30 Ağustos 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

30 Ağustos 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müstahsilin ça- yin kalmıştır. Bahçelerin VAZİYET VE ÇARE Mücbir sebep, mahsul noksanlığından doğan bahrözlei (1929 da görüldüğü üzere) hariç tutulursa, Karadeniz fındık istihsal böl- gesinin kalkınma imkânlarını, müstahsilin verimli ve toplu bir hale getirilmesinde ara- mak yerinde olur. İstihsal için, görülüyor ki, yalnız toprak kâfi gelmiyor. Çalışmak, daima ve çok çalış- mak, ilerisini düşünerek eldeki infkânları faz- lasiyle kullanmak icap ediyor. Bu bölgede, bilhassa istihsal merkezi sayılan orta kısımda, kadın tarlayı beller, unu, pazardan yükünü taşır, erkek de eli kolu boş dolaşır. Günün birinde, erkeği önden âvâre yü- rüyen Möğle yüklü bir kadına rastladım ve sordum ük bu- ge erkegin niye taşımıyor? İşte cev man hiç yük taşımak yaraşır mı, 1893 de Yeni an ziraat işleriyle uğraşmak üzere köyler vücuda geti ge İt Nüfus başına 64 hektarlık toprak ve 50 İn Bir müddet kipa İşin aksak tarafının i için köye gönderilen heyet, sabahın altıs iğ vasıl olduğu zaman tarlalar- da çalışan hiçbir köylüye rastlanılamamış, yalnız ihtiyar bir kadınım inekleri için ot topladığı görülmüş... Erkeklerin büz ühkçei oturduğu bir sırada ihtiyar bir kadının neden çalıştığı sorulunca aldıkları cevap bizs söylenenin hemen hemen aynıdır. eg o, sıhhat me. selesiriden dolayı saba erken vaktini dışarı ve güneşe çıkmış Si k. ze ki, her yerde, böyle bir devir gelip geçmiştir. ihan pazarlarında tütünü, fındığı, üzü- bir Türkiyenin önümüzdeki sulh yıllarında sağlanabilmesi için müstahsilimizin çalışması, bilerek çalış- tiyle hayat (standard) ını yükseltmek ve mah- sulü ucuza mal etmek vâkıasiyle karşı kar- şıya bulunmaktadır. Bunun için de fındık bahçelerinin bugünkü durumu bu işe elverişli gösterilemez. n tevarüsen gelen ve pek çoğu bir asır önce dikilmiş bulunan hndık ocak- ları çok defa e da yer değiştirmekte, köklerinin tâkib ettiği dairelerden yeniden eşkinlenerek ocaklar teşkil etmektedir. tiyle biraz gübre yüzü görmüştür. semtine yılda ancak bir iki defa, o da fındık toplama za- manında uğranılır ve bittabi verim de her yıl biraz daha geri Kemal PEKER gider w ve gerilemektedir. r ve işgal ettiği arazi e geniş olan bu bölge bahçelerinin her yıl birkaçının sökülüp yeniden dikilmesi ve bu arada fındık verme zamanına kadar yukarıda sözü edildiği üzere ara ziraatinden faydalana- rak, mısır, fasulye, patates gibi mahsullerden istifade edilerek dördüncü beşinci yıl sonun- da diger bahçelerin aynı suretle gençleştiril- mesi ve nihayet 8-10 yıl içinde bütün bu verimsiz bahçelerin yeniden istihsalin artırılması, maliyetin ucuzlaştırı!- ması, bölgenin iktisadi zl) temine yara- yan başlıca tedbirdir. Bugünkü fındık akneler ekserisinde ancak iki üç yılda bir mahsul alınmaktadır. Bu kollardaki bahçelerin tamamen sökülüp fındığın mümkün olduğu kadar geç toplanıp (kalite) sinin bir kat daha zenginleşmesine sebep olur. Bahçelerin bakımsızlığından ötürü nok- san istihsal kâfi gelmiyormuş gibi fındıkların harmanlarda tam mânasiyle ve değirmenli sağ hale konmadan ye ira mahsulün emniyete mektir. an ve Ordu'da bu yi "meydn veril- memektedir. Ağustos, battâ Eylül ayı içinde şehire © 13.20 nisbetinde akın akın indirilen fireli yaş elk mütevellit, bölge re- koltesinden lâakal © 5 inin çürümesine mey- dan ve sebebiyet verilmektedir. Fındıkların kurutulması için her evin önünde küçük bir da harmanlanıp kurutulmasiyle o! ugünkü fiatların yüksekliği karşısında çürük fındık fiatları da çok defa m 12-20 fazla alıcı bulacağı ümit edilemez. (Harbden önce 8 - 10 kuruştu.) Bu durumun ıslâhı, memleket yo bir zararın (kazanılması olduğunu kabul edebiliriz. 210) yıllarda (lövan) mallarına gösteri- len talep artmıştır. Gireson fındıkları üze- rindeki eski imtiyaz ve fiat farkı ortadan kal- dırılmış bulunuyor. Bu bölge, mahsulünün (kalite) si bir gerilik teşkil etmektedir. Bu mahzurlar ileri sürüldükçe, arazi yamaçtır, yer müsait değildir, harman yapılamaz gibi sözler şimdiye kadar söylenenlerin başında gelmektedir. Bizee bunun hakiki mânası daha ziyade şudur Tembellikl.. (Bunlarla kim uğraşacak?) .. Kanaatımızca digor fındık istih- sal bölgelerinde olduğu üzere buralarda da © harmanlar kurabilir, fındıklarımızı değirmen- lik bir hale koyabilir, lâyıkiyle kurutabiliriz, Bu suretle (kooperatif) e getirilen mallardan (eksper) lerce muhtemel depo açıklarına kar-. şılık haksız fire ve randıman tesbit ediliyor şikâyetleri de ortadau kalkar. Buraya kadar görüldüğü üzere, köylü- nün mahsul idrakini müteakip hemen pazar- lara indirip fındığını hakiki satış fiatı ve aş ve fireli olarak elden çıkarmakta bulunması yüzünden çok defa pi- yasa fiatlarının yükseldiği sıralarda müstahsil elinde pek cüzi. bir miktarda mal kalmakta- ki, asgari fiat üzerinden satışa arzedilen külliyetli fındık inişi karşısında «arz ve talep zararla neticelenen ve 1945 mahsulü üzerin- deki (alivre) satışlarla da sabit olduğu şekil- de kaide hilâfına hareketlerin zararı, hem büyük olmakta, hem de piyasa için bir istik- rarsızlık doğurmaktadır. etice yüzl eme ki, sulh yılla bul i rında ye eğer bulma bakımınd. işer toprak mahsullerimizden SN yüksak fiat elde etmiş ve revacı artmış fındıklarımızın dünya pazarla- urulup ihyası bölgenin yüzünü güldürecek tek (röform) yoludur. Uykusuzluk Bir kaynakta susuzluk Gibidir uykusuzluk... Kuştüyü bir döşekte Sızlar beyin ve topuk... Sarhoş gözlerinde naz, Huysuzlanan bir çocuk... Yarınlara, bırakmaz Gideyim uykusuzluk. Güneşte perde gibi, Uykumun rengi soluk... Dalamam ki, gıcırdar, Odamda uykusuzluk. Refik Fikret SAĞNAK

Bu sayıdan diğer sayfalar: