9 Mayıs 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4

9 Mayıs 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MMA MMA TMM Mukaddes Sekil ütün semavi kitapların bahsetmiş bulunduğunu bildirdiğimiz Nübüvvet Mührüne ait Rahip Buheyrâ hâdisesi, bu muazzam işa- retin bazı kemal sahiple- rince her an beklenmekte olduğunu ne güzel anlatır: Amcaları Ebu Talib'in kervanı Rahip Buheyrâ'nın bulunduğu mevkie gelince, ilk göze çarpan büyük hâ- dise, kervan hareket eder- ken beraber yürüyen ve onu gölgeleyen, kervan durunca da duran ve daima gölgesini onun üstünden ayırmayan bulut olmuştu. Hâdise rahip Buheyrâ'nın gözünden kaçmadı ve rahip bu müthiş tecellinin içyü- zünü anlamak için kervan- dakileri ziyafete çağırdı. Rahip Buheyrâ baktı ki, dâvete gelenler arasında, bulutun başı üstünde karar kıldığı insan yoktur. — Ketvanda, dedi, ziya- fete gelmiyen kimse kaldı mı? . — Evet, dediler, bir ço- uk vam — Ve çocuğu; topyekün İnsanlığın Efendisi olmaya gelen çocuğu elinden tutup getirdiler: Buheyrâ, yüzün- den sayısız güneşler doğan çocuğu görünce haşyet ve ürpertilere . vsrinden fırladı, ona en derin say- gıyı gösterdi ve amcasına döndü : — Müsaade eder misiniz, çocuğun ar açıp arkasına baka Çocuğun vi ETSE GETZ YA GL) Hadisi kudsi meali Rahmetim gazabımı aştı. da ne arandığından haberi olmıyan Ebu Talip, hayret. o batm ler içinde müsaade etti. Ri e Nübüvvet Müh. DiASNEZE ÖĞRENİNİZ Kur'an Mucizedir Kur'an, Allahın öz kelâmıdır; ve bu kelâm mucize- dir, Yâni her hangi bir insan Kur'anın âyetlerine ben- zer tek cümle söyleyemez. Bu iddia Arap edebiyatının çok şa'şaâlı zamanında yine Kur'an tarafından ortaya atılmış, bütün muarız Arap edipleri bir araya gelmiş ve onu andırır bir tek cümle yapamamışlardır. Üzerin- den 14 asır geçtiği halde bu iddia hâlâ aynı kuvvet ve asaleti muhafaza ediyor. Kur'ana inananlar, iman zevkleriyle bu hakikati teslim etmekte, Kur'ana inan- mayanlar da edebi zevkleriyle yine bu hakikati inkâr edememektedir. Kur'an öyle bir kitaptır ki, Kr ve düşman hiç kimse, Kur'anın zâhir mânasına, kelime ve cümlesine vâkıf olduktan sonra onun büyüklüğünü in- kâr edemez. Kur'an nazmı itibariyle başlı başına bir mucizedir; çünkü bütün kelimeleri Arapça olduğu için her Arap edibi bu kelimeleri teker teker bilir; fakat onlar cümle haline gelince insanların yapamayacağı bir bal alır. Hattâ kâinatın en fasih ve en beligi olan Kur'an Sahi- binin bile böyle bir âyet meydana getirmesine imkân yoktur. Elimizdeki (30) cüzden ibaret Allah Kelâmı, en şerefli Mahlükun lisanından nakledilmiş olduğu Dul Kur'anın âyetleri kendisinin diger sözleriyle, : yâni Ha- dislerle karışık bulunursa, bir avuç kumun içine düşen pırlantalar gibi derhal göze çarpar; ve her irfan sahibi, «bu Kur'ândır ve bu Hadistir» demekte asla tereddüd etmez, Daha garibi mânaca Allah tarafından, lâfızca Peygamber lisanından sâdır olan (Hadis Kudsi| ler bile ayrı bir mahiyet gösterir. Aynı lisandan naklolunan Âyet, Hadis ve Hadisi Kudsiler' birbirlerine katiyen benzemezler, Kur'an manzum değildir; nesir de değildir. OEdebi- yatın hiçbir nev'ine benzemez ve mukayese kabul etmez, Hükümleri, bütün katiyetiyle ifade edilen içtimai kanunlar mecmuasıdır, Fakat hiçbir kanuna da benze. mez. En yüksek mütefekkirler tabakasına hitab eden en yüksek kıymetleri ihtiva ettiği halde iptidai kimse- ler de bu lisandan anlar, vecde gelir. Bedevi Arap kızlarının anlayabileceği derecede açık ve sade olmakla beraber, mefhumları karşısında en yüksek bir şair, en büyük bir âlim, en kuvvetli bir mütefekkir duraklar ve düşünür, Geçmiş ve gelecek bütün hâdisattan bah- seder; fakat tarih kitabı da değildir. Kızlarını diri diri gömecek kadar vahşet gösterenleri, eteğinin üstünde yatan kediyi rahatsız etmemek için cübbesinin eteğini kesecek derecede merhametli kalbe malik kılıcı bir terbiye sistemi tesis. ettiği halde sadece bir ahlâk kitabı da değildir. Sihir de değildir, Ya nedir? Sadece mucizedir e ceği ve hürmete cuğun omuzbaş Abdürrahim ZAPSU 48 rünü gördü; büsbütün vecd ve hürmet içinde o noktayı öptü ve şöyle dedi: — Sen Hazreti İsâ'nın İncilde müjdelediği Hamd Livası, Kevser Havuzu ve Şefaat Makamı Sahibi ümmi Peygambersin; keşke öm- rüm yetse de senin risalet zamanını görsem ve Ümme-. tinden olsam... Ve Rahip Buheyrâ'nın gözleri yaşla doldu. Sonra Peygamberler Pey anin nin amcasına döndü — Sakın mübarek çocuğu Şama götürmeyiniz! (Ehli kitap) âlimleri onu tanıyabilir; belki de bir fe- nalık yapmaya kalkarlar. Ve Ebu Talib bu öğüdü. kabul ederek kervanı Şama yöneltmekten vazgeçti Aynı hal 10-15 sene sonra. yine tekrarlandı. Hazreti Haticenin Meysire bir kervanla Şama rilmişti; Hazreti Haticenin Ebu Ta- lib'den duyduğu mucizeleri gözlerile görmeğe memur- du. Kervan yine aynı ağacın altına kondu, Buheyrâ'nın yerine geçen Nastüra, aynı tecellinin tesiri altında, ker- vana aynı Ziyafeti verdi. Ve olanlar hep ayn Omuzbaşlarını açmak için aynı rica, aynı kabul, aynı hürmetkâr öpüş Ve aynı teslimiyet edası,.. Bu bal karşısında Meysirede, şa- hidi olmakla mükellef ol. duğu mucizeyi görmüş bu- lunuyordu. Ve yine Şama gitmemek tavsiyesi ve yine Şama gitmeden geriye dönüş .. Abdürrahim ZAPSU — Devam edecek — Hadisi şerif meali Ameller niyetlere göre ölçülür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: