demokrasi ismini alan dev- letler bilmelidirler ki, biz tota- liter devletler, bir harekete kalk- kıştıkları anda hepimizi tek in- san gibi karşılarında bulacık- lardır. Cenovalılar! — Sonu Gıncı sahifede— silâha ve Şekspirden, yalnız İngilterenin değil, dünyanın bu en büyük, en dâhi trajediyeninden geçen günü Makbet temsili münasebe tile bir nebze bahsetmiştim. Fa- kat ne söyliyebildim? Hiç.. Zaten dört yüz küsur — sene- dir bütün dünya muharrirleri kendisinden bahsettikleri halde hâlâ bu adamın, bu fevkalbe- şerin bir ömre sığdirabildiği lâdeliklerin hikâ; t » lik ve kötülük, miyet, merbutiyet ve hiyanet, cesaret ve cebanet, aşk ve nef- ret, kin ve sevgi hulâsa beşeri bis namına ne v hepsini deşmiş, hepsini terenni miş, hepsine hayat ve hepsine ebediyet vermiş olan bu hari- kulâde adamın bugüne kadar pratik bir sahaesi bile taklid edilemedi. Sevginin, aşk ve feragatin bir çift insanı nerelere kadar yükseltebileceğini mi öğrenmek istiyorsunuz, Rumeo — Jüli- yet'i okuyunuz, kıskançlığın bir kahramanı n re kadar indi- rebileceğini mi anlamak isti- orsunuz, — Otollo'ya — bakınız. îıııı ihtirasının en yüksek te- eellilerine mi agâh olmak eme- Hindesiniz, Makbeti — karıştırı- nız. Mütereddit ve korkak bir insana intikam h neler yaptırabileceğini mi — morak ediyorsunuz, — Hamlet'i gö rünüz. No bileyim ve nihayet beşer denilen bu karmakarışık, bu henüz bir kılının ahenği bile tahlil edilememiş mahlük- taki hayır ve şer, kin ve ihti- ras, ferağat ve İfedakârlık gibi bütün hislerin, — ihtirasların çalkandığı bir mahşere mi şahid olmak istiyorsunuz, Kral Lir'i seyrediniz, çünkü ba hep> sinin tacıdırl. * .. İşte dün akşam Şehir tiyat- Tosu — artistlerinin İzmirde ilk defa olarak temsil ettikleri Kral Lir böyle bir adamın ese- ridir, eserlerinin en güzellerinin en güzellerinden - biridir. Dün- yada bu nama müstabak hiç bir tiyatro yoktur ki Kral Lr'i oyaamam ş, yüzlerce ve binler- ce defa oynamamış olsun... Hakikatte eserin mevzuu çok basittir. Kral Lir üçüncü kızı Kordelya'nın zerarına olarak bütün hükümdarlığımı diğer iki kızı Göneril ile Regan arasında taksim eder. Fakat nankör kız- lar babalarını kendi sarayından bile tardederler. Kral mirasın- dan mahrüm ettiği Kordelya- ya ilticaya mecbür olur. Elem ve ıstıraptan çıldırır, bir mağ- lâbiyet neticesinde kızı Kor- delya asılarak ölür ve Kral Lir de onun cesedi üstüne yıkılarak can verir. Şekspir bu basit vak'adan dünyanın en büyük trajedilerin - den birini yaratmıştır. Kral Lir'de insan ihtirasının, insan duygularinın her nevini şahlan- mış görürsünüz. İnsan — bisle- rinin coşmuş, taşmış bütün şe- killerine, her nevi tecellilerine şahid — olursunuz. Riya bir babanın gözlerini kör etmiştir; asaleti, necabeti ve — haki- kiki evlâd merbutiyetini gö- remoz. Hirs kızların — gözleri- ni bürümüştür, dün başlarında taşır gibi göründükleri babala- rının sefaletine lâkayd kalırlar, hatta ölümünü tacil için tedbir alırlar. Aşk iki kârdeşin önüne kapkara bir sis çekmiştir, ha« yatlarına mal olmak — pahasına da olsa bir hain, bir nankör | ve nihayet bir piç olan âşıkla. rını elde etmekten başka bir- şey düşünmezler. Beride için için vicdan aza- bi kaynar; dünkü kralını, kralın kendi kızı olan karısına mem- nun gö ünmek için feda etmek zaruretini duyan bir asılzadenin azabı... Ötede Kent Kontunun şahsında ferağat ve fedakârlık üdeta köpürmüştür, baştâ ken- di krıh” olmak uıI:: bütün dünyanın husumetine karşı dayan« maxtan, kendi — sefaletine mal olacağını bile bile ortaya atıl- maktan çekinmerz. İşte size iki kardeşin biribirinin gözlerini oymağa çalışan hazin macera- larını teşrih ve teşhir eden bir sahne., İşte size bizzat kendi oğlunun insafsız eli ile gözle — rine mil çekilmiş bir babanın — elinden yettiği halde deli gös rünmek zaruretini duyan — fazi- letli ikinci bir evlâd.» İşte si- ze zülümden, haksızlıktan, is- tihkardan ve tarddan başka bir muamele görmediği halde babası uğruna gözyaşı döken ve tatlı canını veren asil bir ihayet (| yanın en büyük hakikatlerini en çiğ şekillerile yüzünüze tü- küren bir kral soytarısı!.. Bu, dar çerçeveli, ufacık mevzulu bir trajedi değil, san- ki bütün beşeriyeti üç beş kişi içinde komprime etmiş de sab- neye çıkarmıslar.. Çün da çarpışan Kral Li etrafındaki beş on kişinin şah- lanmış ihtirasları değil, bütün kusurları ve bütün meziyetlerile bütün bir beşeriyettir. * .. Bir arkadaş geçenlerde veri- len bir temsil münasebetile sahneden bahsederken artistleri biri eserin ruhuna girenler, ve diğeri de esere kendi — rubunu verenler diye ikiye ayırıyordu. Bu tasnifi nereden çıkarmış bilmem. Bence artist, mahiyeti ne “olursa olsun eserin içine giren, girmesini bilen ve eser- de kendi şahsını değil, eserde- ki şahsiyetini yaşatan adamdır. Bunun haricinde kalanlara yani eseri kendi kalıbına uydurma- ğa çalışanlara artist değil, ma- rangoz derler. Şehir tiyatrosur nun olgun ve cidden kusursuz artistleri bu son çeşit tava.fler den çok yüksekte kalırlar, Onun içind r ki, tems lin te- ferrüatına girmeğe İüzum gör: müyorum ve sadece dün ak- şamki sahne gibi her türlü levazımdan mahrum, daracık bir yerde Kral Lir gibi çok girift bir eseri kelimenin tam manasile kusursuz olarak temsil ettiler demekle iktifa ediyorum. * .. Kral Lir'in bu akşam veriler — cek son temsili ile Şehir tiyat- rosunun İzmirdeki temsilleri ni- hayet buluyor. Bu sene Şehir tiyatrosu —artistleri İzmir — ve Ankara turnelerini tam kadra- larile, yani kırk küsur — artistle yapıyorlar. Bizim daracık tiyat. ro binalarımızın istiap edebile- ceği seyirci miktarı onların cidden Şüksek olan masrafları nt bile kapatmağa kifayet et mem'ştir ve edemez de.. rlik Cumhu- i genel sekre- — teri Şükrü Kayanın teşebbüsü ile ve sırf kültürel bir gaye ile ihtiyar edilmiştir. Cidden ye- — rinde olan bu teşebbüsün tema- — disini ve tevalisini - temenni ederken aziz Dahiliye Vekilimiz Şükrü Kayaya, İstanbul — valisi ve belediye reisi Muhiddin Üs- tündağa, valimiz Fazlı Gülece ve nihayet Şehir tiyatrosunun bütün artistlerine İzmir halkının sonsuz şükran ve minnetlerini sunmayı da bir vazile telâkki ederim. Hamdi Nüzhet Çancor

Bu sayıdan diğer sayfalar: