10 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15

10 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j 4 İŞTE SİZE MİTİNG! A. Ş. SENCER U (Büyük Doğu) mevzuunda bes- belli bir vaziyetin fırsatcü çığırt- kanlığını yapan Hükümet Radyosu ve igin günlerce haber verdi : mleketin her tarafından yük- selen. o heyecanlar ve protestolar! şte bunların içyüzü, memleketin her köşesinde birbirinin aynıdır, Ben u içyüzlerden birini, kısa mezu- niyetimi üyelik üzere bulunduğum Samsun köşesinden haber vereyim : Samsun,.. Mahut hâdiseden 15 gün sonra... Bir gün benim de hazır bulund iğum bir sırada bir genç, Halk- evinde, Ha pir Reisine başvuruyor : — antı da biz yapalım! Atatürke Heğhiliğimezi belirtmeğe ve- sile olur. Halkevi Reisi Emin Hekimgil ağır ve temiz bir lisanla cevap veriyor : çu sabit oan şerefli bir vatandaş Dal nda böyle bir tecavü. ze e Eeemeinen âlet olmasını kabul e m! İki in sonra resmi Vilâyet mat- baasında ufak bir el ilânının basıldı- ğına şahit oldum. ha doğrusu zi- yaretine gittiğim bir arkadaş, pedal makinasında basılmakta olan ufak bir kâğıt parçasını oradan alıp elime uzattı : Gençliğin, Atatürke karşı utanmazca neşriyatı protesto etmek için Halkevinde bir toplantı yapacağı haber veriliyordu ki gün evvelki müracaat hâdise- sini hatırladığım için hayrete düştüm. Gençliği temsil etmesi gereken «Sam- sun Lisesini Bitirenler Derneği» isimli yere gittim. Çocukların hepsi wi bir şeyden haberleri olmadığını ledi. Sözümü bitirince en az be- pi kadar hayret içinde kaldılar. Doğru Halkevine koştum. Halkevi Reisinden malümat almak istiyordum. Bulamadım, Bekledim. Biraz sonra Mezunlar Cemiyetinden bir arkadaş, şimdi Halkevi Reisinin in i ve Samsun gençliğinin behemehal böyle bir toplantı yapması icab ettiğini, ie anlattı. O, hayret içinde iki gün vwelki müracaatı imâ ede- rek iyild — Bu ne Börhik/ bu ne lâhana turşusu | N Nihayet hâdise günü... Saat iki. Iki gündenberi ardı arası kesilmeden Halkevi yea yapılan ilâna göre toplantı saat alt onda, biraz sonra söz ni gençlerle hasbıhal ediyoruz. Onlara, bilmiye. e bir lee âlet edildiklerini söy- yer — Atatürkün hatırası için yaptı- ğınız bu iş etrafında kimleri memnun ettiğinizi biliyor Degre Birisi mukabele e — Bir oyuna e edildiğimizi is. bat et! — Sizi bu toplantıya kim teşvik etti? — Halkevi Reisi! — br bu Halkevi Reisi, birkaç gü vel kendisine müracaat e bir aralara ne demiş a yok... oplantıyı ilân eden bu kâğıt- ları e bastırdı Cevap yok... O li ii hamalın içeri doğru getirdiği kocaman bir çelengi göste- riyorum : — Bu çelengi kim yaptırdı ? “Yine cevap yok,. Sonra en yakınımdakine soruyo. rum: — Siz abimeye İri teşkil eden yazıyı okudunu ei “tenkidini okudum! Karşımdan biri konuşuyor : — Ben okudum, ne olacak? — Altında, mecmuanın bu man- zumeyi niçin neşrettiğini anlatan bir not var. Onu da okudunuz Yanımdan birisi sesleniyor ; — Ben Şiiri e amma al- tindaki notu okud Neticede şu İk nokta bütün GR or çıktı ki, biraz söyleyecek olanlardan, siri esas teşkil edecek yazı hakkında bilgisi bulunan bir tanesi bile yoktur. z sonra salon, ağzına Kök, dairelerinden beş on dakika önce çıkmak müsaadesi verilen bir memur Kalabalığıyla dolu... Nihayet vali de "geldi. Her şey tamam... Halkevi Reisi kürsüye çıktı : — Buraya, Atatürk hakkında ya- pılan utanmazca neşriyatı, protesto o. toplandık! Bu saygısız, bozgun- Ötesini yazmağa cesaret edemi- — Sa yorum. Çünkü, bunu neşretmeğe ne mecmuanın ciddiyeti, ne de benim terbiyem müsaittir. Arkasından, gözleri fırlamış, boy- nundaki manas kabarmış, deli kı- lıklı birisi çıkıyor — Arkailaşiei” ben Necip Fazıl'ı iyi tanırım. Bu adam, beyaz bir en- tari giyen, başına beyaz takke geçi- rip, beline kırmızı bir kuşak dolaya- rak dolaşan bir softa bozuntusudur ! Sayın Vali, bir lâhza kaşını arka- ya iyeip beni, ağ not alırken görüyor. Sonra bir futbol çocuğu gibi ellerini birimi çarpıp «bravol> diye haykırıy. Ne mesi “e izalilekiii Valinin huzurunda, Halkevi Reisinin himaye. sinde, her şeyden evvel bir vatanda- şın üerenine fikirsiz küfürlerle teca- vüz ediliyor ; ve devlet otoritesini o memlekette temsil eden bir adam da <bravo!» diye bunu alkışlıyor ! Sözü- nün burasında, eğer tek mübalâga varsa Valinin bizzat, bu satırlarımı, yine şerefli bir vatandaş olarak tek- zip etmesini isterim Arkasından, fisteri) ateşiyle tutu- şan bir genç kız, onun arkasından, bir tanesi daha artık söyleyecek küfür kalmadığı için bu sefer Necip Fazıl'ın eşsiz sanatına tecavüz etmeğe yelte- Komikliğin derecesine bâ- kın! Ondan sonra iki üç dakika içinde söylenmedik küfürleri tesbit eden hırpani bir adam, bastonuna dayanarak, tahta bacağını sürüyerek, kürsüye çıkıyor ve yalnız söğüyor! Sayın Vali, yanındakilere dönü- a a erin çocuklara! Ben de ba- yağı ı heyecan duydum! Böyle pese çok severim! Toplantı bitmiştir. Çiçeklerini dö- kerek çelengi sallasırt ediyorlar, Yal- v “ lah âbideye İki gün sonra, aziz dostum ve Ziraat Müdürü, bu hâdiseler sırasında hususi bazı sebepler dolayısiyle Halk- evinde ufak bir sekreterlik vazifesini babi eden sayın (Berkuk Noyan) la lele öyssikai Bu sırada biradam ge- iyor : ri masrafını olsun verin | 325 a Sade tutkal ve ip parası .. Arkadaşıma soruyorum : — Ne istiyor? — Hiç!,. Nümayişteki çelengi ya- pan adamdır bu, Parasını istiyor... Ve ilâve tdiyor : — Bari bu oyundan sonra, çelenk parasını da gençlik namına biri ver- seydi... Ben utanıyorum Makbuz kesiliyor, C.H.P. namına Halkevi 325 kuruş Gani eni tediye ediyor Nikayet Halkevi Reisi, İstanbula hareket edeceğim gün beni yolda görüyor : ederim, diyor, Neğie Fazıl Kısakürek beraet etmiş!.. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: