30 Ağustos 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

30 Ağustos 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Başyücelik Mkademyası © (Doğru) nun, (iyi) nin, (güzel) in sonsuz arayıcılığı yolunda üç sınıf insan, ve bu üç sınıf insanın kümeleştir- diği üç ruh ve akıl zümresi, ( Başyücelik Devleti) inde, tam bir himaye, sahabet ve kefalet altındadır: İlim adam ları zümresi, fen adamları m sanat adamları zümresi... z © İnsan kafasının saf ve mücerret ilim, fen ve sanatta en yeni ve en ileri görüş ve buluş hamlelerini muhitleş- tirecek olan bu üç zümrenin umumi kadrosu ( Başyü- celik Akademyası) nı. çerçeveleyecektir. & (Başyücelik Akademyası) nın üç ana kolu vardır: İlim ve tefekkür kolu, fen ve keşifler kolu, edebiyat ve güzel sanatlar kolu... Dünya çapında eser ve hüviyet sahibi ilâhiyatçı, tarihçi, dilci, hukukçu, iktisatçı, içtimaiyatçı, terbiyeci, ruhiyatçı, riyaziyeci ve her soydan mütefekkir, akadem- yanın (İlim ve Tefekkür Kolu) nu şubelendirir. Keşif sa- hibi doktor, (fizik)çi, her neviden mühendis ve benzerleri de (Fen ve keşifler Kolu) ndadır. Aynı üstün vasıflardaki şairi, romancıyı, piyes muharririni, tenkilçiyi ve güzel Dea başka şubelerine bağlı sanatkârları ( Edebiyat Güzel Sanatlar Kolu)nda bulacağız. o Bütün bu kolların mensupları, bağlı oldukları verim faaliyetlerinin, saf, müstakil ve mücerret cehd ve zevkini temsil ettikçe, (Başyücelik Akademyası)nın kadrolaştır- dığı hüviyet içindedirler. Bütün bu mücerret ibdâ sahala- rından, müşahhas cemiyet ve ameli hayat dâvalarına akta- rılmış fikir mizaçlarının yeriyse ( Yüceler Kurultayı) dır. © Böylece (Başyücelik Akademyası), mücerret ilim ve sanat çalışmalarından, müşahhas cemiyet ve ameli hayat dâvalarına doğru kayan terkipçi ve (aksiyon)cu zekâla- riyle, (Yüceler Kurultayı)nın tabii bir namzetler çevresidir. © /Başyücelik Akademyası) âzası, bütün hayat ihti- yaçlarını ve faaliyet icaplarını en (lüks) mikyasta karşı- layabilecek refah vasıtalarına sahip kılınırlar; ve (akvar- yom) içindeki balıklar gibi, (Başyücelik Akademyası)n- da kaldıkça, kendi mücerret faaliyetlerinden başka hiçbir sahayra çıkmazlar. ( Başyücelik Akademydsı) âzası, fahri olarak memur kılınacakları hocalık işlerinden başka hiçbir vazife kabul etmezler. © (Başyücelik o Akademyası)nın âzasını, kemiyet had- diyle kayıtlı olmıyarak, doğrudan doğruya Fame tayin eder. Ondan sonra Akademya âzası, hususi kanu nunda belirli olacağı şekilde teşkilâtını tamamlar. (Başyücelik Akademyası), saf irfan meselelerinde, daima (Başyüce)nin istişare çevresi halindedir. O vü dı, lügat, ansiklopedyalar, dağıtılacak mükâ- fatlar; milli tarih, resmi irfan programları ve yetiştirme pilânları, ve alâkalı vekâletlerin saf ve mücerret irfan meseleleri, ( Başyücelik Akademyası)nın topluluk vazi- feleri içindedir. Şu kadar ki, ana gayesi, her sahada mü- cerret ibdâ çilesi çeken insanları kadrolaştırmaktan ibaret olan Akademyanın birinci hedefi, mensuplarının ferdi ve hususi çalışmalarını ve müstesna verimlerini emniyet altına almaktan başka bir şey değildir. Akademyadan istenecek veya onun lüzum göstereceği işler, daima ( Başyüce) den alınacak emirler veya ona takdim edilecek tasarılar üzerine olur; ve bunlar dışında, (Başyücelik Akademyası) nın resmi hükümet işleriyle hiçbir münasebet ve alâkası bu- lunmaz. © /Başyücelik Akademyası) âzasının tek mânevi bor- cu, bir mısra veya bir fikir cümlesi harşısında, yahut bir (lâboratuar) içinde yıllar ve mevsimler geçirse de, sadece çalışmak, eser vermek; ve bu üstün nasibe bağlı insanlar topluluğunu, renk renk ve çizgi çizgi iklimlendirmektir. Akademya, durmak ve dinlenmek bilmez, had ve derece tanımaz faaliyet ve verimini, devlet ve halkın müşahede- sine arzelmek bakımından, her ân en yeni ve'ileri şekil- leri Maia mükelleftir. İdeolocya örğüsü — BÜYÜK DOĞU N 001 / Çerçeveden KİMİN HESABINA bir murai postu altında yalnız hasis menfaatlerine terkedilmiş vaziyettedir. ktâ ki, bir Şark ve Garp hesaplaşması şeklinde zaaf tari- himiz başlar, Yahudi de, artık Garp iklimlerinde ele almaya baş- mânalar yoluyla çığırından çi- O Jadığı gizli rollerin sinsi emriyle kardı. Aynı Yahudi, İslâmın ruh- o bizi içimizden öldürmeğe, hat- lar üzerinde eşsiz saltanatı dev- tâ canlı canlı tefessüh ettirmeğe rinde, dudaklarla kalbler arası, memür olur. Sahte taklit pilânlarında Av- rupalılaşmak cereyanını bu mem- ve münafık» tipini yuğurdu. Ve — iekette Yahudi doğurdu, Yahudi tarih boyunca, hak veya bâtıl, © Korudu. Ahmak Osmanlı padi- nerede bir vahdet örgüsü bul (o şahlarına ve vezirlerine o kor- duysa, Deği işten çözülmesinde kunç borçları toka eden, Yabudi yaman bir rol oynadı. sermayesidir. Biraz sonra, hem Yahudi, bizim (tarihimizde, de Şark üslüplu bir çatı altında Tanzimata gelinceye kadar, tes- (Düyunu Umumiye) binasını (Babı- bih böceği gibi kendi içine ka- âli) ye karşı yükselten, yine o... panmış, sinmiş; ve ikibüklüm O Farmasonluk, onun, Tanzimattan tarken, öbür taraftan, onun di- z Necip Fazıl KISAKÜREK KONUŞUYORUZ ? Cümhuriyete kadar, burada ve her tarafta, buraya ve her tarafa göre ayrı ayrı çözücü ve zehir- leyici usullerle işleyen, müthiş ve istiklâl bağışlıyacak, fakat i kezi !,. Meşrutiyet ha- bir şebeke halinde çalışacak, sulh en dirayetli ve faziletli Padişahı İkinci Abdülhamid hakkında, yo- a iniş dercesine baştanbaşa gördüğünden gayet mesut, İkinci Dünya Harbine ka- dar gelecek... Ve nihayet... düzme ve yalan bir'tarih tertip edecek, Selânikten İstanbula göç Ve Bugün de (Babıâli)de mu- " halefeti, o, bizzat o idare etme- yolunu açacak, — salonlarını a bsünik, vüppeler ve EölMüüsler ğe kalkacak; ve elimize geçen ii bu son fırsat ve ümidin içinden muhitini baslüyedek, “ittetli Türk kadınıyle Türk delikanlısının bü. | Kendi müstekreh kokusunu salı- vermeğe başlayacaktır. Söyleyin kuzum, biz, erzel ve köle muvafakat adına mı konu- şuyoruz; yoksa, gerçeği, hâlisi ve esaslısıyla muhalefeti kurtarmak, onu öz hakikatine ve mensupla- rına kavuşturmak hesabına mı?.. Savaşını bile bellibaşlı hadler içinde himaye edecek, savaş ne- ticelendikten sonra bazı kök kıy- metlerimizi bize kendi ayağımız- la ezdirmek için allak

Bu sayıdan diğer sayfalar: