10 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7

10 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: | zaferle, şerefle eli ir a Gerek ve teşkilâtlı surette yalan söylenmiş, iftira bishi atılmış, çehresi tam zıt tarafından gösteril- , bizzat, kendi- sine karşı mücadeleyle işe başlaşan bir şahıs kabul ve itiraf etmektedir. 2 — Tanzimattanberi basamak basamak devam eden üstünkörü taklit ruhu, teftişsiz ve mürakabesiz Avrupalılaşma gayreti, miş bir devlet reisidir. Bunu doğrudan doğruya ve dolayısiyle, belirtil- mektedir. 3 — Yukarıdaki iki ölçü etrafında, manzume sahibi, bazı şahsi düşmanlarına söğmektedir. İşte efendim, (Büyük Doğu). yukarıdaki endi tezine yüzde yüz uygun ibtiraslariyle bulandırmak istemediği için o Böylelikle o noktalı mısraları, dalkavukluktan başka kıymet tanı- mayan ve yakın tarihte binbir örneği bulu- mısraları noktalamıştır. nan ve katiyen ve teşrik yazısiyle de bu incelikleri pek itiraf edilmiş görmek kıymeti adına, zevkle, er manzuümenin (Büyük Doğu) da münteşir hali, kA altındaki not, akıl ve vicdan taşıyanlara bütün r manzumedeki noktalı satırları halis bir yalancı ve kalpazan açıkgözlülüğüyle Meli aa ege ettiler ustafa Kemalin külâhına» ey diledikleri dn doldurup “Vay, Atatürke ve inkılâba söğüyorlar !,, diye sırt- lak cırtlak bağırırken, öbür yanda Cumhuri- yet Savcılığı, “Vay, Türk milletine ve Türk- lüğe söğülüyor!, diye yerimizi, katillerin suyula yıkanmış insanlar ve bize Sn rübe ve bitteşerrüf sabit old — tahkir ettiğimize dair tek satır bulunma- dığına, has düşmanlarımız bile komiklikte bu kadar ileriye gidemediğine, bütün hücumlar bizim Atatürke hakaret ettiğimiz isnadı üze- rinde toplandığına; savcılıksa, bizim Türklü- ğü tezyif ettiğimiz iddiasında olduğuna göre, bunlardan acaba hangisi d oğrudur ? Biz Ata- türke mi, Türklüğe mi hakaret ettik ? zaddan da belli değil midir? Yalan söylü- i u ferde hakaret linde ösieekme bki İL Türk milletini tâziz, Türk milletini tekcil, Türk milletini tenzih makamında ve sadece ş sahte bir uygunluk arzet letini tahkir, yaftasını gri bundan bir iki ay evvel de, yalnız ve yalnız saf ve ger- çek din uğrunda eDiçiRDaİi binli satı- re “Dini tezyif, süsünü vermişler ve Türk ül adalet mümessilliğinin harikulâde asil berat m ettikçe, aziz vi er ân gökleri elip yükselmekte devam edecektir. hakikatleri tesbit ettikten umenin tahlili ma- gözüyle, bre sa hakaret gibi görülebilecek mısralar şunl “Şu om milletin bak günahına, ... “Nerden çıktı bunca veledi zina,, “Türkün ruhu zorla âsi göründü Hem Peygamberine, hem Allahına, Milet, lügatte, belli başlı bir itikat, dâ âva, bir faaliyet etrafında Hind, Türk be vardır. Nitekim meş- hur düsturdur “Elkafrü milletün vâhide,, (Küfür tek bir millettir) Nasıl ki, esasta ve asılda, islâmiyet tek bir millettir. Fakat dilimiz bu kelimeyi, yıl- lardanberi asli mânasından inhiraf ettirmiş ilâve ediyoruz * aşına “Türk,, kelimesi ilâve edilmeden millet tâbiri, asla Türk topluluğu mânasına gelemez. Böyle olmasaydı “Ah şu gazeteci milleti, ni milleti, polis milleti, şoför milleti, artist milleti, diye bir takım zümreleri çerçeveli- yebilir miydik? On yaşında bir çocuğun bile en iptidai bedahet sazan azl kestirebileceği gibi, başına “Türk, kelimi ilâve edilme- dikçe millet tâbiri, aynı gaye ve faaliyete sahip, küçüklü ve büyüklü, iyi ve kötü züm- relerden her birine Mi kabil bir isimdir, “Millet, in Türk topluluğunu ihata etmesi için, mutlaka “Türk yüke şeklinde kulla- nılması lâzımdır. “Şu nankör milletin bak günahına, deyince de, bundan, ea ayr etmiş, belli başlı bir gaye ve faaliyet halin- de bir zümre kasdedildiği ve bu e âşikârdır. Lâboratuvar tecrübesi gi riyazi olan bu ifade karşısında, Türklüğe hakaret değil, Türklüğü tenzih kokusundan başka bir şey duyulamaz. âvayı sade bu cephesiyle isbat bize yeterken, bir de karşı bee şi isbat ede- lim ki, hak derecemiz görü » Manzume- nin ortalarına doğru şu mısra lr : “Bunlar halkı didik didik ettiler, İşte, Türk milleti, bu mısralarda “Halk, n zımmında gösteriliyor. Yukarıda da “Millet,, kelimesiyle, aşağıda “ işaret edilen hizbin murad edilmiş bulundu- ğu açıkça meydana çıkıyor. “Nerden çıktı bunca veledi zina, t, gerçekten bu hizbin, ndi ara- sında veya tesirine bağlı bazı içtimai taba- kalarda türettiği bunca “veledi zina,, nereden çıkmıştır ? Dinle, ahlâkla, mukaddesatla, mil- li kökle alâkasız; Allah, ruh, nikâh, münkiri bunca “veledi zina,,, evet, nereden çıkmıştır ? İçimizde, tam yi olabilir mi ? Tamamiyle aksine “nerden çıktı bunca veledi gina, diye hayk es, Türk milletinin haysiyet nidası, kendi kendisini tenzih edasıdır. Eğer Türk milleti tam ai ibaret bulunsaydı da bunun san dokuzu sonradan “veledi zina,, olsaydı, Türk milletini keyfiyette temsil hakkı, “veledi zina,, olmayan o tek kişiye geçmiş olurdu, Kemi- ( Devamı sayfa 10da )

Bu sayıdan diğer sayfalar: