25 Nisan 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

25 Nisan 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON VADE Büyük sarsıntı. lardan hemen teşkil edebile- cek umumilik- te, türlü ahlâk buhranları gö- rüldüğü, öte- denberi söyl kt Şu ciheti kaydeyim ki, bu, en çok cinsi ahlâk buhranıdır, Harp, hele son za- manların harbi, erkeklerin çoğunu ya öldürüyor, yahut işe yaramaz bir hale koyuyor. Kalan sağlam erkekle- İş ve hedef: Ahlâk facialarımız Mahmut Yesari » Merhumun vaktiyle bize vermiş olduğu yazılardan - Gizir me bir senelik ira YL kek, karıştıracak olursak, taarruz,,, “lığı karşısında donar kalırız. unutuluyor. fenalık ediyoruz. Unutmamalıyız” ne kadar da zabıtaya intikal etmiyen vakalar var. Rezaletten kaçınan aile- hşa a lerinin sayımı» olanlar memlekete Kimbilir, n , namus maktelidir. Ahlâk zabıtası, daima uyanik durmalıdır. Çalgılı gazinolarda, bahçelerde okuyucu bayanların sahnede oturmalarını ya ak etmek ahlâki hir tedbir olabilir. Asıl masalarda e faciaları önlemek için çareler aran- malı > Ahlâk meselelerinde, malıyız. En küçük çok titiz davran- lâübaliliğe igöz yum- Dikkatli bir ver ig çıkarılacak olsa, kış ve yaz kurban dehşetle irkiliriz. Pilâjlarda, kadınların, erkeklerin aynı kabineye girmeleri yasak edilmelidir. Mesi- relerdeki tenha köşeler, kontrol altına alın- malıdır. : Bağlarda; çalgılı gazinolarda , yaşta kızlar oturuyorlar, içiyorlar. önüne geçilmelidir. Ahlâkımıza ne kadar dikkat edersek milli bünyemizi âfetlerden o kadar korumuş oluruz Fransadaki çöküntü, siyasi ve askeri olmal ziyade içtimai, ahlâkidir, Gözlerimizin önün- deki misallerden ibret almalıyız. Azgın ahlâk düşkünleri ağır cezalara çarptırılmalıdır. bugünün dâvası değildir, yarının dâvasıdır. Yarını, bugün hazırlamazsak, gele- ceğe kuvvet ve emniyetle Her rının Sayısı karşısında, küçük Bunun bakamayız. ahlâki çöküntü, gelecek ve tehdit eder, bu tehlikeyi atlatmak lâzımdır. un bir a olarak kabul edelim, bir ahlâk prensibi kuralım, tek nok- tasından feragat etmiyelim. Sd anlaş ihmellerle. yarını ateşe vermiyelim rin sayısı, kadınlardan az oluyor. Tabiat, ölenlerin yerini yeni doğum- bir cinsi ahlâk buhranı. baş gösteriyor, Cinsi ahlâk buhranı, devamlı de- ğildir; az sonra cemiyetin ahlâki İnley LİR ahlâki müeyyideler cemiyet bu -buhran- Öz Kete yoluna giriyor, kur- A enim buhranından bahsetmek ni ahlâk, cinsi ahlâk değildir; bir cemiyetin iç kuvvetini, dayanışma bağlarını azaltan, koparan ahlâk bubranıdır. Biz, şüphesiz, bâzı doğru tedbirlerle, harbe girmedik; ölü, sa. kat vermedik. Bu, yine süpbesiz GlieMleçek birşeydir. Lâkin işte.o kad (Mili Birlik) adına milli dayanışmayı bozacak, şeref, haysiyet, namus, doğ- kaygısıyle kırdığı potlar, yaptığı kö- tülükler, bin harp kaybına bedeldir dersek mübalağa etmiş olmayız. Bütün Türk milleti, hiçbir Vakit demedim. yine de demem ki, ahlâk faziletleri bakımından alçalmıştır. Ha- lerini bezanlar, lanlardır. Onlardır ki, ya amelleriyle; ya yazılariyle ahlâkı fesada vermek- ten geri durmamışlardır. Bu günkü fırka mücadelesinde ya- alanları okuyanların hemen hepsi, böyle ağır, böyle kaba nezahetsizlik- lerden iğreniyor, Temiz gözlerin, sa- mimi kulakların okuyup duydukları, hemde yalan, çirkin sözlerden tik- sinmekte haklarını kim teslim etmez? Ahlâk, elbette mücerret bir mef- hum değildir; «ahlâk şudur, budur» diye bir ilim kurulmuş, üzerine yüz- iğ binlerce kitap yazılmış olabi- . Bu, gerçekleri hiçbir vakit örte- mi2 | Hakikat, her vakit hakikattir. lukla makanizmayı kullananlar için- den çıkması, e görmemiş milleti- mizin yıkılmamış yurdumuz içinde ne acı tezatlar e böoğiğnna del il değil gi ir? US Bu gidiş, cinsi ahlâk gibi düzel- mesi kolay olan bir hal değildir. Cinsi ahlâkın omüeyyideleri halkın içinden çıkar, fakat öteki ahlâksızlık- ların müyyidesini kanunlar dahi sağla- yamaz. Bunlar milleti ifsat edecek dereceye gelince, artık iş işten geç- miş, telâfisi imkânsız kara, korkunç neticelere varılmış olur. Adesenin göziyle her hafta biriş ve hedef: (Büyük Doğu) fologrpifersi diyor Er la ai bie hiçbir suretle doğrulmamıza imkân kalmıyacaktır. DÜŞÜNCELER Bilir misin; öyle yet en > önümüze kadar gelir, etrafım fakat b Yi bulduğu için gol li dönüp g VE, misin; öyle düşünceler vardır ki, vahşi ve ürkek olur; ında iken besli ve olgun, fakat avlanır avlanmaz vezni eksilen kuşlar gibi, muhâyyileden kalemin uğuna inen kısacık yola bile tahammül ede- mez, sakatlanır. bozulurlar ! fikir ormanları misin; öyle düşünceler vardır ki, yol kenarında biten otlar gibi, her an ezilip çiğnenmek kaygısiyle titreşir, beklerler; ve İz, üstünde ufacık çiçeği, yahut sabahtan kalmış çiğ tanesile korkarak bekliyen e otcağızın üstünden farkında olmadan y düğümüz. gibi, bu gelişecek yeri intihap edememiş fikri de aynı dolgun adamlarla ezip e 1 h insa ii esip geçtiği sade bunlar, le bunlar olsa Samiha AYVERDİ 8

Bu sayıdan diğer sayfalar: