9 Mayıs 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

9 Mayıs 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazetecilik #Öp orlaj demekti OPORTAJLARIMIZ Balıklar ve Lâğam Suyu ELEDİYE zabıtası ile resmi bir idare makamının gözleri önünde İstanbul halkının sağlık durumu. her gün için tehlikeye düşürülmektedir. labilir, Fakat tek cinayet de değil, Cinayetler serisi... o Çünkü . yapılan areket, bir kişinin değil, . binlerce kişinin sıhhatini tehdid ediyor. Cinayet mahallini gelin birlikte ziyaret edelim: Sizi uzak bir yere götürmeyeceğim, Balıkhane işte şu- racıktal.. Fakat bir sürü ölü balıkla karşılaşınca sakın cinayet kurbanla- rının bunlar olduğunu sanmayın !.Ha- yır! Kurban biziz! Şimdi manzaraya lütfen bir göz atın: Üstüste yüzlerce balık cesedi... Müzayede saati yaklaştığı için ortada adım atacak yer yok. Balıklardan Sırayla ayıplarımız 4 — Birinin elini sıktığımz zaman yerlere kadar eğilmek, sanki toprağa kapanmak ister gibi tavırlar almaktan sakınınız. Dünyada bu tavırdan daha çirkin bir eda tasavvur edilemez. Eğer elini sıktığınız insan hürmete şayan bir kimseyse, bunu hafif bir eğilişlle ve gayet hâlis ve samimi, fakat daima vakarlı bir.eda ile ifade edebilirsiniz: Aynı mübalâğah bare- keti bir kadına göstermek, hürmete şayan bir erkeğe göstermekten de daha çirkindir. Halimizde ve tavırla- rımzda hürmet ifadesi, dalkavukvari yerlerde sürünmekle değil, bilâkis riya ve inhina belirtmiyen: billür gibi sade ve açık hareketlerle canlanır, Hele nüfuzlu “ve iktidarlı şahıslara bu eda - Ah. anlıyan ve hisseden olsa - o şahsa hakaret etmek & Bak, sen işte böyle şahsiyetsiz ve samimi- yetsiz dalkavuklardan haz edersin!» demek gibi bir şeydir. İman kayna- gımızın bize 'emri, gururdan uzak olmamız gerektiği kadar vakar, baysi- yet ve hâlisiyete yaklaşmamızdır. Neslihan KISAKÜREK Salâhaddin GÜNGÖR akan sularla sıvaşık bir çamur der- yası haline gelen taşlar üstünde çıp-, lak ayaklı balıkçılar, sağa sola koşa- rak haykırıyor'ar. Hava lodos ve için balıklar- dan çok ağır bir koku sızmakta.. Paçaları pi kadar siva nış kirçıl suratlı bir adam, denizden al. dığı suları teneke teneke balıkların üzerine boca ediyor! Fâkat, ne garip- tir ki, balıklar bu suda banyo ettik. ten sonra, temizlenecekleri yerde bir kat daha kirlenmektedir. Sebebini merak mı ettiniz? Söyleyelim: Çıp- lak ayaklı adamın getirdiği su, denize karışmış lâğam suyudur. İyi işitmedinizse tekrar “edeyim : â...ğam, . suyu! Çünkü, Balıkhanenin önünde, koskoca bir lâğam vardır ki, durmadan denize akar, “ Burnunuzu ' tıkadığınızı görüyorum. Acele etme. yiniz, - İlerde öğürtüler de geçire- ceksiniz. Boğaziçinin taze (iyot) neşreden tertemiz ve pırıl pırıl sularında tutu- lan canım . balıkların, meselâ Saray- burnu, yahut ona benzer bir açık deniz köşesinden toplanmış sularla yıkanması acaba mümkün değil midir ki? Hayır efendim... O kadar uzağa gidip de kim su getirecek? Halicin, burun direğini kıran o mundar suları burunlatının dibinde dururken... , Görmesem kolay kolay inanamaya- cağım bu (olay) beni olduğum yere mıhladı ğ ş İçimde öyle bir tiksinti var ki, neredeyse hemen oracıkta balık ye- meğe tövbe edeceğim, O sirada, adının Baha olduğunu söyliyerek kendini bana tanıtan bir zat, elimde- ki kâğıda bakarak bana hitab etti: — Gazetecisiniz galiba! — Evet, dedim, manzara kor- kunç değil mi? Kayıtsızlıkla güldü : — İstanbul Belediyesi, şu hali. görmez de, gider, yere tükürdüm diye benden ceza Mepa kalkışır ! - Ve ilâve etti : — Bütün şilt. ğe başa do- laşılsa, alm daha pis bir yer bulunam “Fak i geçtik. Hiç eritme balıkların lâğam sulariyle yıkanmasına bir son verile- bilseydi. Düşününüz ki, lâkerda gibi pişirilmeden satılan balıklar da bu sularla yıkanıyor. Şehir halkının tifo salgınından hâlâ niçin kirılmadığına gelin hep birlikte şaşalım ve Allaha bu mucizesinden dolayı Hiplerye defa şükredelim. — Size, dedim, bir şey aka Balıklar Terkos suyu ile yıkansa ol. maz mı? — Niçin olmâsın: İçine birkaç avuç tuz atıldı m, göl suyunun de- niz suyundan hiç farkı kalmaz. Yal nız şu var ki, denizden çıkan balık mutlaka tuzlu su ister. — Lâğam suyunu kovalarla taşı- yan pan bu işi para ile mi, gö- rürler — Bide görecek değiller ya.. Tenekesini beş kuruşa taşırlar. Hattâ, bir aralık duymuştuk : Doğru oldu. ğunu pek bilmiyorum ama Balıkhâne idaresi, bu sakalardan taşıdıkları lâ- ğam suyu için kazanç vergisi almağa bile kalkışmış... Konuştuklarımıza kulak misafiri olan yaşlı bir balıkçı © sırada yanı- mıza sokuldu : — Bizim gençliğimizde, dedi, ba- liklar lâğam suyu ile yıkanmazdı. Meraklı balıkçılar büyük kayıklar içinde Boğazdan batyalarla su taşır, balıkları bu sularda ee e A yazıyı ike sonra, ka lantı geçirmeden tek tadımlık balık yiyebilecek vatandaşın ya midesi çok kuvvetlidir; yahut müsamahası çok geniş!.. nn > N 7 ü. MR. İLİ İmam m ER YL > e >

Bu sayıdan diğer sayfalar: