16 Ağustos 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

16 Ağustos 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEÇMHUL (PENİSİLİN) Prof. (Piyer Dövo)-BIYIKOĞLU “Pencillum Notatum,, adında kü- çük ve bodur bir mantar küfünün cevheri elde edilmesi için fevkalâde hallerde süratle ilerleyen ve “ Coccigue,, denilen kokuşmalara arzedilir. Zatürrie, (menenjit), (gangren) gibi âfetlerin kurbanı olan ve ümitsiz bir halde bulunan birçok hastaların hayatları (Penisilin) le kaim değilse de bu gibilerin 24 saat zarfında (Pensilin)i le şifa buldukları kabul edi- liyor. Doğduğumuzdan ölümümüze ka- dar milyonlarca (mikrobik) düşman, teneffüs ettiğimiz havada, derimiz üzerinde, mide borumuzda kendilerini pusuda tutarak en küçük bir yoldan istifade ile kanımıza girerler. Eğer bu mikroplar orada üreyecek olurlar- sa intani hastalığı vücuda getirerek korkunç neticeleriyle (mikroplu kolo- ni) lerinde gizlenmiş olan zehirler, ak- ciğerlere, sinir sistemine, kemiklere hücum ederek insan mekanizmasının intizamsızlığına sebep olurlar, Kan dahiline giren bu mikroplara karşı beyaz küreciklerin tabii mücadelesi ve (hemoral reaksiyon). ilk kademeyi teşkil eder. Zaruri “anti corp «vücudun faydalı mikropları» vasıta- siyle hemen hemen hepsi hazmedilir- ler. Nekahat halinde, iyileşme hâlin- de olup kızartıları bulunan bir has- tanın kanında mikroplara yapışmış bir takım hususi (anti-corps) lar bu- lunur, Bunlar şahsı sonradan vuku bulacak kızartılara karşı muhafaza eder. d (Pastör) . zayıflatılmış o (mikrop kültürü) nü şahsa şırınga ederek (antikor) ların teşekkülünü en umumi bir tarzda gösterdi. Böylece rollerini esaslı olarak gösteren «aşılar» doğ- muştur. Keza muafiyete uğramış (antikor) lar ihtiva eden bir hayvâ- nın kanından bir miktar tasfiye ederek elde edilen «serom> daha şifabahştır. (Anatoksin) ve yeni ke- şiflerin piştarlığında bulunan bu <bi- yolojik»> metodlar şüphe yok ki, (Pas- tör) (Meçnikof) ve (Ru) nun talebe- lerinin fikirlerinden ilham almış bulu- nuyorlar. (Penisilin) in keşfi tesadüfi ve ta- biatın nadir bir hediyesi olmakla bera- ber, beşerin hüneri sayesinde pek “ çabuk istifadeyi mucip oldu. Londrada (lâborant) ın biri (.Sainte - Mary) hastahanesinin rutu- betli bir köşesinde ( Staphylocogue )lar bulunan jelâtinli bir kutu unutmuştu. Jelâtin küflendi. Bu küf mantardan başka bir şey değildi. Doktor (#le- mign)'in nazarı dikkatini ( Penicillum - Notatum) a yakın küfün (dyses) leri, yâni mahlül haline gelmiş beyazım- trak (Staphylocogue) kolonileri cel- betmişti ve ilâç böylece bulundu. Meşhur bir doktor (Penisilin tec- j rübe edilmediği müddetçe asla ümit- sizliğe düşecek bir keyfiyet mevcut değildir) demiştir. Şüphesiz ki, zamanla bu mutedi- lâne kadirşinaslık bütün geçmiş nıu- vaffakiyetleri aşan daha parlak ümit- lere yol açacaktır. llangi Romanı okusam? Çanlar Kimin (For Whon the Bell Tolls), yeni Amerikan romanında ileri bir merha- leyi temsil eden eserin adıdır. Bu eserin Amerikan romanındaki mevkii, gerçekten :müstesna bir müellifin onu meydana getirmiş olmasiyle izah edilebilir. (Ernest Hemingvey) Yeni Dünya romancıları içinde dikkati en çok çekenlerden biridir. Onu, değeri bakımından (Dos Passos) ve (Steynbek) le yanyana koyarsak genç Amerikan romanının gitgide derin- lere dalan üç.kıymet buudunu teşkil etmiş oluruz. (Hemingvey), tenkitcileri en fazla şaşırtan romancıdır. Bu, onun çok taraflı olmasından ileri gelmektedir. Meselâ, ayrı ayrı tenkitçilerin onu, sanat ve hayat telâkkisi bakımından (Ibsen) e, (Prust) a, (Dostoyevski) ye ve (Flober)e benzettiklerini görüyo- ruz. Bize göre, (Hemingvey), dünya görüşiyle (İbsen) e, sanat ve roman anlayışı bakımından da Fransız (na- türalist) lerine yakındır. Onun ço tekrarlanan, fakat noksan ve kaba olduğunu zannettiğimiz bir yazı reçe- tesi vardır : «Dünyada en mühim şey yaşamak, ortaya bir eser koymak, görmek, işitmek, öğrenmek ve anlamaktır. Bildiğiniz bir şey varsa ancak o za- man yazın, yoksa yazmayın. Görüp öğrendiğiniz bir şeyi yazmakta da Olduğu gibi alınınca, (sansüalist) bir sanat telâkkisi halinde göze çar- pan bu sözler, ancak (Hemingvey) in okunması suretiyle, eserlerinin delâ- letiyle gerçek mânalarına kavuşurlar. Yukarıdaki roman yazma: târifini veren (Çanlar kimin için çalıyor?) müellifi, eserlerinde gayet ince bir tahlilci ve ruhiyatçıdır. Ruh hallerini, tahlile gitmediği zamanlar hareketler- le ve (refleks) lerle bir bütün halinde çizmekte çok ustadır. Çocukluğundaki hayatını yazdığı (Bizim Zamanımız- a — İn Our Time) adlı romanında AT İçin Çalıyor ? ey hafızasının gerilerine koşturan (Hemingvey) bazı küçük farklarla (Prust) u hatırlatır. Diger eserleri de mevzularını hep onun yaşadığı hayattan almışlardır. (Çanlar kimin için çalıyor?), (Bi- zim zamanımızda) adlı eserle nev'i ka- rıştırılmamak şartiyle (Hemingvey) in tam olgunluk eseri sayılabilir. Roman (John Donne) ın içinden büyük bir beşeriyet yn fikrinin hayata doğru tutul: “Hiçbir i insân ei değildir, yâni kendi kendini tamamlayamaz. Her insan kıtanın bir parçası, bütünün bir bölümüdür. Deniz bir toprak parçasını alıp götürür, fakat Avrupa kıtasını sürükleyemez; denize doğru uzanmış bir burun da, ahbaplarıhın yahut senin kendi şaton da böyledir; her hangi bir insanın ölümü beni küçültüyor, çünkü ben insanlığa da- hilim. O halde, çanlar kimin için ça- lıyor, diye hiçbir ga sorma; çan- lar senin için çalıyo: şte (Hemingvey) i in romanını ku- caklayan ana fikir budur. Fakat, mu- harrir, bu geniş insaniyet fikrini yu- karıdaki dini cevherinden ayırıp (sosyalizm) şeklinde ifadelendirmekte- dir. Bilhassa, geniş halk kütlesini ve onun temsilcilerini, canlılıklarına hiç zarar vermeden resmetmesi bakımın- dan da bu romana muharririnin en mükemmel eseri diyebiliriz. Bununla beraber bu hayattan romana aktarma ameliyesinin insana hayret veren ta- rafı, yapısının ve üslübunun açıklığına rağmen bütün (nüans) ların da bir- likte taşınmış olmasıdır. Her şey bir sadelik zemini üzerinde en girift mâ- nasını kazanmaktadır. Bu aydınlık büyük lâtinlerin ayırıcı vastfıdır. (Çan- lar kimin için çalıyor?) sade içinde girifti ihtiva etmek hüneriyle, bize muharririnin, hayranı olduğu büyük Lâtin müelliflerinin en iyi taraflarını hazmetmiş olduğunu da ifşa ediyor. Vecdi BÜRÜN

Bu sayıdan diğer sayfalar: